Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/786 E. 2022/121 K. 15.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/786 Esas
KARAR NO : 2022/121 Karar GEREKÇELİ KARAR

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR TARİHİ : 15/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin — sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalı ——- faturaya konu 42.664,67 TL değerindeki malları satın aldığını, bu malların—— —-irsaliye ile davalıya teslim edildiğini, davalının daha sonra —– değerindeki malları satın aldığını, ——— davalıya teslim edildiğini, davalının faturalara itiraz etmemesi nedeniyle içeriklerinin kesinleştiğini ancak davalının teslim aldığı ve bu mal bedellerini ödemediğinden ——sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalının —– tarihinde icra müdürlüğünün yetkisine, borca ve ferilerine itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğunu, davalının yetki itirazının yerinde olmadığını, müvekkilinden defalarca mal alımı yaptığını, sipariş ettiği malları tamamen kendisinin ——- müvekkilinin—– işyerinden teslim aldığını, taraflar arasındaki yerleşik çalışmanın da bu şekilde olduğunu, takip konusu faturalara konu malların müvekkilinin —— işyerinde bizzat davalı tarafından seçilen ve teslim almak üzere davalı tarafından gönderilen —- teslim edildiğini, dolayısıyla malların teslim yerinin —– olduğunu, HMK’nun 10. maddesi gereğince yetkili mahkeme ve icra müdürlüğünün—- ve İcra Daireleri olduğunu, ayrıca ihtilafın para borcundan doğduğunu, borcun alacaklı müvekkilinin ödeme —- ödenmesi gerektiğini, bu nedenle müvekkili şirketin ikametgahının—– Mahkemelerinin yargı sınırları içinde olduğundan —– Mahkeme ve İcra Dairelerinin ihtilafta yetkili olduğunu, davalının borca ve ferilere itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalının borcunun kesinleşmiş fatura içerikleri ile sabit olduğunu, takibe konu edilen fatura konusu malların daha önceki satımlarda da olduğu gibi davalı tarafından seçilen ve gönderilen taşıma şirketine teslim edildiğini, davalının — tarihli fatura konusu mallara ilişkin kısmi ödemede dahi bulunduğunu, ödenmeyen bakiye alacak için icra takibi yapıldığını belirterek davalı borçlunun icra takibine yapmış olduğu yetkiye, borca ve ferilerine dayalı itirazının iptali ile takibin devamına, hükmolunacak alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminatın davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; HMK’nun 10.maddesi uyarınca sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde dava açılabileceğini,—- ifa yerinin —— yetkili olduğunu, davacı firma ile ————— almak suretiyle ticaret yapıldığını, söz konusu firma ile açık hesap çalışıldığını, belli zamanlarda oluşan meblağ için firma veya müşteri çeki verilmek suretiyle hesabın kapatıldığını, davacı firmanın dava—-faturaya konu olan malzemenin teslim alınmadığını, ayrıca söz konusu faturanında ödeme emrine kadar şirkete intikal etmediğini, faturanın ne olduğunun dahi bilinmediğini, davacı firmanın hesap mutabakatı için gönderdiği hesap özetinde de böyle bir rakamın olmadığı, böyle bir tutarın bildirilmediğinin görüleceğini, faturanın davacı tarafından tek taraflı olarak, ticaret esas alınmadan yazılarak takip konusu yapıldığını, hesap özeti incelendiğinde—- hesaptan düşürülmemesinin olduğunu, davacının bütün sözlü ihtarlara rağmen üzerine düşen yükümlülüğü —-faturayı öne sürerek olmayan bir satışı göstererek haksız olan bir bedel istediğini, hayali olarak kestiği fatura ekine de daha önce alınan mallarla ilgili—- koyarak sevk etmiş ———- o tarihte şirkete bu miktarda —- yapılmadığını, şirketin de siparişi olmadığını, firma ile yapılan son hesaplaşmada —- malın iade fatura bedeli düşülmediği, ayrıca —–teminat olarak verilen senetin tahsile verilerek icra yoluyla —- tahsil edildiğini, firmaya herhangi bir borcun bulunmadığını, —-fazladan tahsilat yapıldığını belirterek davanın reddine, icra takibinin durdurulmasına, yetki itirazının kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle, fatura alacaklarının tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın İİK 67 maddesi uyarınca iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine ilişkindir.
—————– icra dosyasının incelenmesinde; davacı/takip alacaklısı tarafından davalı/takip borçlusu hakkında —- faturalara dayanılarak ———- ödeme emrinin davalı borçluya —-tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun —- tarihli İtiraz Dilekçesiyle yetkili icra dairelerinin —İcra Dairesi olduğunu belirterek icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş, ayrıca takibe konu borcun tamamına ve ferilerine itirazı nedeniyle takibin durduğu görülmüş, iş bu itirazın iptali davasının yasada öngörülen hak düşürücü süre içinde açıldığı tespit edilmiştir.
Mahkememizin —-kararı ile; davanın —– dayanmaması ve — malzemeleri alım satımına ilişkin sözleşmeden kaynaklanması nedeniyle TBK’ nun 89. maddesinin uygulanmasının söz konusu olamayacağından yetkili icra dairelerinin davalı borçlunun yerleşim yeri olan—- daireleri olduğu, davacı alacaklı tarafından yapılan icra takibinin yetkisiz icra dairesinde yapıldığı, icra dairesinin yetkisinin dava şartı olduğu gerekçesiyle, HMK’ nın 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
—— Karar sayılı kararında özetle; İcra takibinin satış faturasına dayanılarak başlatıldığı, davalı icra müdürlüğünün yetkisine itirazda bulunmuş ise de taraflar arasında akdi ilişkinin bulunduğunun dosya kapsamından anlaşıldığı, taraflar arasında akdi ilişkinin varlığı halinde davacı alacağının BK’nın 73, TBK ‘nın 89. maddeleri uyarınca bir kısım para alacağı olarak kabulü gerektiği, para alacağı sadece ——- konusu olmayacağından adı geçen madde hükmü uyarınca davacının ikametgahı icra dairesi ve mahkemesi yetkili olacağı belirtilerek mahkemece verilen kararın bozulmasına karar verilmiş, bozma sonrası dosyanın yukarıdaki esasa kaydı yapılarak Yargıtay bozma kararına uyulmasına karar verilmiş, yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı vekilinin Mahkemenin yetkisine yönelik itirazı; Yargıtay bozma kararında da belirtildiği üzere taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması ve BK 73 ve TBK’nun 89.maddesi hükümleri uyarınca para borçlarında ifa yerinin davacı/alacaklının yerleşim yeri olması dolayısıyla HMK 10.madde hükmü uyarınca yerinde bulunmamaktadır.
Tarafların her ikisinin de tacir olması ve TTK.nun 64 vd maddeleri kapsamında defter tutma yükümlülüklerinin bulunması karşısında tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişi vasıtasıyla inceleme yaptırılmasına karar verilmiş, tarafların — yerlerinin farklı yerlerde olması dolayısıyla öncelikle davacının ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır.—- Bilirkişi Raporunda özetle; davacı şirktin ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin zamanında yaptırılmış olduğu, davacının ticari defterlerine göre davalıdan takip tarihi itibariyle 9.807,90-TL alacaklı olduğu, davalı yana ait —- formlarının ve davalı ticari defterlerinin incelemesi sonucunda durumun netlik kazanacağı, yönünde görüş bildirilmiştir.
Davalı tarafın ticari defterlerinin bilirkişi marifetiyle incelenmesi hususunda talimat yazılmış, alınan —- tarihli Bilirkişi Raporunda özetle; davalının—- defterlerinin açılış onayı olduğu, —-kapanış onayı olmadığı, icra takibine——-faturanın davalı tarafın ticari defterlerinde kaydının bulunmadığı,—– kayıtlı olduğu, davaya konu olan —- davalının adresinin—- borcunun kaldığı, ———– ile ödendiği, ödemeye ait belgeler içerisinde —- ve —— bulunmadığı, davalı tarafından iade edildiği ileri sürülen mallara ilişkin iade faturasının bulunmadığı, belirtilmiştir.
Dosya Mahkememiz dosyasında rapor sunan bilirkişiye verilerek, ek rapor alınmıştır.—– tarihli Bilirkişi ek raporunda; Davalı yana ait —– alış beyan edildiği—uyumlu olmadığı, Davacı yana ait —– düzenlen fatura toplamlarının beyan sınırı altında kaldığı üzere ——– adet faturanın beyan edilmediği üzere), davacı—– ile uyumlu olduğu, davalı ——-beyan edilen —– ile cari hesap ekstresindeki hareketleri arasında uyuşmazlıklar olduğu üzere davalı —- formlarının uyuşmazlığın çözümünde bir faydası olmayacağı, davacı kayıtlarında olan, davalı kayıtlarında olmayan, —- davacı tarafından düzenlenen faturalar arasındaki farkın 43.614,57.-TL olduğu, bu farkın davacı tarafından düzenlenen —- davacı faturalarından kaynaklandığı, tarafların — devir bakiyeleri—- arasında—— olduğu, farkın tespiti için —– cari hesap ekstresinin incelenmesinin de gerekeceği, şeklinde görüş verilmiştir.
Mahkemenin—- ara kararı ile davacı tarafa yemin deliline başvurup başvurmayacağı hakkında beyanda bulunması için iki haftalık kesin süre verilmiş, davalı vekilince yemine başvurulacağının bildirilmesi üzerine davalı şirket yetkilisinin adresinin bulunduğu— Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmasına karar verilmiştir. Talimat mahkemesince davalı şirket yetkilisi davetiye ile çağrılarak yemin ettirildiği ve imzalı beyanının alındığı görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu —-dosyasında takibe konu olan —- miktarlı faturalardan kaynaklı bakiye borcun tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Bilindiği üzere HMK’nın 222. maddesi uyarınca; ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Salt fatura düzenlenmesi borcun doğumu için yeterli bulunmamakta olup ayrıca fatura konusu mal veya hizmetin karşı tarafa teslim/ifa edildiğinin, ——-konusu malların karşı tarafa teslim edildiğinin ispatı gerekmektedir. Davalı taraf——- ve imzasını—– formunda malın teslim yerinin davacı ——- olduğunun belirtilmesi de durumda bir değişiklik oluşturmayacak olup faturaya konu malların davalıya tesliminin yazılı deliler ile ispatı gerekli bulunmaktadır. Davacı tarafça düzenlenen sevk irsaliyesinde teslim alan kısmında——şahsın imzası bulunmaktadır. Bu şahsın davalı şirket çalışanı olup olmadığı tespit edilememiştir.
Netice—— fatura konusu malların davalıya teslim edildiğine ilişkin yazılı bir delil sunulmadığı, tarafların incelenen ticari defterlerine göre, davacının davalıdan bakiye bir alacağı bulunmadığı, davacının alacak iddiasını yemin delili ile de ispat edemediği değerlendirilmekle davalının takibe yönelik itirazı yerinde bulunmuş ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-İspatlanamayan davanın REDDİNE,
3-Alınması gerekli 80,70-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 167,50-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 86,8‬0- TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4- Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5- Davalı tarafından yapılan toplan 44,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin yüzüne ve Davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Yargıtay nezhinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı