Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1191 E. 2019/376 K. 09.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1191 Esas
KARAR NO : 2019/376
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 07/11/2017
KARAR TARİHİ: 09/04/2019
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin uluslararası alanda taşımacılık yapan bir çok şirketin ———- acentelik faaliyetini yürüttüğünü, çalıştığı firmalardan olan ———– taşıma işlerini organize ettiğini, davalı tarafın müvekkilinin acentelik faaliyetini üstlendiğini, —— isimli şirketten olan alacağının tahsili amacıyla İstanbul Anadolu 22. İcra Müdürlüğü’nün ——– Esas sayılı dosyasından müvekkil—– izafeten taraf olarak göstermiş ve icra takibi başlattığını, davalı tarafça borçluymuş gibi hukuka aykırı olarak haciz işlemleri yaptığını, —— plakalı aracı trafikten men ettirdiğini, tarafımızca İstanbul Anadolu 13. İcra Hukuk Mahkemesi’nin ———-Esas numaralı dosyasından haczin fekkine ilişkin dava açılmış ise de mahkeme araç üzerindeki yakalama şerhini tedbiren kaldırmış, ancak araç kaydındaki haciz şerhi ile dosyadan yapılacak haciz işlemleri hususunda herhangi bîr karar vermediğini, müvekkilinin halen haciz tehdidi altında olduğunu, müvekkilinin mağdur olacağını, müvekkilinin bir çok firmanın acenteliğini yürüttüğünden gün içerisinde yüzlerce para akışı gerçekleştiğini, bankaya gönderilecek haciz müzekkeresi ile müvekkilinin yüz binlerce lira cezai şart ödemesine yol açabileceğini, icra dosyası incelendiğinde borçlu olarak ———- izafeten ———. gösterildiği tespit edileceğini, böyle bir durumda acentelik faaliyetlerini yürüten müvekkilinin hukuken borçlu olarak kabul edilmesi ve icra takibine maruz kalması mümkün olmayacağını, müvekkilinin mağdur edilmemesi için müvekkilinin acenta olması sebebi ile takibin durdurulması hakkında teminatsız olarak tedbir kararı verilmesine, İstanbul Anadolu 22. İcra Müdürlüğü’nün ——– esas sayılı dosyasında müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama harç ve giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ünvan değişikliğine giderek———–olduğunu, davacının aktif dava ehliyetine itiraz ettiklerini, davanın davanın İİK madde 72 hükmü gereği zamanaşımı nedeniyle reddedilmesini talep ettiklerini, icra takibi başlatıldıktan sonra açılan menfi tespit davasında takibin durması talep edilemeyeceğinden davacının takibin durdurulması yönündeki taleplerinin reddedilmesini talep ettiklerini, dava dışı ———–müvekkil şirket nezdinde nakliyat emtia sigortası ile sigortalı olup, ——–ye gönderilmek üzere yüklemesi yapılan sigortalıya ait ———-hammaddesi emtiası dava dışı ———– sorumluluğu altında yapılan taşıma işlemleri esnasında meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası sonucu hasarlandığını, ve zayi olduğunu, kaza nedeni ile dava dışı sigortalıya hasar bedeli olarak ——– ödeme yapıldığını, bu nedenle davacı acenta sıfatıyla rücu ihtarı gönderildiğini, ihtara rağmen davacı tarafça olumlu ya da olumsuz bir cevap verildiğinden yetkili olması sebebi ile İstanbul Anadolu 22. İcra Müdürlüğü’nün ——— E. Sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, ve takibe itiraz edilmediğinden takibin kesinleştiğini, davacı firma adına kayıtlı olan ———- plakalı araç kaydı üzerine haciz ve yakalama şerhi işlenmesi talep edildiğini, bu haliyle ödeme emrinin tebliğ edilme ve takibin kesinleşme tarihinden çok sonra iş bu davanın açılması açıkça kötü niyetin bir göstergesi olduğunu, kötü niyetin ve kusurun hukuken himaye edilmesinin kabul edilemeyeceğini, bu nedenle haksız ve kötü niyetli olarak ikame edilen işbu davanın reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle; Davalı tarafça başlatılan İstanbul Anadolu 22.İcra Dairesi’nin ——– E. Sayılı icra dosyasında davacının borçlu olmadığının tespitine yönelik menfi tespit davasıdır.
Takip talebi incelendiğinde, takibin –/——– ‘ye İZAFETEN acentesi sıfatıyla————-açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafça takip nedeniyle İstanbul Anadolu 13.İcra Hukuk Mahkemesi’ne dava açılmış olup, dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin taşıma acentesi olması nedeniyle ona karşı takip başlatılmadığını, borçlulara yapılan takibin müvekkiline izafe edildiğini, takibin borçlular bakımından kesinleştiğini, alacaklının haciz aşamasında borçlu şirketlerin değil müvekkilin mal varlığı üzerinde haciz tatbik ettiğini, müvekkil şirketin takipte borçlu sıfatının bulunmadığını, borçlu olmayan şirketin mal varlığına haciz uygulanamayacağını beyan etmiş ve icra müdürlük işleminin iptaline, trafikten men edilen araç üzerindeki yakalama şerhinin kaldırılarak müvekkiline teslimini istemiştir. İstanbul Anadolu 13.İcra Hukuk Mahkemesi’nin———– K. Sayılı dosyasında davanın kabulüne, tüm hacizlerin fekkine karar verilmiş ve verilen karar davalı tarafça istinaf edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 2018-702 E. 2018-1573 K. Sayılı ilamında: “Takip talebinde acente borçlu sıfatı ile yer almamakta, borçlulara izafeten yer almaktadır. İcra dosyasında borçlu olmadığı, ödeme emrine itiraz edilmemesinin şahsi kusur olarak değerlendirilmeyeceği” belirtilmiş ve mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olması nedeniyle davalının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. İ.İ.K.nun 72. maddesine göre icra takibinden sonra açılmış menfi tespit davasında davacı olma sıfatı icra takibinde borçlu olarak gözüken gerçek veya tüzel kişiye aittir. İcra takibi incelendiğinde, takibin davacıya İZAFETEN açıldığı, ASALETEN açılmadığı, davacının takipte borçlu sıfatının olmadığı anlaşılmıştır. Nitekim İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi de vermiş olduğu kararda bu durumu tespit etmiştir.
Benzer mahiyette olan bir davada Yargıtay 11. Hu-kuk Dairesi’nin 2006/14499 E. 2008/1398 K. Sayılı ilamı da bu yönde olup: “Dava, acente olarak izafeten sorumlu olduğunu iddia eden davacıya karşı, asaleten yöneltilen icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. İ.İ.K.nun 72. maddesine göre icra takibinden sonra açılmış menfi tespit davasında davacı olma sıfatı icra takibinde borçlu olarak gözüken gerçek veya tüzel kişiye aittir. Somut olayda davaya konu icra takibinde asıl borçlu ————-olup, bu davayı açma hakkı da ona ait olmakla icra takibinde asaleten borçlu sıfatı bulunmayan davacının bu davada aktif dava ehliyeti bulunmayıp, yargılama giderlerinden de sorumluluğu bulunmaktadır. O halde davanın bu gerekçe ile reddedilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde değişik gerekçe ile davanın reddi yerinde değilsede sonucu itibariyle doğru olan kararın açıklanan gerekçeler ile onanması gerekmiştir. ” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde: Davacının icra takibinde borçlu sıfatının olmadığı, takibin davacıya izafeten açıldığı, davacının menfi tespit davası açması için aktif husumetinin bulunmadığı anlaşılmış, davanın aktif husumet yokluğu nedeni ile reddine dair karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın aktif husumet yokluğu nedeni ile reddine,
2-Alınması gerekli 1306,58 TL harçtan, peşin alınan 326,58 TL harçtan mahsubu ile 979,73 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde kendilerine iadesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettiğinden 2019 yılı AAÜT tarifesi uyarınca 2.294,80-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/04/2019