Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/270 E. 2021/214 K. 09.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/270 Esas
KARAR NO : 2021/214
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/03/2016
KARAR TARİHİ : 09/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının müvekkili hakkında —-dosyasıyla —- bedelli çeke dayanarak ve —- dosyası ile —– bedelli imzasının müvekkiline ait olmayan çeklere dayanarak icra takibi başlattığını, müvekkilinin —– konu çeklerin keşidecisi olmadığını, her iki takibin konusu çekler üzerindeki imza müvekkiline ait olmayıp dosya alacaklısına da böyle bir borcunun olmadığını, ödeme emrinin müvekkilinin yurt dışında iken usulsuz olarak tebliğ edildiğini, bahse konu icra takibinin müvekkili tarafından daha önce bilinmediğini, hakkında açılan icra takibini taşınmazı üzerine konulan haczin ihbarı için gönderilen —- ihbarnamesi ile öğrendiğini, müvekkilinin oğlu —— tarafından bir takım çeklerin babasının bilgisi dışında o yurt dışında iken babasının adına imzalandığını, düzenlenen bu sahte çeklerin müvekkili adına ciro edildiğini, —- babası adına sahte çek düzenlemesi hakkında açılan ——-dosyada verilen kararla da sabit görüldüğünü, ceza dosyası kapsamında müvekkilinden ——– tarafından da imza örneklerinin alındığını ve sahte çekler üzerindeki imzaların müvekkiline ait olmadığının ortaya çıktığını, davalı tarafından kötüniyetli olarak açılmış olan icra takiplerinde müvekkilinin —– taşınmazına haciz konulduğunu, müvekkilinin takip konusu çekler üzerindeki imzasının sahte olduğunu da sabit olduğundan ve davalıya herhangi bir borcu bulunmadığından, müvekkilinin borçlu olmadığının tespit edilmesini, yargılama giderinin ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinin usule aykırı olduğunu, dava dilekçesinde davacının ve davalının adreslerinin bildirilmediğini, dava dilekçesinin bu sebeple usule aykırı olduğunu, davanın görevsiz mahkemede açıldığını, davada tarafların tüzel kişi olmaması sebebiyle Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğunu, öncelikle davanın görev yönünden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davanın süresinde olmadığını, çeke dayalı kambiyo takibinin —— tarihinde başlatıldığını, davacının açmış olduğu iş bu menfi tespit davasının —– tarihinde açıldığını, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası için yasanın aradığı yasal sürelerin aşıldığını, hak düşürücü sürenin söz konusu olduğunu, öncelikle hak düşürücü süre itirazlarının kabulüyle davanın bu sebeple reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davaya konu —- icra takibine karşı davacı borçlunun, —- tarihinde ——–imzaya ve borca itiraz davası açtığını, davayı kaybedeceğini anlayan kötü niyetli borçlu davacının davasını takipsiz bıraktığını, iyi niyetli 3. Şahıs olan müvekkilinin haklarının korunarak haksız ve hukuka aykırı davanın esastan reddine, davacının davasının imza itiraz niteliğinde olması, davasını ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 günlük yasal süre içinde açmamış olması ve imzaya ve borca itiraz konusunda daha önce açılmış bir davasının bulunması, davacının elinde madde 68 belgesinin bulunmaması, kişinin kendi muvazaasına dayanmasının hukuken mümkün olmaması ve davanın MK.’nun 2. Ve 3. Maddelerinde düzenlenen objektif iyi niyet ve dürüstlük kuralına aykırı olması nedenleriyle haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesi gerektiği, davacı borçlunun kötü niyetli olması ve iyi niyetli 3. Şahıs konumundaki müvekkilinin zarara uğratma gayesiyle hareket etmiş olması nedenleriyle davacının haksız ve kötü niyetli olduğunun sabit olması ve de alacağı sürüncemede bırakma gayesiyle iş bu davayı açması nedeniyle gözetilerek %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ettiklerini, davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle davalı tarafça başlatılan —–Sayılı dosyası ile , —- dosyasına konu çeklerdeki imzanın davacıya ait olmadığı iddiasıyla açılan menfi tespit davasıdır.
Mahkememizce icra dosyaları ve dava konusu olmayan ——– seri numaralı çeke ilişkin görülmekte olan ceza dosyası celp edilmiştir. İncelenen ceza dosyasında davacının —- —- beyanına göre; —– davacı tarafça çek keşide edilmek üzere vekaletname verilmediği, — değerinde, bir adet—– değerinde davacının haberi olmaksızın davacı adına çek keşide ettiği, bu çeklerin —- devri için verildiği anlaşılmıştır.
Eldeki davada takip miktarı kadar harç yatırılması gerektiği ancak davacı tarafça çek tutarı üzerinden harç yatırıldığı anlaşıldığından Mahkememizin —– tarihli ara kararı ile davacı vekiline eksik harcı tamamlaması için süre verilmiş, davacı tarafça eksik harcın tamamlandığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafa —– tarihli celsede imza örneklerinin bulunduğu yerleri bildirmesi için kesin süre verilmiş, kesin süreye rağmen bildirilmediği takdirde bilirkişi delilinden vazgeçmiş sayılacağı ihtar edilmiştir. Davacı tarafça kesin süreye rağmen evrak asıllarının bulunduğu yerler bildirilmemekle Mahkememiz ara kararı gereği bilirkişi delilinden vazgeçmiş sayılması gerektiği anlaşılmıştır. Mahkememizin —– tarihli duruşmasında davacı vekiline yeniden süre verilmiş, davalı vekili celse arasında sunmuş olduğu dilekçe ile ara karardan dönülmesini talep etmiş ise de; Mahkememizin ———- tarihli celsesinde belirtilen gerekçelerle ilk ihtarda “mevcut dosya kapsamına göre karar verileceği” hususu ihtar edilmediğinden imza örneklerinin sunulması için yeniden süre verilmesinde HMK’ya aykırılık bulunmadığı, eldeki davada ispat yükünün davalıda olduğu nazara alındığında davacının bilirkişi delilinden vazgeçmiş sayılmasının dosya kapsamına etkili olmayacağı kanaatine varılmış ve yargılamaya bu kabul ile devam edilmiştir.
Davacı tarafın imza örneklerinin bulunduğu kurumlardan evrak asılları istenilmiş, dava konusu çek asılları da temin edilerek grafoloji uzmanı bilirkişiden rapor alınmıştır. Bilirkişinin —– tarihli raporu özetle: “Her iki grup imza arasında her ne kadar kısmi benzerlikler mevcut ise de, gerek itiyatlar, eğim, cesamet, işleklik, gerekse imzaların başlangıç, orta bölüm ve sonlandırma tarzları, kalem yürütme alışkanlıkları gibi—— bakımından aralarında bariz farkların bulunduğu görülmekle, inceleme konusu her iki çekteki keşideci imzalarının mukayese imzalarını atmış olan davacı —– mahsulü olmayıp, kısmen benzetme amacıyla takliden atılmış oldukları, her iki çekte inceleme konusu birer adet keşideci imzasının mukayese imzalarını atmış olan davacı —— mahsulü olmadığı görüş ve kanaatine varılmıştır” içeriğini haizdir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davalı tarafça rapora itirazda bulunarak inceleme konusu çek tanzim tarihleri öncesi evrakların celp edilerek rapor alınması gerektiğini, yetersiz materyal ve cihazlarla inceleme yapıldığı raporun hükme esas alınamayacağı beyan edilmiştir. Dosyada bilirkişi raporuna dayanak çek tanzim tarihlerinden önce ve sonrasına ilişkin bol imza örnekleri olduğu raporun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu anlaşılmış, davalının rapora itirazları yerinde görülmemiştir. Nitekim; incelenen ceza dosyasında da davacının —- —- rakamsal açıdan uyuştuğu için dava konusu çeklerin de içinde bulunduğu anlaşılan çekleri babasının haberi olmadan imzaladığını beyan etmiştir.
Dava imza inkarına dayanılarak açılmış menfi tespit istemine ilişkindir. İmza inkarı kıymetli evrağın sahte olarak düzenlendiği iddiası olup mutlak def’i niteliğindedir. Çek üzerindeki herkese karşı ileri sürülebilir. Çeke bağlı hak sahiplerinin iyi niyetli olup olmadığı eldeki davada yargılama konusu değildir. Mahkememizce alınan raporda davacının imzası ile çeklerdeki imza arasında irtibat tespit edilemediği, imzanın davacıya ait olmadığı anlaşılmıştır. Alınan rapor hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğundan davanın kabulüne, davacının takibe konu çekler nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerekmiştir. Davalı kendisinin iyi niyetli olduğunu iddia etmiş ise de; yukarıda bahsedildiği gibi imza inkarı nispi def’ilerden olmayıp mutlak def’i olduğundan davalının iyi niyetli olup olmaması eldeki davada yargılama konusu olmadığından bu yöndeki itirazları yerinde görülmemiştir. Hal böyle olunca davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, davalının kötü niyetli olduğu dosya kapsamında sabit olmadığından davacının kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KABULÜNE, —- dosyası ve —— dosyasına konu çeklerdeki imzanın davacıya ait olmaması sebebiyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-Davalının kötü niyetli olduğunun dosya kapsamında sabit olmaması sebebiyle %20 tazminat isteminin reddine,
3-Alınması gerekli 1.444,34-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 341,55-TL peşin harç ve 20,00-TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 1.082,79-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 29,20-TL başvurma harcı, 341,55-TL peşin harç ve 20,00-TL tamamlama harcı toplamı olan 390,75-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarfedilen toplam 774,20-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından sarf edilen yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatıran tarafa iadesine,
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan davacı vekili için takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.09/02/2021