Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1114 E. 2021/1068 K. 05.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1114 Esas
KARAR NO : 2021/1068

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/10/2017
KARAR TARİHİ : 05/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin sevk —- plâkalı—–, müvekkkilin duran aracına çarpması sonucu meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasında aracın hasar gördüğünü, 20.07.2017 ilâ 12.10.2017 tarihleri arasında serviste kaldığını ve aracın kullanılamadığını, davacının aracı 01.03.2017 tarihinde aldığı kaza tarihine kadar aracın tüm bakımlarını zamanında —- yaptırdığını, araçta kaza sürescine kadar değişen bir parça bulunmadığını, aracın tamir sürecinde 3 ay kullanılamadığını ve kazanç elde edemediğini, davacının — geçimini temin ettiğini, bu nedenle—- fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkiline ait araçta meydana gelen değer kaybı ile aracın tamir süresinde kullanılamaması nedeni ile mahrum kalınan kar kaybı karşılığı olarak şimdilik 15.000,00-TL’nin davalıdan alınmasına hükmedilmesini yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin de davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davayı kabule gelmemek kaydıyla öncelikle zamanaşımı itirazında bulunduklarını, meydana gelen kazada müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, davacı tarafın sürücü beyanından yola çıkarak dava açtığını ancak bunun soyut iddiadan öte olmadığını, davacının araçta değer kaybına yönelik iddiasının somut olmadığım, davacının hem araçsız kalarak kazanç kaybına uğradığını, hem de araç kiraladığını beyan ettiğini ancak bunun aynı anda gerçekleşmesinin mümkün olmadığını ve davacı tarafın tüm iddialarının geçersiz olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini, lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle, davacı şirkete ait —- tarihinde karıştığı kaza nedeniyle davacıya ait araçta oluşan değer kaybı ve mahrum kalınan kar kaybı bedelinin tahsili istemli maddi tazminat davasıdır.
Davacının maddi zarar taleplerinin incelenmesi ve kusur durumunun tespiti için makine mühendisi bilirkişiden rapor alınmıştır. Bilirkişi —— aracın KTK 52/1-b ve 47/d maddelerini ihlal ettiği, bu nedenle tam ve asli kusurlu olduğu, davacıya ait aracın park halinde kurallara uygun bir şekilde aracı park ettiği anlaşıldığından kazada kusurunun bulunmadığı, aracın —-dair dosyada belge olmadığından yaklaşık kilometre hesabına göre yapılan değer kaybı hesabında 31.416,86-TL olarak tespit edildiği” görüş ve kanaati ile raporunu ibraz etmiştir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, tarafların rapora karşı beyan ve itirazları kapsamında davalıya ait aracın —-şirketlerine dava ihbar edilmiş,——–ödeme yapıldığını bildirmiştir. Yine davacıya ait aracın hasar kayıtları —-ise kazaya — kayıtları derç edilerek bilirkişiden ek rapor alınmıştır.
Bilirkişi 07/05/2020 tarihli ek raporunda özetle: “Dava konusu aracın günümüz koşullarında —– olacağı, hesaplama formulüne göre değer kaybının—– süresinin kadri maruf olmadığı normal şartlarda aracın —- boyutta hasarının olmadığı, dosya içerisinde eksper tarafından düzenlenen raporda aracın onarım süresinin 10 gün olduğunun belirtildiği, yapılan araştırmada kira bedelinin 130,00-TL olduğunun tespit edildiği, davacının mahrum kalınan süre için oluşan zararının —- ibraz etmiştir. Davalı taraf rapora itiraz etmiş, davacı ise rapora itiraz etmemiş, 15/09/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile toplam 32.695,00-TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Mahkememizce 15/09/2020 tarihli celsede davacıya kesin süre verilerek ıslah harcını yatırması aksi halde ıslah edilen kısmın ıslah edilmemiş sayılacağı hususu ihtar edilmiş, davacı —- ıslah harcını yatırdığını beyan etmiş ise de; yine verilen kesin süreye rağmen harcı depo ettiğine dair bir delil sunmadığı anlaşıldığından ıslah hiç yapılmamış sayılmıştır. Davalı ek rapora itirazında aracın rayiç değerine ve değer kaybının piyasa şartlarına göre hesaplanmamasına itiraz etmiş olup, yargılama devam ederken— sayılı kararına göre; 6704 sayılı kanunun 3.maddesiyle değiştirilen 90. maddesinin birinci cümlesinde yeralan “ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin —-’ ibaresinin iptal edilmiş olması sebebiyle; genel şartlar davacı açısından tazminat belirlenmesinde uygulanamayacaktır——“Hem olay tarihi hem de —– genel şartları yürürlüktedir. Ancak ne var ki, somut uyuşmazlığa uygulanması gereken kanun maddesinin Anayasa aykırı olduğu değerlendirilerek Dairemizce Anayasa Mahkemesine yapılan iptal başvurusu neticesinde ilgili kanun maddesinin (2918 sayılı Kanun’un 92/i) iptaline karar verilmiştir. Bu durumda sigorta şirketleri yönünden de araç değer kaybının gerçek —– davacı aracının hasarsız haldeki ikinci el değeri ile hasar sonrası tamiri yapıldıktan sonraki ikinci el değerinin piyasa rayicine göre saptanması ve karşılaştırılması suretiyle belirlenmiş olması gerekecektir.” gerekçesi ile bu hususa değinilmiştir—– 15/03/2018 tarihli kararında vurgulandığı gibi değer kaybının hesabında aracın —- tarihindeki —- değerlendirilerek kaza öncesi hasarsız—– meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı zararının hesaplanması—- kabul edilmiştir. Bu halde, değer kaybı hesabının yukarıda belirtilen Yargıtay uygulamasına göre kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeriyle kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki—– bedele hükmedilmesi gerekmekle, mahkememizce bu yönde hesap yapılması ve kök-ek rapordaki rayiç tespiti yönünden çelişkinin giderilmesi için bilirkişiden ek rapor alınmıştır. Bilirkişi 2. ek raporunda; kök raporda 87.000,00-TL rayiç değerin sehven yazıldığı, aracın hasar aldıktan sonraki değerinin piyasa şartlarında 118.000,00-TL olacağı bu durumda 12.000,00-TL değer kaybına uğrayacağı tespit edilmiştir.
Dosyada alınan tüm raporlar birlikte değerlendirildiğinde hüküm kurmaya elverişli bulunmuş ve aşağıda belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Bilirkişi ilk raporunda araç rayiç değerini 87.000,00-TL olarak belirlemiş sonraki raporlarında ise 130.000,00-TL olarak belirlemiş, ve kök raporundaki değeri sehven yazdığını belirtmiştir. Dosyada mübrez davacıya ait araçla benzer olan ilanlarda aracın rayiç değerlerinin ———- olarak değerlendirilmesi gerektiğini beyan etmiştir. Davacı aracını 23/10/2017 tarihinde 99.000,00-TL bedelle dava dışı —– satmıştır. Bu durunda aracın rayiç değerinin —- anlaşılmakta ayrıca davalının da kabulünde olup, ek raporlarda kök raporun aksine; güncel araç değerlerinden kaza tarihindeki değerlerine—- edilmiştir. Dosyada mübrez ilan görüntüleri de nazara alınarak Mahkememizce bilirkişinin araç rayiç değerinin —-tespitleri denetime elverişli ve olaya uygun bulunmuştur. Yukarıda bahsedildiği gibi Anayasa Mahkemesi iptal kararı sonrası uygulanması gereken piyasa şartlarına göre değer kaybı hesabında bilirkişice aracın 12.000,00-TL değer kaybına uğrayacağı tespit edilmiş olup, davacı tarafça rapora itiraz edilmediği nazara alınarak hükme esas alınmıştır. Davalı ve ihbar olunan sigorta şirketleri, davacıya— değer kaybı ödemesi yapıldığını beyan etmekte ancak davacı taraf kabul etmemektedir. Ne var ki davacı—— ödeme yapıldığını kabul etmiş, yine Mahkememizce—– yaptığını iddia ettiği icra dosyası celp edilip incelendiğinde, takip dayanağının—- 31.200,00-TL değer kaybı hesaplanarak hüküm kurulduğu anlaşılmış, bu durumda dava konusu kazaya ilişkin davacıya değer kaybı yönünden toplam 50.281,91-TL ödeme yapılmış olup, sigorta şirketlerince bilirkişinin yaptığı hesaplamanın çok üstünde ödeme yapıldığı, her halde davacının değer kaybını aldığı anlaşılmış ve değer kaybı talebinin reddine karar verilmiştir. Ne var ki bu ödemelerin dava tarihinden sonra yapıldığı, mahkememizce ise bu hususun sehven gözden kaçırıldığı, esasen değer kaybının konusuz kaldığı kanaatine varılmış, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmaması amacıyla davanın reddi gibi hüküm kurulmuştur.
Davacının diğer talebi —- kalması sürecinde başka bir araç kullanılmasından kaynaklı tazminat bedeli olup, yerleşik Yargıtay içtihatları gereği aracın—– bilirkişice tespiti gerekmektedir. Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda dosyada mübrez ekspertiz raporundaki 10 günlük onarım süresi —- dilekçesinde;—- sabit olduğu belirtilmiştir. Bu süreden sonra da ikame —- beyan etmiştir. Bilirkişice—-süresi bulunduğu tespit edildiğinden ve davacı —- ikame araç verdiği ikrar edildiğinden kazanç kaybına ilişkin herhangi bir zararının oluşmayacağı anlaşılmıştır. Nitekim benzer —-“Somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda anılan yönteme göre hesaplama yapılmadığı belirlendiğinden bu yöntem ile hesaplama yapılması —piyasa değerinin—- uğramamış olduğundan itibar edilerek ; bu değerin %80 kusur oranına göre -5.448,60.-TL sından davalının sorumlu olacağı, keza davacının kiralamak suretiyle kullandığını ileri sürdüğü aracının makul onarım süresinin 12 gün olmasına rağmen parça gelmesi beklenildiğinden —- davacının kazalı aracın —- kaybı isteyebilme hakkı bulunmadığından, ilk derece mahkemesince bu yöndeki isteğin kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, davalı —- istinaf isteminin bu nedenle yerinde olduğu, davacı vekilinin istinaf isteminin ise hukuka uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.” gerekçesi ile bu hususa değinilmiştir. Yine —- davacıya geçici araç tahsis edildiği ve davacının 06/09/2017 tarihinde geçici aracı servise iade ettiği anlaşılmış, kazanın da 19/07/2017 tarihli olduğu nazara alındığında, yaklaşık 2 ay geçici araç tahsis edilmiş olduğu anlaşılmıştır. Esasen bu husus raporda 10 günlük zarar tespit edildiğinden ve 10 gün ikame araç kullanıldığı ikrar edildiğinden sonucu değiştirmeyecek olup, bu talep yönünden de davanın reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 59,30-TL harçtan peşin alınan 256,17-TL harcın mahsubu ile artan 196,87-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından sarf edilen 150,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden —– Tarifesi 13/4. maddesi gereğince hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.