Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/249 E. 2019/718 K. 27.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/249 Esas
KARAR NO : 2019/718 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 02/03/2016
KARAR TARİHİ: 27/06/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil sigorta şirketinin dava dışı sigortalısı ——— tarafından muhtelif bayilere sevk edilen yedek parça emtialarının davalı taşıyıcı şirket sorumluluğunda karayolu ile taşınması sırasında hasarlanması nedeniyle, davacı tarafından dava dışı sigortalısına ödenen hasar tazminatından doğan rücuen tazminat alacağının sağlanması amacı ile İstanbul Anadolu 11. İcra Müdürlüğü’nün ——— E. sayılı dosyası üzerinden (1) no’lu taşıyıcı şirket ile onun sigortacısı konumundaki (2) no’lu davalı … şirketi aleyhine ilamsız icra takip başlattıklarını, ancak icra takibiyle istenen asıl alacağa ve ferilerine itiraz edildiğini, yapılan itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu, dava konusu hasarlanma nedeni ile 1 nolu taşıyıcı firmanın sigortalısı 2 nolu sigorta şirketinin sigorta poliçe limiti ile sorumlu olduğunu,hasar nedeniyle müvekkil sigortalısına 5.867,68-TL hasar tazminatı ödendiğini, %20 poliçe marjı hariç tutulmak suretiyle hasar tazminatı olarak ödenen 4,889,73-TL için rücu hakkı doğduğunu, asıl alacağa ve bu asıl alacağın takip öncesi işleyen avans faizine yaptıkları haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazlarının iptali ile takibin devamına karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraflara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından açılan on üç tebligata göre farklı tarihlerde aynı konuda dava açıldığından usul ekonomisi yönü ile davaların birleştirilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, ihtilafın konusunun eşya taşıma olduğunu, bahsi geçen talepler için T.T.K. (“TMK”) m.855 f.1 gereği bir senelik zamanaşımı geçerli olduğunu, takip ve birleştirmeye konu olacak tüm takiplerde zamanaşımı itirazlarının olduğunu,dava konusu uyuşmazlıkta ortaya çıkacak uyuşmazlıkta en önemli husus, bu uyuşmazlık konusu iddianın tespiti ve bildirimi gerektiğini, davacı yanın kendi sunduğu belgelerden ve talebinden de açıkça anlaşılacağı üzere takibe konu tutarlar içerisinde davacı … şirketinin müşterine yapmış olduğu “poliçe marjı” isimli özel ve şirkete özel ödemenin de bulunduğu görüleceğini, bu nedenle hem bildirimin geçersiz olduğu hem de takibe itirazlarının haklı olduklarını, davacı yan eksik emtiaların ağırlık miktarlarını ispata yarayan herhangi bir delil dosyaya sunmadığı gibi bu konuda müvekkil şirkete ve …’ye de herhangi bir belge iletmediği gibi herhangi bir yolla bilgilendirmede de bulunmadığını, her halde takibe itirazda haklı olduklarını, davacı tarafından daha öncesinde açılan davaların birleştirilmesine, haksız ve dayanaksız iddialara dayalı taleplerin ve icra inkar tazminatı taleplerinin reddi ile neticeten davanın reddine, davacı yan aleyhine % 20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı … şirketinin rücu talebine konu hasara ilişkin müvekkili şirketin ve davalı sigortalı ….’nin hiç bir sorumluluğu bulunmadığını, müvekkil şirket nezdinde davalı sigortalı lehine düzenlenen CMR (taşıyıcının yurtdışı sorumluluk) poliçesi bulunmadığını, davacı ile muhtelif tarihlerde yapılacak olan yurtiçi yedek parça taşımaları için düzenlenen Yurtiçi Sorumluluk Poliçeleri bulunduğunu, müvekkil tarafından düzenlenmiş bir yurt dışı taşıma poliçesi bulunmamakla birlikte davaya konu taşıma işi de müvekkil şirketçe üstlenilmediğini, hasarın meydana geldiği iddia edilen taşımayı müvekkil şirket sigortalısı tarafından gerçekleştirildiğine dair hiç bir delil/belge bulunmadığını, dava dışı Alıcı ———. tarafından tutulan müvekkil şirket sigortalısının ve/veya yardımcısının imzasını ihtiva eden hiç bir tutanak bulunmadığını, hasara ilişkin hasar tespit tutanağının da bulunmadığını, müvekkil şirketçe rücuya esas davacı tarafta bulunan hasara dair belgeler istenmişse de bu belgelerin sunulmadığını, İstanbul Anadolu 11. İcra Müdürlüğü’nün ———– sayılı haksız takibin iptaline, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin Davacı’ya yükletilmesine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, ücreti vekaletin davacı tarafa tahmiline, davacının disiplin para cezasına mahkum edilmesine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle; davacının dava dışı sigortalısı————davalı … arasında akdedilen nakliye sözleşmesi kapsamında yurt dışından muhtelif seferlerde sevk edilen emtiaların hasarlanması nedeniyle davacının sigortalısına yaptığı ödemenin davalı taşıma şirketi ile davalının sigortacısından tahsili istemli başlatılan İstanbul Anadolu 11. İcra Müdürlüğü’nün ——— E. Sayılı icra dosyasında davalılarca yapılan itirazın İİK 67 kapsamında iptali davasıdır.
Başlatılan icra takibinde davalılardan ———– gönderilen ödeme emrinin 19/03/2015 tarihinde, …’ye gönderilen ödeme emrinin 18/03/2015 tarihinde tebliğ eildiği, davalıların sırasıyla 24/03/2015 ve 20/03/2015 tarihlerinde 7 günlük itiraz süresi içinde icra takibine itiraz ettikleri anlaşılmıştır.
Davalı … zamanaşımı itirazında bulunmuş olup, emtiaların mart/nisan 2014 tarihlerinde hasar gördüğü, icra takibinin 06/03/2015 tarihinde başlatıldığı davanın da 02/03/2016 tarihinde açıldığı anlaşılmakla TBK’nın 154/2 maddesi gereği 1 yıllık zamanaşımı dolmadığı anlaşıldığından zamanaşımı itirazı yerinde görülmemiştir.
Mahkememizce———- müzekkere yazılarak hasar nedeniyle hasar dosyaları celp edilmiş, icra müdürlüğünden icra dosyası istenilerek dosya içerisine alınmıştır. Delil listesinde sunulan ——— tarihli ekspertiz raporu incelendiğinde; gönderici ——— firması tarafından ——-e gönderilmek üzere sevk edilen yedek parçaların hasarlandıkları bilgisinin edinilmesi üzerine, depoda hasar tespiti yapıldığı,————- firması yetkililerinin emteayı kontrol ederek teslim aldıklarını beyan ettiklerini, poliçe şartları gereği rücu imkanı bulunmadığına dair rapor düzenledikleri anlaşılmıştır. Dava dışı davacının sigortalısı ile davalı arasında akdedilen nakliye sözleşmesinin 7. Maddesi: —- yüklenen kolilerin sayısından ve iyi durumda olmalarından sorumludur. Kendisinin bu sorumluluğu ——– mağazasında yük teselsüm formunun imzalanmasından itibaren başlar ve konuyla ilgili hiçbir şerhde bulunmayıp kaşelerini basan alıcılara teslimata kadar devam eder. ” hükmünü içermektedir.
Uyuşmazlığın çözümü için Mahkememizce re’sen seçilen taşımacılık konusunda uzman bilirkişi ———– rapor alınmış olup, bilirkişinin 22/12/2017 tarihli kök raporunda özetle; 16/07/2014 tarihli ekspertiz raporunda hasar tespitinin ” yedek parçaların sigortalının stok sahasına girdiği andan itibaren hemen yapıldığı ” dolayısıyla hasarların teminat kapsamında olduğu beyan edilirken bu durumu tevsik edecek bir bilgi veya belgeye ise değinilmediğinin tespitlendiği, raporda global özetlenen tespit, konuyu derinliğe irdelemeyi imkansız kıldığını, ayrıca 2014 yılının mart-nisan ayları içerisinde muhtelif zamanlarda farklı sevkiyatlar esnasında hasarlandığı iddiasına dair herhangi bir şerhin dosya mevcudunda olmadığını, lütuf ödemesi niteliği taşıyan bu ödemenin halefiyet esasına dayanılarak davalılardan tahsili talebinin yerinde olmadığını, TTK’nın 879. Maddesi gereği eşyanın taşıyıcıya teslim edildiği an ile alıcısı emrine teslim edildiği an arasında hasarlanmanın ortaya çıktığının kanıtlanması gerektiğini, neticeten dava dosyasındaki mevcut bilgi ve belgeler ışığında icra takibine esas tazminat alacağının halefiyet ilkesinden hareket edilerek rücuen veya temlik alacaklısı olarak davalılardan talep edilemeyeceği vaki itirazın bu nedenle yerinde olduğuna ilişkin rapor sunduğu görülmüştür.
Davacı tarafın bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesi doğrultusunda bilirkişiden ek rapor alınmış olup, bilirkişinin 24/05/2019 tarihli ek raporunda özetle; davacının 2014 yılının mart-nisan ayları muhtelif zamanlarında farklı sevkiyatlar esnasında hasarlandığı iddiasını doğrulayacak, sevk irsaliyeleri üzerinde dava dışı servis ya da bayilerin, oto yedek parçası emtianın hasarlı olduğunu gösterir herhangi bir şerhlerinin bulunmadığı, bu nedenle ödemenin lütuf ödemesi olduğunu, rücu imkanının bulunmadığını, önceki rapordaki kanaatini devam ettirdiğini, vaki itirazın yerinde olduğuna dair rapor tanzim ettiği görülmüştür.
Eşya Taşıma TTK’nın 856. Maddesi ve devamında düzenlenmiş olup, taşıyıcının sorumluluğuna ilişkin TTK’nın 875. Maddesi: “Taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur.” hükmünü haizdir. Aynı kanunun 889. Maddesi ise “Eşyanın zıyaı veya hasara uğramış olduğu açıkça görülüyorsa, gönderen veya gönderilen en geç teslim anına kadar zıyaı veya hasarı bildirmezlerse, eşyanın sözleşmeye uygun olarak teslim edildiği varsayılır. Bildirimde, zararın gerekli açıklıkla belirtilmesi ve nitelendirilmesi şarttır. Birinci fıkradaki karine, zıya veya hasarın açıkça görünmemesi ve eşyanın tesliminden sonra yedi gün içinde bildirilmemesi hâlinde de geçerlidir. ” şeklinde düzenlenmiştir.Yine CMR Konvansiyonu’nun 17. Maddesi Türk Ticaret Kanunu ile benzer düzenlemeye sahip olup ; taşımacı, yükü teslim aldığı andan, teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumludur.
Hasar dosyaları, ekspertiz raporu, dosya kapsamında taraflarca sunulan tüm deliller incelendiğinde; davalı tarafça taşıması üstlenilen ürünlerin çekince konularak teslim alındığına veya TTK 889. Maddesi kapsamında hasarın süresinde bildirildiğine ilişkin bir belge yoktur. Davaya konu emtiaların taşıma sırasında davalının sorumluluğu altında iken hasarlanıp hasarlanmadığı dosya kapsamından tespit edilememekte olup, karine olarak davalı … ———tarafından eşyanın sözleşmeye uygun olarak teslim edildiği kabul edilmelidir. Zira davacı taraf hasarın davalı taşıyıcı sorumluluğu sırasında meydana geldiğini ve süresinde ihbarda bulunduğunu ispatlayamamıştır. Nitekim İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. HD’nin ——- Karar sayılı ilamı da benzer mahiyette olup: “Davalı taşıyıcı tarafından müşterilerin iade faturaları sonrası, hasar tespit tutanakları düzenlenmiş ise de, bilirkişi heyet raporundan da anlaşıldığı üzere, davacı tarafça hasarın nasıl ve hangi aşamada meydana geldiği, istifleme ile yüklemenin davalı taşıyan tarafından gerçekleştirildiği, davalı … şirketine hasar bildiriminde bulunulduğu hususlarının hiç birinin ispat edilemediği, böylece davalının zarardan sorumlu olmadığına dair adi karineden de yararlanacağı, mezkur karinenin aksinin ispat edilemediği, tüm bunlar dikkate alındığında, davalının sorumluluğundan ve taşıma esnasında gerekli özeni göstermediğinden bahsedilemeyeceği, sigortalısına sigorta şirketinin tazminat ödemesinin hatır ödemesi (ex gratia) niteliği taşıdığı, bu nedenle sigorta şirketinin dava tarihi itibariyle geçerli şekilde halef olduğu ya da temlik aldığını bir alacak hakkının bulunmadığı anlaşıldığından … ” hükmünü haizdir. Hal böyle olunca bilirkişi raporu doğrultusunda açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, hasar dosyaları, ekspertiz raporu, bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde: Davanın davacı … şirketinin sigortalısına ait emtiaların hasar görmesi nedeniyle taşıyıcı ve taşıyıcının sigortacısından rücuen tazminat istemli başlatılan icra takibine itirazın iptali davası olduğu tespit edilmiş, davalı tarafın zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı anlaşılmış, hasar gören emtiaların davalı taşıyıcının sorumluluğu kapsamında taşıma sırasında hasara uğradığı davacı tarafça ispatlanamadığından ödemenin lütuf ödemesi kapsamında olduğu kanaatine varılmış, bilirkişi raporu denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuş, rapor doğrultusunda davacının davasının esastan reddine karar vermek gerekmiş, koşulları oluşmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın esastan reddine,
2-Koşulları oluşmadığından kötü niyet tazminatına yer olmadığına
3-Alınması gereken 44,40-TL harçtan peşin alınan 83,51-TL harcın mahsubu ile bakiye 39,11-TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından yapılan 110,20 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalılar yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.19/07/2019