Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/827 E. 2019/951 K. 19.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/486 Esas
KARAR NO : 2019/922

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 27/04/2017
KARAR TARİHİ : 17/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, 23/10/2016 tarihinde davalının sigortalısı olan —— —— maliki olduğu—- plakalı aracın geri manevra yaparken —– park halinde olan müvekkili sigorta şirketi nezdinde kasko poliçesi ile sigortalı olan — plakalı aracın sağ arka kısmına çarpması neticesinde sigortalı araçta meydana gelen hasar nedeniyle 26/12/2016 tarihinde sigortalıya 1.512,00-TL hasar bedeli ödemesi yapıldığını, kazada davalı sigorta şirketine sigortalı —- plakalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğunu, yapılan ödemenin davalı sigorta şirketinden talep edildiğini ancak kaza şantiye sahası içerisinde olduğundan bahisle talebin reddedildiğini, kazanın meydana geldiği yerin kara yolu sayılan yerlerden olduğunu, bu nedenle Karayolları Trafik Kanunu uygulanacağını iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik davalarının kabulü ile sigorta teminatı ile sımrlı olmak kaydıyla şimdilik 1.512,00-TL tazminatın ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, trafik kazasına konu zararın Trafik Sigortası Poliçesi teminatında görülebilmesi için kazanın Karayolunda veya Karayolları Trafik Kanununda sayılan yerlerde gerçekleşmesi gerektiğini, kazanın şantiyede gerçekleştiğini, şantiye sahasının karayolu olmadığını ve karayolu ile bağlantısının bulunmadığını, kazanın karayolları dışında meydana gelmesi nedeniyle zararın poliçe teminatı dışında olduğunu, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkilinin sorumluluğunun poliçede yazılı limitler ile sınırlı olduğunu, karşı tarafın sigortalılarının kusurunu ve zararı usulen ispat etmek zorunda olduğunu, müvekkili şirketin faizden dava tarihinden itibaren yasal faizle sorumlu olduğunu savunarak açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :Dava, mahiyeti itibariyle, davacı sigorta şirketi tarafından kasko sigortası ile sigortalanan araç ile davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS ile sigortalanan araç arasında meydana gelen kaza sonucu, davacı tarafından sigortalısı için ödenen meblağın, davalı sigorta şirketinden rücuen tazmini istemi ile açılan tazminat davasıdır.
Tarafların iddiaları, savunmaları ve toplanan deliller çerçevesinde inceleme yapılarak rapor tanzim edilmek üzere dosya trafik kazalarında kusur ve hasar konusunda uzman bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından tanzim edilen 16/07/2018 tarihli rapor dosyaya sunulmuştur. Bilirkişi raporunda, dava konusu kaza nedeniyle —- plaka numaralı araçta meydana gelen 1. hasarın onarımı için gereken tutarın 1.200,05-TL olduğu, 2. hasarın dava konusu kaza sonucu meydana gelmediği, 2. hasarın onarım bedelinin 930,00-TL olduğu, dava konusu kazanın meydana gelmesinde, davalı tarafından ZMMS ile sigortalanan—– plaka numaralı aracın %100 kusurlu olduğu, ancak dava konusu kazanın meydana geldiği yerin şantiye olması nedeniyle davalı sigorta şirketinin sorumlu olmayacağı yönünde görüş bildirmiştir. Alınan rapor taraflara tebliğ edilmiş, davacı tarafından rapora itiraz edilerek, keşif yapılmak suretiyle yeniden rapor alınması talep edilmiştir.
Kazanın meydana geldiği adresin ——- Adliyesi yetki alanı içinde olması nedeniyle, talimat yazılarak keşif yapılması ve rapor tanzim ettirilmesi istenmiş, talimat mahkemesi tarafından keşif yapılmak sureti ile tanzim ettirilen 10/05/2019 tarihli raporda, kazanın meydana geldiği yerin şantiye alanı olduğu, şantiye yerleşkesinde iş makinesi kamyon, beton pompası, beton mikseri gibi araçların bakım ve onarım atölyeleri, beton üretim santrali, prefabrik personel büroları, dinlenme yapıları ve yemekhanenin bulunduğu, bu alanın ülkemizdeki pek çok köy yolundan daha çok trafiğe sahip olduğu, köy yolları dahi karayolu olarak kabul edildiğine göre bu alanın karayolu sayılan yerlerden olduğunun kabulü gerektiği, yönünde görüş bildirilmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş, davalı vekili tarafından rapora itiraz edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddiaları, savunmaları, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları bir bütünlük içerisinde değerlendirildiğinde, dava 23/10/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu, davacı tarafından kasko sigortası ile sigortalanmış olan ———— plaka numaralı araç için davacının ödediği hasar onarım bedelinin, kazaya karışan — plaka numaralı aracı ZMMS ile sigortalayan davalı sigorta şirketinden rücuen tazmini istemi açılan tazminat davasıdır. Kazanın meydana geldiği mahalde keşif yapılmak sureti ile tanzim edilen bilirkişi raporundan, kazanın meydana geldiği yerin şantiye olduğu anlaşılmaktadır. Benzer konuda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi—-. Hukuk Dairesi’nin ——— Sayılı kararında şantiye alanlarının karayolu olarak veya karayolu sayılan yer olarak kabul edilemeyeceği belirtilmiştir. Dava konusu kazanın meydana geldiği yer şantiye alanı olduğundan, şantiye alanı içindeki araç trafiği yoğun olsa da şantiye alanı, kamuya açık karayolu veya karayolu sayılan alan olarak kabul edilemeyeceğinden, meydana gelen kaza nedeniyle kazaya karışan araçlardan ———- plaka numaralı aracı ZMMS ile sigortalayan davalı sigorta şirketinin hasardan sorumlu olmayacağı kanaatine varılmış, davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 44,40-TL harcın peşin alınan 31,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça masraf yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına
5-Avukatlık ————— esaslara göre belirlenen 1.512,00-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde kendilerine iadesine dair,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.