Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1016 E. 2019/273 K. 19.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1016 Esas
KARAR NO : 2019/273

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/09/2017
KARAR TARİHİ : 19/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket yönetim , bilişim sistemleri hizmetleri ile iştigal etmekte olup bu husustaki yazılım programlarının satışı , yazılımı ve kurulumu hizmetleri verdiğini, davalı şirkete 30.05/2017 tarihli —- sıra numaralı irsaliyeli fatura ile KDV’li toplam değeri 59.498,785 TL olan toplam 139 adet ve açıklamaları faturada kayıtlı —– yazılım programları sattığını, söz konusu satış ve hizmet ile ilgili olarak —- Vergi dairesi Müdürlüğüne —- tarihli BS formu ile bildirim de yaparak satış onaylandığını, davacı alacaklı müvekkil şirket kayıtlarında, davalı borçlu firmaya ait cari hesap ekstresinde satın alma bedeline karşı firmadan sadece 11/07/2017 tarihinde 2.000,00 TL’lik bir ödeme dışında başkaca tahsilat sağlanamadığından , davalı borçlu firmaya 28/07/2017 tarihli ödemeye davet yazısı ptt kargo sistemi ile göndererek 01/08/2017 tarihinde teslim ettiğini, davalı borçlu şirket yazısının taraflarına tebliği üzerine 02/08/2017 tarihinde 1.000,00 TL’lik bir kısmi ödeme daha yapmış, borç bakiyesi KDV dahil 56.498,75 TL’ye düştüğünü, kısmi ödemelerle esasen borçlu borcun varlığını kabul ettiğini, davalı tarafından bakiye alacağın ödenmesi için samimi ve iyi niyetli bir ödeme teşebbüsü görülmediği için tarafımızdan İstanbul Anadolu ——.İcra dairesinin 2017/20383E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış, davalı tarafından borca, fer’ilerine ve yetkiye itiraz edildiğini, icra müdürlüğü yetki haricinde borca ve ferilerine yapılan itirazı kabul ettiğinden takibin durduğunu, davalı aleyhine ihtiyati haciz kararı verilmesini, davalının itirazlarının iptaline, takibin devamına, alacağın %40’ından aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, temerrüt tarihinden itibaren alacağımıza TCMB avans işleri faiz oranında faiz yürütülmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından dosyaya sunulmuş olan herhangi bir onaylı teklif veya sözleşmenin olmadığını, davacıya neye dayanarak yazılım hizmetini müvekkil Şirket’e sunduğunu, yazılım hizmeti alınmasına dair onaylı teklif metninin veya sözleşmenin celbini talep ettiklerini, buna ilişkin yazılımların tam ve eksiksiz şekilde müvekkillerine sunulduğunun tespitinin gerektiğini, davalı taraf kötü niyetli olarak icra takibine itiraz etmediğini, davaya konu alacak likit olmadığından ve ihtilaflı olduğundan kötü niyetten bahsedilemeceyeğini, davacı’nın ihtiyati haciz talebine ilişkin olarak; ihtiyati haciz kararı alacağın varlığı ve dava konusu hizmetin tam olarak sağlanıp sağlanmadığında yaşanan ihtilaf neticelenmeden Yerel Mahkeme’nin ihtiyati haciz kararı vermesi mümkün olmadığını, bu nedenlerle davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle; davacının başlatmış olduğu fatura ve cari hesap ilişkisine dayalı İstanbul Anadolu ——. İcra Müdürlüğünün 2017/20383 E. sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
Başlatılan icra takibi ile ödeme emri davalı tarafa 15.08.2017 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı taraf 7 günlük itiraz süresi içerisinde icra takibine itiraz etmiş olup, davacı tarafından mahkememize 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın tacirler arasında olması nedeniyle mahkememizce ticari defterlerin incelenmesi için taraflara gün verilmiş, davacı ve davalı taraf ticari defterlerini belirlenen günde mahkememize ibraz etmiştir. Mahkememiz tarafından re’sen seçilen Mali Müşavir Bilirkişi ve ————-heyeti tarafından, tarafların defterlerini incelenmiş, bilirkişi heyetinin 16/10/2018 tarihli raporunda özetle; Her iki tarafın defterlerinin usulüne uygun, açılış kapanış onayları yapılmış ve delil vasfına haiz olduğu, davacının 2017 yılında davalıya kestiği ve her iki tarafın ticari defterlerine işlediği 1 adet fatura bulunduğu, dava konusu faturaya ilişkin davalı tarafça 3.000,00-TL ödeme yapıldığı, dava ve icra takibi dosyası , dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu açıklanan nedenlerle işlemiş ve işlemekte olan faiz hususlarında takdir ve yargılamaya ilişkin olarak nihai takdirin mahkemeye ait olmak üzere davacının 56.498,75 TL tutarında asıl fatura alacağına bağlı olarak alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine vardıkları yönünden raporunu mahkememize sunmuştur.
Davacı ve davalı bilirkişi raporuna karşı beyanlarını sunmuş olup, davalı vekilinin 28.11.2018 tarihinde mahkememize gönderdiği bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde; davacı müvekkil şirket ile ticari ilişki içerisinde olduğunu kanıtlayamamışken, bilirkişinin sırf defter kayıtlarını esas alarak rapor tanzim etmiş olmasının kabul edilebilir olmadığını, davacının yazılım kurulumu yapıp yapmadığının yaptıysa ne adette yaptığı hususlarının bilirkişi incelemesi gerektirdiğini, davacının gönderdiği iddia edilen ihtarnamenin müvekkil şirkete teslim edilmediğini, işlemiş faiz talep edemeyeceklerini, müvekkilin kötü niyetli olarak itiraz etmemesi nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmemesi gerektiğini beyan etmiştir.
Ticari defterler HMK 222. Maddesinde düzenlenmiş olup, ilgili kanun maddesine göre;ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Ayrıca belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Fatura tek başına alacağı ispata elverişli değildir.Faturanın karşı tarafa teslim edildiğine yönelik başkaca yazılı belgelerle desteklenmesi gerekir.Ancak davacı tarafından düzenlenen faturanın davalı ticari defterlerine kaydedilmesi faturada belirtilen malın alındığına karine teşkil eder.Mal alınmadığının ispat yükü bu durumda davalıya aittir,davalı ancak bu hususu yazılı delillerle ispat edebilir. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
Bilirkişi raporundan da anlaşıldığı üzere davalı taraf dava konusu hizmete ilişkin faturayı defterlerine kaydetmiş olup,malın teslim alındığına yönelik karine oluşmuştur. Davalı bilirkişi raporuna beyan dilekçesinde, davacının yazılım kurulumu yapıp yapmadığının, yapılmış ise kaç adet yapıldığının tespit edilmesi gerektiğini belirtmiş ise de , davalı tarafça faturalara itiraz edildiği ya da iade faturası düzenlendiği yönünde her hangi bir savunmada bulunulmamış, davalı defter kayıtlarında, bu yönde bir bilginin de yer almadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle teslim olgusunun eksiksiz gerçekleştiği kabul edilmiştir. Davalının bilgisayar kayıtları üzerinde inceleme yapılması talebi, yazılı ve kesin delillerle ispat koşulunun bulunması, hizmet konusu ürünlerin her zaman, mülkiyetinde bulunan kimse tarafından ortadan kaldırılabilmesinin mümkün olması da göz önüne bulunarak yerinde görülmemiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde: Taraflar arasında bir ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafça davalı tarafa bu ticari ilişki kapsamında irsaliyeli fatura düzenlendiği, ancak davalı tarafça kısmen ödeme yapıldığından icra takibine geçildiği anlaşılmış, Mahkememizce alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli ve denetlenebilir bulunmuş, alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen tutar üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiş, davanın kabulüne itirazın iptaline karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının KABULÜNE,
2-İstanbul Anadolu —–. İcra Dairesi’nin 2017/20383 E. Sayılı takip dosyasında davalı taraflarca yapılan İTİRAZIN İPTALİ ile takibin aynen DEVAMINA,
3-Asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Alınması gereken 3.859,42 TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 628,37 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.961,05 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 31,40 TL başvuru harcı,682,37 TL peşin harç, 4,60 TL vekalet harcı, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti ve 92,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 2.310,87 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
7- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana İADESİNE,
8- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 6.564,86 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı