Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/217 E. 2019/1263 K. 27.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/217 Esas
KARAR NO: 2019/1263
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
DAVA TARİHİ: 25/02/2016
KARAR TARİHİ: 27/11/2019
Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile eşi —-, davalı şirketin ortağı olduğunu, şirket hisselerinin %55’i dava dışı —, geri kalan kısmının da müvekkiline ait olduğunu, dava konusu — tarihli genel kurul toplantısına – kadar — yıl- her iki ortak da şirketi, münferit yetkili müdür olarak temsil ettiğini, ancak, -, davalı şirketteki çoğunluk payını kötüye kullanarak, TTK hükümlerine aykırı şekilde, müvekkilini müdürlükten azlettiğini ve kendisini tek yetkili müdür olarak seçtiğini, tek yetkili olarak usulsüz ve kukuka aykırı olarak işlemler yaptığını, müdür ortak dava dışı -, davalı adına kullanılan banka kredilerden şahsi hesabına usulsüz aktarmalar yaptığını, şirkete borçlandığını ve şirket zor durumda olmasına karşın bunları geri ödemediğini vb. işlem ve eylemleriyle şirketi kölü yönettiğini, müvekkilinin – – gönderdiği – tarih ve – nolu ihtarla bu durumları bildirdiğini, aynı zamanda davalı Şirket de,- tarih ve – nolu ihtarla,- – borcunu ödemesini istediğini, şirket bu nedenlerle kredi geri ödemelerinde ve borç ödemelerinde sıkıntıya girdiğini, söz konusu kredilerin geri ödemesinin vade tarihinde yapılabilmesi amacıyla müvekkil, son iki aylık dönem içinde -TL şirket içine şahsi hesaplarından para transfer etmek zorunda kaldığını, müdür ortak —, kötü yönetime son verme ve borcunu şirkete ödeme taleplerini yerine getirmediğini, aksine, usulsüz yöntemlerle müvekkilinin, şirketteki faaliyetlerini engelleme ve müdürlükten azli için işlemlere başladığını, — Müvekkilinin şirketteki müdürlük yetkisini kaldırmak, kendi işlemlerini ibra etmek amacıyla tek taraflı olarak hazırladığı “Gündem Maddeleri” ile usulsüz/geçersiz müdürler kurulu yaptığını, – müdürler kurulu toplantısı için; – tarih ve -nolu davet mektubu gönderdiğini, müvekkilince, bu davete verilen yanıtta tek taraflı belirlenmiş gündemle, müdürler kurulunda karar alınamayacağı; bu gündemle yapılacak genel kurulun, tarafların ihtilaflı olduğu bu aşamada “kötü niyetli” olduğu açıkça bildirdiğini, bu çerçevede müvekkilinin– tarihinde yapılan müdürler kurulu toplantısında — yapılmasına muhalefet ettiğini (ek- 8), zira: 6102 sayılı TTK md. 617’c göre; limited şirketlerde, genel kurul müdürler tarafından toplantıya çağırılır hükmünün olduğunu, Md. 624/Te göre ise: şirketin birden fazla müdürünün olması halinde, bunlardan birinin genel kurul tarafından başkan olarak atanması gerekli hükmünün olduğunu, ancak, davalı şirketin “müdürler arasından başkan seçilmesine” dair herhangi bir kararı bulunmadığını, yine TTK md.624/3 gereği; birden fazla müdürün varlığı halinde bunların çoğunlukla karar alabileceği, eşitlik halinde başkanın oyuna üstünlük verileceğini kabul ettiğini, oysa; Serdar Saruhan’ın, davalı şirkette “müdürlerin başkanı” şeklinde bir sıfatı bulunmadığını, — yetkisiz şekilde, TTK hükümlerine aykırı olarak usulsüz ve geçersiz müdürler kurulu toplantısı yaptığını, bu usulsüz toplantı sonucunda belirlediği gündem maddeleriyle de, Genel Kurul çağrısı yaptığını, usulüz/geçersiz — tarihli müdürler kurulu toplantısına istinaden yapılan – tarihli — de alınan kararlar yok hükmünde olduğunu, — da müvekkilinin toplantının usulsüz olduğunu, alınacak kararlara itiraz ettiğini ve oy kullanmayacağına tutanağa geçirdiğini, toplantıda şirket müdürlerinin yetkilerinin kaldırılmasına, müdür olarak münferit imza ile sadece — temsil etmesi ve ayrıca — yıllarına ait finansal tabloların kabulüne karar verildiğini, kısaca — müvekkilinin şirketteki müdürlük yetkisini kaldırmak amacıyla, çoğunluk payını dürüstlük kurallarına aykırı kullanarak genel kurul toplantısı yaptığını, yapılan bu genel kurul toplantısı yoklukla malul olduğunu, kötü yönetimi, borçlanma yasaağına aykırı davranması ve bu durumun davalı şirketin ödeme aczine düşmesine neden olduğu kendisine ihtar edilen —–; kötü niyetli olarak, müvekkilinin müdürlükten azli ile kendisinin tek başına müdür olabilmesi için dürüstlük kurallarına aykırı şekilde genel kurul kararları alındığını belirterek —– davalı şirketi temsil yetkisinin kaldırılması ve yerine müdür tayin edilmesini yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının hukuki dayanaktan yoksun ve afaki olduğunu, davacı genel kurulun usulsüz toplandığını iddia etmişse de böyle bir durumun olmadığını, genel kurulun usulüne uygun toplandığını, davacının açtığı önceki davanın da müvekkili lehine sonuçlandığını, davacının müdürün tek başına genel kurul çağrısı yapamayacağını iddia etse de TTK624/3 maddesine göre genel kurul çağrısı yapıldığını, belirterek, açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, davalı şirketin —— tarihli olağan ortaklar genel kurulunun yok hükmünde olduğunun tespiti, bu kabul görmememsi halinde genel kurul kararlarının iptali taleplidir.
TTK.nun 620. maddesine göre limited şirket ortaklar genel kurulunda bir karar alınabilmesi icin, ayrıca bir yasal düzenleme bulunmadığı ve şirket ana sözleşmesinde aksi öngörülmediği takdirde genel kurul kararları toplantıda temsil edilenlerin oylarının salt çoğunluğu ile alınır. Farklı nisap aranan haller saklıdır. TTK.nun 622. maddesine göre, anonim şirket genel kurul kararlarının butlanına ve iptalihe ilişkin hükümler kıyas yoluyla limited şirketlerde de uygulanacaktır.
Davacının şirket ortağı olduğu, bu davayı açmakta taraf sıfatı, hukuki yararı olduğu anlaşılmıştır. Yine davanın, TTK.unn 445. maddesine göre 3 aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı, şirketin merkezi itibariyle davanın kesin yetki kuralına uygun şekilde mahkememizde açıldığı anlaşılmaktadır.
İptal davasını muhalefet şerhi koyan pay sahibi açabilir. Eldeki davada davacı belli bir maddeye muhalefet şerhi yazdırmamıştır. Ancak davacı toplantı başında (ki Yargıtay kararlarında karar alınmadan önce konulan muhalefetler dahi geçersizdir) usulsüz çağrı yapıldığını ileri sürmüştür.
Esasen iptal talebi yönünden muhalefet şerhinin dava şartıdır. Bununla birlikte butlan talebi de mevut olduğundan çağrı ve alınan kararlar irdelenmek durumunda kalınmıştır.
Davacı, davalının şirket müdürü olmakla birlikte tek müdürü olmadığını ve tek başına genel kurula çağrı yapamacağının ileri sürerek toplantının ve alınan kararların yok hükmünde olması gerektiğini ileri sürmüştür. Ayrıca mahkeme aksi kanaatte ise de, kararların iptaline karar verlimesini talep etmiştir.
Davalı şirket ortaklık yapısı itibariyle, iki ortaklı olup, davacı … %45, dava dışı ——- %55 oranında pay sahibi olarak ortak durumundadır. Ayrıca her iki ortak da münferit imza ile yetkili durumundadır.
— tarihli genel kurul, —- tarihli çağrı mektubu ile toplanmıştır.
Dava dışı müdür —— tarihli müdürler toplantısında, genel kurul toplantı gündemini belirleyerek çağrı hazırlamış, davacının da hazır bulunduğu müdürler toplantısında davacı, davacının buna yetkisinin de olmadığını belirterek genel kurul yapılmasına muvafakatı olmadığını şerh düşmüştür.
Belirlenen günde dava dışı müdür ve ortak ———- asaleten, davacının temsilen hazır bulunduğu şekilde toplantı yapılmıştır.
TTK.nun 617. maddesine göre genel kurula çağrı müdürler tarafından yapılır. Genel kurul toplantı gününden en az 15 gün önceden toplantıya çağrılır. TTK.nun 624. maddesine göre birden fazla müdür olması halinde bunlardan biri genel kurul tarafından müdürler kurulu başkanı tarafından atanır ve müdürler kurulu çoğunlukla karar alır. Şayet oylarda eşitlik olursa başkanın oyu üstün sayılır.
Davacı şirkette müdürler kurulu başkanı olarak dava dışı —– seçildiğine dair bir genel kurul kararının mevcut olmadığını ileri sürererk çağrının yetkisiz kişi tarafından yapıldığından sahisle yokluk iddiasında bulunmuştur. Ancak TTK.nun 617. maddesine göre genel kurulun, münferit iki müdürden biri tarafından toplantıya çağrılmasında yokluk gerektiren bir durum görülmemiştir. Aksi halde bu gibi iki ortaklı ve müdürlü şirketlerde genel kurulun toplanması mümkün olmaz ki şirketin organsızlığı sonucu doğar. Eldeki davada çağrı yapan münferit yetkili müdür olup, bir müdürler kurulu başkanı da seçilmediğinde göre, müdürün yetkisiz olduğundan söz edilemez.
— tarihli genel kurulu toplantısında paylar %100 oranında temsil edilmiştir. Diğer bir ifadeyle toplantı ve karar nisabı hususlarında da butlan sebebi mevcut değildir.
Toplantıda alınann kararların iptali gerekip gerekmediği konusunda ise tek tek alınan kararların incelenmesi gerekir.
Toplantının 3. maddesinde —- ve – yılı müdürler kurulu faaliyet raporları okunarak oy çokluğu ile kabul edilmitir.
Toplantının 4 . maddesinde ise – ve — yılı müdürler kurulu finansal tabloları okunarak oybirliği ile kabul edilmediği karara bağlanmıştır.
Toplantının 5. maddesinde iki müdür birbirlerinin ibrasında olumsuz oy kullanarak iki müdürn de ibra edilmediği kararlaştırılmıştır.
6. Maddesinde kalan karın ihtiyat olarak ayrılması teklifi görüşülerek oyçokluğu ile reddedilmiştir.
7. Maddesinde mevcut iki müdürün görev ve yetkilerinin sona erdirilmesine karar verilmiş, müdür olarak —- aday olmuş, oyçokluğu ile – yıl süreliğine, aylık —–TL ücretle münferit imza yetkisi ile müdür olarak atanmasına karar verilmiştir.
8. maddesinde rekabet yasağı konusunda müdüre izin verilmemesine karar verilmiştir.
Nihayet 9. maddesinde oyçokluğu ile—– bağımsız denetçi olarak atanmasına karar verilmiştir.
Bir mali müşavir bağımsız denetçi marifetiyle şirket defter ve kayıtları üzerinde incelem yaptırılmış, bilirkişi, —- tarihli raporunu sunmuştur.Raporda özetle, toplantıya çağrıda usulsüzlük olmadığı, butlan sebebinin olmadığı; ancak 3, 7 ve 9 maddelerinin iptalinin gerektiği belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu mahkememizce denetlenmiş, çağrının usulsüz olmadığına ilişkin görüşü, yukarıda açıklandığı gerekçelerle mahkememizce de benimsenmişse de, rapordaki diğer tespitlere itibar edilememiştir.
Öncelikle karar sırasında veya karardan hemen sonra belirtilen bir muhalefet şerhi yoktur. Aksi halde dahi, bilirkişi 7 nolu maddeye göre dava dışı —- kendisini müdür olarak seçmesinin, pay sahiplerine ızrar kastı içerdiğini ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu mütala etmiştir. Limited şirketlerde genel kurulun her zaman şirket müdürünü görevden alma ve onun yerine başkasını atama yetkisine sahip olduğu (TTK’nın 630/1), TTK’nın 617/3. maddesi atfı ile toplantıya çağrı, azlığın çağrı ve öneri hakkı, gündem ve öneriler, çağrısız genel kurul, hazırlık önlemleri, yetkisiz katılma konularında anonim şirketlere ait hükümler-bakanlık temsilcisine ilişkin olanlar hariç- kıyasen uygulanacağı, bu anlamda müdürün görevden alınmasında TTK’nın 364. maddesinin kıyasen uygulanacağı, finansal tabloların görüşülüp oyçokluğu ile kabul edildiği ve kanunda gerekli nisapla müdür seçimi yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu bakımdan bilirkişi raporuda bu kararın, diğer ortağın zararına hareket olarak dürüstlük kuralına aykırı olduğu mütalaa edilmişse de mahkememizce bu görüşe itibar etmek mümkün olmamıştır. Yeni TTK döneminde çoğunluk pay esasının geçerli olduğu, %55 pay sahibinin oyuyla müdür seçiminde usulsüzlük olmadığı, müdürün göreve başlayıp diğer ortağın zararına iş ve eylemler yapmadıkça peşinen yapacağı kabul edilerek dürüstlük kuralına aykırılıktan söz edilemeyeceği, bu türde eylemleri olursa da ileride sorumuluk davası açılabileceği ancak bunun genel kurul iptal sebebi olmadığı kanaatine varılmıştır. Azınlığın haklarını kullanmasını önleyen veya yasaklayan objektif iyiniylet kurallarına aykırı bir durum yoktur. Şirkette %45 pay sahibi olan ortak, %55 pay sahibi ortağın, tek başına kendi oyuyla müdür seçilmesi mümkün değildir diyemez. Burada esasen tartışılması gereken müdür için takdir edilen — TL ücretin fahiş olup olmadığıdır ki bu konuda da ücretin fahiş olması nedeniyle iptali gerektiğine ilişkin bir iddia veya ücrete karşı muhalefet şerhi de bulunmamaktadır.
Toplantının 9. maddesi ile bağımsız denetim firması genel kurul tarafından özel denetçi olarak belirlenmiştir. Bilirkişi, genel kurulun 9. maddesi ile özel denetçinin ismen belirlenmesinin kanuna aykırı olduğunu ve iptalinin gerektiğini belirtmiştir.
Muhalefet şerhi olmadığı için iptalin tartışılmayacağı belirtilmiştir. Burada, butlan halinin olup olmadığı, genel kurulun ismen özel denetçiyi belirleme yetkisinin olup olmadığı üzerinde durulması gerekir.
TTK.nun 438. maddesine göre her pay sahibi şirkete özel denetçi atanmasını talep edebilir. Bunun görüşülüp karara bağlanacağı yenr genel kuruldur. Genel kurul bu talebi ya onaylar ya da reddeder. Genel kurul özel denetçi atanmasına karar verirse yani onaylarsa, TTK.nun 438/2 maddesine göre şirket veya her bir pay sahibi 30 içindende şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine başvurarak özel denetçi atanmasını talep talep eder. Şayet genel kurul bu talebi reddederse o halde de, TTK.nun 439. maddesine göre sermayenin en az onda biri , halka açık anonim şirketlerde yirmide birini oluşturan pay sahipleri veya paylarının itibari değeri en az bir milyon TL olan pay sahipleri, üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine başvurarak özel denetçi atanmasını talep talep eder. Mahkeme özel denetçi atanması koşulları varsa bağımsız denetim firmalarının bulunduğu listeden resen atama yapar.Her iki halde mahkemenin vereceği karar kesindir.
Eldeki dosyada ise genel kurul, kendisi bir bağımsız denetim firmasını ismen seçmiş olup, burada TTK.nun 438 vd maddelerindeki müessse işletilmemiştir. Genel kurul her saman kendisi için bir özel denetçi atayabilir. TTK.nun 438. maddesi “Pay sahibinin kişisel hakları” başlığı altında düzenlenen haklardan biridir ve pay sahibinin talebi olması halinde izlenecek prosedürdür. Bu nedenle butlan hali de yoktur.
Yargılama sırasında davalının iki tanığı dinlenmişse de, davanın mahiyeti itibariyle tanıkla ispatı mümkün olmayan davalardan olup, zaten toplantı tutanağından anlaşılan hususları tekrarlayan tanık beyanları da yok sayılmıştır.
Açıklanan sebeplerle bilirkişi raporuna kısmen itibar edilerek aşağıdaki şekilde davanın reddine dair hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE;
2—- tarihli genel kurul toplantısının çağrının usulüne uygun olmadığı iddiasına dayalı yok hükmünde olduğunun tespiti talebinin REDDİNE;
3—- tarihli genel kurul toplantısının iptali talebinin TESPİTİNE;
4- Alınması gerekli 44,40TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 29,20TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 15,20 TL’nin davacıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına
5- Davacı tarafından sarfedilen yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 11,00TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
7- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
8- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 2.725,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 27/11/2019
Tashih Şerhi
Mahkememizin —E., – K. sayılı dosyasından verilen — tarihli kararın hüküm kısmında dava tümden reddedilmiş olup, üç numaraı bertte sehven maddi hata yapılarak “reddine” yerine “tespitine” yazılmış olduğu farkedilmekle ;
Sehven “- –tarihli genel kurul toplantısının iptali talebinin TESPİTİNE”; olarak yazılan kısmın —- tarihli genel kurul toplantısının iptali talebinin REDDİNE”; olarak, HMK. m. 304 uyarınca, henüz tebliğe çıkmayan kararda dosya üzerinden tashihine karar verildi. 13/12/2019