Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1084 E. 2019/418 K. 18.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1084 Esas
KARAR NO : 2019/418

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/10/2017
KARAR TARİHİ : 18/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin —–.’nin 5015 Sayılı Kanun ve ilgili mevzuat kapsamında Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun tanzim ettiği ——— kapsamında akaryakıt sektöründe faaliyet göstermekte olduğunu, kendi marka ve logosu altında, —– standartlarında kurulacak/kurulu akaryakıt istasyonlarında akaryakıt, —– ve madeni yağ satış faaliyetini gerçekleştirdiğini, taraflar arasında —————-adresinde kurulu taşınmaz 14.09.2015 tarihli ——- akdedildiğini, davalı yanca 16.09.2015 tarihli Asgari Mal Alım Taahhütnamesi imzalandığını, taahhütname uyarınca, —- – hükümleri gereğince ve Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi süresince, her yıl için 1000 m3 motorin ile 5 ton madeni yağı şirketten alıp satmayı, ayrıca yıl esasına dayalı belirtilen satış miktarlarına ilişkin bayilik sözleşmesi süresince satışı yapılmayan eksik beher m3 beyaz (motorin, benzin, mazot) ürün için her yıl eksik alınan ürün bedelinin son cari fiyat üzerinden hesaplanacak tutarın %5’i oranında müvekkil şirketin satılamayan üründen dolayı mahrum kaldığı karı cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, ancak taahhüt periyodu olan 14/09/2015-14/09/2016 dönemi bakımından tonaj tahhüdünü yerine getirilmemesi nedeni ile bayiye Üsküdar ——. Noterliği’nin 05.10.2016 tarih ve 7672 yevmiye numaralı ihtarname gönderilmiş ve 17.10.2016 tarihinde tebliğ edildiğini, tonaj taahhüdünün yerine getirilmemesinin kabul görmediği ve eksik alımların protokol ve bayilik sözleşmesine göre hesaplanacak fesih öncesi ve fesih sonrası döneme ait kar mahrumiyeti ve tazminat alacaklarımızın saklı tutulduğunun ihtar edildiği, ancak ihtar yerine getirilmemiş ve müvekkilinin zarara uğratıldığını, davalı bayi ise Niksar Noterliği’nin —- tarih ve — yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bayilik sözleşmesini tek taraflı feshetdiğini, bayi tarafından yapılan tek taraflı fesih tümü ile haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, başkaca bir dağıtım şirketi ile sözleşme yapabilmek ve müvekkiline karşı yükümlülüklerinden kurtulabilmek için keyfi fesih işleminin yapıldığını, davalının müvekkilinden sözleşme gereği 14.09.2020 tarihine kadar meydana gelen toplam çekiş eksikliği miktarı 4.783,224 Litre olduğunu, davalı tarafından sözleşme hükümlerine uyulmadığından müvekkilce elde edilecek kardan mahrum bırakıldığını, davalının 19.538,49 TL tutarında cari hesap borcu bulunduğunu, davalı bayi müvekkil şirkete ait ariyet ve demirbaşlardan 1 adet tank ve pompa otomasyon sistemi ile 1 adet jeneratörü de teslim etmediğini, bayilik lisansı iptal edildiğinde müvekkiline ait kurumsal kimlik ekipmanlarının istasyonda bulundurulmaması zorunluluğunun olduğunu, davalı müvekkilin kurumsal kimlik malzemelerini ve otomasyon sistemine haksız el atıldığını, sözleşme gereği taraflardan birinin sözleşmeyi feshetmesi halinde taahhütten kaynaklanacak mahrumiyetini, kendisine yapılan yatırım ve ariyet olarak verilen malzemelerin bedellerini —- ödemesi gerektiğini, bayi istasyonunda bulunan ve ——– kurumsal kimliğini anımsatan her türlü simgeyi hiç bir şekilde kullanmamayı, aksi halde ek sözleşmenin cezai şart miktarını kayıtsız şartsız ihtara gerek kalmaksızın ödeyeceğini kabul ettiğini, müvekkil ekibi tarafından davalının bulunduğu istasyona demontaj için gidilmiş, ancak izin verilmediğini, jeneratörün fatura bedeli 6.325,84 TL ve tank pompa otomasyonunun fatura bedeli 10.744,25 TL olduğunu, tank ve pompa otomasyonuna karşılık bayi adına —- tarafından 4.400,00 TL tutarında kısmi bir ödeme yapıldığını, ancak tank ve pompa otomasyonun bu bedele bayiye satılacağına dair taraflar arasında herhangi bir yazılı bir anlaşma yapılmadığını, ve bayiye bu tutarda bir satış faturası da kesilmediğini, talepleri içerisinde yer alan jeneratörün ise aynen iadesi aynen iade mümkün değil ise bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiklerini, davalı bayi istasyonu ———— ünvanlı eski bayiden devir ve satın aldığını, bu hususta 20.08.2015 tarihli bir garantör taahhütnamesi ile davalı —— Şirketi’nin sona eren bayilik sözleşmesinden kaynaklanan borç ve yükümlülüklerini garantör sıfatıyla üstlenmiş olup ariyet ve demirbaşları da devraldığını, sonuç olarak; davanın kabulüne, sözleşmeden ve kanundan kaynaklanan her türlü zarar ziyanın tazmini hakları ile fazlaya ilişkin tüm talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydı ile bayilik sözleşmesinin başlangıç tarihi olan 14.09.2015 tarihinden bayilik sözleşmesinin davalı şirket tarafından tek taraflı olarak sonlandırıldığı 28.07.2017 tarihine kadar ki dönem yönünden hesaplanacak şimdilik 20.000,00 TL cezai şart alacağı ile sözleşmenin sona erdiği 28.07.2017 tarihinden bayilik sözleşmesinin devamı halinde sona ereceği 14.09.2020 tarihine kadar ki dönem yönünden hesaplanacak şimdilik 25.000,00 TL kar mahrumiyeti alacaklarının aylık %7 akdi faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı tahakkuk eden, müvekkil şirketin 19.538,49 TL cari hesap alacağının aylık %7 akdi faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, müvekkil şirket tarafından davalı bayiye ait istasyonda kullanılmak üzere ariyet olarak teslim edilen ancak geri alınamayan jeneratörün aynen iadesi, aynen iadesi mümkün değil ise jeneratör ile aynen iadesi mümkün olmayan tank ve pompa otomasyon sisteminin güncel piyasa değeri üzerinden bedelinin fesih tarihinden itibaren işleyecek aylık akdi faizi ile birlikten davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 07/06/2017 tarihinde şirketle birlikte istasyonun mülkiyetini devraldığnı, devir alınırken davacı firmaya herhangi bir taahhüt evrakı da imzalamadığını, şirketin eski yetkilileriyle yaptığı görüşmede onlar da rızaen verilmiş bir asgari mal alım taahhütnamesi olmadığını beyan ettiklerini, cezai şart ve kar mahrumiyetini kabul etmelerinin mümkün olmadığını, akaryakıt bayilik sözleşmesi, her iki tarafa edim yükleyen münferit sözleşmelerin temelini oluşturan tek elden bir satış sözleşmesi olduğunu, asil edimin sürümü arttırmak ve kar etmek olduğunu, şirketin eski yetkilisi ile görüşüldüğünde bayilik sözlmeşmesi dışında kendilerini yükümlülük altına sokacak bir sözleşme rızaen yapılmadığını, dava dilekçesinde belirtilen taahhütnamenin rızaen imzalanmadığını, müzakere esnasında böyle bir konuda gündeme gelmediğini, istasyonun önceki çalışma dönemlerinde çekilen yakıt miktarına ilişkin taahhütte bulunması hayatın olağan akışına aykırı olduğu, eski satış rakamlarıyla durum ortada olduğunu, öncelikle esasa ilişkin olarak davacı davasını belirsiz alacak davası olarak açtığını, taleplerin faturayla hesaplanabilir olması gerektiğini, açılan davanın yasaya uygun olmadığını, taahhütname adı altında imzalatılan sözleşmenin rıza dışında imzalatıldığını, davacının büyük ölçekli dağıtımcı olduğundan güveni kötüye kullandığını, her iki tarafın da hüsnüniyet ilkesine uygun hareket tarzına uyması basiretli tacir olmanın gereği olduğunu, tarafların bilinmeyen hususlar hakkında birbirlerini bilgilendirmeleri ve uyarmaları gerektiğini, asgari çekim taahhüdü içerikli bir evrak imzalama iradesiyle kesinlikle hareket edilmediğinden irade fesatı hallerinden karşı tarafın hilesi söz konusu olduğundan davacının basiretli hareket etmediğini, bir taahhüt rakamının dava dışı çalışılan geçmiş dönem ve fesih tarihine kadar çalışılan dönemde çekilen yakıt miktarları gözetildiğinde hayatın olağan akışına aykırılığı nedeniyle genel işlem koşullarına aykırılığı dolayısıyla yazılmamış sayılacağını, taahhütname rızaen imzalanmış dahi olsa uygulanmadığını, sözleşme dönemi 14/09/2015-14/09/2016 arası çekim miktarları belirlendiğinde dönem yılı bitmeden son mal alış faturasına ihtirazi kayıt konulmadığı ve yıl dönemi bitmeden ihtar çekilmediği ,çekilen ihtarnamenin tarihinin 17/10/2016 olup, ilk yıl dönem bitiş tarihinden sonra çekildiği ortada olduğunu, sözleşme süresi boyunca cezai şart hükümlerinin uygulanılmayacağı hususunda bayide durumun bundan sonrada böyle olacağı hususunda haklı güven oluşturulmuş olacağı hukuken kabul edildiğini, ticaretin sözleşmenin fesih edilmesi karşısında davaya konu edilen cezai şart tazminatının ve kar mahrumiyeti alacağının istenmesi çelişkili davranış yasağını oluşturduğunu, dürüstlük kuralına da aykırılık oluşturduğunu, ayrıca taahhüt evrakını kesinlikle kabul etmelerinin mümkün olmadığını, istasyonun işlek bir yerde olmayışı, bölgede başkaca bayilerle rekabet ilişkisi içerisinde oluşu, 15 Temmuz 2016 tarihinde ülkemizde gerçekleşen darbe kalkışması neticesinde ciddi krizlerin olması, sektörde daralma, fiyatlardaki yükselmeler, başkaca yatırımların olmaması, taahhüt evrakının basiretli ticaret anlayışının ürünü olmadığı, ayrıca bir akaryakıt istasyonunda satışları arttırabilmenin yolu ,dağıtıcı firmanın marka değerini arttırmasıyla mümkün olduğu, satış rakamları davacı firmanın eylemsizliği nedeniyle de mevcut seviyelerde seyrettiğini, davacı davasını akde aykırılığa dayandırmış olup,haksız fesih iddiası da olmadığını, ayakta olan bir akit olmadığından mevcut durumda akde aykrıılık iddiasına dayanılarak cezai şart istenemeyeceğini, haklı fesih nedeni ve sair sayılan ve resen takdir edilecek nedenlerle kar mahrumiyeti istenemeyeceğini, tenkis taleplerinin olduğunu, otomasyona ilişkin olarak satış ve tank stok hareketlerini anlık olarak rapor eden bu sistemde yine kanunen dağıtım firmalarının bayilerde yoksa faaliyet gösterebilmeleri için dağıtıcının kurmak zorunda olduğu sistem olup, yine yatırım kapsamında değerlendirilemeyeceğini, müvekkil ortalama 10 yaşındaki bu malzemeleri harici sözlü satım akdi ile satın almış ve ekli—— hesaptan hesaba havale dekontunda görüleceği üzere davacı firma hesabına”———–kabin satın alma bedeli” olarak aktarılmış ve davacı da bu ödemeyi kabul ettiğini, tank, pompa ve otomasyon malzemelerini satın aldığını, jeneratör ise istasyon mülkiyeti satın alınırken müvekkilce demirbaş olarak taşınmazla birlikte satın alındığını, davanın reddine karar verilmesini ve vekalet ücreti ve yargılama masrafların davacıya yükletilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle;bayilik sözleşmesinden kaynaklı cezai şart, kar mahrumiyet, jeneratörün aynen iadesi yahut bedelinin iadesi istemli alacak davasıdır.
Davacı vekili uyaptan gönderdiği 20/11/2018 tarihli dilekçesi ile davalı şirket ile varılan mutabakat gereği müvekkil şirketin talimatıyla davadan feragat ettiklerini, davalı taraftan yargılama gideri ve vekalet ücreti alacağı taleplerinin de bulunmadığını beyan etmiştir. Davalı vekili 06/12/2018 tarihli dilekçesi ile yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri olmadığını beyan etmiştir.
6100 sayılı HMK madde 307 ve devamında düzenlenen feragat, davacının netice-i talebinden kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Hiç kimse kendi lehine olan bir davayı açmaya zorlanamayacağı gibi (HMK.24), davacı da açmış olduğu bir davayı sonuna kadar takip etmeye zorlanamaz.
Feragat, davayı sona erdiren, yapıldığı anda sonuç doğuran, kesin bir usul işlemi olup, HMK 311. maddesi uyarınca, karşı tarafın muvafakatine gerek olmaksızın kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurduğundan, somut olayda davacı yazılı beyanı ile usulüne uygun şekilde davadan feragat ettiğini beyan ettiğinden ayrıca vekaletnamede feragat hususunda özel yetki bulunduğundan, açılan davanın feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş,davalı tarafın yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi olmadığından bu yönde karar verilmemiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın feragat nedeniyle reddine,
2-Alınması gerekli 29,60 TL harçtan peşin olarak yatırılan 851,63 TL’nin mahsubu ile 822,03 TL nin talep halinde davacıya iadesine
3-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde gider avansını yatıran tarafa iadesine,
5-Tarafların Avukatlık ücreti ve yargılama gideri talepleri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı ve davalı vekillerinin yokluğunda yapılan inceleme sonucunda karar verildi