Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/731 E. 2021/1247 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/731 Esas
KARAR NO: 2021/1247
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:15/06/2016
KARAR TARİHİ: 16/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: — sularında meydana gelen trafik kazasında davalılardan — maliki olduğu sürücü—- plakalı aracın trafik kurallarını hiçe sayacak bir şekilde dönüş yasağı olan yerden sinyal vermeksizin dönüş yaptığı sırada müvekkilinin oğlu olan müteveffa — sevk ve idaresindeki — çarparak, müvekkili — ölümüne neden olduğunu, davalı — kusurlu bulunması sebebiyle ceza aldığını,—- olduğunu, parlak bir geleceği olduğunu, davacı — oğlunun desteğinden yoksun kaldığını, davalılardan — tarafından dosyada mübrez aktüeryal bilirkişi raporuna istinaden — destekten yoksun kalma tazminatı ödendiğini, hazırlanan raporun eksik ve hatalı olduğunu, manevi tazminatın —olarak olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte işleten ve sürücüden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini, yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdiik —cenaze ve defin masrafının sürücü ve işleten yönünden olay tarihi olan —tarihiriden işleticek yasal faizi ile, sigorta şirketi yönünden ise dava tarihinden itibaren ticari avans falzi ile birlikte, — manevi tazminatın olay tarihincen işletilecek yasal faizi ile birlikte ortaklaşa ve zincirleme sorumlu olarak davalı işleten ve sürücüye ödetilmesini, davalılardan —- ait taşınır taşınmaz mal varlığına — kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesin talep ve dava ettiği görüldü.
Davalı — cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle yetki itirazlarının bulunduğunu, davalılardan— olduğunu, trafik kazasının da —meydana geldiğini, bu nedenle yetkili mahkemenin — olduğunu, — tarihinde gerçekleşen trafik kazası sebebiyle davacının oğlunun vefat ettiğini, davalı bulunan müvekkilinin oğlu— ise olay nedeniyle bir süre cezaevinde tutuklu kaldığını, ağır travmalar geçirdiğini ve halen ilaç tedavisinin devam ettiğini, müvekkilinin, kazadan sonra davacıya başsağlığı için ulaşmak istediyse de davacı tarafından kabul edilmediğini, motorun modifiye olup olmadığının tespitini talep ettiklerini, yapılan ceza yargılamasında bilirkişi raporuna göre şoförün asli kusurlu müteveffanın tali kusurlu olduğunun belirtildiğini, müteveffanın ehliyetinin araştırılmasını talep ettiklerini, yolun imar durumu ve işaretlerdeki eksikliklerin araştırılmasının gerektiğini, tüm bu nedenlerle davacının haksız davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi, talep ve beyanlarında bulundukları görülmüştür.
Davalı —– mahkememiz dosyasına sunmuş olduğu herhangi bir cevap dilekçesine rastlanmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle, — tarihinde davacının oğlunun sevk ve idaresindeki— davalıların işleteni,sürücüsü ve sigortacısı olduğu — plakalı aracın karıştığı kazada davacının oğlu müteveffa —- vefatı sebebiyle maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Mahkememizce tarafların kusur oranının belirlenmesi için dosya — gönderilmiş, — tarihli raporu ile davalı sürücü –%80 oranında, müteveffa sürücü — %20 oranında kusurlu bulunduğu tespit edilmiştir. Ceza dosyasında ise davalı— asli kusurlu olduğu, müteveffanın tali kusurlu olduğu tespit edildiğinden her iki raporun kaza ile uyumlu olduğu ve çelişkili olmadığı anlaşılmış ve mahkememizce de benimsenmiş, davalının rapora itirazlarının bir kısmının müterafik kusura ilişkin olduğu anlaşıldığından mahkememizce itirazının hukuki anlamda giderilebileceği kanaatine varılmış, diğer itirazları da yerinde görülmemiştir.
Kusur raporu alındıktan sonra aktüerya uzmanı bilirkişiden hesap raporu alınmış olup, bilirkişi — tarihli raporunda sonuç itibariyle davacının — bakiye maddi zararının olduğu yönünde hesaplama yapmıştır. Rapora tarafların itirazları kapsamında davacının oğlunun lise öğrencisi iken vefatı da gözetilerek öncelikle müteveffanın emsal alabileceği ücretin araştırması yapılmış, gelen yazı cevaplarında herhangi bir ücret bildirilememiştir. Davacı vekilince dava dilekçesinde cenaze-defin gideri de talep edildiğinden müteveffanın defnedildiği belediyeden cenaze-defin giderleri araştırılmış, yine hasar dosyası celp edilmiştir. Gelen yazı cevapları ve tarafların rapora itirazları kapsamında bilirkişiden ek rapor alınmış, bilirkişice bu kez — tablosu ve teknik faiz gözetilerek yapılan hesaplamada davacı zararı — olarak hesaplanmıştır.
Davacı vekilince — tarihli bedel arttırım dilekçesi ile, belirsiz alacak olarak açtıkları davada maddi tazminat taleplerini —– görülmüştür. Yargılama devam ederken —bir kısım hükümlerinde iptal kararı vermesi sonrası — ilamı ve emsal bir çok kararında da belirttiği gibi — uygulanmasının ülke gerçeklerine daha uygun olması ve — yanında —- kullanılmasıyla hesaplama yapılmasını benimsemesi nazara alınarak alınan raporun son içtihatlara uygun olmadığı anlaşılmış, yeni bir hesap bilirkişisinden rapor alınmıştır.
Mahkememizce görevlendirilen aktüer bilirkişi — bilirkişi raporunda özetle: “Ödeme tarihindeki verilerek göre yapılan incelemede davacıya yapılan ödemelerin yetersiz olduğunun tespiti yapılmış, davacı — nihai ve gerçek destekten yoksun kalma maddi zararının — —nihai ve gerçek cenaze-defin gideri maddi zararının– olmakla, nihai ve gerçek maddi zararları toplamının — olduğu” içeriğinde rapor tanzim ettiği görülmüştür. Davalı— bilirkişinin hesaplama yöntemine itiraz etmiş ise de; yukarıda belirtilen gerekçeyle hesaplama yönteminin son — uygun olduğu anlaşıldığından yine — meydana gelen değişikliğin kaza tarihi ve poliçe tarihi gözetilerek — tarihinden sonra meydana gelen kazalarda uygulanacağı anlaşıldığından—- itirazları yerinde görülmemiştir. Yine —- kusur raporuna itirazları yukarıda değerlendirilmiş olup, davalılar müterafik kusur indirimi yapılmasını talep etmişler ise de; ceza dosyasında —- ve tanıkların beyanından müteveffanın başında kask olduğu anlaşıldığından, müterafik kusur indirimi yapılmamıştır. Yine ehliyetsiz olması halinde bu husus müterafik kusur indirimini gerektirmeyip idari para cezası yaptırımı mevcut olduğundan bu yöndeki itirazlar da yerinde görülmemiştir. —-
Davacı vekili — tarihli bedel arttırım dilekçesi ile önceden — arttırdıkları maddi tazminat tutarlarını, —- tazminat talep ettiklerini beyan etmiştir. Hal böyle olunca davacının destekten yoksun kalma yönünden talep ettiği maddi zararın —- olduğu anlaşılmış, bilirkişice destekten yoksun kalma zararı olarak toplam —- hesaplandığından ve cenaze giderinin zaten — olarak dava dilekçesinde talep edildiği anlaşıldığından davacının sehven fazlaca davasını ıslah ettiği anlaşılmış, davalıya sigortalı aracın hususi kaydı bulunduğu anlaşıldığından yasal faize hükmedilmiş, neticeten maddi tazminat davası yönünden davanın kısmen kabulüne — destekten yoksun kalma tazminatı zararı — cenaze gideri zararı olmak üzere toplam — maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. ——- gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır.—-Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K’nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Dava konusu trafik kazasında vefat edenin %20 davalının %80 oranında kusurunun bulunması, tarafların sosyal ekonomik durumları ve dava konusu kaza tarihi dikkate alınarak takdiren —- manevi tazminatın davalı gerçek kişilerden talep gibi kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, neticeten davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı ukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kısmen kabulü ile,
1-Davacının —destekten yoksun kalma tazminatı zararı ile — cenaze gideri zararı olmak üzere toplam — tarihinden davalı —- dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile takdiren — manevi tazminatın davalılar —- tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Alınması gerekli 9.344,46-TL harçtan, davacı tarafından peşin ve tamamlama harcı olarak yatırılan 709,93-TL harcın mahsubu ile, kalan 8.634,53-TL’nin davalılar —– müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 29,20-TL başvurma harcı, 709,93-TL peşin ve tamamlama harcının toplamı olan 739,13 TL’nin, davalılar —– müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarfedilen toplam 1.933,00-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre takdiren —- (davalı —- şirketinden manevi tazminat talep edilmediğinden kabul oranı %99,07 ve sosyal ekonomik durum araştırmalarının yalnızca manevi tazminat yönünden yapılan masraf olduğu gözetilerek 40,8-TL’nin düşümü neticesinde) olmak üzere 1.874,60-TL’nin davalılar —— müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı — tarafından sarfedilen toplam 124,40-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre takdiren —- davacıdan alınarak davalı — verilmesine, kalan kısmın davalı — üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı — tarafından sarfedilen toplam 182,00-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre takdiren —– davacıdan alınarak davalı — verilmesine, kalan kısmın davalı — üzerinde bırakılmasına,
8-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
9-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre kabul edilen maddi tazminat yönünden davacı — vekili için takdir olunan 14.095,51-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı — verilmesine,
10-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre reddedilen maddi tazminat yönünden, kendisini vekil ile temsil eden davalılar — yararına taktir olunan 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar —- ödenmesine,
11-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre kabul edilen manevi tazminat yönünden davacı — için takdir olunan 4.500,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılar —- müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
12-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre reddedilen manevi tazminat yönünden davalı—- yararına takdir olunan 4.500,00-TL vekalet ücretinin davacı —- tahsili ile davalı ——verilmesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.16/11/2021