Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/661 E. 2019/712 K. 27.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/661 Esas
KARAR NO : 2019/712
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 31/05/2016
KARAR TARİHİ: 27/06/2019
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında elektrik enerjisi temini amacı ile abonelik sözleşmesi imzalanarak satın alındığından faturalar düzenlendiğini, aktif kullanım bedelleri dışında bir takım bedeller tahakkuk ve tahsil edildiğini, elektrik enerjisinin üretiminden, tüketicilere ulaştırılıncaya kadar oluşan elektrik eksikliği kayıp bedeli olarak enerji nakil hatlarından çeşitli sebeplerle sayaçtan geçirilmeksizin herhangi bir bedel ödemeden kullanılan elektrik bedeli de kaçak bedeli olarak diğer kullanıcı abonelere yansıtıldığını,——— dağıtım ve tedarikçi şirketlere sınırsız bir fiyatlama yetkisi vermediğini, kanunda açıkça yer almayan kalemlerin gerek açık biçimde gerekse de gizli şekilde alınması hukuken mümkün olmadığını, elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip, bedeli ondan tahsil etme görevi bizzat enerjinin sahibi bulunan dağıtım şirketlerine aitken, söz konusu bedellerin dürüst bir tüketici olan, ödemelerini tam ve zamanında yapan, vergisini veren müvekkile yansıtılması kabul edilemeyeceğini, her fatura tutarına göre değişen dürüst tüketiciyi adeta dürüst olmayan tüketicinin finans kaynağı gibi gören bu kalemlerin iadesi gerektiğini, dava konusu tespit ve iadeye ilişkin rakamların taraflarınca kesin olarak belirlenmesi mümkün olmadığını, davalı tarafından müvekkilden haksız ve hukuka aykırı olarak son 10 yılda tahsil edilen kayıp kaçak bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim sistemlerini kullanma bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuma bedellerinin tespit edilerek her bir fatura bedelinin müvekkilden tahsil tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte şimdilik ———-TL’nin müvekkile iadesine, yargılama giderlerinin ve vekâlet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle husumet itirazlarının bulunduğunu, davaya konu taleplere ilişkin 6719 Sayılı Kanunun 21. maddesi ve Geçici 20. Maddesinin Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiğini, tahsil edilen dava konusu bedeller müvekkilce aracı sıfatıyla tahsil edilerek ———— aktarıldığını, başkent dağıtım şirketinin kayıp kaçağı önlemekle yükümlü olduğunu davada hasım gösterilmesi hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davada husumetin——– yöneltilmesi gerekmekte olup öncelikle davanın husumet yönünden reddine karar verilmesini talep ettiğini, davacı dilekçesi ile belirsiz alacak davası ikame ettiğini, oysa ki davacı tahsil edilen kayıp kaçak bedellerini tespit etmesinin mümkün olduğunu, dağıtım tarifeleri ———-tarafından tarafından belirlendiğini ve tüketicilere yansıtıldığını, 6446 Sayılı Kanunun 17nci maddesinde değişiklik yapan 6719 Sayılı Kanunun 21inci Maddesi ve Geçici 20 nci maddesi ile eklenen hükümler ve Kanun, 17 Haziran 2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiğinden davacı tarafından talep edilenlerin yasal tanıma kavuştuğunu, dava konusu bedellerin müvekkil şirket tarafından aracı sıfatıyla tahsil edilmekte olup kayıp/kaçak bedelleri ve diğer bedeller ilgili dağıtım şirketlerine yani ———-aktarıldığını, müvekkilinin bu bedelleri tahsil etmeme gibi bir insiyatifi bulunmadığını, müvekkilinin söz konusu karara aykırılık teşkil edecek bir işlemde bulunmasının mümkün olmadığını, davacı sözleşme imzalarken ilgili mevzuatta belirlenen her türlü tutar ve oranları kabul ve taahhüt ettiğini, faturayı aldıktan itibaren 8 gün içerisinde faturaya ilişkin itirazda bulunması gerekirken usulüne uygun itirazda bulunmadığını,
husumetin ———– yöneltilmesi gerekmekte olup davanın husumet yönünden reddine karar verilmesini, davacının dava konusu talepleri haksız ve dayanaksız olduğundan davanın reddine, dava konusu bedelleri tespit etmesi mümkün olduğundan belirsiz alacak davasının hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle; kayıp kaçak bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim sistemlerini kullanma bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuma bedellerinin iadesi istemli alacak davasıdır.
Kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun —— Esas – ———–karar sayılı hükmü ile Anayasanın vergi ödevi başlıklı 73 maddesinde: ” Herkes kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi , resim , harç ve benzeri mali yükümlülükler Kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi , resim , harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık , istisnalar ve indirimleri ile oranlarına ilişkin hükümlerin de Kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar ile değişiklik yapma yetkisi bakanlar kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli uygulamasının———— kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden Kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde———tarafından belirlenerek uygulandığından ; bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin ——‘na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şefaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşısında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Davada hukuk genel kurulunun bu kararına dayalı olarak ——— tarihinde açılmıştır. Dava tarihinden sonra ——— tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Yasanın 21. Maddesi ile 6446 sayılı Kanunun 17. Maddesinin birinci , üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fakrasının a-ç-d ve f bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen onuncu bent ile ” kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi , bu bedellerin kurumun düzenlediği işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilmiştir.
Ayrıca 6719 sayılı Yasa ile eklenen geçici 19. Maddede ” bu maddeyi ihdas eden kanunla ön görülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik tebliğ ve kurul kararlarının bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve geçici 20. Maddede ise ” kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi , dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyeti ve Mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri , geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım ,sayaç okuma, perakende satış hizmeti , iletim ve kayıp kaçak bedellerinin kurumun bu konudaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunu denetimi ile sınırlamıştır.Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir. Hal böyle olunca dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ve yapılan değişikliklerin 17/06/2016 yürürlük tarihinde önceki dönemde geçerli olan ——– kararlarına dayalı olarak tahsil edilmiş ve dava konusu edilmiş olan kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedellerin ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Bundan başka davanın devamı sırasında dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayrımenkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun veya Anayasa mahkemesinin iptali kararı ile davanın konusuz kalması mümkün olup davanın bu şekilde konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde mahkemece davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair bir hüküm kurulmakta olup böyle bir karar aynı zamanda dava konusu hakkın artık mevcut kalmadığının da tespiti niteliğindedir.
Davanın konusuz kalması halinde dava tarihindeki haklılık önem kazanmış olup hangi taraf haklı ise o taraf lehine yargılama gideri ve vekalet ücretinin taktiri gerekmektedir. Davacı davalı tarafından tahsil edilen bu bedellerin istirdatını talep etmekte olup, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumu değerlendirildiğinde dava açmakta haklıdır.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ———— Karar sayılı ilamında ; benzer bir olayda: “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının , davadan sonra yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olamayacağından , dava davadan sonra yürürlüğe giren yasal değişiklik nedeniyle konusuz kalmışsa davacı lehine vekalet ücreti hükmedilmesi gerekir” şeklindeki kararı dikkate alınmıştır. Yine Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin——————– E. ——— K. Sayılı ilamı ile “Yapılan bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık değerlendirildiğinde; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu noktada, mahkemece; HMK’nun 331/1. maddesi uyarınca, konusuz kalan dava hakkında yargılamaya devam edilerek, dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğu tesbit edilmeli ve o tarafın yargılama giderlerine (bu bağlamda vekalet ücretine de) mahkum edilmesi gerekir. Eldeki davada; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Hal böyle olunca; ilk derece mahkemesince, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişiklikleri nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve bu giderlere dahil olan maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde hüküm kurmuştur.
Belirtilen HGK kararı,Yargıtay kararları gereğince davasında haklı olan ve 6719 sayılı yasa kabul edilmese talep ettiği fazladan tahsilatı geri alabilecek konumda olan davacının, dava tarihi itibariyle haklı olduğu; bu nedenle yargılama harç ve giderlerinin kural olarak HMK 326/1 maddesi uyarınca haksız çıkan aleyhine yükletileceği ve yine aynı şekilde HMK 330/1 maddesi gereğince vekalet ücretinin de dava anında haksız olan tarafa yükletileceğine ilişkin usul hukuku düzenlemeleri çerçevesinde ve İstanbul BAM, 3 HD,——-E,———— K: Ankara BAM, 24. HD.nin———— Karar sayılı hükmü de nazara alınarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gerekli 44,40-TL harcın peşin alınan 85,39-TL harçtan mahsubu ile artan 40,99-TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan 128,70-TL posta masrafı, 29,20-TL başvurma harcı, 44,40-TL peşin harç olmak üzere toplam 202,30-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine
4-Davacı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde kendilerine iadesine,
Dair, gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yokluğunda karar verildi.05/07/2019