Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/833 E. 2021/243 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/130 Esas
KARAR NO : 2021/111
DAVA : Alacak ve Tazminat (Bayilik sözleşmesinden kaynaklı, Prim Alacağı, Cezai Şart, Kar Kaybı)
DAVA TARİHİ : 17/05/2010
BİRLEŞEN DAVADA —– sayılı dosyası
DAVA : Alacak ve Tazminat (Bayilik sözleşmesinden kaynaklı Prim Alacağı, Cezai Şart, Kar Kaybı)
DAVA TARİHİ : 03/03/2017
KARAR TARİHİ : 20/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak,Alacak ve Tazminat (Bayilik sözleşmesinden kaynaklı Prim Alacağı, Cezai Şart, Kar Kaybı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı—– arasında — tarihinde imzalanan bayilik sözleşmesi uyarınca—- aldığını, müteakiben—- tarihinde taraflar arasında—- tarihli bayilik sözleşmesine ek olarak protokol imzalandığını,—– tarihinde imzalanan—- tarihinden itibaren – yılı olarak düzenlendiğini, davalı şirketin — faaliyet göstermeye başladığı — yılından itibaren devam eden sözleşmeler gereği davalının bayisi olan müvekkili şirketin——– ciro rakamına ulaştığını, her yıl bayilik sözleşmesinde belirlenmiş olan hedeflere ulaşarak bedelsiz ürün alma hakkına kavuştuğunu, ancak davalı şirketin söz konusu bedelsiz ürünleri hiçbir zaman gereği gibi göndermediğini,—- yılları arasında satış kotasına göre birebir primlendirmeye hak kazanan müvekkili şirketin satmış olduğu ürün bedeli kadar—- bedelsiz alması gerekirken toplam olarak —–ürünü aldığını, dolayısı ile kendisine toplam olarak gönderilmesi gereken bedelsiz ürün eksik ifa edildiğini, davalı şirketin edimlerine yerine getirmemek kastıyla——- sayılı ihtarı ile hiçbir gerekçe göstermeden ticari ilişkinin feshine ihbar ettiğini, müvekkili şirketin bayilik sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiğini, sözleşmenin feshine sebep olacak herhangi bir eylemi bulunmadığını, bu nedenle davalının ihtarına karşı müvekkili tarafından——— ihtar çekilerek müvekkili şirketin uğradığı haksızlığın giderilmesi ve sözleşmeden kaynaklanan prim alacaklarını ve cezai şart talep edildiğini, ticari hayatın gerektirdiği istikrarlı davranış zorunluluğunun aksine gel-gitlerle müvekkili şirketi sürekli zor durumda bırakan davalı şirketin bayilik sözleşmesinin fesih çabasına giriştiğini, bu itibarla tüm amacı sözleşmelerden doğan yükümlülüklerinden kaçınmak olan davalı şirket ile çalışmanın imkansız hale geldiğini belirterek fazlaya dair talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla bayilik sözleşmesinden kaynaklanan——- prim alacağı, sözleşmedeki edimlerin yerine getirilmemesi sebebiyle —– cezai şart alacağı tespit edildiğini, ayrıca bayilik sözleşmesinin haksız olarak feshi sebebiyle müvekkili şirketin kar kaybıda bulunduğunu belirterek fazlaya dair haklar saklı kalmak üzere; ——– ihtarnamenin davalıya tebliğ tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında —- tarihli bayilik sözleşmesinin imzalanarak ticari ilişkilerinin başladığını, bu tarihten sonra davacı ile başka bir sözleşme imzalamadığını,—– tarihli bayilik sözleşmesinden müvekkili şirketin davacı tarafın ihtarnameleri ile haberdar olduğunu, anılan sözleşmelerin sahte sözleşmeler olup; müvekkili şirketin dünyaca ünlü enerji içeceğinin üreticisi—– kurulmuş olup; dava dışı —– olarak atandığını, ayrıca yıllar içerisinde babası dava dışı—- üzerinden müvekkilinin —- hisseleri verildiğini,—— sorunlarını gerekçe göstererek müvekkili şirketten ayrılmak istediğini bildirdiğini,—–uzun süren pazarlıklar sonucu anlaşmış olup; —- tarihinde kendi isteği ile şirketteki hisselerini devrettiğini ve genel müdürlük görevinden ve hissedarlıktan ayrıldığını, —– ve hissedarlıktan ayrıldıktan sonra müvekkilinin, —- tarafından imzalanmış, müvekkilin diğer yetkilileri tarafından bilinmeyen bir takım sahte sözleşmelere dayalı alacak taleplerine muhatap olmaya başladığını, müvekkilinin bu şekilde sahte alacaklara muhatap olmaya başladığında, yıllarca—– yakınları tarafından dolandırıldığını anladığını, iş bu protokol ve sözleşmenin sahte olduğu fiilen hiçbir zaman uygulanmadığı, müvekkili ticari defter ve kayıtlarında mevcut olmadığı müvekkili imza sirkülerine aykırı olarak ve vurgun amaçlı imzalandığını, zira davacının varlığını iddia ettiği — tarihli ek protokol ile —– tarihli sözleşmenin hükümlerinin müvekkili aleyhine son derece ağır hükümler içerdiğini, ek protokol ve sözleşme vurgun amaçlı tanzim edilmiş olup; müvekkilinin normal ticari uygulamalarına iktisadi ve ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu şekilde ek protokol ve——- tarihli sözleşme incelendiğinde müvekkili şirketin ağır yükümlülük altına girmesini gerektirir hiçbir sebep olmadığı, yapılan en yüksek ciro tutarında cezai şart ödeme yükümlülüğü altına sokulduğunu, müvekkili şirketin eski genel müdürü —– müvekkilinden ayrıldıktan sonra —- tarafından imzalanan bu sözleşme ve ek protokolün ortaya çıktığını, kaldı ki—- olduğu dönemde müvekkilinin —- tarihinde tescil ve ———– her birinin bedeli —- anlaşmalar ve aynı tutarda aynı şirketle yapılmış olan antlaşmalar için —-altına atacakları müşterek imzaları ile —— altına atacakları münferid imzaları ve bu hususta alınacak ortaklar kurulu kararları ile şirkete temsil ve ilzama yetkili olduklarını, davacı tarafın bu sözleşme ve ek protokole dayalı olarak davacı ile düzenli olarak yapılmakta olan mutabakatlarda prim alacağı talep etmediğini, bununda sözleşme ve ek protokolün kötüniyetle geri tarihli olarak imzalandığını gösterdiğini, kaldı ki taraflar arasında yapılmış——– mutabakatta davacı tarafın müvekkiline borçlu olduğunu kabul ettiği, ——- tarihli mutabakatta ise davacı tarafın müvekkilinden alacaklı olduğunu kabul ettiğini, mutabakatlardaki rakamların müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarında sabit olduğunu belirterek davanın haksız ve kötüniyetli açılmış olduğunu beyanla reddini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, taraflar arasında aktedilen —– imzalandığı ileri sürülen —- tarihli sözleşme hükümlerine —- alan davacının— davalıdan prim alacağı, cezai şart ve mahrum kalınan kar talepli davadır.
Asıl davada, davacının talebi —- cezai şart alacağı,—- payı taleplidir.
Davanın cevap ve savunmaları—- tarihli ek protokol ile—– tarihli sözleşmelerin sahte olduğu, bu iki sözleşmenin temelde yapılan ilk sözleşme olan— tarihli sözleşme hükümleri ile örtüşmediği, kasıtlı ve kötü niyetli olarak — yılı başlarında davalı şirketten ayrılan dava dışı —— tarafından geçmişe dönük olarak hazırlandığı, bu sözleşmelerle davalı şirketin hiçbir şekilde bağlı olmadığı iddiaları üstüne kuruludur.
Dava, — tarihinde açılmış, —– sırasına kaydedilmiştir. — mahkemelerinin kapatılması üzerine yargılamayı—- dosyası üzerinden devam edilmiş, — tarihli, —-sayılı kararla ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir. Mahkememizin bu kararı — ilamı ile—– bekletici mesele yapılması gerektiği, bu ceza mahkemesinde mahkumiyet kararı verilmesi halinde—— hukuk hakimini bağlayacağı” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma sonrasında dosya mahkememizin işbu esas sırasına kaydedilmiştir. Bozma sonrasında davacı — tarihli dava dilekçesi ile ek dava açmış,— kaydedilen bu dava —– sayılı kararla mahkememizin bu dosyası ile birleştirilmiştir. Davacı birleşen davasında da bakiye kalan prim , kar kaybı ve cezai şart alacaklarını talep etmiştir. Böylece,
Davacının asıl davada,—- tarihleri arası için,
1-şimdilik– prim alacağı
2-şimdilik—-cezai şart alacağı
3-şimdilik—– kar kaybı talep ettiği;
Birleşen davada ise,
1—-dönemi hak kazandığı bakiye prim alacakları için şimdilik—
2—- dönemi mahrum kalınan bakiye kar kaybı için şimdilik —-
3— dönemi mahrum kalınan bakiye kar için şimdilik—
4-şimdilik bakiye cezai şart olarak—- talepte bulunduğu;
Böylece asıl davada toplam—- birleşen davada toplam— talep edildiği anlaşılmıştır.
—- dosyasının—- kapatılması nedeniyle —- sayılı dosyası üzerinden devam edildiği, bu davanın da—- sayılı dosyası ile birleştirildiği anlaşılmıştır.— sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde — sayılı kararla sanıkların beraatine karar verilmiştir. Bu beraat kararı İstinaf edilmiş, —– sayılı kararı ile İstinaf talepleri reddedilmiş olmakla, beraat kararları —- tarihinde kesinleşmiştir.
Davacı taraf yargılama sırasında —- tarafından hazırlanmış—– tarihli hukuki mütalaayı sunmuştur. Bu hukuki mütalaada da ek protokolün geçerli olduğu, ek protokol altındaki imzanın şirketi temsile yetkili kişi olduğu,—– tek başına imza yetkisine haiz olduğu, temsil yetkisinin miktar itibariyle sınırlandırılmasının TTK’ya aykırı olduğu ve bu yüzden geçersiz olduğu, davalının hem cezai şarttan hem de diğer davacı taleplerinden sorumlu olması gerektiği belirtilmiştir.
Yargılama sırasında davalı vekili,——– tarihli özel uzman görüşünü dosyaya sunmuştur. Bu uzman görüşünde, özetle, beraat kararlarının hukuk hakimini bağlamayacağı,—- ilamında da mahkumiyet kararının mahkeme hakimini bağlayacağına vurgu yapıldığı, davalının ek protokol sebebiyle sorumlu tutulamayacağı, ek protokoldeki hükümlerin asıl sözleşme ile bağdaşmadığı gibi ticari hayatın gerçekleriyle de bağdaşmadığı belirtilmiştir.
Davalı vekili ayrıca, uzman raporu olarak ——- tarihli raporu dosyaya sunmuştur. Bu özel uzman raporunda —–protokolde yazıldığı gibi birebir oranda prim vermesi şeklinde bir uygulaması olmadığı, varsa bile katma değer kanununa ve tebliğine göre prim faturası düzenlenmesi gerektiğini, ancak davalının böyle bir prim faturası kesmemiş olduğunu, taraflar cari hesap ilişkisi döneminde de sürekli hesap mutabakatı yapıldığını, bunların hiçbirinde davacı şirketin prim alacağı bulunduğunu ileri sürmediği, fesih ihtarından önce tarafların karşılıklı olarak hesabı tasfiye ederek ticari ilişkiyi sonlandırdıkları, davacının iddialarının aksine elindeki—— malı davalıya iade ettiği” belirtilmiştir.
Yargılama sırasında yine davalı taraf, —- tarihli özel hukuki mütalaayı sunmuştur. Bu özel hukuki mütalaada da– tarihli mütalaadaki benzer hususlara vurgu yapılmıştır.
Her iki tarafın da tacir olması TTK 64.maddesi uyarınca ticari defter tutma yükümlülüğü altında olmaları nazara alınarak tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
— tarihinde davacıdan— alacaklı olarak sonraki yıla devrettiği, davacının — yıllarına ilişkin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerin yevmiye ve envanter kapanışlarının görülemediğini, delil kabiliyetlerinin mahkemenin takdirine olduğunu, davacının taleplerinin kabul edilmesi halinde davacının —–kalan prim alacağı talep edebileceği belirtilmiştir. Tarafların rapora yazılı beyan dilekçesi sundukları, davalının yazılı mutabakatların hiç incelenmemesi sebebiyle rapora olan itirazları nazara alınarak bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişiler— tarihli ek raporda, davacının ek protokol kapsamında —- ciro miktarına göre taleple bağlılık ilkesi gereği davacının davalıdan — cezai şart isteyebileceği, davacının ticari defterlerine göre davalıya — borcu olduğu nazara alınarak davacının toplamda —- alacağının olduğu belirtilmiştir.
Davalının bu ek rapora da itiraz ettiği, bilirkişilerin talep olmadığı halde portföy tazminatı dahi hesapladığını, bilirkişilerin yanlı ve kötüniyetli olduklarını ileri sürdüğü; ayrıca benzer nitelikteki mahkememizin —— sayılı ilamını emsal olarak sunduğu görülmüştür.
Gerçekten de mahkememizin —- dosyasında davacı—- açtığı prim alacağı kar payı cezai şart istemli davada mahkememizce davalı—– imzaladığı sözleşmelerin geçersizliği, davalının davacıya borcu kalmadığının kabulü, ek protokolün esas alınmasının mümkün olmayacağı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, mahkememizin bu kararı da—– Karar sayılı kararı ile incelenerek davacının borç mutabakat tarihleri itibariyle davalıyı ibra ettiği kabul edilerek verilen red kararı onanmıştır.
Bilirkişi ek raporundan sonra davacının asıl ve birleşen davaya ilişkin talepleri ile ilgili— tarihinde bedel artırım dilekçesi sunarak asıl davada — birleşen davada — olan taleplerini toplamda — olarak arttırdığı görülmüştür. Bedel artırım talebinden sonra miktar itibariyle dosyanın heyet olması sebebiyle dosya heyete tevdii edilmiştir.
Davacı vekilinin—- tarihli bedel artırım dilekçesi ile —- talep edildiği belirtilmişse de, bedel artırım dilekçesinin sadece asıl dava için mi verildiği açık olmadığı gibi yukarıda açıkça yazılan asıl davadaki üç ve birleşen davadaki —- talepten hangi kalemler için talebini ne miktarda artırdığı da belli olmadığından; bedel artırım dilekçesinin davacı tarafça tereddüte yer vermeyecek şekilde açıklanması için davacıya süre verilmiş; davacı vekili —– tarihli dilekçesini sunmuştur.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddiaları, davalı tarafın sunduğu özel uzman görüşleri, ticari defter incelemeleri göz önüne alındığında, Davalı şirketin defterlerinde davacıya birebir prim uygulamasının olmadığı, davalının bütün bayilerine indirim ve iskonto uyguladığı, bu kapsamda ———– olmadığı, davacıya da indirim ve iskonto uyguladığı, davacının defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı ve delil vasfında olmadığı, davacının talep ettiği alacak ve hakların defterlerinin ne aktif hesabında ne de nazım hesabında kayıtlı olmadığı anlaşılmıştır. Kaldı ki her iki tarafın bayilik ilişkisini karşılıklı tasfiye ederek sonuçlandırdığı, bu durumda davacının varsa bile artık cezai şart, prim alacağı, kar mahrumiyeti gibi bir talepte bulunamayacağı, ek protokoldeki imza geçerli dahi olsa tarafların mutabakat yapmaları ile artık davacının haklarından vazgeçmiş sayılması gerektiği kabul edilmelidir. Alınan kök ve ek raporun da bu sebeple kabule şayan hiçbir tarafının olmadığı görülmüştür. Öte yandan, davacının ticari defterlerinin TTK hükümlerine uygun da düzenlenmediği ve davacı lehine delil olamayacağı sabittir. Mahkememizin benzer nitelikteki — sayılı dosyasında da benzer sebeplerle dava reddedilmiş ve bu karar—–
Açıklanan sebeplerle hem asıl davanın hem de birleşen davanın esastan reddine karar verilmiştir.
Davalı yararına vekalet ücreti takdir edilirken prim alacağı ve cezai şart için nisbi, kar mahrumiyeti talepleri için, bunlar maddi tazminat mahiyetinde olduğundan AAÜT 13/4 maddesi uyarınca maktu vekalet ücreti takdir edilmiştir.
Mahkememizin —– tarihli karar duruşmasının son paragrafında sehven istinaf yolu açık denmişse de dosya daha evvel Yargıtay incelemesinden geçtiği için son paragraftaki” 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu” ibaresi “15 günlük süre içinde Yargıtay yolu” olarak düzeltilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı REDDİNE;
A)Asıl dava yönünden;
1- Alınması gerekli 59,30 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.485,00 TL peşin harcının mahsubu ile bakiye 1.425,70 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2- Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3- Davalı tarafından yapılan 130,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
5- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 11.200,00TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 4.080,00TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
B)Birleşen dava yönünden;
1- Alınması gerekli 59,30 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 193.528,50 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 193.469,20TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2- Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
5- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 194.229,46TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 4.080,00TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere (kısa kararda sehven 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu denilmiştir) davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 20/01/2021