Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1207 E. 2019/158 K. 14.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1207 Esas
KARAR NO : 2019/158 Karar
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 10/11/2017
KARAR TARİHİ: 14/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin davalılara bir araç sattığını, davalıların aracın kendilerine boyalı şekilde teslim edildiğini yönünde bir iddiada bulunduğunu, bunun üzerine müvekkil şirket tarafından bir inceleme yapılarak aracın üretim bandından çıkışı ile davalılara teslim tarihi arasındaki süreçte herhangi bir boya onarım işlemi yapılmadığının kendilerine bildirilidiğini, ancak davalıların aracın üzerine yerleştirdiklerini afis ve sosyal medya hesapları üzerinden müvekkilinin kasten ve bilirek ayıplı mal sattığı yönünde yayınlar yaptıklarını, davalıların müvekkil şirketin showroomu önünde yaptıkları propaganda ve —– ve ——– hesapları üzerinden yaptıkları yayınların müvekkil şirketin güvenilirliğini zedelediğini ve müvekkilinin ticari itibar kaybına uğradığını, davalıların asıl amacının kamuyu bilgilendirmek değil müvekkiline zarar vermek olduğunu, bu eylemler sebebiyle müvekkilinin manevi zarara uğradığını iddia etmiş şirketin mağduriyeti sebebiyle ——-Tl manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketten araç satın alan ve sonrasında yasal yollara başvuran kişinin davalılardan … olduğunu, diğer davalılar ————— davacı ile hiçbir bağlantısının olmadığını, …’ın şahsı adına yaptığı bütün işlerden ——- şirketinin sorumlu tutulamayacağını, —–ilişkin davanın husumet yokluğu sebebiyle usulden reddinin gerektiğini, … tarafından alınan – — plakalı aracın haricen boyalı olan kısmından zımpara ve macun izine rastlandığını, aracın ayıplı olduğunun fark edilmesi üzerine davacı tarafa durumun izah edildiğini ancak davacı tarafın teknik bir kusurun bulunmadığı yönünde beyanda bulunduğunu, bunun üzerine davalılardan … tarafından İstanbul Anadolu 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin ———– D.İş sayılı dosyasıyla delil tespiti davası açıldığını, yapılan keşifte aracın haricen boyalı olduğunun ve …’a ayıplı mal satıldığının bilirkişilerce tespit edildiğini, bunun üzerine —— ————- ihtar çekilerek aracın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesinin talep edildiğini, ancak bu taleplerine ———— tarafından olumsuz yanıt verildiğini, bunun üzerine diğer tüketicilerin kendisi gibi mağdur olmaması ve kamuoyunu bilinçlendirmek amacıyla İstanbul Anadolu 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin ———- D.İş sayılı dosyasında yapılan bilirkişi tespitinin sosyal medyada yayımlandığını, yayının ardından ————– —– distribütörlüğünü üstlenen ———— ticaret satış müdürü ———uzlaşma sağlamak amacıyla müvekkili ile görüştüğünü ve uzlaşma sağlanması üzerine paylaşımların müvekkili tarafından kaldırıldığını, haksız fiil sorumluluğu yönünden aranan hukuka aykırı bir fiilin bulunması gerektiğini ancak söz konusu paylaşımların hukuka aykırı olarak nitelendirilemeyeceği çünkü bu paylaşımların ifade özgürlüğü çerçevesinde yapıldığını ifade etmiş ve davanın ———— ve … yönünden husumetten reddini, bu talebin yerinde görülmemesi halinde ise tüm davalılar yönünden esastan reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle,davalı tarafından satın alınan aracın boyasında ayıp olduğu iddiası ile davalılar tarafından davacı aleyhine sosyal medyada yapıldığı iddia edilen yayınlar ve şirket önünde gerçekleştirdikleri iddia edilen fiiller nedeni ile davacının davalılardan ———TL manevi tazminat talep etme şartlarının bulunup bulunmadığı hususunda olduğu tespit edildi.
Davacı tanıkları duruşmaya çağrılarak dinlenmiş, … beyanında, araç üzerindeki boyalı alanın bantla çevrildiği, aracı üzerinde “bu araç bize boyalı olarak satılmıştır” ifadesinin yer aldığı, davacı şirket önünde davalıların ve bir gurup kişinin gerginlik yarattığı, bu kişilerin ——- ve —— üzerinden paylaşımlarına bir süre devam ettiklerini beyan etmiştir. Diğer tanık … beyanında; davalıların sosyal medyadan paylaşımda bulunarak şirket önünde eylem yapacaklarını kararlaştırdıkları, şirket önünde eylem yapanların 10 kişi civarında olduğu, bunlar arasında davalılar … ve …ın da olduğu, bu kişilerin güvenlik tarafından dışarı çıkartıldığı, söz konusu aracın da şirket önüne getirildiği, araçtaki boyalı kısım üzerine kenarlarına bant yapıştırılmış olduğu, aracın üzerinde afiş bulunduğu, davacı şirketin satış yaptığı hesaplar üzerinden davalıların paylaşımlarda bulunduğu, telefonlarla sosyal medyadan canlı yayın yaptıklarını beyan etmiştir.
Dosyaya sunulu belgelerden; davalıların——– sosyal medya kullanıcısı üzerinden çeşitli tarihlerde paylaşımda bulunarak üzeri bantlarla çevrili ve üstünde” Kamuoyuna duyuru! ———— alınan sıfır araç boyalı çıkmıştıt! sıfır araç alırken mutlaka ekspertiz yaptırın benim gibi mağdur olmayın! ben yandım siz yanmayın!” yazılı afiş olan araç fotoğraflarını paylaşıldığı, bu paylaşımlara sosyal medya kullanıcıları tarafından yorumlarda bulunulduğu görülmüştür.
Dosya kapsamına göre dosya bilirkişiye verilmiş ve bilirkişi raporu alınmıştır. —–tarihli Bilirkişi Raporunda; davalı ———— ait sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşımların davacı ———- ‘nin kişilik hakkına tecavüz oluşturduğu, Davacı tarafın kişilik hakkının ihlali sebebiyle manevi tazminat talep edebilmesi için aranan koşulların gerçekleştiği, tazminat miktarını Mahkemeye ait olduğu, diğer davalılar … ve …’ın ———‘nin organ sıfatıyla ve kusurlu olmaları sebebiyle davacının zararından şirket ile birlikte müteselsil sorumlu olduğu ” şeklinde raporunu sunmuştur.
Tüm dosya kapsamı , toplanan deliller ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına göre, ifade özgürlüğü demokratik bir toplumun en önemli temellerinden birisi olup, toplumsal ilerlemenin ve her kişinin gelişiminin başlıca koşullarından birini teşkil etmektedir. AİHS’nin 10. maddesinin ikinci fıkrası saklı kalmak koşuluyla, ifade özgürlüğü yalnızca iyi karşılanan ya da zararsız veya önemsiz olduğu düşünülen değil, aynı zamanda kırıcı, hoş karşılanmayan ya da kaygı uyandıran “bilgiler” ya da “düşünceler” için de geçerlidir, çoğulculuk, hoşgörü ve açık düşünce bunu gerektirir ve bunlar olmaksızın “demokratik bir toplum” olamaz. 10. maddede benimsenen ifade özgürlüğü bu şekilde olmakla birlikte, yine de bu dar bir yorum gerektiren istisnalar içermektedir ve bu hakkı kısıtlama ihtiyacının ikna edici bir biçimde ortaya konması gerekmektedir
İfade özgürlüğü herkesin, demokratik bir toplumun özünde yer alan görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahip olması anlamına gelmektedir.
Anayasa’nın 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Anayasının 26 maddesinde; herkesin düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim, veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama yapma ve yayma hakkına sahip olduğu düzenlenmiştir.
Ancak ifade özgürlüğü sınırsız değildir. İfade özgürlüğü kapsamında bir başkasının kişilik haklarına saldırılması ve zarar verilmesini hukuk düzeni himaye edmez. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 24. Maddesinde ise, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi hükmüne göre, kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken, saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir.
Tüzel kişiler organları ve temsilcilerinin kusurlu eylemleri dolyısıyla sorumlu bulunmaktadırlar. Somut olayda davalı şirketin sosyal medya hesabı üzerinden şirket ortakları tarafından yapılan paylaşımlar dolayısıyla şirketin sorumluluğu bulunmaktadır. Davalılar söz konusu eylem ve paylaşımları ile davalının kişilik haklarına saldırıda bulunmuş ve ticari itibarına zarar vermişlerdir. Davalıların eylem ve paylaşımları ve dosya kapsamında toplanan delillere göre davacıları eylemlerinin davacının kişilik haklarını ve ticari itibarını zedeler nitelikte olduğu anlaşılmakla davacının davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
Davacının davasının Kısmen Kabulü ile ;
4.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
2- Alınması gerekli 273,24- TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 170,78- TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 102,46- TL’nin davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- a) Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 31,40-TL. başvurma harcı, 170,78-TL peşin harcın toplamı olan 202,18- TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
b) Davacı tarafından sarfedilen toplam 979,40-TL yargılama giderlerinin davanın kabul ve red oranlarına göre hesap edilen 391,76-TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
6- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı için takdir olunan 2.725,00 -TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalılar için takdir olunan 2.725,00 -TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalılar Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.14/02/2019