Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1158 E. 2019/1427 K. 25.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/345 Esas
KARAR NO : 2019/1343

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/03/2018
KARAR TARİHİ : 12/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı taralından İstanbul Anadolu — İcra Dairesinin —- Esas sayılı dosyasıyla davalı taraf aleyhine cari hesap ekstrelerine dayanarak icra takibi başlatıldığı davalının borca itiraz etmesi sonucu icra takibinin durdurulduğu, ödemeye konu cari hesap alacağından da anlaşılacağı üzere müvekkilin davalıya dilekçe ekinde belirtilen cari hesapta yer alan hizmeti vermiş ancak bedelini tahsil edememiş olduğunu, davalının davacıya borcunun olmadığı şeklindeki itirazının haksız ve kötü niyetli olduğu öne sürülerek itirazın iptaline, icra takibinin devam etmesine ve alacağın %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapıldığı ancak cevap vermediği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle davacı tarafça cari hesaba dayalı olarak başlatılan İstanbul Anadolu—-. İcra Müdürlüğünün—. sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
Başlatılan icra takibinde davalı tarafa ödeme emri 01/03/2018 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalı tarafça 7 günlük itiraz süresi içerisinde 06/03/2018 tarihinde itiraz edildiği, davacı tarafından mahkememize 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın tacirler arasında olması nedeniyle Mahkememizce tarafların ticari defterlerin incelenmesi için gün verilmiş, davalı taraf belirlenen gün ve saatte defterlerini ibraz etmemiş, davacı ise defterlerini ibraz etmiştir. Bilirkişinin tanzim ettiği 01/10/2019 tarihli raporunda özetle: ” Davacı tarafın usul ve yasaya uygun olarak tutulmuş ticari defterlerinin sahibi lehine delil kudretine haiz olduğu; belirlenen inceleme gün ve saatinde ticari defter ve kayıtlarını sunmayan davalı tarafın, yerinde inceleme yapılmasına ilişkin bir talebi de dosya muhteviyatında bulunmadığından davalı taraf ticari defter ve kayıtları incelenemediği, dava konusu icra takibinin dayanağı hesap ilişkisinin — yılındaki faturalar ve ödemeden oluştuğu, toplam 16.074,76 TL tutarındaki — tutarındaki davalı ödemesinin, davacı şirket ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, incelemeye sunulan taşıma irsaliyelerinde teslim alan imzasının bulunmaması ve düzenlenen faturaların davalı şirket tarafından BA formlarıyla beyan edilmemesi nedenleriyle dava konusu icra takibinin dayanağı hesap ilişkisini oluşturan faturalar karşılığında mal veya hizmet verildiğine ilişkin ispat yükünün yerine getirilemediği sonuç ve kanaatine varılmıştır” içeriğiyle raporunu Mahkememize sunmuştur.
HMK’nın 222. Maddesi gereği davacı tarafın defterlerinin sahibi lehine delil teşkil etmesi için davalı tarafın aynı şartlarla uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter ve kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmış olması gerekir. Mahkememizce yapılan yargılamada davalı taraf defterlerini ibraz etmediğinden, her zaman sahibi tarafından tek taraflı düzenlenebilen defterler, davacının lehine delil olarak kabul edilememiştir. Davacı delil listesinde münhasıran davalının ticari defter ve kayıtlarına dayanmamıştır. Bu durumda HMK’nın 222/5. maddesi de uygulanamaz. Bilindiği üzere fatura tek başına alacağı ispata elverişli değildir. Fatura konusu hizmetin/malın karşı tarafa teslim edildiğine yönelik başkaca yazılı belgelerle desteklenmesi gerekmektedir. Dosya kapsamında bulunan deliller değerlendirildiğinde; davacı tarafça sunulan mail örneklerinin davacının dava dışı —– ile aralarında geçen yazışmalardan ibaret bulunduğu ve yazışmalarda faturanın davalı şirket adına kesilip kesilmeyeceğinin davacı yanca teyit edildiği, davalı şirketin ise hizmet alımına ilişkin herhangi bir beyanının olmadığı, davalının davaya konu faturaları vergi dairesine bildirmemiş olması, davacı tarafça sunulan taşıma irsaliyelerinde davalı şirketin yetkilileri veya çalışanlarının malı teslim aldıklarına ilişkin isim ve imza bulunmaması yine davacı tarafça taşıma irsaliyelerinde imza içerdiği iddiasıyla rapora karşı beyan ekinde sunulan irsaliyelerde kaşe ve imzanın dava dışı ——- ait olması dikkate alındığında; davalının davacıdan hizmet alma iradesi bulunduğuna ilişkin dosya kapsamında herhangi bir delil bulunmaması nedeniyle Davacı tarafından, cari hesabına işlemiş olduğu faturalar nedeniyle davalının borçlu olmadığına kanaat getirilmiştir. Nitekim Yargıtay —-. Hukuk Dairesi’nin — Sayılı ilamında bu hususa değinilmiş olup: “Dava, satım sözleşmesinden kaynaklı faturalı alacağının tahsili istemine ilişkindir. Davacı satıcı, yanlar arasında imzalanan satım sözleşmesi çerçevesinde davalı alıcıya temizlik ürünlerinin satışının yapıldığını ve aynı zamanda temizlik ürünleri aparatlarının teslim edildiğini iddia etmiş, davalı yan ise teslimin kanıtlanması gerektiğini savunmuştur. Bu durumda faturalar içeriği malların teslim edildiğinin ispat külfeti davacıya aittir. Tek başına fatura düzenlenmesi alacağın varlığını kanıtlamadığı gibi faturanın tebliğ edilmiş olması da fatura içeriği malların teslimi sonucunu doğurmaz. O halde mahkemece, davacı yana fatura içeriği malların teslimine ilişkin belgesi var ise ibrazının sağlanması ve tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde uzman bilirkişi incelemesi yaptırılmak sureti ile rapor aldırılıp varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar vermekten ibaret olmalıdır. Mahkemece, bu husus gözetilmeden eksik inceleme ile salt davacı yanın ticari defterlerine göre yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. ” gerekçesi ile ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde: Davacının cari hesaba dayalı icra takibi başlatmış olduğu, taraflara defterlerini belirlenen günde ibraz etmeleri için kesin süre verildiği, davalının ise defterleri belirlenen günde ibraz etmediği anlaşılmış, davacı delil listesinde münhasır davalının ticari defterlerine de dayanmadığından, davalının defterleri ibraz etmemiş olması malın ya da hizmetin teslimini kabule yeterli olmayıp davacı tarafından cari hesaba konu olan faturalara konu mal ya da hizmetin davalı tarafa teslimine ilişkin davalının isim ve imzasının bulunduğu irsaliye faturası, vergi beyannamesi ya da başkaca yazılı delil sunulamaması ayrıca yemin deliline de dayanılmamış olması nedeniyle davalıdan alacaklı olduğunu kanıtlayamadığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın esastan reddine,
2-Alınması gerekli —— harçtan davacı tarafça peşin olarak yatırılan —- harcın mahsubu ile artan —- harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde kendisine iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.