Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/488 E. 2018/730 K. 02.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/488 Esas
KARAR NO : 2018/730 Karar

DAVA : Menfi tespit/İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/04/2016
KARAR TARİHİ : 02/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkilinin davalı tarafça İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün 2014/18017 Esas sayılı dosyasıyla ilamsız takip başlattığını, müvekkiline 7 adet ödeme emri gönderdiğini, icra takibine dayanak olan faturalar müvekkili adına düzenlenmiş olsa da faturalarda belirtilen malları satın ve teslim almadığından herhangi bir borcununda bulunmadığını, faturalarda belirtilen malları da sipariş verdiğine dair mal talebi de olmadığını, borç olarak yüklenilmeye çalışılan malların da haliyle teslim edilmediğini, bu malları aldığına dair imza ve beyanınında olmadığını, faturalarda belirtilen mallar müvekkil tarafça alınmadığından muhasebe kayıtlarında da yer olmadığını, müvekkili ile davalının ticari ilişkilerinde cari hesaplar incelendiğinde hiç bir borcunun olmadığının anlaşılacağını, davalının satmadığı ve müvekkilinin de satın almadığı malların bedelleri haksız ve kötü niyetli olarak müvekkilinden tahsil edilmeye ve sebepsiz zenginleşmeye çalışıldığını, davalı yan çalışanlarından bir kişinin çeşitli firmalara müvekkilinde olduğu gibi satışlar yapılmış gibi faturalar kesmiş olduğunu ve haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, davalı şirket çalışanının yapmadığı satışlara ilişkin çeşitli firmalara ve şahıslara haksız fatura kestiği ve bu durumun davalı şirkette ortaya çıkması sebebi ile çalışanı işten çıkartıldığını, davalı şirket zararını çalışanından tahsil etmek yerine müşterilerine karşı satış yapmadığını bildiği halde haksız icra takipleri başlatarak ne alırsam kar mantığı ile davacı müvekkilini mağdur ettiğini, davalı şirketin müvekkiline yönelik kötü niyetli icra takibi başlattığını, iş yerine gelinerek iş için kullandığı malları haczettiğini, davalı vekili tarafından sürekli yapılan telefon görüşmeleri ile de haciz tehdidi altında bırakıldığını, davacı borcu bulunmamasına rağmen haciz korkusu ile kısmi ödemeler yaptığını, yukarıda arz edilen ve resen nazara alınacak sair nedenler ile açılan davanın kabulü ile öncelikle icra takibinin tedbiren durdurulmasını, davacı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığını tespiti ile takibin iptalini, kötü niyetli davalıdan % 20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesini, müvekkili tarafından yapılan 1.043,00 TL ödemenin yasal faizi ile birlikte davalı tarafından alınarak davacı müvekkiline verilmesini, yargılama ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında ticari ilişkilerden dolayı muhtelif tarihli faturalara dayanılarak İstanbul Anadolu….. İcra Müdürlüğü’ nün 2014/18017 E. sayılı dosyasıyla ilamsız takip yapıldığını, davacının takibe itiraz etmediğini ve takibin kesinleştiğini, davacı icra takibine konu etmiş oldukları muhtelif tarihli faturaları ödemediğinden takip yapıldığını, bu faturaların ticari defterlerine de işlendiğini, davacı taraf müvekkil şirkette çalışan bir kişinin belirtilen tarihlerde satış yapmış gibi faturalar kestiğini ve haksız kazanç elde ettiğini beyan etmişse de belirtilen söz konusu işçi hemen işten çıkarıldığını, bu iddia müvekkil şirketinin alacağına kavuşmasını engellemek amacına yönelik olduğunu, davacının takip nedeni ile mağdur olduğundan icra takibinin durdurulmasını istemişse de bu durum İİK’nın 72. Maddesinde açık olduğunu, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğini, bu nedenle davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olması nedeniyle reddini, müvekkili lehine borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere tazminat ödemesine hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ederek karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Taraflar arasında davalı tarafça faturaya ve cari hesap alacağına dayalı olarak başlatılan takipte takibe konu faturalara ilişkin malların teslim edilmediği iddiasına dayalı olarak davacının menfi tespit ve icra dosyasına ödenen bedel yönünden istirdat talebinin yerinde olup olmadığı, taraf vekillerinin kötü niyet taazminat taleplerinin yerinde olup olmadığına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
İstanbul Anadolu……İcra Müdürlüğünün 2014-18017 Esas sayılı dosyasının celp edilerek, dosyamız içerisine alınmıştır.
Dosya; İzmir…. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/28 Talimat sayılı yazısı ile konusunda uzman bilirkişiye tevdii edilerek rapor alınmış, bilirkişi raporunda İstanbul Anadolu … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/488 esas sayılı dosyası ile ilgili olarak davacı … (……. Bilgisayar)’ın 2013/2014 yılı ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, davalı….. tarafından mal satışı yapıldığı için düzenlendiği iddia edilen faturaların davacının kayıtlarında görülmediği, davacının 2014 yılı sonu itibariyle 0,54 TL borçlu göründüğü hususunun mahkemece değerlendirilmesi gerektiği şeklinde rapor sunmuşlardır.
Tüm dosya bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Davacı takip borçlusunun ticari defterleri üzerinden yapılan incelemede, davalı takip alacaklısının takibe dayanak yaptığı faturaların kayıtlı olmadığı tespit edilmiş olup HMK 222. madde uyarınca ticari defterlerin delil olarak kabul edilebilmesi için her iki tarafın ticari defterlerinin birbirini doğrular nitelikte kayıtlar içermesi gerektiği, somut olayda ise davalı takip alacaklısının faturaya dayanan alacağının davacı ticari defterlerinde kayıtlı bulunmadığı, ispat yükü üzerinde olan davalı takip alacaklısının faturaya konu malların teslim edildiğine ve alacağının varlığını ilişkin somut ve inandırıcı bir delil bulunmaması sebebiyle davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş , ancak davacı defterleri üzerinden yapılan inceleme ve küsuratlar üzerinden çıkan miktar nedeniyle davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1-Davacının davalıya İstanbul Anadolu …..İcra Müdürlüğünün 2014/18017 esas sayılı dosyasında takibe konu 3.499,30 TL alacak dolayısıyla borçlu bulunmadığının TESPİTİNE,
2-Davacı tarafça dosya borcu kapsamında ödenen 1.043,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek faiz ile davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2- Alınması gerekli 239,04-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,77-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 179,27- TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- a) Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 29,20 -TL. başvurma harcı, 59,77-TL peşin harcın toplamı olan 88,97-TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b) Davacı tarafından sarfedilen toplam 1.473,77- TL yargılama giderlerinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.473,76-TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
6- Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı yararına takdir olunan 2.180,00- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı taraf yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına
Dair, Davacı Vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. .