Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/416 E. 2020/370 K. 23.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/416 Esas
KARAR NO: 2020/370
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 07/04/2016
KARAR TARİHİ: 23/06/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı —— numaralı —— sigortalı olan —— plakalı aracın, —– tarihinde sürücü —– idaresinde iken, —–sevk ve idaresindeki —– plakalı araca çarpması sonucu çift taraflı ve ölümlü trafik kazasının meydana geldiğini, kaza neticesinde ———plakalı araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin yaralandığını, gerçekleşen kaza neticesinde müvekkilinin sakat kaldığını, yargılama sırasında istenilecek olan evraklar ile birlikte yapılacak bilirkişi ile de müvekkilinin sakatlık durumunun tespit edileceğini, kaza esnasında araçta yolcu olarak bulunan müvekkiline kusur izafe edilmesi mümkün olmadığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydıyla tahkikat sonucunda müvekkilinin maddi zararlarının değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere, müvekkili için şimdilik————- sürekli sakatlık tazminatının olay tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Zaman aşımı itirazlarının olduğunu, kazanın meydana geldiği tarih olan —-tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı ceza kanununa göre — yıllık zamanaşımına tabi olduğu, huzurdaki davanın ——– tarihinde açıldığı, zamanaşımına uğradığının tartışmadan uzak olduğunu, zamanaşımı itirazları baki kalmak üzere müvekkili olan şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere, davacının sürekli sakatlığı ————-alınacak raporu ile ispatlanması gerektiğini, yaralanan veya maluliyeti olduğunu iddia eden davacının müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı hususlarının tespiti gerektiğini, hatır taşıması nedeniyle zarar miktarında indirim yapılması gerektiğini, destekten yoksun kalma tazminatı belirlenirken bilinen ücret, belirlenebilir bir ücret yaksa asgari ücretin baz alınması gerektiğini, olay tarihinden itibaren avans faizi istemesinin yasaya aykırı olduğunu bu nedenle davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle davalı ———— plakalı aracın — tarihinde ——-plakalı araç ile karışmış olduğu çift taraflı yaralamalı trafik kazasında ——- plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacının kaza nedeniyle maluliyetinin oluştuğu iddiasıyla açılan maddi tazminat davasıdır.
Mahkememizce ——- plakalı aracın poliçesi istenilmiş, ceza dosyasının görüldüğü —— Asliye Ceza Mahkemesinin —–Sayılı dosyası celp edilmiştir. Davacının maluliyetinin tespiti için ——– talimat mahkemesi marifetiyle rapor alınmıştır. Alınan maluliyet raporunda özetle: “Olay tarihinde boyacı olduğunu beyan eden ——-doğumlu ——– tarihli trafik kazasına bağlı yaralanmaları nedeniyle oluşan meslekte kazanma gücünde meydana gelen azalma oranı, olay tarihinde yürürlükte olan ——- tarih ve ———-sayılı resmi gazetede yayımlanan —————- faydalanılarak hesaplandığında, meslekte kazanma gücündeki azalma oranının şahsın olay tarihindeki yaşına göre %14.3 ve bugünkü yaşına göre de %16.2 olarak bulunduğunu, tıbbi iyileşme süresinin 3 ay olarak kabul edilmesinin uygun olacağı” yönünde rapor alınmıştır. Maluliyet raporu alındıktan sonra tarafların kusur durumu ve aktüer hesabı için bilirkişi heyetinden rapor alınması yönünde ara karar oluşturulmuş olunup, bilirkişi heyetinin ——- tarihli bilirkişi raporunda özetle: “Kazanın meydana gelmesinde sürücü —— asli ve %75 kusurlu olduğunu, sürücü —— %25 oranında kusurlu olduğunu, çarpışmanın şiddetiyle yaralanan ——-yolcu olarak kazanın oluşmasında alabileceği herhangi bir önlem olamayacağı, bu nedenle yolcu —–kusursuz olduğunu, otomobillerde emniyet kemeri uygulaması olduğunu, yolcu ——– emniyet kemerini takip takmadığının belirlenememesi sebebiyle olay sırasında emniyet kemerinden kaynaklı müterafik kusur verilemeyeceğini, hatır taşıması yönünden müterafik kusur yönünden mahkemenin takdirinde olduğunu, malulün olay tarihindeki yaşına göre %14.3 meslekte kazanma gücü kaybı oranına ve sürücünün %75 kusuruna göre ——- bugünkü yaşına göre %16,2 maluliyet oranı baz alındığında —– maluliyetinin hesaplandığı, ayrıca —– geçici iş göremezliği eklendiğinde toplamda —–olarak hesaplandığını, —– plaka sayılı motosikletin —- kaza tarihinde —— Tarafından düzenlenen ——— sakatlık ve ölüm teminatı limitinin ——– olduğunu, tazminat tutarının davacılara sigorta limitiyle sınırlı olmak üzere ödemekle yükümlü olduğunu görüş ve kanaatine varılmıştır ” şeklinde raporunu mahkememize sunmuştur. Bilirkişi raporu geldikten sonra davacı vekili dava dosyasına —– havale tarihli talep arttırım dilekçesi sunmuştur. Davacı vekili talep arttırım dilekçesinde özetle; “Dosya kapsamında yaptırılan — tarihli bilirkişi raporu ile —– sürekli sakatlık tazminat hesaplandığını, ancak kaza tarihi itibari ile poliçe limiti —– olduğunu, bu nedenle talep edilen —- maddi tazminatı ———arttırarak toplamda ———- talep ettiklerini” beyan etmiştir.
Mahkememizce ——- numaralı celsede davalı tarafın süresinde cevap dilekçesinde zamanaşımı def’isinde bulunduğu halde ön inceleme duruşması ve gelinen aşamalarda bu yönde herhangi bir ara karar kurulmadığı anlaşıldığından, davacı vekiline kazanın ölümlü olduğuna ilişkin dosya kapsamında bir delil olmadığından artan maluliyet iddiasının olup olmadığı hususunda beyanda bulunması için süre verilmesine karar verilmiş, davacı vekili ——– tarihli beyan dilekçesinde, davanın ——– zamanaşımına tabi olduğunu beyan etmiş artan maluliyet iddiasının olduğuna ilişkin herhangi bir beyanda bulunmamıştır.
Kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemi ile açacağı davaların bağlı olduğu zamanaşımı süreleri özel olarak düzenlenmiştir. BK’nın 60. maddesinde üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüş olup bunlar, zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren —– yıllık sübjektif ve nispi nitelikteki kısa zamanaşımı süresi, her halde haksız fiil tarihinden itibaren —– yıllık objektif ve mutlak nitelikte uzun zamanaşımı süresi ile olağanüstü nitelikteki ceza zamanaşımı süresidir ———–Buna karşılık, özel bir kanun hükmünün, özel olarak zamanaşımı süresi öngördüğü tehlike sorumluluklarında BK 60.maddesi uygulanmaz. 2918 sayılı KTK’nın 109/I. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak —— yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak —– yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmüne, yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise, “Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir. Aynı fiil bazen hem sorumluluğu gerektiren, hem de ceza kanunlarına göre cezayı gerektiren bir fiil olabilir. Bu fiile göre Ceza Kanununun daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörüldüğü hallerde, tazminat davasının daha önce zamanaşımına uğraması tutarlı bir çözüm oluşturmaz. Zira cezalandırma, müeyyide olarak tazminattan daha ağırdır. Bu sebeple, kanun koyucu uyum sağlamak amacıyla ceza davası için öngörülen zamanaşımı süresince tazminat davasının da devamını temin bakımından genel olarak BK 60/II (6098 sayılı TBK m. 72/I), özel olarak da KTK 109/II. maddesinde düzenleme yapmıştır.
Türk Ceza Kanunu ise ——— tarihinde, kaza tarihinden önce yürürlüğe girmiş olup, yaralamalı trafik kazaları —— zamanaşımına tabidir. Davacı vekili ise kazanın —— zamanaşımına tabi olduğunu beyan etmiş olup, ——— zamanaşımının olaya uygulanabilir olup olmadığını tartışmak gerekmiştir. Bilindiği gibi —– süre, zarar ve tazminat yükümlüsünün öğrenilememesinden dolayı iki yıllık zamanaşımı süresi işlemeye başlamamış olsa dahi herhalde ——— sonra davanın zamanaşımına uğramasıdır. Oysa ki tazminat yükümlüsü ve zarar baştan biliniyor ise 2 yıllık zamanaşımı süresi veya olay cezayı gerektiren fiilden doğmuş ve ceza kanununda daha uzun bir süre öngörülmüş ise Türk Ceza Kanunun’da belirlenen zamanaşımı süresi uygulanacak olup, ——- zamanaşımı süresi eldeki dava dosyasına uygulanamaz. Zira her ne kadar davacının yolcu olduğu araç sürücüsünün kimliği savcılık makamınca uzun bir süre tespit edilememiş ise de, eldeki davanın yöneltildiği taraf sigorta şirketi olup, davalı ——– davacının yolcu olduğu aracın sigortacısıdır. Aracın plakası ve sigortacısı davacı tarafça baştan itibaren bilinir olduğundan azami zamanaşımı süresi uygulanmaz. Yine davacı vekiline kaza nedeniyle artan maluliyet iddiasının olup olmadığı yönünde Mahkememizce beyanda bulunması için süre verildiği halde bu hususta beyanda bulunmadığı anlaşılmakla, böyle bir durumun varlığı da ayrıca araştırılmaya gerek görülmemiştir. Hal böyle olunca; kazanın ——– tarihinde meydana geldiği, —— tarihinden sonra tüm istemlerin zamanaşımına uğrayacağı, davanın ise ——– tarihinde olay tarihinden yaklaşık ——– sonra açıldığı anlaşılmakla davanın zamanaşımından reddine karar verilmiştir.
Nitekim Mahkememizde daha önce görülmüş maluliyetten kaynaklı başkaca bir tazminat davasında; kazada alınan maluliyet raporuna göre; ———–yaşa göre meslekte kazanma gücü kayıp oranı %11 olduğu, son muayene tarihindeki yaşı ——- dikkate alındığında, yaşına göre meslekte kazanma gücündcn azalma oranının %12,1 olduğu saptanmış, Mahkememizce davanın kabulüne göre dair verilen kararın temyizi üzerine —– ———–Sayılı ilamında: “Dava konusu trafik kazası — tarihinde gerçekleşmiş olup, dava —— tarihinde açılmış ve dava dilekçesine karşı davalı taraf süresi içinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Olayda, —— yıllık ceza zamanaşımı süresi uygulanacak olup, ————- tarihli malüliyet raporuna göre gelişen durumda bulunmadığına göre talebin, zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.” gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve yerleşik içtihatlar birlikte değerlendirildiğinde, davanın yaralanmalı trafik kazası olduğu, davacının artan maluliyet iddiasının olmadığı, davanın ——— yıllık zamanaşımına tabi olduğu, davacının ise zamanaşımı süresi dolduktan sonra eldeki davayı açtığı anlaşılmış, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın zamanaşımı sebebiyle reddine,
2-Alınması gerekli 54,40-TL harçtan peşin alınan 29,20-TL harç ile 190,00-TL tamamlama harcının mahsubu neticesinde artan 164,80-TL’nin talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde kendilerine iadesine,
6-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/4 gereği 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.23/06/2020