Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/442 E. 2021/1207 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/442 Esas
KARAR NO: 2021/1207
DAVA : Sözleşmenin İptali
DAVA TARİHİ : 19/01/2015
KARAR TARİHİ: 10/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmenin İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —davacının eşi—-sermayeli bir şirket kurduklarını, ortakların her birinin %25 hisseye malik bulunduğunu, şirketin —- satın alarak şirket adına — kayıt ettirdiğini,—– satın alınması için davalı—– bazı taşınmazlarına ipotek konduğunu, ayrıca davacının, davacının kayınpederi—–beraberce krediye kefil olduklarını, ancak bıı işi yapamayacaklarını anlayan davacı oğlu ve eşinin, — tarihinde diğer ortakları olan— de rızasıyla hisselerini gemi işletmeciliği yapan—– kişilere senet karşılığı devrettiklerini, hisse devri gününde firmanın bankaya hiçbir günü geçmiş kredi borcu bulunmadığını, yeni ortakların şirketi kötü yönettiklerini, piyasa borçlarını, —— davacı eşi ve oğluna düzenledikleri senetleri ödemediklerini, bunun üzerine davacı yan tarafından aleyhlerine icra takibi başlatıldığını, kullandırdığı kredilerin ödemesini alamayan davalı bankanın da ihtarname göndermek suretiyle şirketin kullandığı gayri nakdi kredi hesabını kat ettiğini ve ayrıca icra takibi başlattığını, davalı bankanın bununla beraber kredi kullandırılması esnasında davacıya ve kayınpederi——- bedelli senet için Asliye Ticaret mahkemesinden ihtiyati haciz kararı aldırmak sureliyle icra takibine konu ettiğini, bu meyanda davacının da —- bulunan —- adet taşınmazına haciz konulduğunu, alacaklı davacı bankanın icra takibinden sonra davacının ——— ulaşamadığını, —- alacaklı davacı bankanın noterlikten temlikname düzenlemek sureliyle ikame ettiği icra takip dosyalarını diğer davalı olan —-temlik ettiğini, oysa bu temlikin muvazaalı olduğunu, zira davacının taşınmazlarına ilişkin haciz davetiyesinde alacaklının davalı banka olarak gözüktüğünü, —- temlik işlemini davacıdan gizlediklerini, borçlu şirketin ortaklarından ve ——- biri olan —- temlik alan davalı —ortağı olduğunu, davalı —–başka bir şirkette ortağı olduğunu, temlik alan vekilinin icra dosyasına vekaletini sunduktan iki gün sonra —– adına kayıtlı araçların üzerindeki yakalamaların ve adlarına kayıtlı taşınmazlar ve banka hesapları üzerindeki hacizlerin fekkini talep ettiğini, satışa hazır bir daireleri üzerindeki sattşı da düşürdüğünü, dosyada bundan sonra hiçbir işlem de yapmadığını, ancak temlik ulanın şirketin donatanı olduğu gemi ile davacı aleyhindeki takibi devam ettirdiğini, davacının — adet taşınmazının satışa hazırlandığını ifade ettikten sonra, davalılar arasında ——- yevmiye no.lu temliknamenin iptaline karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı —- dilekçesinde özetle; —- sadece yazılı şekil şartına tabi olup, hukuken geçerli olduğunu, diğer davalı — temlikname uyarınca temlik bedelini davalı bankaya —- temlik için borçlunun rızasının aranmadığını, dolayısıyla davacı borçlunun temlik sözleşmesinden haberdar olup olmamasının veya rızasının olup olmamasının sözleşmenin geçerliliğini etkilemeyeceğini, davacının, “davalı bankanın diğer davalı —- diğer borçlular arasındaki ilişkiyi bilip kötü niyetle hareket ettiğini” ispat eden hiçbir somut bilgi ve belge ortaya koyamadığını belirterek, açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı temlik alan — cevap dilekçesinde özetle, imzaladığı —– kambiyo senediyle borcun tamamından diğer borçlular ile birlikte müşterek ve müteselsil olarak sorumlu olmayı kabul eden davacının, sadece borçlan kurtulmak maksadı ile ve “borcun diğer borçlulardan biri tarafından ödenmiş bulunduğu” şeklindeki hiçbir hukuki dayanağı bulunmayan iddiaya dayanarak huzurdaki davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, alacaklı tarafın değişmesinin borçluyu borcundan kurtarmayacağını, temlik sözleşmesinin TBK. ilgili maddelerinde düzenlenen tüm şekil ve şartlara uygun hazırlandığını, davacı ”temliknamenin kendisinden gizlendiği” yönünde iddiada bulunmuş ise de, BK md.183 uyarınca borçlunun rızasının aranmayacağı gibi borçlunun haberinin olup olmamasının temlik sözleşmesinin sıhhatine elkisi olmadığının açıkça belirtildiğini, muvazaanın, “tarafların üçüncü kişileri aldatmak maksadıyla yaptıkları bir sözleşme” olmasına karşın, söz konusu temlik işleminin bedeli bankadan ödenerek gerçekleştirilen gerçek bir işlem olduğunu, sözleşme bedelinin —- tarafından yatırıldığını gösterir ilgili banka ödeme dekontlarının dosyaya sunulduğunu, bir tarafın banka olması nedeniyle gerçek olmayan sözleşmenin yapılmasının mümkün olmadığını, davacının bahsettiği haciz kaldırılması işlemlerinin icra iflas hukuku yönünden taşkın haciz olmaları nedeniyle gerçekleştirildiklerini, senede bağlı bulunan bir alacağın devri için yapılan bir sözleşmeye karşı muvazaa iddiasının kesin delille ispatının gerektiğini, davacının ise dosyaya iddialarını ispata yarar delil sunamadığını belirterek, açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava; davalı —– tarihli temliknamenin muvazaalı olması sebebiyle iptali talepli olduğu görüldü.
Davanın — —- edildiği,—–sayılı kararıyla ticaret mahkemesinin görevli olması nedeniyle davanın usulden reddine karar verildiği, bu kararın — incelemesinden geçerek kesinleştiği, bunun üzerine davaya — sayılı dava dosyası üzerinden devam edildiği, davalıların yetki itirazında bulunduğu,——-kararı ile davanın yetkisizlik sebebiyle reddine karar verildiği, dosyanın mahkememize tevzi edildiği anlaşılmıştır.
Tarafların delilleri toplanmış dava şartları tamam olduğu anlaşılmış esasa geçilmiştir.
Davacı, dava dışı——- kullandığı krediye ilişkin olarak şirketin banka kredi taksitlerini ödememesi nedeniyle banka tarafından başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takiple dava dışı—– alacağının muvazaalı olarak devrettiğini ileri sürmektedir. Davacının iddiasına göre banka tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takipte, dava dışı şirketin diğer ortaklarından —- taşınmazlara haciz konulmuş iken, davalı —- şirketin borcunu ödeyerek bankanın alacağını temlik alması ve —–konan hacizlerin kaldırılmış olması, sadece kendisine karşı takibin devam ediyor olması, yapılan bu ödeme ve temliknamede bir muvazaa olduğunun göstergesidir.
Davacının bu iddiaları yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Dosya içinde mübrez —— tarihli bilirkişi raporunda özetle; temlik alan davalı ile asıl kredi borçlusu şirket yetkililerinin başka iş ilişkilerinin bulunmasının tek başına muvazaaya dayanak olmadığını belirttiği görülmüştür.
Bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılarak hükme esas alınmıştır. Gerçekten de muvazaa olması için sözleşmenin iki tarafından da oluşturulan bir irade bozukluğu olması gerekir. Tarafların gerçek amaçlarını gizlemek için farklı bir sözleşme yapmış olmaları gerekir. Dolayısıyla sözleşmenin her iki tarafının da danışıklı işlem yapma yönünde iradelerin bulunması muvazaa sebebiyle geçersizliğin ön şartıdır. Davalı——şirketinin yetkilileri ile, yetkilinin akrabası ile başka şirketlerde ortak olması, esasa etkili değildir. Öyle ki şirketin diğer ortakları da —– dava dışı ortaklar da şirketin bankaya olan kredi borcunu ödeyerek alacağı temlik alabilir. Bunu ——- kendisinin değil başka bir tanıdıklarının yapmış olması da önem arz etmez. Sonuçta Davalı— şirketin banka kredi borcunu bankaya yaptığı havale ile ödediği, buna ilişkin havale dekontlarının dosyaya sunulduğu, bankanın alacağını temlik sözleşmesi ile temlik aldığı açıktır. Banka kendisine ödeme yapılması ile takipteki tüm haklarını temlik edecektir. Banka yönünden de muvazaa iddiası gerçekçi değildir. Temliknamenin tarafı olan bankanın muvazaalı olarak işlem yaptığını gösterir hiçbir somut bilgi ve belge yoktur.
Açıklanan sebeplerle ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE
2- Alınması gerekli 59,30-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 13.689,76 TL peşin harcın mahsubu ile kalan bakiye 13.630,46- TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı — tarafından yapılan 80,00-TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı —- verilmesine,
5- Diğer davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
7- Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre üzerinden davalılar vekili için takdir olunan 57.131,25-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere davacı ve davalılar vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 10/11/2021