Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1029 E. 2019/349 K. 04.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1029 Esas
KARAR NO : 2019/349 Karar

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabete dayalı manevi tazminat)
DAVA TARİHİ : 28/09/2017
KARAR TARİHİ : 04/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan haksız rekabete dayalı manevi tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ;—————hizmeti sunan hisseleri — ve —————borsasının kote olan ——–olduğunu, bu şirketin isim ve logosu ile birçok ürünü ———-nezdinde marka olarak tescilli olduğunu ve koruma altına alınmış olduğunu , davalının———– hesabından——- hakkında ‘———————————————-‘ içerikli mesaj atarak haksız, mesnetsiz ve hukuksuz olarak şirketin kişilik haklarına saldırdığını ve ticari itibarının ağır şekilde ihlal edildiğini ileri sürerek davalıdan 10.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ; davalı tarafından davaya konu ————- içeriğinin hiçbir şekilde hakaret sayılabilecek bir ifade bulunmadığını, dava dışı ———— skandalı ile davacı şirket tarafından bu vakfa verilen ödülleri tüm ülke tarafından bilindiğini, davacının bu vakfa kamuoyunda yoğun bir şekilde tecavüz skandalı ile ilişkilendirilmiş olduğunu, destek verdiğini, davacı şirket davalının ifade etmek istediğinden farklı bir anlam çıkarttığını, davacının manevi tazminat talep etmesinin haksız menfaat sağlayacağını , davacı … zarara uğratmasında herhangi bir menfaati bulunmadığından rekabet amaçlı bir hareketinin olmasının mümkün olmadığını bu nedenlerle davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
DAVA ; Davalının 06/03/2016 tarihinde ——— adlı kişisel——— hesabından yapmış olduğu ‘—————- Zaten artık iyice anpatik gelmeye başlamıştı, tam isabet oldu.” paylaşımı nedeniyle kişisel haklarının ihlal edildiği belirtilerek TTK 55 ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız rekabetten kaynaklı manevi tazminat istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Dosya konusunda uzman bilişim alanında uzman bilirkişiye verilerek 25.12.2018 tarihli bilirkişi Raporu alınmıştır. Bilirkişi Raporunda; davaya konu paylaşımın olduğu hesabın davalıya ait olduğu, paylaşımın gerçekleştiği hesabın 151 takipçisinin bulunduğu, bu paylaşımın 151 kişinin duvarında gözüktüğü, herkese açık ———-hesabından paylaşıldığı, herhangi bir ——— etiket, konu başlığı kullanılmadığı,—-gönderiminde ana başlık gibi konumlanmakta olan ———–kullanıcıları ilgilendikleri konularda hızlı bir şekilde bilgi yaymak mesajların doğru kitlelere ulaşmasının sağlanması amacını taşıdığı, dava konusu paylaşımın hiç etkileşiminin olmadığı, hiç like ve ———— almadığı, davaya konu olan paylaşım olduğu tarihte davacı … ile ilgili binlerce birbirinden bağımsız ———-hesaplarından yapılan paylaşımlarla——————-kullanarak veya —destekçisi —— gibi metinleri kullanarak paylaşımlar yapıldığı, bu paylaşımların —- listesine girdiği tespit edildiği şeklinde değerlendirmede bulunmuştur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar başlıklı 55. maddesi “(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır: a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle; 1. Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,” düzenlemesini içermektedir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere, bu tür haksız rekabetin oluşabilmesi için başkalarının faaliyetini gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek gerekmektedir.
TBK 58. maddesinde; Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar görenin, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar paranın ödenmesini isteyebileceği düzenlenmiştir. Ancak bu kapsamda bir tazminata hükmedilebilmesi için fiilin hukuka aykırı nitelik taşıması gereklidir. Bu kapsamda TTK 55 v, 56/1-e ve 58/3 madde hükümleri ve TBK 49 vd maddeleri hükümleri uyarıca haksız rekabet taşıdığı iddia edilen fiilin aynı zamanda hukuka aykırı olması, bu kapsamda yanlış yanıltıcı veya gereksiz yere incitici nitelik taşıması gerekmektedir.
İfade özgürlüğü hakkı Anayasal haklardandır. Davalının sosyal medya hesabından paylaşılan ifadelerinin davacının ürünlerini kötülemekten ziyade, ——– gerçekleşen olay dolayısıyla ve davacının bu ——- olduğu iddiaları sebebiyle duyulan tepkinin neticesi olarak davacının ürünlerinin tercih edilmemesini önerir nitelikte olduğu açıktır. Ancak, ifade özgürlüğü çerçevesinde vakıa, olay ve şahsi fikirler kural olarak açıklanabilir, bir olay dolayısıyla sahip olunan düşünce, prensip ve yorumları her zaman ortaya konulabilir. Bir kişi ya da faaliyetleri ile ilgili yapılan olumsuz açıklama ya da beyanlar tek başına haksız rekabet teşkil etmez. Kötüleme içeren açıklama ancak yanlış veya yanıltıcı ya da gereksiz yere incitici ise haksız rekabet olarak nitelendirilebilir. Oysa dava konusu yapılan paylaşım maddi bir vakıaya dayanmaktadır.
Ayrıca bu açıklama beyanların karşı tarafta bir zarar doğurması gerekli bulunmaktadır. Bu zararın ise davacı tarafça ispatlaması zorunluluğu ortadadır.
———— Mahkemesi—— tarihli——– başvuru no lu kararında “İfade özgürlüğünün, demokratik bir toplumun vazgeçilmez esasını ve bu toplumun gelişiminin ve her bireyin kendini gerçekleştirmesinin temel koşulunu oluşturduğunu, 10. maddenin 2. fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla ifade özgürlüğünün sadece kabul edilen, zararsız ya da farklı olan —– ———- için değil ama ayrıca hoşa gitmeyen, sarsıcı ya da rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğunu, bunların, ———onlarsız olamayacağı çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gereği olduğunu, 10. maddede açıklandığı gibi bu özgürlüğe yapılan sınırlamaların her halde dar yorumlanması gerektiğini ve herhangi bir sınırlama gereksiniminin ikna edici bir biçimde ortaya koyulması gerektiğini,…” ifade etmektedir.
Dava konusu paylaşımın yapıldığı dönem itibariyle gerçek olaylara dayandığı, konunun Türkiye genelinde yayın yapan gazete ve televizyon kanallarında yer aldığı, toplumun ilgi ve tepkisini çeker nitelikte bulunduğu bilinmektedir. Davacının bu olayın gerçekleştiği—— sponsor olduğu iddiası toplumun belli bir kesimi tarafından bilinmekle birlikte söz konusu olay üzerine daha da dikkat çeker ve bilinir hale gelmiştir. Dava konusu paylaşımın söz konusu olayın etkisiyle ve tepkisel olarak paylaşıldığı, paylaşımın yapıldığı hesabın takipçi sayısı, paylaşımın konu başlığı (——————) kullanılarak yapılmaması, etki alanının düşük olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, bu kapsamda ifade özgürlüğü sınırları içerisinde değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Yukarıda sıralanan gerekçelerle davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın reddine,
2-Alınması gereken 44,40 TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 170,78 TL harçtan mahsubu ile fazladan yatırılan 126,38 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.