Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/203 E. 2019/1154 K. 05.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/203 Esas
KARAR NO : 2019/1154 Karar
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 19/02/2016
KARAR TARİHİ: 05/11/2019
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili firma ile davalı firma arasında —- tarihinde sözleşme imzalandığını, davalı firma ile 3.şahıs asıl işveren —- arasında —-tarihinde imzalanmış bulunan —uyarınca davalının “kaba ve ince yapı imalat işlerinin yapımını” taahhüt ettiğini, — tarihli Sözleşme ile davalının üçüncü şahıs ile sözleşmesine bağlı olarak da müvekkili firma ile —— projesi kapsamında bulunan mekanik imalat işlerinin yapımını üstlendiğini”, kısaca müvekkili firmanın —- inşaatı kapsamında bulunan mekanik işleri ile ilgili teknik ve idari şartnamelere uygun olarak her türlü mekanik işlerinin malzemesi ve aksesuarları dâhil imalatının, nakliye ve montajının yapılması işlerini eksiksiz olarak yerine getirilmesi konusunda anlaştıklarını, müvekkili tarafından sözleşme gereği tüm işlerin bitirilerek teslim edildiğini ve yapılan işlerin garanti süresinin — tarihinde sona erdiğini ve bu hususun — Noterliğinin — yevmiye no’lu ihtarnamesi ile davalıya bildirildiğini, —-tarihli Sözleşmenin 35.maddenin 35.2 “hakkediş ödemeleri” başlığı altında “Uzman Ekip’in iş sonuna kadar her bir ay içerisine yapacağı hakkediş bedeli fatura karşılığında, fatura tarihinden itibaren 60 günlük çek ile işçilik bedeli (hakkediş bedelinin %40’ı işçilik) 135 günlük çek ile de malzeme bedeli ödenecektir. Uzman ekibin hakkediş ödemeleri, avans ve nakdi teminat kesintileri ile varsa diğer kesintiler düşülmek suretiyle yapılacaktır.” denilmesine rağmen, davalı tarafından ödeme için belirlenen bu sürelerin dışına çıkılarak belirlenen sürülerden de daha uzun zamana verilen çeklerle ödeme yapılarak müvekkilinin zarara uğratıldığını, davalının hakkediş ödemelerini uzun zamana yayarak yapması karşısında bu ödemelerin müvekkili firma tarafından kabul edilmemesi halinde daha sonraki hakkediş ödemelerini alamayacak olması ve daha fazla zarara uğramamak için bu ödemeleri kabul etmek durumunda kaldığını, davalının geç ödemelerinden dolayı nakit ihtiyacını, müvekkilinin bu hakkedişlerden aldığı çekleri,—- firmalarına temlik etmek zorunda kalması sebebi ile zarara uğradığını, davalı tarafından yapılan ödemelerin sözleşmeye uygun olarak ödenmemesi sebebiyle, müvekkili firma tarafından alınan çeklerin faktöring firmalarına belli oranlarda faiz ödemek kaydı ile nakit para ihtiyacını karşılamak zorunda kaldığını beyanla davalının sözleşmede öngörülen sürelerin aşılması sebebiyle ödemeler yapması sebebi ile vade farklarından dolayı uğranılan ve asgari bedeli —.-TL olarak belirledikleri belirsiz değerli işbu alacağın bilirkişi marifetiyle ve toplanacak deliler ışığında gerçek değerinin belirli hale getirilerek —- tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline hükmedilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini vekaleten talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının kanuna aykırı olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden işin görüldüğü, müvekkili tarafından sözleşme bedelinin tam olarak ödendiği, davacı yanca geç yapıldığı iddia edilse de tamamının ödenmiş olduğunun davacının kabul ve ikrarında olduğunu, bu hususta bir uyuşmazlık bulunmadığını, davacı tarafın asıl borca ilişkin ödemelerini ihtirazı kayıtla aldığına veya ödemeleri alırken fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğuna dair bir iddiası veya delili bulunmamakta olduğunu, ödemenin davacı tarafça ihtirazi kayıt koymaksızın ödenmesi sebebiyle asıl alacağa bağlı tüm alacak kalemlerinin son bulduğunu, izah edilen ve resen gözönüne alınacak sebeplerle davanın usul ve esastan reddine, yargılama giderlerinin ve ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE :
Dava; Hukuki niteliği itibariyle; taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkiye istinaden davalının hakkediş ödemelerini gecikmeli yapması nedeniyle davacının davalıdan vade farkı alacağına hak kazanıp kazanmadığı ilişkindir.
İlgili Bankalardan taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden verilen ve yapılan çekle ödemelere ilişkin kayıtlar getirtilmiş her iki tarafın tacir olması ve ticari defter tutma yükümlülüğünün bulunması gözönüne alınarak dosya mali müşavir, inşaat mühendisi ve sözleşme uzmanından oluşan heyete verilerek tarafların ticari defterleri, taraflar arasındaki sözleşme, gelen banka kayıtları ve dosya kapsamı incelenmek suretiyle bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi Heyeti Raporunda; Mali yönden ve teknik yönden yapılan inceleme ve değerlendirme yapıldığı, taraflar arasındaki Sözleşme kapsamına yapılan işin Sözleşme ve ekleri Teknik Şartnamelere uygun tamamlanmış olduğu, toplam iş bedelinin sözleşmedeki bedelden fazla olmasından dolayı tarafların da mutabakatı ile iş miktarında artış meydana geldiği, yapılan imalatlara dayalı hakkedişlerin düzenlenip taraflarca onaylandığı, iş miktarı, işin süresi ve işin toplam bedeli ile kesintiler konusunda taraflar arasında herhangi bir ihtilaf bulunmadığı, işin işverence teslim alınmış olduğu, davalı ile davacı arasında akdedilmiş olan eser sözleşmesinden kaynaklanan hakkediş alacaklarının Sözleşmenin 35.2 nolu maddesi hükmünde kararlaştırılan vadelerde ödenmeyip gecikmeli ödenmesi nedeniyle hak kazanılan vade farkı alacaklarının tahsilini talep ettiği, ancak bunun için davacının ödemeyi kabul esnasında ya da hemen öncesinde bu hakkını saklı tutmuş olması gerektiği veya işin niteliğinden saklı tutmuş olduğunun anlaşılması gerektiği, buna ilişkin bir kayıt bulunmadığı, dolayısıyla davacının bu davadaki talebinin yerinde olmadığı, dava tarihi itibariyle iddia ve talep ettiği gibi bir alacağının olmadığı mütalaa edilmiştir.
Taraflar arasında — tarihinde — projesinin mekanik imalat işleri için —TL +KDV bedelli ve – gün iş sürekli — iş bitim tarihi) Sözleşme akdedilmiştir. Davacı —.Noterliğinin — tarih ve — Yevmiye nolu ihtarnamesi ile; hakkediş ödemelerinin sözleşmede belirtilen tarihlerde ödenmediğin, daha uzun sürelerde ödenerek zarara uğradığını, faktoring firmalarına ödediği vade farkından doğan zararın – gün içinde ödenmesini talep etmiştir.—-Projesi mekanik işler için taraflar arasında toplam 11 Hakkediş düzenlenmiş ve onaylanmış olup, toplam iş bedeli de —.-TL+KDV (kesintiler hariç) olarak belirlenmiştir.
Dosyadaki beyan ve belgelerden Sözleşme kapsamında yapılan işler, hakkedişler ve ödeme miktarları konusunda taraflar arasında herhangi bir ihtilaf bulunmadığı anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki ihtilaf ödemelerin geç yapılması ve bundan dolayı davacının uğradığı zarar ve vade farkı talebine ilişkindir.
Davacı, davalıya çekmiş olduğu —- tarihli İhtarnamede, hangi hakkediş ödemelerinin yapıldığını tarihleri ile birlikte göstermiş ve oluşan vade farklarını tablo halinde açıklamıştır.
Taraflar arasında eser sözleşmesi söz konusudur. Tarafların kabulünde olan sözleşme ile kanuna, ahlaka ve adaba aykırı olmamak koşuluyla kararlaştırılan hükümler her iki yan için bağlayıcıdır. Davacı vade farkı/temerrüt faizi isteminde bulunmuştur. Sözleşmede vade farkı uygulanacağına dair bir hüküm bulunmadığı gibi, taraflar arasında vade farkı ödendiğine dair bir uygulamada kanıtlanmış değildir.— tarih,— Esas ve —- Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vade farkı istenebilmesi için, yanlar arasındaki sözleşmede vade farkının ödeneceğinin kararlaştırılmış olması ya da yanlar arasında yapılan uygulama ile kabul edilmiş olması zorunludur. Belirtilen sebeple davacı tarafça vade farkı istenemeyecektir. Bununla birlikte imzalanan Sözleşmenin 35. maddesindeki ödemeyle ilgili hüküm kesin vade niteliğinde olmayıp, alacağın istenebilir olduğunu gösterir. Diğer bir deyişle alacağın muaccel olduğunu gösterir. Bununla birlikte anılan hükmün sözleşmenin diğer hükümleri ile birlikte değerlendirilmesi gerekir. Ancak söz konusu hüküm kesin vade niteliğinde olmadığından temerrüd olgusu gerçekleşmemiştir. Davacı işi teslim edip ödemeleri aldıktan sonraki bir tarihte —-. Noterliğinin —- tarih ve — yevmiye nolu İhtarnamesi ile davalıdan geç yapılan ödemeler dolayısıyla vade farkı talebinde bulunmuştur. Bu haliyle sözleşmenin yürürlükte olduğu, işin yapıldığı ve geç ödemenin gerçekleştiği dönemler dikkate alındığında bir temerrüde düşürme durumunun söz konusu olmadığı görülmektedir.
Kaldı ki davacı taraf tacir olup basiretli davranmak zorunda bulunmakta olup mevzu bahis ödemeleri ihtirazi kayıt koymaksızın ya da fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmaksızın almak suretiyle mevcut durumu kabullenmiş durumdadır. Bu sebeple de karşı taraftan vade farkı talebinde bulunması yerinde bulunmamaktadır.
Belirtilen sebeplerle davacının talebinin yerinde olmadığı, dava tarihi itibariyle iddia ve talep ettiği gibi bir alacağının olmadığı kanaatine varılmış ve davacının davasının reddine karar verilmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
Alınması gerekli 44,40 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 29,20 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 15,20 TL’nin davacıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri 96,70-TL nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
6- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, Davalı Vekilinin yüzüne davacı vekilinin yokluğunda miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/11/2019