Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1279 E. 2020/409 K. 01.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1279 Esas
KARAR NO : 2020/409

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 28/03/2017
KARAR TARİHİ : 01/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin davalı şirketten—– tescil plaka numuralı —– yevmiye numaralı finansal kiralama sözleşmesi yoluyla satın aldığını, söz konusu iş makinesinin 21/03/2016 tarihinde müvekkil tarafından sözleşmeye ilişkin borcun ödenmesi sonrasında adına tescil edildiğini, 17/04/2014 tarihinden itibaren müvekkil şirket tarafından kullanılmaya başlayan iş makinesinin üretimden ve davalı üretici şirket hatasından kaynaklanan sebeplerle çeşitli arıza ve aksaklıklardan dolayı tam 13 kez servis gördüğünü, araçta parça değişimi ve tamir işlemleri yaptırılmak zorunda kalındığını, davalı şirkete bu konudaki sorunlar defalarca aktarılmasına rağmen sorunun çözülmediğini, —— Değişik iş sayılı delil tespit dosyasından alınan bilirkişi raporuyla ihtilaf konusu ——- gizli ayıplı ve üretim hatalı olduğunun belirlendiğini, dava ve ihtilaf konusu iş makinesinin sözleşme gereğince akit inikat ve makine teslim tarihi olan 17/04/2014 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere üç yıl ve 3000 saat süre ile garanti kapsamında olduğunu, belirtilen garanti süresinin dolmadığını belirterek davanın kabulüne sözleşmenin feshine, taraflar arasında akdedilen alım satım bedelinin iadesine, aksi takdirde misli ile değiştirilmesine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını bu nedenle hukuki yarar yokluğundan usulden reddi gerektiğini, davacının makinenin arıza ve aksaklık sebebiyle ———- gördüğüne ve bu sebeple ayıplı bulunduğuna ilişkin iddiasının gerçeği yansıtmadığını, maddi gerçeklerin çarpıtılarak sunulduğunu, davacı tarafın davaya—- makinesinde gizli ayıp bulunduğuna ilişkin iddiasınının kabul edilemez olduğunu belirterek davanın öncelikle görev, hukuki yarar yokluğu yönünden reddine, aksi halde esastan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, satıcının ——– olması nedeniyle satım akdinin feshi ile satım edelinin aynen iadesi talepli, bu mümkün olmadığı takdirde ayıpsız misli ile değiştirilmesi taleplidir.
Davacı davaya —————tarihinde satın almış; tüm taksitleri ——- tarihinde araç davacı adına tescil edilmiştir. Davaya ———- davalı şirket tarafından satılmıştır.
Davacı iş makinasını aldığı şirkete satan davalı (üretici) şirkete karşı, sözleşmeden dönme hakkını olmadığı takdirde ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakkını kullanmak istemektedir.
Davacının iddiaları yönünden mahkemece bilirkişi hyeti oluşturulmuş,—– alınmıştır. Bilirkişi heyeti 09/07/2019 tarihli raporunda, araçta 7 kez onarımın veya parça değişim olduğu—- yürüşüş akımlarında arızalar meydana geldiği, bu arızaların her seferinde davalı tarafından ihtirazi kayıt olmaksızın onarılmaya çalışıldığı ancak kalıcı bir çözümün alınamadığını, arızaların üretim hatasından kaynaklandığını, ayıpların normal bir muayene ile ortaya çıkmayan gizli ayıp niteliğinde olduğunu mütalaa etmişlerdir. Davalının rapora itirazları yönünden tekrar önceleme yaptırılmak üzere ek rapor alınmış, ancak teknik bilirkişiler ek raporda da kök rapor gibi tespitlerde bulunmuşlardır. Ayıbın varlığı, gizli ayıp niteliğinde olması ve maldan yarrlanmayı önemli ölçüde azaltacak türde olduğu mahkememizin de kabulündedir.
Ne var ki davalının husumet itirazları üzerinde durmak gerekir. Davalı davacı ile aralarında sözleşme ilişkisi olmadığını bu nedenle kendisine karşı dönme veya diğer satım aktinden doğan hakların kullanılamayacağını ileri sürmüştür. Gerçekten de satım aktinin tarafı olmayan davacının davalıya, ———– yaptığı satım— doğuran haklarını kullanması mümkün değildir.—- Davacının——- dosyada mevcut değildir. Davacı davalı üreticiye karşı —– yazılan hususlarda gidebilir.
Dava dışı ——–davalı ile yaptığı sözleşmede “alıcı” iken, davacı ile yaptğı sözleşmede “satıcı” taraftır. Ayıba karşı —— kaynaklanan haklar, ancak alıcı tarafından satıcıya karşı kullanılabilir, meğer ki, —————– üretici bu hakları malı alana tanımasın. Somut olayda davalının yükümlülük altına girdiği garanti belgesinde sadece onarım ve servis hizmetleri imkanı tanınmıştır.
Davacının davalı üretici ile arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığına göre, bir diğer deyişle ortada bir akit olmadığına göre davacının aktin feshini (veya sözleşmeden dönmeyi) talep etme imkanı yoktur. Davacı, aldığı malın gizli ve nitelikli ayıplı olduğu iddiası ile malı ———-gidebilirse de, davalıya karşı eldeki davayı açamaz.
Davacı taleplerinin muhatabı, davalı üretici firma olmadığından, davalının pasif husumetinin olmadığı ve davanın bu sebeple reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmış, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Pasif husumet (taraf sıfatı), esasa ilişkin maddi hukuk sorunu olup, verilen red kararı maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmekte ise de———7/2. Maddesi uyarınca davalı yararına maktu vekalet ücreti takdir etmek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın husumet yokluğundan REDDİNE,
2- Alınması gerekli 54,40TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 16,744,39TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 16.689,99 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarfedilen yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 147,70 TL yargılama giderinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine,
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
6- ———- tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan — maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.