Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/900 E. 2022/113 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/900 Esas
KARAR NO: 2022/113
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 03/08/2016
KARAR TARİHİ: 10/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket aleyhine —– dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı borçlunun takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, oysa taraflar arasında sözleşmeye dayalı işin yapılması konusunda anlaşma olduğunu, davacının sözleşme konusu işle ilgili edimlerini yerine getirdiğini, takip konusu —- bedelli fatura düzenleyerek davalı borçluya tebliğ ettiğini, davalının faturayı tebliğ aldığını ve itiraz etmeksizin ödemeler yaptığını, bakiye —- ödemediğini, takibe yaptığı itiraz dilekçesinde davacının yükümlülüklerini yerine getirmediğini belirttiğini, davalının faturayı ticari defterlerine işlediğini, fatura hedelinin büyük kısmını ödediğini, takip konusu bakiyeyi ödemediğini, iddia ettiği eksik işle ilgili olarak davacıya herhangi bir başvurusu ya da ondan bir talebi olmadığını, herhangi bir tespit raporu tebliğ edilmediğini belirterek İcra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın tahsiline, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili —- cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki sözleşmenin —– olduğunu,—- edilmesi gerektiğini ancak halen tercümenin yapılmadığını, tarafların edim yükümlülüklerinin belirlenmesi ve sözleşmeye aykırılığın tespiti bakımından sözleşme metninin incelenmesinin gerektiğini, ancak bu şekilde davaya verilen cevapların daha sağlıklı olacağını, sözleşme konusu ürünün davalı şirket yetkilisinin kayınvalidesine almdığını ve sözleşmenin kayınvalidenin evinde ifa edildiğini, davacının ürünün kurulumunu yaptığını, kurulum sonrasında ürünün çalışmadığını, bu durumun eksik ifa mı yoksa gizli ayıp mı olduğunun tespit edilmesi gerektiğini, bunun da teknik inceleme gerektirdiğini, fatura edilen tutarın bir kısmının ödenmememesinin de sebebinin bu olduğunu, davacının sadece ürünün kurulumunu yaptığını ancak onun dışında ürüne dair herhangi bir işlem yapmadığını, davacının edimine ilişkin belirsizlik söz konusu olduğunu, belirsizliğin giderilebilmesi için de söz konusu sözleşmenin incelenmesi gerektiğini ve bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, davanın davalı şirket yetkilisinin kayınvalidesine ihbar edilmesi gerektiğini belirtmişlerdir.
Davacı —- Cevaba Cevap Dilekçesinde Özetle; Sözleşmede davalının kaşe ve imzasının olduğunu,—- sözleşmenin içeriğinin bilgisinden haberi olmaksızın sözleşmeyi imzalamasının mümkün olmadığını, basiretli bir tacir tanımının bunu gerektirdiğini, bununla birlikte mahkemenin talep etmesi halinde sözleşmenin tercüme ettirilebileceğini, davacının sözleşmeden doğan yükümlülüğünün malzemelerin teslimi olduğunu, kurulum ve çalıştırmasının başka bir firmaya ait olduğunu, davalının makinelere ilişkin ayıp ihbarında bulunmadığını, davacının satışını yaptığı makinanın nerede ve kim tarafından kullanılacağının bir önemi olmadığını, kayınvalidenin davaya dahil edilme talebinin hukuki olarak bir bağlayıcılığının olmadığını, muhatabın davalı olduğunu belirterek davanın kabulünü talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına göre davanın, davacı tarafından davalı aleyhine—- dosyası ile başlatılan icra takibine davalı tarafından yöneltilen itirazın iptaline ilişkin olduğu, dava konusu icra dosyasının incelemesinde takip alacaklısının mahkememiz dosyasının davacısı, takip borçlusunun mahkememiz dosyasının davalısı olduğu, fatura alacağına dayalı olarak toplam —– ilamsız icra takibine davalı borçlunun süresinde itirazı doğrultusunda takibin durduğu, davanın itirazın iptali ve takibin devamı istemi ile açıldığı görülmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık ise; davacı tarafça davalı aleyhine faturaya dayalı alacağın ödenmediği iddiası ile başlatılan ilamsız takipte itirazın iptali ve icra inkar tazminat talebinin yerinde olup olmadığı, davalı tarafın savunmasına göre faturaya konu malın ayıplı olup olmadığı, süresinde ayıp ihbarında bulunup bulunmadığı noktalarında toplandığı belirlenmiştir.
Bilindiği üzere Türk Ticaret Kanunu 23’üncü maddesinde; “Ticari satış ve mal değişimi” düzenlenmiş, tacirler arasında yapılan ticari satışlarda esas itibariyle Türk Borçlar Kanunun ilgili hükümlerinin uygulanacağı belirtildikten sonra bu tür satışlar hakkında özel bazı hükümlere yer verilmiştir. Bu hükümlerin uygulanabilmesi için somut olayda ticari satışın mevcut olması gerekir. Ticari satış, sözleşmenin her iki tarafının da tacir olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili olan satıştır. Tacirler arası ticari satımlarda satıcının ayıplı ifadan sorumluluğu esas itibariyle Türk Borçlar Kanunu 219 ve devamı madde hükümlerine tâbidir ancak tacirler arasındaki ticari satımlardan kaynaklanan ayıplı ifa hallerinde alıcının muayene ve ihbar külfetlerinin süresi hakkında Türk Ticaret Kanunu 23/1-c madde hükmünde düzenlenmiş olan özel hüküm uygulanacaktır. Satıcının ayıplı ifasına ilişkin diğer konularda ise Türk Borçlar Kanunu 219 ve devamı hükümlerinde düzenlenen genel hükümler uygulama alanı bulacaktır.
6098 sayılı TBK’nun ayıba karşı tekeffül hukuki kurumunu düzenleyen 219 ve devamı maddelerine bakmak gerekir. Buna göre “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.”
TTK. m. 23/c hükmü, “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanunu’nun 223’üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” düzenlemesini, TBK. m. 223 hükmü ise; “Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” düzenlemesini içermektedir.
Dava, ticari satıştan kaynaklanan fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalının itirazının iptaline ilişkindir. Taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu her iki tarafın kabulündedir. Uyuşmazlık noktası ise dava konusu faturaya ilişkin malın ayıplı olup olmadığı ve bu ayıptan davacının sorumlu olup olmadığına ilişkindir. Yukarıda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere satıcı satılan maldaki ayıptan sorumludur. Ancak bu sorumluluğun doğması için TTK ve TBK’da ayıp ihbar süreleri düzenlenmiştir. Satışa konu malın açıkça ayıplı olması halinde teslimden itibaren —– gün, açıkça ayıp olduğu belli değil ise 8 gün, ayıp gizli ayıp niteliğinde ise ayıbın ortaya çıktığı andan itibaren makul sürede satıcıya ayıp ihbarında bulunulması gerekmektedir. Somut olayda davacı tarafından satışı ve kurulumu yapılan akıllı çatı sisteminden dolayı davacının fatura düzenlediği, davalının faturaya itiraz etmeyerek defterine kaydettiği, davalı tarafından bir kısım ödemeler yapıldığı, taraflar arasında — cinsi üzerinden sözleşme düzenlendiği, faturanında —- olarak düzenlendiği, davacının takipte de — cinsinden talepte bulunması nedeniyle davalının — cinsinden yapılan ödemeler ödeme tarihindeki —–çevrilerek davacının ne kadar alacağının olduğunun belirlenmesi gerektiği, hükme esas alınan — tarihli bilirkişi raporunda bu şekilde yapılan hesaplamada davacının bakiye —- alacağının olduğunun belirlendiği, davalının ayıp iddiasını ve süresi içerinde ayıp ihbarında bulunduğunu ispat edemediği anlaşıldığından davacının bakiye alacağının varlığı kabul edilmiştir. Davacı her ne kadar icra takibinde—— faiz talebinde bulunmuş ise de; takibin — üzerinden başlatıldığı, 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca faiz talep edilebileceği anlaşıldığından fazlaya ilişkin faiz talebinin reddine karar verilmiştir. Dava konusu alacak likit olduğundan %20 icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, —— takip dosyasına davalının yapmış olduğu İTİRAZIN KISMEN İPTALİNE, takibin —– asıl alacak üzerinden ve takipten itibaren asıl alacağın tahsili tarihine kadar 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca işleyecek faizi ile birlikte devamına, fazlaya ilişkin faiz talebin reddine,
2-Kabul edilen —– üzerinden hesaplanacak %20 icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 2.596,78 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 649,20-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.947,58 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 29,20 TL başvurma harcı, 649,20 TL peşin harç toplamı olan 678,40 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarfedilen toplam 1.393,10 TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatıran tarafa iadesine,
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 5.702,23 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı diğer tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı. 10/02/2022