Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1047 E. 2021/1161 K. 26.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1047 Esas
KARAR NO : 2021/1161
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/10/2017
KARAR TARİHİ : 26/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile davalı şirket arasında—– — ve faturalandırmasına dair maddelerin değiştirilmesine dair anlaşma metni imzalanmış olduğundan davacının ifa ettiği edimlerine ilişkin faturaları dava dış— tanzim ettiği, sözleşme gereği edimlerini eksiksiz bir biçimde ifa eden davacı şirketin, sözleşmenin 8.3 maddesi uyarınca, 3 seferde toplamda 504,00 Euro ödeme alması gerekirken, 27.268,88 Euro ve — olmak üzere iki seferde gecikmiş ve eksik ödeme yapıldığı, sözleşmenin 8.5 maddesi uyarınca ödemelerin gecikmeli yapılması halinde aylık —- ödeme gerektiği taraflarca belirlendiği, davacı şirketin, ana sözleşme ve eki olan sözleşme uyarınca önce —–bedelli faturaya itiraz ettiği, yine ek sözleşmenin “Tarafların Yükümlülükleri” başlıklı son fıkrasında yer alan hükmü uyarınca davacı şirketin davalı şirkete rücu etmek istediği, davalı tarafa, ——-ihtarnamesi ile vade farklı alacağının ödenmesi, aksi takdirde davacı alacağının tahsili için yasal yollara başvurulacağı ihtar edildiği, davalı tarafın ise —- tarihinde tebellüğ ettiği ihtarına maddi vakıayla tamamen ters bir şekilde ödemelerin süresinde yapıldığı iddia ettiği ve tamamen—faturayı da gerekçe olarak beyan ettiği, bunun üzerine davalı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığı ve bu takibe davalı şirketin itiraz ederek takibi durdurduğu, tarafların ve dava dışı — ticari kayıtlarının incelenmesiyle davalının vade farkını ödemekle yükümlü olduğunun ortaya çıkacağı, itirazın iptali, takibin devamı, % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesi talepli dava açılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıya keşide edilen —- tebliğ edildiği şekilde, davalının davacı firmaya bir borcunun olmadığı, faturaların ek protokole göre — olup — ödemelerin yapıldığı, davalı firmaya davacı —- tutarlı fatura kesildiği ve ödemesi 22.09.2015 tarihinde yapıldığı, görüldüğü üzere ödeme sürelerinde belirli vade olmadığı gibi ödemeler konusunda davalının firmaya (ödemeden önce gönderilen) bir ihtarname de bulunmadığı,———– davacı tarafın öncelikle madde 8’deki teslimatı zamanında yaptığını kanıtlaması gerektiği, daha sonra ödemelerde belirli vade olmadığından davalıya ödeme için mehil verdiğini yazılı olarak ispat etmek durumunda olduğu, nihayetinde davalının, yapılan icra takibindeki borçtan sorumlu olmadığı, bu nedenlerle, davanın reddine, % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle taraflar arasında akdedilen 15/07/2014 tarihli sözleşmenin 8.3 ve 8.5 maddeleri uyarınca vade farkı alacağına istinaden başlatılan— takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
Taraflar —- “Müşteri, sözleşmenin imzalanmasını takiben siparişte malzeme bedelinin %30’u olan—- ödenecektir. En son kalan bakiyenin——- vadeli çek ile ödenecektir.” düzenlemesi, 8.5. Maddesinde: “Müşterinin ödemeyi anlaşmalı vadeli yapması durumunda net %5 TL, gecikmesi durumunda—- net %7 TL vade farkı taahhuk ettirilir.” düzenlemesi mevcuttur. Taraflar daha sonra ek sözleşme yapılarak, bu defa davacı tarafından tanzim edilecek faturaların —- yapılacağının kararlaştırıldığı anlaşılmıştır. Ek sözleşmenin “Tarafların Yükümlülükleri” içerikli bölümde:————-.— kestiği fatura bedellerinin ödeme gününde ödenmemesi durumunda İŞVEREN bu faturalar nedeniyle ödemelerden sorumlu olup, ana sözleşmenin ilk halindeki sorumluluklarını bertaraf etmeyecektir” düzenlemesi getirilmiştir. Görüldüğü üzere işveren olan davalı, ödeme gününde — tarafından borcun ödenmemesi halinde ana sözleşmedeki sorumluluklarını bertaraf edemeyecek olup vade farkından sorumlu olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce defter incelemesi için dosya mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş, mali müşavir bilirkişinin 12/02/2019 tarihli raporunda özetle: “Siparişin hangi tarihte verildiğinin dosya kapsamında tespit edilemediği, —- teslimi ile mi yoksa sözleşme tarihi itibariyle mi yoksa ödemelerden sonra mı olacağının dosya kapsamından anlaşılamadığı, 45 günlük vadeli çekin anlaşmalı vadeli tanımına girip girmediğinin belirsiz olduğu, hangi tarihteki TL kuruna dönüştürüleceğinin de belirsiz olduğu bu nedenle hesaplama yapılamadığı” belirtilmiştir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, tarafların rapora karşı itirazda bulunduğu anlaşılmıştır. Mahkememizin— davacı vekiline talep ettiği bedelin nasıl bulunduğu, teslim tarihi hususunda beyanda bulunması için kesin süre verilmiş, davacı vekili —- tarihli dilekçesi ile beyanda bulunmuş, Mahkememizce davacı,davalı ve dava dışı —defterlerinin incelenmesi amacıyla yeni bir bilirkişiden rapor alınmıştır.——işlemiş faiz olmak üzere—- alacaklı olduğu içeriğinde raporunu sunmuştur. Davalı taraf rapora itirazında sözleşme tarihi itibariyle siparişin verildiği değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, —— hangi tarihte verileceğinin belirsiz olduğunu beyan etmiştir. Davalının rapora itirazları kapsamında terditli olarak hesaplama yapılması için ek rapor alınmıştır. Bilirkişi 18/03/2020 tarihli ek raporunda özetle: “Ticari örf ve adet gereği sözleşme tarihinde siparişin de verildiğinin değerlendirildiği, teslim tarihinden itibaren —– verileceğinin —– şekli bir arada değerlendirildiğinde sözleşmenin gereği olduğunu, bu nedenle —- vadesinin bu tarih olduğunun değerlendirildiği,—- hesaplamada sipariş tarihi olarak teslim tarihi esas alındığı takdirde —-” sonuç ve kanaati ile raporunu ibraz etmiştir. Davalı taraf bu rapora da benzer mahiyette itiraz etmiş olup, sözleşmede vade farkının TL cinsinden hesaplanacağı düzenlemesi nazara alınarak bilirkişiden bu yönde hesaplama yapması için ek rapor almak gerekmiştir.
Bilirkişi hükme esas alınan son ek raporunda: “Sipariş tarihinin sözleşme tarihi olarak değerlendirilmesi durumunda—–olarak tespit edildiği, ilk ürün teslim tarihinin sipariş tarihi olarak değerlendirilmesi halinde vade farkı alacağının 22.496,72-TL asıl alacak 1.177,84-TL işlemiş faiz olarak tespit edildiği” belirtilmiştir. Davacı bir kısım hesaplamalara itiraz etmiş ise de; raporun dosya kapsamına uygun olduğu ve hesaplamalarda hata olmadığı anlaşıldığından yerinde görülmemiş, davalının rapora itirazları da aşağıda belirtilen gerekçelerle yerinde görülmemiştir.
Dosya kapsamında servis formları mevcut olup, — kişinin tüm —-yazışmalarında adının geçtiği yine — irsaliyeli faturada da teslim alan kısmında isim ve imzasının bulunduğu, bu kişinin davalı veya dava dışı şirket çalışanı olduğu anlaşılmıştır. Zaten davalının da çalışanı olmadığı yönünde bir itirazı olmayıp sadece şirket yetkilisi olmadığını, imzanın ona ait olup olmadığının bilinmediğini beyan etmektedir. Ne var ki dava dışı — davacıya ödemelerini gerçekleştirmiş olup, sözleşme —- teslim edilmediğine ilişkin bir yazışma —- kapsamında mevcut değildir. Hal böyle olunca teslim tarihinden sonra ödeme yapıldığı da nazara alınarak ürünlerin dava dışı şirkete teslim edildiği anlaşılmıştır. Davalı taraf davacının sunduğu faturalara karşı muvafakatinin olmadığını, kesin süreden sonra sunulan delillere muvafakatinin olmadığını beyan etmiş ise de; esasen bu delillerin bilirkişi raporunda da tespit edilebileceği, davacının dava dilekçesinde ticari defter ve kayıtlara dayandığı ve davacı sunmasa dahi mali müşavir bilirkişinin defter incelemesi aşamasında teslim tarihini, ödeme tarihlerini vs. tespit edeceği, bilirkişinin de rapora ekinde sunduğu irsaliyeli imzalı faturada teslim tarihinin 19/08/2014 olduğu anlaşılmış, davalının bu yöndeki itirazları yerinde görülmemiştir.
Taraflar arasında akdedilen sözleşmede ilk ödemenin sözleşmenin imzalanmasını takiben siparişte yapılacağı belirtilmiştir. Takiben kelimesi sözleşme imzalanmasından sonraki süreçte sipariş verileceği hususunu işaret etmektedir. Her ne kadar bilirkişice ticari örf ve adet gereği sözleşme tarihi itibariyle de hesaplama yapılmış ise de, — anlamı gereği ayrı bir sipariş tarihinin olduğu anlaşılmış, dosya kapsamında sipariş tarihine ilişkin bir delil olmadığından ürünlerin teslim edildiği tarihin sipariş tarihi olarak değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmış, neticeten ilk ödemenin (— tarihinde yapılması gerektiği anlaşılmış, dava dışı şirketin ise —tutarında geç ve eksik ödeme yaptığı, bu nedenle davacının vade farkı talep edebileceği anlaşılmış, yine davalı 45 günlük vadeli çekin hangi tarihte verileceğinin belirsiz olduğu yönünde itirazda bulunmuş ise de; sözleşme metninin bütününden teslim tarihinden itibaren 45 günlük vadeli çek verileceği şeklinde yorumlama yapılması gerektiği anlaşıldığından bu yöndeki itirazları yerinde görülmemiş, neticeten bilirkişinin terditli olarak yaptığı hesaplamada ikinci seçenek olan 22.496,72-TL’lik vade farkı alacağı mahkememizce aynen benimsenmiş, son rapor öncesi tanzim edilen bilirkişi raporlarında Euro cinsinden alacak hesaplandığı, sözleşme gereği TL cinsinden vade farkı hesaplanacağı nazara alınarak önceki raporlar bu yönüyle benimsenmemiş, dosya kapsamında davacının davalıya gönderdiği ihtarnamenin tebliğ tarihi olmamakla birlikte, davalının cevabi ihtarnamesinden ihtarnamenin 24/03/2016 tarihinde davalıya tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, davacı davalıya ödeme yapılması amacıyla—— tarihinde davalının temerrüde düştüğü anlaşılmış, bilirkişice yapılan hesaplamada faiz miktarı uygun ise de; davacının takip talebinde——- faiz talep ettiği bunun takip talebindeki kur değeri üzerinden TL’ye çevrilmesi neticesinde davacının takip tarihi itibariyle davalıdan toplam 586,32-TL işlemiş faiz talep ettiği anlaşılmış, taleple bağlılık gereği takibin 22.496,72-TL asıl alacak 586,32-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 23.083,04-TL üzerinden asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar 3095 sayılı kanun 2/2 md. uyarınca yıllık %10,50 ve değişen oranlarda ticari avans faizi yürütülmek suretiyle devamına karar verilmiş, alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen tutar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmiş, reddedilen tutar yönünden davacının kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmemiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile—–takip dosyasında, davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 22.496,72-TL asıl alacak 586,32-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 23.083,04-TL üzerinden asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar 3095 sayılı kanun 2/2 md. uyarınca yıllık %10,50 ve değişen oranlarda ticari avans faizi yürütülmek sureti ile devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Kabul edilen asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Reddedilen tutar üzerinden davalının yerinde görülmeyen kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
4-Alınması gerekli 1.576,80-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 386,66-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.190,14- TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 31,40-TL başvurma harcı, 386,66-TL peşin harcın toplamı olan 418,06-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından sarfedilen toplam 2.754,00-TL yargılama giderlerinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan (%71,54 kabul, %28,46 ret) 1.970,21-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından sarfedilen toplam 11,00-TL yargılama giderlerinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 3,13-TL ‘nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
9-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden —davacı vekili için takdir olunan 4.080,00- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden– göre davalı vekili için takdir olunan 4.080,00- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.