Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/812 E. 2022/109 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/812 Esas
KARAR NO : 2022/109

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/07/2016
KARAR TARİHİ : 10/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında ——akdedildiğini, işbu sözleşme gereği davalı borçlu şirketin müvekkili —sıfatını aldığını ve taraflar arasında bu sıfatla bir ticari ilişki kurulduğunu, davalı şirketin imzaladıkları mezkur sözleşmeye aykırı olarak —– tarihinde yaptıkları bölge dışı satış gereği kendilerine —– sözleşmesinin sonlandırıldığını ve cari hesap bakiye borcunun 3 gün içerisinde ödenmesi gerektiğini fatura aslıyla birlikte iadeli taahhütlü mektupla kendilerine gönderildiğini fakat söz konusu bildirim yazısı akabinde müvekkili şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığını, bunun üzerine davalı borçlu şirkete—- numaralı ihtarnamesinin keşide edilerek — cari hesap bakiye borcunun 3 gün içerisinde ödenmesi ihtarında bulunulduğunu, davalı tarafın işbu ihtarnameye cevaben —- yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide ederek davacı tarafa cari hesap bakiye borçları bulunmadığını belirttikleri, bunun üzerine icra takibi başlatıldığını ve davalı tarafından icra takibine itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu, bu nedenle itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına mahkumiyetine, mahkeme masrafları ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin adresinin —- olup, yetkili icra dairesinin —- olduğunu, bu bakımdan yetkisizlik kararının verilmesi gerektiğini, söz konusu sözleşmede şirketi temsile yetkili müdüre ait olmadığını, sözleşme üzerinde imza incelemesi yaptırılmasının gerektiğini, sözleşmenin kabul edilmediğini, —-işleminden kaynaklanan alacak talebinin olmadığını, sözleşmeden kaynaklı cezai şart talebi alacağının olduğunu, dolayısı ile ticari faiz talebinin mesnetsiz olduğunu, müvekkili şirketin davacı şirkete borcunun olmadığını, taraflar arasındaki 2015 yılı toplam ticaret miktarının — olduğunu, müvekkilinin bu toplam mal satışından, davacının istediği cezai şart miktarı — kazanç elde etmediğini, davacının iyi niyetli olmadığının belirtildiğini, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddini, davacı taraf aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına göre davanın, davacı tarafından davalı aleyhine —- dosyası ile başlatılan icra takibine davalı tarafından yöneltilen itirazın iptaline ilişkin olduğu, dava konusu icra dosyasının incelemesinde takip alacaklısının mahkememiz dosyasının davacısı, takip borçlusunun mahkememiz dosyasının davalısı olduğu, fatura ve cari hesap alacağına dayalı olarak toplam —icra takibine davalı borçlunun süresinde itirazı doğrultusunda takibin durduğu, davanın itirazın iptali ve takibin devamı istemi ile açıldığı görülmüştür.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık ise; davalının — yapmadığı, yapmış ise davacının cezai şart alacağının olup olmadığı, itirazın iptali ve icra inkar tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda uyuşmazlık olduğu tespit edilmiştir.
Öncelikli olarak davalının yetki itirazının değerlendirilmesi gerekmektedir. TBK 89. Maddesine göre para borcunun alacaklının yerleşim yerinde ifa edilebileceği düzenlemesi gereğince, eldeki dava konusunun para borcu olması, davacının yerleşim yerininde —– olduğu dikkate alındığında mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmış, davalının yetki itirazına itibar edilmemiştir.
Davalının defterlerinin incelenmesi için—– Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmış, talimat mahkemesince alınan kök raporda özetle; dava konusu —- faturanın davalı defterlerinde olmadığı, davalı tarafından dava dışı —- tutarlı fatura düzenlediği ve satış yaptığı belirlenmiştir.
—–yapılmadığının belirlenmesi için—- Ticaret Mahkemesi’ne yeniden talimat yazılarak daha önce rapor sunan bilirkişiden ek rapor düzenlenmesi istenilmiştir. Ek raporda özetle; VUK 253. maddesi gereğince 5 yıl süre geçmesi nedeniyle davalının ticari defterlerinin saklama yükümlülüğünün ortadan kalkması nedeniyle sunulmadığı, kök rapordaki tespitler ile yetinildiği rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında——- sözleşmesinin varlığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, sözleşmede cezai şart öngörülüp görülmediği, davalının ——– satış yapıp yapmadığı, davacının cezai şart alacağının olup olmadığına ilişkindir. Öncelikli olarak davalı her ne kadar cezai şartın bulunduğu sözleşmenin varlığına itiraz etmiş ise de; davacı tarafından sözleşme aslı dosyaya sunulmuş, davalıya —– dosyaya sunulan sözleşmedeki davalının imzasının incelemesi için bilirkişi ücreti yatırması aksi takdirde imza incelemesinden vazgeçilmiş sayılacağının ihtar edildiği, ihtara rağmen bilirkişi ücretinin yatırılmadığı anlaşıldığından davalının imza itirazından vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiş, cezai şart öngören sözleşmenin varlığı kabul edilmiştir. Sözleşmenin 7. maddesinde bölge dışı satış halinde cezai şart uygulanacağı, 13. maddesinde ise cezai şart miktarının her yıl davacı tarafından belirleneceği düzenlenmiş olup, cezai şart miktarı net olarak belirlenmemiştir. Ancak davacı tarafından düzenlenen cezai şart miktarının taraflar arasındaki uyuşmazlık yönünden ticari teamüllere göre fahiş olmadığı değerlendirilmiştir.
Davalının defterlerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda davalının ———- satış yaptığının belirlendiği, diğer illere satış yapılıp yapılmaması hususunda bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verildiği, davalı vekili tarafından talimat mahkemesine sunulan dilekçe ile defterlerin yerinde incelemesinin talep edildiği, ancak raporda belirtildiği üzere ticari defterlerin sunulmadığı anlaşılmıştır. Her ne kadar ek raporda davalının VUK 253. maddesi gereğince ticari defterlerin saklama süresinin 5 yıl olması gerekçe gösterilerek defterler bilirkişi incelemesine sunulmamış ise de, TTK 82. maddesi gereğince defterlerin saklama süresinin 10 yıl olmasına ilişkin düzenleme ve HMK 222/2. maddesindeki defter sunulmaması halinde karşı tarafın sunduğu defter ve kayıtların esas alınmasına ilişkin düzenleme birlikte değerlendirildiğinde davacının defterlerine itibar edilmiştir.
Taraflar arasında —- ilişkisinin var olduğu, sözleşmede — yapılmasının yasaklandığı, —- yapılması halinde cezai şart uygulanacağının belirlendiği, davalın—- satış yaparak sözleşmeyi ihlal ettiği, diğer — yapılıp yapılmadığı hususunda davalının defterlerinin incelenmesine karar verilmiş olmasına rağmen geçerli bir gerekçe göstermeden davalının ticari defterlerini bilirkişi incelemesine sunmadığı anlaşılmış, davacı defter kayıtları HMK 222. maddesi kapsamında delil olarak kabul edilmiş, alacak likit olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile—sayılı takip dosyasına davalının yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİNE, takibin aynen devamına,
2-Kabul edilen 5.901,83 TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 403,15 TL harçtan davacının peşin olarak yatırdığı 71,28-TL harcın mahsubu ile kalan 331,87 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 71,28 TL peşin harç, 29,20 TL başvurma harcı 2.983,35 TL bilirkişi masrafı ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 3.083,83 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendini vekil ile temsil ettiğinden —-gereğince — ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı diğer tarafın yokluğunda miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.