Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1269 E. 2019/912 K. 17.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1269 Esas
KARAR NO : 2019/912

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/11/2017
KARAR TARİHİ : 17/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı kooperatifin alacağından dolayı davalı aleyhine İstanbul Anadolu ——. İcra Müdürlüğü’nün ——- sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığı, davalının itirazı neticesinde takibin durduğu, davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olduğu, davalının, davacı kooperatif üyesi olduğu, davalının, kooperatif üyesi olduğu tarihten itibaren ara ara kısmi ödemeler yaptığı, iş bu ödemelerin de toplam borç tutarından düşülerek ödeme yapmadığından, iş bu kere hakkında İstanbul Anadolu ——. İcra Müdürlüğü’nün 2017/25264 E. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığı, davalının itirazının yerinde olmadığı, zira, davaya konu alacağın aidat bedellerinin oluşturduğu, genel kurulda alınan kararlar doğrultusunda sürekli ve düzenli ödemesi gereken aidat borçlarının zamanında ödenmediği, davalı tarafından bugüne kadar gerek aidat borcu borçlar ödenmediği gibi aleyhine yapılan icra takibinin de itiraz nedeniyle durduğu, davalının bu itirazlarının takibi durdurmak amaçlı ve hukuki dayanak taşımayan itirazlar olduğu, bu nedenlerle, itirazın iptaline ve icra takibinin devamına, takibe kötü niyetli olarak itiraz eden davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; Söz konusu kooperatifin yaklaşık 15 yıldır kooperatifin olduğu arsa ve toprak sahipleriyle mahkemelik olup mahkeme son kararında kooperatifin olduğu arsayı toprak sahibi şahısların adına tescil ettiği ve yargı yolunun da kapatıldığı, —– tapu müdürlüğünden bu bilgilerin kontrol edilebilir olduğu, dolayısıyla ortada kooperatif diye bir şeyin kalmadığı, arsası, toprağı ve hiçbir etkinliği olmayan kooperatif üyelerden aidat talep ettiği, itirazın bu yönde değerlendirilmenin talep edildiği, bu sitenin ——— daireden oluştuğu, yaklaşık ——– dairenin kooperatife üye olduğu ve daireleri kooperatiften satın aldığı, diğerlerinin ise toprak sahibi ve müteahhitten satın aldıkları, davalının da söz konusu daireyi 07.11.2013 tarihinde —— isimli müteahhitten aldığı, kooperatifle hiçbir alışverişinin olmadığı, davalının satış sözleşmesinde de görüleceği gibi —— bağımsız bölüm olarak belirtildiği, kooperatifle hiçbir ilgisinin olmadığı, ayrıca satış sözleşmesinin de ekte olduğu, davalının kooperatifteki üyeliğinin ise 21.04.2010 tarihinde başladığı, söz konusu üyeliğin, kooperatifin toprak sahipleriyle olan mahkemelerinde çoğunluk sağlamak talebiyle oluştuğu, sonradan ise davalı tarafına kötü niyetli olarak kullanıldığı, belirtildiği gibi kooperatifin, kendisinden daire alan 100 kadar üyeden aidat talep ederken geri kalan 74 daireden hiçbir şey talep etmediği, davalının da daireyi kooperatiften almadığı için kooperatife hiçbir borcunun olmadığı, davalının yaptığı ara ara ödemeler olduğu, bu ödemelerin aidat değil makbuzlarda da görüleceği gibi kooperatifin kamu alacağı adı altında burada oturan herkesin ortaklaşa ödediği birikmiş ve icralık olan ——- ödenen arsa vergisi olduğu, ayrıca daha önce makbuzlarda da görüldüğü gibi evlerin emlak vergilerini —— ödeyebiliyor iken son 2 yıldır toprak sahiplerine geçtiğinden emlak beyanına kapanmış olup vergisinin dahi ödenemediği, belediye tarafından kooperatifin yok sayıldığı, bunlar bilinirken hala aidat talep edildiği, açıklanan nedenlerle, kooperatif ile arsa sahibi arasındaki mahkeme dosyanın celbini, tanıklarının dinlenmesini, dava konusu taşınmazlarda keşif gerçekleştirilerek hak kazanç girişimi içinde olan davacının durumunun tespitine, davanın ticari dava niteliğinde olmadığından görevsizlik kararı verilmesi gerektiği, dava konusu aidat borçlarının zamanaşımına uğramış olup, aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine ve yargılama giderleri ve tutulacak avukat vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle kooperatif üyeliği aidat borcundan kaynaklı başlatılan İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğünün——- sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
Mahkememizce uyuşmazlığın çözümü ve tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda bilirkişi incelemesi yapılması yönünde ara karar oluşturulmuş olup, Mahkememizce re’sen seçilen bilirkişinin 07/12/2018 tarihli raporunda özetle: “11/10/2017 tarihinde davacı kayıtlarına göre davalı yandan 11.200,00-TL alacaklı olduğu, tüm dosya mevcudu, davacı Kooperatife ait ———- ticari defterlerinin sahibi lehine delil vasfına haiz olduğunu, dava ve icra dosyası ile yine bu kayıtların dayanağı belgelerin tetkiki sonucunda, davacı Kooperatife ait —– yılları ticari defterleri ibraz edilmediği üzere delil vasfına haiz olmadığı,Davalı yan tarafından 17.01.2014 tarihinde 1.000,00-TL ve 13.02.2014 tarihinde 1.250,00-TL olmak üzere toplam 2.250,00-TL ödeme yapıldığı, 12.100,00.-TL – 2.250,00.-TL = 9.850,00.-TL tutarında davalı yanın davacı yana borçlu olabileceği” görüş ve kanaati ile raporunu Mahkememize sunmuştur. Mali müşavir tarafından incelenen kayıtlarda her ne kadar —— yılları arasında 50,00-TL aidat belirlendiği tespit edilmiş ise de incelenen gazete ilanlarında aidat bedelinin 02/07/2012 tarihi itibariyle 100,00-TL olarak belirlendiği anlaşıldığından takip konusu alacağın bu tarih aralığı için uygun olduğuna kanaat getirilmiştir.
Mahkememizce davalının savunmaları ve itirazları yönünden kooperatif konusunda uzman bilirkişi görevlendirilmiş olup, kooperatif uzmanı ——— alınan 14/06/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle:” Davalı her ne kadar başlangıçta kooperatif ortağı olmadığını savunmuşsa da cevap dilekçesinde kooperatif üyeliğinin 21/04/2010 tarihinde başladığını beyan ve kabul etmiş olup, kooperatife herhangi bir şekilde üye olan kişi üye olduğu bağımsız bölüme ait geçmiş ve eski borçlardan da sorumlu olacağından dolayısıyla davalı bağımsız bölüm ile ilgili eski borçları da ödemek yükümlülüğünde bulunmakta olup önceki raporda tespit edildiği üzere davalının 9.850,00 TL borçlu olacağına ve bu miktar için itirazın iptali yönündeki davacı talebinin haklı olacağına” dair görüş ve kanaati yönünde raporunu Mahkememize sunmuştur.
Başlatılan icra takibi incelendiğinde davacı kooperatif, davalının 2005-2017 yılları arası birikmiş ödenmeyen aidat alacağı için takip başlatmış olup davalı kooperatif üyeliğinin 21/04/2010 tarihinde başladığını bundan önce kooperatif üyeliğinin bulunmadığını, taşınmazı da kooperatiften satın almadığını beyan etmiştir. Gerçekten de davalı ve davacının sunmuş olduğu ortaklık belgesi incelendiğinde ortaklığa giriş talebinin 21/04/2010 tarihinde onaylandığı anlaşılmıştır. Davalı taraf 2003 yılında daireyi dava dışı ——— satın almış olup; bilindiği üzere kooperatif üyesinden daire satın alımı ile kooperatif üyeliği kendiliğinden alıcıya geçmez. Üyeliğin devri için satıcının üye olması ve üyeliğinin alıcı tarafından ayrıca devir alınması gerekmektedir. Üyeliği devralan alıcı, kooperatif anasözleşmesindeki üyelik şartlarını taşıyorsa, alıcının talebi halinde kooperatif tarafından üyeliğe kabulü zorunludur. Üyelik ayrıca devredilmedikçe satıcının üyeliği kooperatif nezdinde devam eder. Dosya kapsamında dava dışı ———————— davalıya üyeliğini devrettiğine ilişkin ve kooperatifçe üyeliğin kabul edildiğine yönelik herhangi bir belge bulunmadığı gibi ortaklık belgesi incelendiğinde üyeliğin 21/04/2010 tarihinde kabul edildiği tespit edilmiştir. Bu nedenle davalının bu tarihten önce aidat borcu bulunmadığına ilişkin savunması yerinde bulunmuştur.
Davalı taraf süresi içerisinde zamanaşımı itirazında bulunmuş olup, zamanaşımı itirazının değerlendirilmesi gerekmiştir. Yargıtay ——.Hukuk Dairesi’nin aynı yöndeki istikrarlı kararlarında belirtildiği üzere, üyenin parasal yükümlülükleri ile ilgili davalar, 6098 sayılı TBK’nın 147/4. maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Nitekim benzer bir davada Yargıtay ——. Hukuk Dairesi’nin ——-Sayılı ilamı: ” Tapu iptali ve tescile, üyelik tespitine, tahsis hakkına dayalı davalarda olduğu üzere, üyelik sıfatının devamına ve üyeliğe sıkı sıkıya bağlı talepler ile ilgili olan, diğer anlatımla üyenin parasal yükümlülükleri ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlıklarda üyelik devam ettiği sürece zamanaşımı süresi işlemez. Ancak, somut olayda olduğu üzere, üyenin parasal yükümlülükleri ile ilgili davalar, 6098 sayılı TBK’nın 147/4. maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, mahkemece takip konusu edilen aidat alacağının dönemi ve takip tarihi dikkate alındığında, TBK’nın 147/4. maddesindeki 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçesiyle, zamanaşımı def’inin reddine karar verilmesi gerekirken, 28.03.2014 tarihli ara kararda genel zamanaşımı süresi olan 10 yılın esas alınması suretiyle reddi doğru olmamış ise de, zamanaşımı def’inin reddi sonucu itibariyle doğru olmuştur.” hükmünü içermektedir. Başlatılan icra takibi 11/10/2017 tarihli olup, davacı tarafça geriye doğru ancak 11/10/2012-11/10/2017 tarih aralığında üyelikten doğan aidat alacakları talep edilebilir. Davalı tarafından 17/01/2014 ve 13/02/2014 tarihinde toplam 2.250,00-TL ödeme yapılmış olup bu ödemenin Türk Borçlar Kanunu’nun 102. Maddesinin 1. Fıkrası gereği muaccel olan ancak zamanaşımına uğrayan borçlardan mahsubu gerekmektedir. Öte yandan davalı tarafından yapılan ödemenin TBK 154. Maddesi kapsamında sayılan zamanaşımını kesen hallerden olmadığı anlaşılmıştır. Zira her bir aidat alacağı yeni bir borç olarak doğmakta olup, aidat borcu doğmadan önce başkaca aidat borçlarına ilişkin yapılan ödemelerin henüz doğmamış bir alacağın kısmen ifası olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığına kanaat getirilmiştir. Açıklanan nedenlerle Mahkememizce 5 yıllık zamanaşımının dolmadığı 11/10/2012 tarihinden takip tarihine kadar olan aidat borcunun toplam 5.900,00-TL olduğu hesaplanmış, davanın bu miktar yönünden kabulüne, bakiye miktar yönünden zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir. Öte yandan davacının talep ettiği faizin aylık %5,00 olduğu görülmekle faiz talebinin takip tarihinden itibaren yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre belirlenen yıllık yasal faiz oranının yüzde yüzünü aşmayacak oranda olması gerektiği anlaşıldığından bu husus ayrıca kararda belirtilmiştir. Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan davacı lehine kabul edilen alacak miktarı üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. Davacının başlatmış olduğu takip talebinde borcun sebebi açıkça birikmiş ödenmeyen aidat borcu olarak belirtilmiş ve dava dilekçesinde de kooperatif üyeliğinden doğan aidat bedellerinin talep edildiği anlaşılmış olup, davacının davalıdan kooperatif üyeliği aidat borcu dışında herhangi bir alacak talebi (örneğin üyelikten önceki dönem için kooperatif hizmetlerinden yararlanmasının karşılığı olan kooperatifçe yapılan genel gider ve alt yapı giderlerine ilişkin bir talebi) bulunmadığından, icra takibiyle sıkı sıkıya bağlılık ve taleple bağlılık gereği üyelik başlangıç tarihi olan 21/04/2010 tarihinden önceki aidat talepleri için zamanaşımı yönüyle ret kararı dışında ayrıca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış, neticeten sonuç değişmemekle birlikte hüküm ve kısa kararda çelişki olmaması amacıyla gerekçeli kararda belirtmekle yetinilmiştir.
Tüm dosya kapsamı,toplanan deliller, bilirkişi raporları ve yerleşik Yargıtay içtihatları birlikte değerlendirildiğinde: Davanın kooperatif üyeliği aidat borcundan kaynaklı icra takibine itiraz davası olduğu anlaşılmış, davalının kooperatife 21/04/2010 tarihinde üye olduğu tespit edilmiş, davalı tarafın zamanaşımı itirazında bulunduğu görülmekle zamanaşımı itirazını değerlendirmek gerekmiş, üyenin parasal yükümlülükleri ile ilgili davalar, 6098 sayılı TBK’nın 147/4. maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğundan zamanaşımı itirazı kabul edilmiş, Mahkememizce yapılan hesaplamaya göre davalının zamanaşımı süresinin dolmadığı 11/10/2012 tarihinden takip tarihine kadar olan aidat borcunun toplam 5.900,00-TL olduğu anlaşılmış, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş alacak likit ve belirlenebilir olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE, İstanbul Anadolu —–. İcra Müdürlüğü’nün 2017/25264 E. sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 5.900,00-TL asıl alacak üzerinden asıl alacağa takip tarihinden itibaren yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre belirlenen yıllık yasal faiz oranının yüzde yüzünü aşmayacak oranda faiz yürütülmek suretiyle devamına,
2-Kabul edilen asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Fazlaya ilişkin istemin zamanaşımı nedeniyle reddine,
4-Alınması gereken 403,03 TL harçtan peşin alınan 124,40-TL’nin mahsubuyla bakiye 278,63-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 124,40-TL peşin harç ile 31,40-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 155,80-TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından harç dışında harcanan 1.916,05-TL yargılama giderinin davanın ret ve kabul oranına göre hesaplanan (% 57,28 Kabul, %42,72 Ret) 1.097,51-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından masraf yapılmadığından ve kendisini vekille temsil ettirmediğinden bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden —– göre hesaplanan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalının yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.