Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/255 E. 2020/328 K. 16.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/255 Esas
KARAR NO : 2020/328 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 18/12/2014
KARAR TARİHİ: 16/06/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerin murisi ——— tarihinde vefat ettiğini, geriye mirasçı davacıların kaldığını, olarak —– bulunan ———–ortak olarak bulunmakta iken şirket ortaklığından ayrıldığını, şirket ortaklık hisselerinin davalılara devir eder iken davalılar tarafından kendisine ödenmesi gereken ortaklık payının eksik olarak ödendiğini, belirterek ———- muris ——– şirket ortaklığından ayrılma tarihinden itibaren ticari reeskon faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın yetkisiz bir mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin ——- Mahkemeleri olduğunu, davacıların taleplerinin zaman aşımına uğradığını, müteveffa ————-bulunan hisselerini davalı müvekkillere devir etmesi konusunda anlaştıkları ve ayrı ayrı anonim şirket hisse devri yapıldığını, tüm bedellerin kendisine eksiksiz olarak ödendiğini, bedellerin kendisine eksik ödendiğine ilişkin müteveffa —— sağlığında davalılardan ve şirketten bir talebinin ve itirazı olmadığını, dava dilekçesinde——— ortaklık payı bedelinin müştereken ve müteselsilen tahsili istenilmiş ise de ———- hisse devri sözleşmesinin ayrı olarak imzalandığı bununla ilgili her sözleşme tarafları ayrı olduğu bu nedenle müteselsil sorumluluk söz konusu olamayacağı, devir sözleşmesi ve muhteviyatı ile anlaşılan bedelin ödenmesi hususlarının davacılar tarafından ikrar edildiğini ve bu hususlarda uyuşmazlık bulunmadığını, davacıların iddiasını yazılı belgeler ile kanıtlaması gerektiğini, davacılar murisinin kurduğu şirket olan———————– Arasında ticari ilişki bulunduğunu,——- davacılar murisinin kurduğu şirkete mal ve nakit borç verdiğini, ——bu borçları ödeyemediğini,——– olan borç dolayısıyla fabrikanın ve davacılar murisinin evinin satıldığını, —- alacakları dolayısıyla ——– icra takipleri yapıldığını, icra dosyaları kapsamında bu şirketin ———- borcu bulunduğunu, davacıların bu borçtan kurtulmak için iş bu davayı açtıklarını belirterek açılan davanın yetki yönünden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise davanın esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava;Dava hukuki niteliği itibariyle, ———- hisse devri dolayısıyla hisse devir bedelinin eksik ödendiği gerekçesiyle eksik ödenen bedelin tahsiline ilişkindir.
Dosyanın —–Asliye Hukuk Mahkemesinin — tarihli yetkisizlik kararı ile ——- Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiği, ——-Asliye Hukuk Mahkemesinin —– tarihli görevsizlik kararı ile Mahkememize gönderildiği ve Mahkememizin yukarıdaki esasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların bildirdikleri ilgili icra ve mahkeme dosyaları getirtilmiş, dava dışı ————- adres değişikliğine gittiği şirket merkezini——– taşıdığının tespit edilmesi üzerine ———-müzekkere yazılarak şirketin sicil dosyası istenmiştir.
Dosya mali müşavir bilirkişi verilerek ——— tarihli Bilirkişi Raporu alınmıştır. Bilirkişi Raporunda; ———arasında ——– tarihinde yapılan ——- sahibi olduğu ——– borcunun———- hisse alımı nedeniyle —— olan borcuna karşılık sayılması ile ilgili ———- kayıtlarında yapılan incelemede ——- cari hesabında söz konusu mahsup kaydına rastlanılamadığı, ——— yılı yevmiye defterinin — sahifesinde, ————– yevmiye numarası ile yapılan kayıtta ——– kayıtlı olan sermayenin — ——–aktarıldığı, hamiline yazılı pay senetlerinin devir şekli için senet zilyetliğinin geçirilmesi gerekli ve yeterli olacağı, taraflar, zilyetliğin geçirilmesi işlemine ek olarak yapacakları devir beyanı veya ciro yoluyla da hamiline yazılı pay senetlerinin devri işlemini gerçekleştirebilecekleri, söz konusu satış işleminde hamiline yazılı senetlerin zilyet değişikliği yanında ——— imzalandığı, taraflar arasında yapılan —— tarafların imzalarının bulunduğu, ——– tarihinde gerçekleşdiği, hisse devrine onay veren —– tarihinde vefat ettiği, ——— — yılı kurumlar vergisi beyannamesi incelendiğinde şirketin —— olduğu ve toplamda—–hisse bulunduğu, —— yöntemi açısından bir hisse değerinin ———– kayıtları ve ——- incelendiğinde ——- hisselerini nominal değer olan ——– satmış olduğu, şeklinde raporunu sunmuştur.
Dosya Mahkememizin —— tarihli ara kararı ile üç kişilik bilirkişi heyetine verilerek——– tarihli Bilirkişi Raporu alınmıştır. Bilirkişi Raporunda; tarafların beyanları ve delilleri ışığında, davacı yanın alacak taleplerinin kabul edilemeyeceği, şeklinde mütalaada bulunulmuştur.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu olan, davacılar murisin ———-kısma isabet eden ——adet hissesini — tarihinde, — adedini —— adedini ————– imzalayarak, satması dolayısıyla ———— ödenmiş olan ortaklık payının alması gereken miktara göre eksik ödendiği, dava dışı şirketin kayıtlarının incelenmesi suretiyle ortaklık payı bedellerinin belirlenerek yapılan ödemede düşülerek kalan tutarın davalılardan tahsiline hususundadır.
Taraflar arasında yapılan ——- devir bedelinin nakden ve peşinen ödendiği belirtilmiştir. Dosya kapsamında alınan mali müşavir bilirkişi tespitinde hisse değerinin satış tarihi itibariyle; —– yöntemi kullanıldığında, ————-yılı kurumlar vergisi beyannamesine göre şirketin ——— olduğu ve toplamda —– adet hisse bulunduğu, ——açısından bir hisse değerinin —-olduğu, Şirketin ödenmiş sermayesi ——— olduğu, bir hissenin nominal değeri —————- olduğu, tespit edilmiştir.———- incelendiğinde de davacılar murisi —– hisselerini nominal değer olan —- — sattığı tespit edilmiştir.
Sözleşme belirtilen bedellerin ödendiği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı yan devredilen hisselerin gerçek değerinin ödenmediği iddiasındadır. Davalı yan ise, hisse devri karşılığında ayrıca ———— isimli belgenin imzalandığını ve bu belge ile ———— olan borcunun ——– tutarlı kısmının ——müteveffa ——— olan şahsi borcundan karşılanacağının kararlaştırıldığı savunmasına yer vermiştir.
Mali müşavir bilirkişinin raporunda da tespit edildiği üzere —tarihli Beyan ve Taahhütname çerçevesinde ———- cari hesabından———- bir mahsup kaydı bulunmamaktadır.
Ancak, davacılar murisi, ——— olan borcunun——-kısmını üstlenmek ve mahsup etmek suretiyle ortaklık payından doğan alacağının bu kısmından vazgeçmiştir. Bu kapsamda ————- tarafından bir talepte bulunulabilir ise de yukarıda da izah edildiği üzere davacılar talebi şirket ortaklık payının düşük hesaplandığı iddiasına dayandığından ve Mahkemece de taleple bağlı olunulması sebebiyle davacılar talepleri de gözönünde bulundurularak bu hususta bir değerlendirme yapılmamıştır.
Bu çerçevede dosya kapsamına sunulan raporda yapılan tespitle, alacağın davacılar murisi tarafından dava dışı ————— temlik edildiği tespiti, alacağın temliki sözleşmesinin kurulabilmesi için devreden ile alacağı devralan arasında sözleşme yapılması hususunda birbirine uygun karşılıklı bir irade beyanı bulunması gerekliliği karşısında yerinde bulunmamaktadır. Dosya kapsamına bu yönde bir kayıt sunulmamıştır.
Davacılar talebi ve dosya kapsamında somut olayın değerlendirilmesine geçecek olursak; 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 21.maddesinde aşırı yararlanma (gabin) düzenlenmiş olup, maddenin 1. fıkrasında “bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir” denilmek suretiyle, gabinin unsurları ile sonuçları hüküm altına alınmış; maddenin 2. fıkrasında ise, “zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir” denilmek suretiyle, gabin iddiasında bulunan tarafın, bu hukuksal nedene dayanan hakkını kullanabileceği hak düşürücü süreler hüküm altına alınmıştır.
Kanun metnindeki ifadelerden anlaşıldığı ve öğretide de kabul edildiği üzere, sözleşme hukukunda geçerli olan irade özerkliği ve sözleşme serbestisi ilkeleri gereğince, kişiler bir sözleşmedeki edim ve karşı edimi özgürce belirleyebilir, sözleşmenin şartlarını diledikleri gibi kararlaştırabilirler. ——————sözleşme serbestisi ve irade özerkliği olmakla birlikte, sözleşmenin taraflarından güçsüz olanın korunması ile sözleşmenin tarafları arasındaki dengenin sağlanabilmesi, özleşmenin yapılması sırasında iradesinin oluşumu sakatlanmış olan tarafın korunması bakımından ise, kanunkoyucu gabine ilişkin düzenlemeyi getirmiştir.
Kanunkoyucu bir taraftan, anılan gereksinim ve düşüncelerle sözleşme kurulumunda iradesinin oluşumu sakatlanan ve güçsüz konumda olan tarafı korumak amacıyla gabin (aşırı yararlanma) müessesesini düzenlemiş; diğer taraftan ise, sözleşmelerin çok uzun süreler boyunca geçersiz kılınma riski altında bulundurulmasının önüne geçmek istemiş ve gabin hukuksal nedenine dayanan talepler için ——— hak düşürücü süreler öngörmüş; bu suretle, sözleşmenin her iki tarafının haklarını da gözeten belirleme yapma yoluna gitmiştir.
———- tarihinde yapılmıştır. davacılar murisi ———- tarihinde vefat etmiş olup sağlığında ortaklık payı devri dolayısıyla bir hak talep etmemiştir. Dava ise ———- tarihinde açılmıştır.
Aşırı yararlanmayı düzenleyen 6098 sayılı Kanunun 28. maddesinde de bir ve beş yıllık süreler korunmuştur. Kaldı ki davacılar vekilince, Davacılar murisi ile davalılar arasında imzalanan Hisse Devri Sözleşmesi ve şirket borçlarının mahsuplaştırılmasına ilişkin Taahhütnamenin, davacılar murisinin iradesini sakatyabilecek hata, hile, tehdit altında yapıldığı, muvazaalı işlem tesis edildiği yada aşırı yararlanmanın bulunduğu yönünde bir iddiada da bulunulmamıştır.
———itibariyle davacı taraf iddia ve talepleri ve dosya kapsamına ve mevcut delil durumuna göre hisse devrinin değeri üzerinden satıldığı bilirkişi tespitleri ile ortaya konulmakla davacıların davalı taraflardan hisse payı devrinin düşük belirlenmesi dolayısıyla talep edebileceği bir alacaklarının bulunmadığı kanaatine varılmakla açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği değerlendirilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2- Alınması gerekli 54,40-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 853,90- TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 799,50-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına
4-Davalı tarafından yapılan 105,10-TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
6- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalılar vekili için takdir olunan 7.300,00- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Dair, Hazırda bulunan Davalı Vekilinin yüzüne, diğer tarafların yoklukluklarında gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/06/2020