Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/867 E. 2021/489 K. 30.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/867 Esas
KARAR NO : 2021/489 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/07/2016
KARAR TARİHİ : 30/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında ticari bir ilişki bulunduğunu, bu çerçevede davalının faturalardan kaynaklanan borcunun olduğunu, bahse konu borcun ödenmemesi üzerine davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, ancak davalının takip dayanağı faturalara itiraz ettiğini ve ———–yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide ederek malların ayıplı olduğunu belirttiğini, müvekkili tarafından düzenlenen faturaların — yılına ait olduğunu, ancak davalının ayıp itirazını—– yılında yaptığını, dolayısı ile ayıp ihbar süresinin geçtiğini, bununla birlikte malların ayıplı olduğuna ilişkin herhangi bir tespitin de bulunmadığını beyan ederek, itirazın iptali ile takibin devamına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu alacağın gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin davacı yana haklı sebeplerden ödenmeyen —– borcunun bulunduğunu, müvekkili şirket tarafından yapılan ödemelerin kötü niyetle mahsup edilmediğini, yapılan ödemelerin çek banka havalesi ile gerçekleştiğini, bakiye —– ödenmemesi konusunda müvekkili şirketin haklı olduğunu, zira davacı yandan satın alınan cihazların 3.şirketlere satıldığını, bilahare cihazların ayıplı olması nedeniyle 3.şirketlerin cihazları müvekkili şirkete iade etmek üzere ihtarname keşide ettiğini ve takip başlattığını, dolayısıyla ile cihazların ayıplı olduğunun açıkça görüldüğünü, bahse konu ayıplı ürünler nedeniyle müvekkili şirketin itibar ve para kaybı yaşadığını beyan ederek, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle,———sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı, davalının ayıp iddiasının yerinde olup olmadığı ve süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı noktalarına ilişkin bulunmaktadır.
İcra dosyasının incelenmesinde; Davacı yanca, davalı yan aleyhine—-dosyası ile genel haciz yolu ile faturalara dayalı alacak bakiyesinin tahsili talebi ile —- asıl alacak ve— işlemiş faiz olmak üzere toplam — alacak üzerinden —– tarihinde takip başlatıldığı, davalı takip borçlusuna —- tarihinde ödeme emri tebliğ edildiği, davalı takip borçlusunun ———— tarihli Dilekçesi ile; faturaları kabul etmediklerini, davacıya faturadan kaynaklı herhangi bir borçlarının bulunmadığını beyan ederek, borca ve fer-ilerine itiraz etmiş olduğu anlaşılmıştır.
Tarafların gösterdikleri delilleri toplanmış, banka kayıtları getirtilerek, tarafların ticari defterlerinin bilirkişi marifetiyle incelenmesine karar verilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından sunulan raporda; Davacının davalıdan, takip tarihi itibariyle —– alacağı bulunduğu; işlemiş temerrüt faizi alacağının bulunmadığı; söz konusu alacağın talep gibi takip tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi (yıllık %9) ile birlikte tahsili gerektiği, şeklinde görüş verilmiştir.
Mahkememiz —— tarihli ara kararında, bilirkişi heyetine makine mühendisi eklenerek ve yerinde inceleme yetkisi verilerek, dava konusu ürünlerin ayıplı olup olmadığı yönünde değerlendirilmesi ve mevcut rapora itirazlarının değerlendirilmesi kararı alınmış ve görevi verilmiştir. Bilirkişi ek raporunda; Davacı tarafından davalıya satılan—————- cihazının, ——- test cihazının üretimden kaynaklı gizli ayıplı olduğu, davalı’ya net maliyetinin —– olduğu, tespit edilen davacı alacağından düşülmesi ile davacı alacağının ——— olacağı, ancak davalı tarafça süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığı, davacı ayıptan sorumlu tutamayacağı, netice itibariyle kök raporda belirtildiği gibi davacının davalıdan ———- alacaklı olduğu, şeklinde mütalaada bulunulmuştur.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve alınan kök ve ek bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; Taraflar arsındaki uyuşmazlık, davalının icra takibine yapmış olduğu itirazın iptali ile icra inkar tazminatı, davalının ayıp iddiasının yerinde olup olmadığı ve süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı noktalarına ilişkin bulunmaktadır.
Mahkemece alınan bilirkişi kök ve ek raporu oluşa ve denetime uygun bulunmakla mahkememizce de hükme esas alınmıştır.
Teknik bilirkişi tarafından davacı tarafından üretilerek davalıya satılan ürünlerden ————- üretimden kaynaklı gizli ayıplı olduğu, davalı’ya net maliyetinin ——-olduğu, tespit edilmiştir.
Ancak TTK 23/c maddesi hükmü uyarınca, ticari satışta maldaki ayıpla ilgili ayıbı ihbar süresi 2 gün olarak düzenlenmiştir. Maldaki ayıp açıkça belli değilse, alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde malı incelemeli veya incelettirmeli ve bu inceleme sonunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, bu sürede satıcıya bildirmelidir. Anılan kanun hükmünde diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükmünün uygulanacağı düzenlenmiştir. TBK 223/2 maddesine göre, alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılacağı düzenlenmiştir. Aynı Kanunun 231.maddesinde; satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıka ayıptan doğan sorumluluğa ilişkin her türlü davanın ayıp sonradan ortaya çıksa bile satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zaman aşımına uğrayacağı, alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan def’i hakkının bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmayacağı düzenlenmiştir.
Ayıp ihbarının ne şekilde yapılacağı konusunda yasal bir düzenleme bulunmamakla birlikte ayıbın tespiti halinde alıcının sözleşmeyi fesih hakkı da bulunduğundan yani uyuşmazlık fesih sonucunu da doğurabileceğinden ticari satışlarda ayıp ihbarının TTK’nın 18 maddesinde öngörülen usulde ve şekilde yapılması ispat bakımından önem arzetmektedir.
Somut olayda; satım konusu faturaların —-tarih aralığına ilişkin olduğu, davalı/alıcının ayıplı malları dava dışı —– şirketine satıp teslim ettiği ve dava dışı——- tarafından ——–tarihli İhtarname ile, satılan malların ayıplı olduğunun davalı şirkete bildirildiği ve akabinde de malların davalıya —- İbraname ile iade edildiği, davalının davacıya keşide ettiği —– tarihli İhtarnamede ile satım konusu malların ayıplı olduğunun davacıya bildirildiği görülmektedir. Buna göre, davalının —- tarihinden itibaren dürüstlük kuralılarına göre tayin edilebilecek makul bir süre içinde davacıya ayıp ihbarında bulunması gerekmektedir. Ancak davalı satıma konu malların ayıplı olduğunu öğrendiği — tarihinden yaklaşık altı ay sonra yani—– tarihinde davacıya ayıp ihbarında bulunmuştur. TTK 18.maddesi hükmü ve ———-tacirler arası satım sözleşmelerinde yasal süresi içinde ayıp ihbarının yapıldığının tanık ile ispat edilemeyeceğini ” ilişkin yerleşmiş içtihatları uyarınca davalının süresinde ayıp ihbarında bulunulduğunu tanıkla ispatı mümkün bulunmamakta olup HMK 199 vd.madde hükümleri uyarınca yazılı delillerle ispatı gerekmektedir.
Yukarıda anılan kanun hükümlerinde de belirtildiği üzere davalı tarafça, davacıya süresinde ayıp ihbarında bulunulduğu hususunda yazılı bir delil sunulmadığından ve dolayısıyla davalı taraf bu haliyle satım konusu malı ayıplı hali ile kabul etmiş sayılacağından, davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi ve gelen banka kayıtlarına göre, tespit edilen —— alacak yönünden takibin devamına karar verilmesi gerektiği, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmadığından ve davacının davalıyı takip öncesinde temerrüte düşürdüğüne ilişkin yazılı bir delil sunulmadığından davacının takip öncesi işlemiş faiz talebinin yerinde bulunmadığı, reddi gerektiği değerlendirilmiştir.
Ayrıca takip konusu alacak faturaya dayandığından ve mal satımına ilişkin bulunduğunundan takip öncesinde belirli veya belirlenebilir bulunmaktadır. Bu sebeple davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin yerinde olduğu, bununla birlikte davacı tarafın davalı tarafça ödenen tutarlar yönünden de takip başlattığı, davalı tarafça ödenen bu tutarlar yönünden takip başlatmakta davacı takip alacaklısının kötüniyetli olduğu değerlendirilerek reddedilen tutar üzerinden davalı yararına kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekmiştir.
Davacı taraf takip talebinde alacağın yasal faiziyle tahsilini talep etmiş olup, Mahkemece de taleple bağlı kalınarak hüküm altına alınan davacı alacağına takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiştir.
Belirtilen sebeplerle davacının davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE,
Davalının ——- sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin ——– asıl alacak ve taleple bağlı kalınarak asıl alacağa takip tarihinde itibaren işleyecek yasal faiziyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Kabul edilen tutarın % 20 oranında 6.397,80-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Reddedilen kısım yönünden davalının kötü niyet tazminatı talibinin kabulüne; reddedilen tutarın % 20 oranında 3.400,00-TL tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
2- Alınması gerekli 2.185,17- TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 895,50- TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.289,67-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- a) Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 29,20-TL. başvurma harcı, 895,50-TL peşin harcın toplamı olan 924,70-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b) Davacı tarafından sarfedilen toplam 1.558,00-TL yargılama giderlerinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 950,45-TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından sarfedilen toplam 925,30-TL nin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 360,82-TL nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
6- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 4.798,35- TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 4.080,00- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 30/03/2021