Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1357 E. 2022/355 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/1357 Esas
KARAR NO : 2022/355
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 08/12/2016
KARAR TARİHİ: 14/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili —- kızı ve diğer müvekkil — ablası olanı—- davalılardan —- ile dava dışı —- karıştığı trafik kazası sonucunda vefat ettiğini, trafik kazasına karışan —- plakalı aracın davalı —- adına kayıtlı bulunmakta olduğunu, davalı —- şirketinin müvekkili —-maddi tazminat ödemiş olduğunu ancak zararın tam olarak karşılanmadığını, sigorta şirketinin ödenen kısım dışında kalan poliçe limitleri ile sınırlı sorumluluğunun olduğunu, —– sayılı dosyası ile açılan —–davasında sanık —– mahkumiyeti ile sonuçlandığını ve halen temyiz aşamasında bulunmakta olduğunu, maktul —– atfedilecek herhangi bir kusur olmadığını, davalı —- kusurlu olduğunu diğer sürücü—- kusur bulunmamış olduğunu, maktul —– hemşire olarak çalıştığı için yüksek gelir elde etmekte ve annesi —– bakıp gözetmekte olduğunu, müvekkili —– ölümü ile maddi destekten yoksun kalmış bulunduğunu, şimdilik yoksun kaldığı maddi destek için — belirsiz alacak talep ettiğini, —-manevi tazminat talep ettiğini,—- manevi tazminat talep ettiğini,—manevi, — maddi olmak üzere toplam —– kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, tüm yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —— cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin başvuru sahibine ödemede bulunduğunu, böylece poliçeden doğan tüm sorumluluğunu yerine getirdiğini, başkaca bir sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun tespiti açısından davacının gerçekten de destekten yoksunluk zararları olup olmadığının, davalı sürücünün kusurlu olup olmadığının davacı tarafça ispat edilmesi gerektiğini, müvekkili şirket aleyhine yargılama giderine, faize ve vekalet ücretine karar verilmemesini, karar verilmesi halinde müvekkili şirketin sorumlu olduğu azami poliçe teminat limiti ve sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı dikkate alınarak yargılama giderine, faize ve vekalet ücretine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —–cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu kazada vefat eden müteveffa —- müvekkilinin kız arkadaşı olduğunu, merhum —–takılı olmadığını ve ölümünün müvekkilini derinden etkilediğini, merhumun ailesinin afaki ve fahiş rakamlarda tazminat istediklerini, sigorta şirketinin ödemede bulunduğunu, ilgili tazminatı müvekkilinin taksit halinde sigorta şirketine geri ödediğini, davacılardan——merhumun yasal varisi olmadığı için taraf ehliyetinin olmadığını müvekkilinden tazminat talep edemeyeceğini, diğer davalıların sigortadan tazminatlarını aldıklarını müvekkilinden ayrıca tazminat talep edemeyeceklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı —– cevaplarına karşı; davalı vekili cevap dilekçesinde müvekkillerine ulaşıp tazminat teklifinde bulunulduğunu iddia etmiş olsa da davalı vekili sigortadan tazminat alınması için yardımda bulunma teklifinde bulunduğunu, bunun dışında herhangi bir tekliflerinin olmadığını, fahiş talep olduğu iddiasının doğru olmadığını, müteveffanın müvekkili —- ablası olduğunu psikolojik olarak yıkıldığını, davalının kusura yönelik itirazlarının yersiz olduğunu belirtmiştir. Diğer davalı —– cevaplarına karşılık ise; davalı —- müvekkiline yaptığı ödemenin tek taraflı hesap ile yaptığını, ödeme karşılığında davalı şirkete verilen belgenin makbuz niteliğinde bulunduğunu, bu nedenle davalı şirketin bu yöndeki savunmalarının yersiz olduğunu belirterek itirazların reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle;— tarihinde davalı — tarafından —- numaralı araç ile davalı —- sevk ve idaresinde iken davacı — kızı diğer davacı —– içinde yolcu olarak seyahat ettiği esnada meydana gelen trafik kazası sonucu müteveffa —ölümü nedeni ile davalılardan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat talebine ilişkin dava olduğu tespit edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık ise; davalı —- tarafından davacı—- maddi tazminat ödemesinden sonra bu davacının bakiye maddi tazminat alacağının olup olmadığı, maddi tazminat alacağı var ise miktarı, kazada sürücülerin kusur oranları, maddi ve manevi tazminat talep etme şartlarının bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı tespit edilmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, 6098 sayılı BK’nın 53/III. maddesinde düzenlenmiş olup; ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin edilmesi hükme bağlanmıştır. Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse 6098 sayılı BK’nın 53/3. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Borçlar Kanunu’nun 53. maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde, destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.
Sigorta poliçesi, hasar dosyası, ekspertiz raporları, ödeme belgesi vs. taraflarca bildirilen deliller toplanmış ve davacı tarafından bildirilen tanıklar —- davacıların kaza nedeni ile müteveffa —– destek olup olmadığı ve manevi zarar konusunda dinlenilmeleri için—– talimat yazılmasına karar verilmiş olup, davacı tanıkları beyanlarında; —- kocasının eşine ve alilesine maddi ve manevi olarak sahip çıkmadığını,—- eşinin ayrı yaşadıklarını, muris ——– hemşire olarak çalıştığını, evin tüm giderleri ile davacıların ihtiyaçlarını murisin karşıladığını, ödenen tazminat ile davacıların ev aldıklarını ancak halen ekonomik olarak güçsüz bir hayat sürdüklerini beyan etmişlerdir.
Dosyanın trafik kazalarında kusur konusunda uzman makine mühendisi bilirkişiye tevdine karar verilmiş olup, —- tarihli bilirkişi raporunda özetle; —- %100 oranında kusurlu olduğu, dava dışı sürücü —- kusursuz olduğu, davacı taraf yakını müteveffa yaya —- olayın oluşumunda kusursuz olduğu…” şeklinde rapor düzenlenmiştir. Olayın oluş şekline uygun, ceza dosyasında belirlenen kusur raporu ile uyumlu olan kusur raporu hükme esas alınmıştır.
Dosyanın ön inceleme duruşmasında tespit edilen uyuşmazlık ile tarafların iddiaları ve savunmaları, toplanan deliller göz önünde bulundurularak rapor hazırlanması için aktüerya konusunda uzman bilirkişiye tevdii edilmiş olup, —- tarihli raporda özetle; “…Destekten yoksun kalma tazminat tutarının —-teknik faiz ve devre başı ödemeli belirli süreli —– kabulü halinde, davalı — tazminat ödeme tarihi —– itibariyle davacı anne —- hesaplanan destekten yoksun kalma tazminat tutarının — olduğu, davalı —tarafından ödenen—– destekten yaksun kalma tazminat tutarının davacının gerçek zararını karşıladığı, sayın mahkeme tarafından destekten yoksun kalma tazminat tutarının ——- yöntemi ile hesaplanmasının kabulü halinde, davalı —- itibariyle davacı anne — hesaplanan destekten yaksun kalma tazminat tutarının — olduğu, davalı —tarafından ödenen ——destekten yoksun kalma tazminat tutarının davacının gerçek zararını karşıladığı…” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Müteveffa —– son gelirinin kaza tarihindeki değeri dikkate alınarak—- kullanılarak ve—- —- uygulanarak rapor düzenlenmesi için dosyanın daha önce rapor sunan bilirkişiye tevdi edilmesine karar verilmiştir.—-tarihli ek raporda özetle; “…Davalı … tazminat ödeme tarihi —- itibariyle davacı anne —-destekten yoksun kalma tazminat tutarının —-hesaplandığı, davalı — tarafından ödenen —- destekten yoksun kalma tazminat tutarının davacının gerçek zararını karşılayıp karşılamadığının takdir ve değerlendirmesinin — ait olduğu, —– tarafından müteveffanın davacı annesi —- için gerçek zararın karşılanmadığı yönünde hüküm kurulması durumunda, rapor tarihi itibariyle destekten yoksun kalma tazminat tutarının—- hesaplandığı, davalı —- tarafından — tarihinde ödenen — tazminat tutarının rapor tanzim tarihine kadar —- işlemiş yasal faiz tutarı ile güncellenmiş değeri— tenzil edilmesi durumunda —- bakiye destekten yoksun kalma tazminat tutarı hesaplandığı, —– plakalı aracın davalı sürücüsü, davalı işleteni ve davalı sigortacısının müşterek ve müteselsil sorumluluğu yönünden hesaplanan bakiye destekten yoksun kalma tazminat tutarının— kaza tarihi itibariyle kişi başı bakiye —— sakatlanma ve ölüm teminat limiti dahilinde ödenip ödenemeyeceğinin takdir ve değerlendirmesinin Mahkemeye ait olduğu….” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Maddi tazminat talebi açısından değerlendirilmesi gereken ilk husus müteveffanın davacı —-desteğinin olup olmadığı hususudur. Dinlenilen tanık beyanlarında da anlaşılacağı üzere müteveffanın davacı —- kızı olduğu, davacı —— ihtiyaçlarının müteveffa tarafından karşılandığı, dolayısı ile müteveffanın davacıya destek olduğu, kızının ölümü ile davacı—– destekten yoksun kaldığı anlaşılmıştır. Değerlendirilmesi gereken ikinci husus ise davalı —– tarafından yapılan tazminat ödemesinin zararı karşılayacak nitelikte ve yeterli olup olmadığı hususudur. Bu hususta aktüerya bilirkişisinden rapor alınmıştır. Bilirkişi kök raporunda müteveffanın gelir durumu asgari ücret kabul edilerek hesaplama yapıldığı, hâlbuki davacının dava dilekçesinde belirttiği üzere müteveffanın ölümünden kısa bir süre önce hemşire olarak çalıştığı ve asgari ücretten daha yüksek ücret aldığı, müteveffanın kaza tarihinde sigortalı çalışmıyor olmasının hesaplama yapılırken asgari ücretten hesaplama yapılmasını gerektirmediği, zira somut olayda olduğu gibi tazminat davalarında hesaplamanın farazi olarak yapıldığı, müteveffanın hemşire olması ve kazadan kısa süre öncesine kadar hemşire olarak çalıştığının tespit edilmiş olması dikkate alındığında müteveffanın kaza nedeniyle ölmemiş olması halinde hemşire olarak çalışmaya devam edeceğinin kabul edilmesi gerekir. Bu nedenle aktüerya bilirkişinin kök raporundaki hesaplama yöntemi hatalıdır. Aktüerya kök raporunda hem —- tablosuna göre hem de —- göre hesaplama yapılmıştır. —- gereğince hesaplamanın —- uygulanarak hesaplama yapılması gerektiği benimsenmiştir. Ek raporda müteveffanın hemşire olarak aldığı son maaşı kaza tarihine göre güncellenerek asgari ücretin kaç katı olduğu belirlenmiş, —– yöntemi kullanılarak hesaplama yapılmış olduğundan ek rapor hükme esas alınmıştır.
Her ne kadar davacı vekili tarafından bilirkişi kök raporuna süresi içerisinde itiraz edilmemiş ise de, bilirkişinin hesaplama yönteminde açıkça hataya düşmesi, davacının dava dilekçesindeki talebine rağmen davacının gerçek geliri yerine asgari ücret üzerinden hesaplama yapmış olması dikkate alınarak raporun hükme esas alınamayacağı anlaşılmış, belirtilen açık hataların düzeltilerek yeniden rapor düzenlenmesi için dosya bilirkişiye tevdi edilerek ek rapor alınmıştır. Bilirkişi raporunun takdiri delil olması, bilirkişinin raporda açık hesap hatası yapması, ek rapora mahkemece resen başvurulması nedeniyle kök raporun davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşturmadığı kanaatine varılmıştır.
Dava dilekçesinde dava değeri olarak —— maddi tazminat talep edilerek belirsiz alacak davası açılmıştır. Bilirkişi raporlarına itirazlar reddedildikten sonra dava değeri belirli hale gelmiştir. Belirsiz alacak davasında dava değeri belirli hale geldikten sonra davacı tarafından talebini belirli hale getirmesi ve talep yükseltilmiş ise yükselttiği kısım için harç yatırması gerekmektedir. Ancak davacı talebini yükseltmek konusuna taktir hakkına sahiptir. Zira davacı tarafı açmak istemediği bir davayı açmak zorunda bırakmak olanaksızdır. Bu gibi durumlarda dava değeri belirli hale gelmesine rağmen dava değeri artırılmıyor ise davacının talebi dava dilekçesinde belirttiği miktar üzerinden kısmi dava olarak kabul edilebilir. Davacı vekili —–celsede dava değerini artırmayacağını belirtmiştir. O halde maddi tazminat talepli dava değeri — olarak kabul edilmiş,—- —- müteveffanın hemşire olarak çalışması kapsamında alacağı ücret dikkate alınarak hesaplama yapılan ek bilirkişi raporu hükme esas alınmış, bilirkişi ek raporunda belirlenen miktar bu miktarı kapsadığından maddi tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacıların manevi tazminat talebi yönünden yapılan değerlendirmede ise; manevi tazminat, zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli ve tarafların kusur durumu da gözönünda tutularak,——– alınarak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K’nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedileceği öngörülmüştür. Belirtilen hususlar dikkate alındığında davacının kaza nedeniyle kızı ve kardeşini kaybettikleri dava konusu kazada davalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunun belirlendiği, somut olayın özelliği, kusur durumu, davacıların yaşı, tarafların sosyal ve mali durumu dikkate alınarak davacıların manevi tazminat talebinin sürücü ve işleten yönünden kısmen kabulüne karar verilmiş, davacılar tarafından her ne kadar davalı sigortadan da manevi tazminat talep etmiş iseler de, manevi tazminatın sigorta kapsamında olmadığı anlaşıldığından sigorta yönünden manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, sigorta yönünden ret sebebi ayrı olduğundan ayrı vekalet ücretine hükmedilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı —- destekten yoksun kalmaya ilişkin maddi tazminat talebinin KABULÜ ile; — davalı —-yönünden kısmi ödeme tarihi olan —– itibaren, diğer davalılar —- yönünden ise kaza tarihi olan —- tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacı —- verilmesine,
2-Davacıların manevi tazminat taleplerinin davalı —- yönünden REDDİNE,
3-Davacıların manevi tazminat taleplerinin davalılar — ve —- yönünden KISMEN KABULÜ ile; davacı—– kaza tarihi olan — tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar —– müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
4-maddi tazminat yönünden yeteri kadar harç alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
5-Maddi tazminat yönünden davacı tarafından yatırlan 80,70 TL peşin harç (maktu) ve 29,20 TL başvuru harcı toplamı 109,90 TL’nin davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacı —– verilmesine,
6-Maddi tazminat yönünden, davacı tarafından harç dışında yapılan 1.754,35 TL yargılama giderinin davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacı —- verilmesine,
7-Maddi tazminat yönünden, davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesindeki esaslara göre belirlenen 1.000,00 TL avukatlık ücretinin davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacı —– verilmesine,
8-Manevi tazminat davası yönünden kabul edilen kısım yönünden alınması gerekli 4.781,70 TL harçtan davacının yatırmış olduğu 264,27 TL peşin harcın mahsubu ile —davalılar —— müşterek ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
9-Manevi tazminat davası yönünden yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
10-Manevi tazminat davası yönünden davacı —- kendini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 7.300,00 TL vekalet ücretinin davalılar —- müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacı —– verilmesine,
11-Manevi tazminat davası yönünden davacı —-kendini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılar —-müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacı —-verilmesine,
12-Manevi tazminat davası yönünden davalı—– kendini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı —- verilmesine,
13-Manevi tazminat davası yönünden davalı —- kendini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı —–verilmesine,
14-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı diğer tarafların yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 14/04/2022