Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/531 E. 2021/325 K. 02.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/531 Esas
KARAR NO : 2021/325 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/10/2015
KARAR TARİHİ : 02/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin ———- numaralı hesabından, davalıya ait ———- olmak üzere toplam—– gönderildiğini, davalının gönderilen —- davacı şirkete iade etmediğini ve karşılığında da herhangi bir mal ve hizmet sunmadığını, bunun üzerine —- yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide ederek davalıya — tarihinde tebliğ edildiğini, davalının da —- tarihinde tebliğ edilen ihtarnameye karşı ———- yevmiye numaralı İhtarnamesi ile cevap vererek borcunun bulunmadığını beyan ettiğini, ihtara rağmen borcunu ödemeyen borçlu hakkında ———– dosyası ile başlatılan icra takibine davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu, haksız itirazın iptaline, %20 den aşağı olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatı ödemesine, dava masrafları ile vekalet ücretinin davalı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde, davalının davacı şirketin eski hissedarı olduğunu, davalının hisselerini devrettikten sonra, uzmanlık alanı olan —- alım satımı alanında müvekkili firma ile ortaklık kurulması ve ortak işler yapılması amacıyla dava konusu paraların davalıya gönderildiğini, davalının oyalaması neticesi ortaklığın faaliyete geçirilmediğini, davalının göderilen paraları haksız olarak uhdesinde tuttuğunu iddia etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın görevsiz mahkemede açıldığını, ticaret mahkemesinin görevli olduğunu, davayı ve dava konusu alacağı kabul etmediklerini ve kabul anlamına gelmemek kaydıyla TBK.82.madde gereğince borcun zamanaşımına uğramış olduğunu, davaya konu ödemelerin —— yıllarında yapıldığını, sebepsiz zenginleşmeye dayanıldığını, zamanaşımının —— yılında dolduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde yaptığı ödemelerin karşılığında bir mal ya da hizmet alamadığını iddia ettiğini ancak ödemelerin mal ya da hizmet karşılığında yapıldığını iddia ediyorsa bunu ispat etmekle mükellef olduğunu fakat sözleşme ya da fatura ibraz edilmediği gibi havale sebebinin de açıklanmadığını, somut olayda, davacının davalı tarafa yapılan dava konusu havalelerin borcun ödenmesinden başka bir maksatla yapıldığını ispatla yükümlü olduğunu beyanla davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle reddini, müvekkilinin davacıya borcu olmaması ve davacının iddiasını ispatlayamaması nedeniyle haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın esastan reddini, icra takibinin kötü niyetli olması nedeniyle kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili verdiği cevap dilekçesinde; davacı vekilinin iddiaların kabul etmeyerek davacı vekilinin ortaklık kurulması amacıyla gönderildiğini belirtiği dava konusu paraların havale tarihi olan —- yıllarında müvekkilinin davacı şirketin ortağı olduğunu, davacı iddialarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilinin davacı şirkete —- ödeme yaptığını, ayrıca davalının şöförü vasıtasıyla davacı şirketin ——– ödeme yaptığını, iddia edilenin aksine müvekkili davalının davacıdan alacaklı olduğunu, davacı şirketin başka kişilere de aynı taleplerle dava açtığını beyan ederek davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle;—– icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
Dosyanın ———- tarihli görevsizlik kararı ile Mahkememize geldiği ve Mahkememiz yukarıdaki esasına kaydının yapıldığı görülmüştür.
Dava dosyasının içinde bulunan —– sayılı dosyası incelendiğinde; ——tutarındaki toplam alacağın icra gideri, vekalet ücreti ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek — faiz ile tahsili emridir. —— TBK 100.madde gereğince kısmi ödemeler öncelikle işlemiş faiz, masraf ve ferilere mahsup edilecektir.” ——ve —- bedelli ödemeler ile——- yevmiye no’lu ihtarnamesi gereği) açıklaması ile borçluya tebliğe gönderildiği, ödeme emrinin borçluya — tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekili tarafından—– tarihli Dilekçe ile; müvekkilinin alacaklı tarafa böyle bir borcunun bulunmadığını, takipte talep edilen asıl alacağa, işlemiş faize, faiz oranına ve diğer tüm ferilere itiraz ettiklerini, hiçbir kabul anlamına gelmemekle birlikte takipte uygulanan faiz miktarının ve oranının da hatalı olduğunu, işbu takipte talep edilen asıl alacağa, işlemiş faize ve tüm fer’ileri ile birlikte borca ve usul ve yasaya açıkça aykırı düzenlenen ödeme emrine açık ve kesin olarak itiraz ettiklerini, belirterek itirazda bulunmuş, yapılan itiraz neticesinde duran takibin devamını sağlamak için itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflarca karşılıklı olarak çekilen ihtarname örnekleri istenmiş, yapılan havalelere ilişkin banka kayıtları getirtilerek dosya mali müşavir bilirkişiye verilerek davacı tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinden inceleme yapılmasına karar verilmiştir. Dosyaya sunulan —– tarihli Bilirkişi raporunda; Davacıya ait —– senelerine ait ticari defterlerin, belge ve evrakların —— bilirkişi incelemesi için sunulduğu, söz konusu yıllara ait ticari defterlerin mahkeme tarafından iade edilmediği için incelenemediği, —– senesine ait ticari defterlerin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun olarak yapıldığı, Davalı —— nedeniyle ticari defterlerinin bulunmaması nedeniyle inceleme yapılamadığı, Davalı —–davacı şirkete —– tarihli —– tarihli —– ortaklıktan ayrılmış olduğu, davacıya ait mizanların incelenmesi neticesinde sermaye taahhüdünden dolayı borcunun bulunmadığı, Davalıya yapılan ödemelere ilişkin —- yılına ait yevmiye defterinin incelenmesi neticesinde gönderilen paraların davalı adına kaydedilmesi gerekirken şirket ortağı olan —- kaydedilmiş olması ve —– ait hareketlerin toplu olarak kaydedilmiş olması nedeniyle davalıya yapılan ödemelere ait bakiyelerin davacının ticari defterlerinden tespit edilemediği, banka ekstresi veya dekontlardan tespit edilebildiği, bu nedenle —– ait ticari defterlerin bu dava için delil niteliğinde olamadığı, gerçeği yansıtmadığı, eldeki mevcut veriler, dosyaya sunulan ödeme dekontları üzerinden davacının şirket hesabından ——- hesabına para yatırılmış olduğu, bunun dışında davalı tarafından ———- paranın şirket hesabına yatırılmış olduğu 2. Cevap dilekçesi ekinde sunulmuş olup, dekont üzerinde——– olarak not düşüldüğü, bunun dışında——— paranın şirket hesabına yatırılmış olduğunun iddia edildiği, yatıran kişinin davalı adına ———–olduğu belirtildiği, dosyadaki mevcut veriler ile sunulan her iki dekontun davalı adına olup olmadığı hususunda yeterli veri içermediği, şeklinde görüş verilmiştir.
Mahkememiz —- tarihli Celse ara kararıyla, davacı tarafın —- yıllarına ilişkin ticari defterleri incelenmek suretiyle ek rapor alınmasına karar verilmiştir. —- tarihli Bilirkişi ek raporunda; Davalı tarafından ———- paranın şirket hesabına yatırıldığı ancak yatırılan paraların kimin tarafından yatırıldığı ne ödeme dekontlarından ne de —– tarafından gönderilen —- tarihli yazısında tespit edilemediği, mali yönden davalının dosyaya sunmuş olduğu ———- tatarının kim tarafından ödendiğinin belli olmadığı, eldeki veriler ışığında, davacının davalıdan —— alacaklı olduğunun tespit edildiği, şeklinde mütalaada bulunulmuştur.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliler ve alınan kök ve ek bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; Dava konusu uyuşmazlık ——– numaralı hesabından, davalıya ait —— tarihinde —- olmak üzere toplam ——–miktarlı havale işlemleridir. Davalı taraf icra takibine yönelik itiraz dilekçesinde, takip konusu asıl borca ve ferilerine, faiz miktar ve oranına itiraz etmiştir.
Taraflar arasında havale işlemine dayalı bir hukuki ilişki bulunmakta olup konuya ilişkin TBK’nun 555 ila 560 maddeler arasında düzenlemeler yer almaktadır. TBK 555.maddesi hükmüne göre havale üç tarafı bulunan hukuki işlem niteliğindedir. ——- akittir ki onunla muhalünaleyh, bilvekale kendi namına kabza salahiyettar olan muhalünlehe muhil hesabına nakit veya kıymetli evrak veya misli şeyler itasına mezun kılınır.” şeklinde düzenleme içermektedir. Kanun metninde akit ifadesi geçmiş olsa da havale hukuki niteliği itibariyle sözleşme niteliğinde olmayıp tek taraflı bir hukuki işlem niteliğinde bulunmaktadır.
Davacı tarafın sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanmakta olup, TBK 82.maddesi uyarınca; sebepsiz zenginleşmeden doğan istem, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten itibaren —– geçmesiyle zamanaşımına uğrar. En son havale işlemi — tarihinde yapılmıştır. İcra takip tarihi ise —– Bu bakımda davacı kendi iddiasına göre ortaklığın kurulması yönünde, ticari hayatın olağan akışı gereği makul bir süre bekledikten sonra davalıya ödediği tutarı istemesi gerekirdi. Bu bakımda davalı tarafın zamanaşımı itirazı yerinde bulunmaktadır.
Bununla birlikte davacı taraf icra takibine konu banka havalelerin davalının akar yakıt alım satımı alanındaki uzmanlığından faydalanmak maksadı ile ortaklık kurulması için gönderildiğini, ancak davalının savsaklaması sebebiyle bu ortaklığın kurulamadığı ve gönderilen havaleleri karşılıksız kaldığını iddia etmiş ise de bu iddiasını ispata yönelik somut bir delil getirmemiş ve iddiasını da ispat edememiştir.
Adi ortaklık sözleşmesi geçerlilik yönünden herhangi bir şekle tabi olmayıp, sözlü yapılan adi ortaklık sözleşmesi geçerli ise de; inkarı halinde, bu ortaklığın varolduğunu ileri süren kişinin, bu ortaklığı, HMK madde 200.maddesi gereğince ispatı gerekir.
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek —— kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlamakla yükümlüdür.
Somut olayda; davalı taraf, davacı ile aralarındaki ortaklık ilişkisini reddettiğine göre; ispat yükü, bunu ileri süren davacı tarafa ait olacaktır.
—-sayılı ilamında da belirtildiği üzere; havale, hukuksal nitelik itibariyle bir ödeme vasıtasıdır.(TBK 555.md.). Yani, havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcut olup, banka dekontunda paranın gönderiliş nedeni ile ilgili bir açıklamanın bulunmadığı hallerde, paranın mevcut bir borcun ödenmesi için gönderildiğinin kabulü gerekir.
Davacı tarafça davalıya gönderilen havalelerde paraların borç olarak gönderildiğine dair herhangi bir açıklama bulunmamaktadır. Davalı davacının kendisine yaptığı havalenin borç ödemesi olduğunu belirttiğine göre, ispat yükü bunun aksini iddia eden davacı taraftadır. Borç ödeme belgesi olan havale nedeni ile alacaklı olduğunu davacı ispat etmelidir.
Davacı taraf ticari defterlerine dayanmış ise de ——yılına ilişkin ticari defterlerini sunamamış, incelenen —- yılına ilişkin ticari defterleri ve ortaklara ait hesabın bilirkişi tarafından yapılan incelemesinde, davalının ——yevmiye ile —— değerindeki hissesinin tamamını —- devrederek ortaklıktan ayrıldığı,— yılında yapılan ödemenin —— hesabına borç çıkartıldığı, davalıya ait bir cari hesabın bulunmadığı tespit edilmiştir. Davacı ticari defter ve kayıtlarında, davacı iddiasını destekler bir kayıt bulunmadığı tespit edilmektedir. Belirtilen sebepler dolayısıyla kanun hükmünde belirtildiği şekli ile gönderilen havalelerin bir borcun kapatılması için gönderildiği kanaatine varmak gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle davacının davasının reddine karar verilmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 59,30-TL harçtan peşin alınan 1.835,78-TL harcın mahsubu ile artan 453,05-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 18.390,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/03/2021