Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1343 E. 2019/406 K. 16.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1343 Esas
KARAR NO : 2019/406
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 06/12/2016
KARAR TARİHİ: 16/04/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı …aleyhine İstanbul Anadolu 9. İcra Müdürlüğü’nün———– E. sayılı dosyası ile başlattıkları ——–TL miktarlı icra takibi ile gönderilen ödeme emrine itiraz edildiğini, davalı ile müvekkili arasında ticari ilişkinin bulunduğunu, müvekkilinden davalının farklı zamanlarda satın aldığı ürünlere ilişkin olarak farklı tarihlerde faturalar düzenlendiğini, bu faturalar karşılığında davalının herhangi bir ödeme yapılmadığını, söz konusu 25.429,14 TL’lik borç tutarı, fatura alacağı olarak icra takibine konu edildiğini, ancak davalı tarafından hukuki dayanaktan yoksun olarak itiraz edildiğini, davalının, icra takibini durdurmak ve hukuki işlemleri sekteye uğratmak adına yapmış olduğu itirazın hukuka aykırı olduğunu ve bu nedenle huzurdaki davayı açmak zorunda kaldıklarından borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, % 20’den az olmamak şartıyla icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, harca esas değer üzerinden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalının davacıya hiç bir borcunun bulunmadığını, davalı ile davacının arasında hiç bir ticari ilişkinin bulunmadığını, davacı tarafın tek taraflı olarak düzenlediği ve hiç bir karşılığı olmayan faturalar nedeniyle müvekkilinin borçlu olduğunun iddia edilmesi hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafından hiç bir hizmet verilmediği halde davalıya fatura tanzim edilmesinin mümkün olmayacağını, davacının sırf fatura tanzim etmiş olması alacaklı olduğunu göstermeyeceğini, dolayısıyla davacı tarafça iddia etmiş oldukları faturaları kabul etmediklerini ve itiraz ettiklerini, ayrıca davacı tarafından iddia edilen faturaların müvekkili şirkete hiç bir zaman gönderilmediğini, haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, haksız ve kötü niyetli davacının takip konusu alacağın %20’si olmamak üzere tazminata mahkumiyetine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava,hukuki niteliği itibariyle; davacının başlatmış olduğu faturaya dayalı İstanbul Anadolu 9. İcra Müdürlüğünün ———- E sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
——- tarihinde başlatılan icra takibine davalı tarafça 7 günlük itiraz süresi içerisinde ——– tarihinde itiraz edilmiş olup, davacı tarafından mahkememize 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın tacirler arasında olması nedeniyle mahkememizce ticari defterlerin incelenmesi için taraflara gün verilmiş, davacı taraf ticari defterlerini belirlenen günde mahkememize ibraz etmiş, davalı ise yerinde inceleme talep etmiştir. Mahkememiz tarafından re’sen seçilen Mali Müşavir Bilirkişi ———— tarafından,davacı tarafın defterleri incelenmiş, bilirkişinin ———- tarihli kök raporunda özetle; davacı şirketin incelenen defterlerine göre davalıdan ——- tarihi itibariyle ——–L tutarında alacağının raporlandığı görüldüğünü, davacı tarafın takipte——-TL tutarınca alacak isteminde bulunduğu, davalı vekili inceleme günü için arandığını, netice alınamadığını, davalı şirketin mali müşavirinin gün belirlenebilmesi için arandığını, ancak herhangi bir dönüş yapılmadığını, dosyadaki mevcut belge ve bilgilere göre davacının alacak talebinde bulunabileceğinin mahkemece kabulü halinde davacının davalıdan 17.06.2016 takip tarihinde 25.429,14 TL tutarınca alacağının bulunduğunun ve takipte yıllık % 9 ve sonraki dönemlerde değişen oranlarda yasal faiz isteminin mümkün bulunduğunun söylenebileceğine dair rapor hazırlandığı görülmüştür.
Davalı vekili bilirkişi raporuna itiraz etmiş olup, 24/09/2018 tarihli dilekçesinde özetle; Bilirkişi tarafından müvekkil şirketin adresine gelinmediği, raporun bu nedenle eksik ve hatalı olduğunu, davalı ile davacı yan arasında hiçbir zaman ticari ilişki olmadığını, hizmet alınmadığını, bu nedenle faturaları kabul etmediklerini, sadece fatura tanzim edilmiş olmasının fatura içeriğinin doğru ve haklı anlamına gelmeyeceğini, aynı zamanda faturanın muhataba tebliği ile fatura konusu emtianın hizmetin de yine muhataba teslimi/ifası olgularının faturayı tanzim eden tacir tarafından hukuken geçerli deliller aracılığı ile ispatlanması gerektiğini, faturalarda teslim alan imzasının olmadığını, sevk irsaliyelerindeki imzaların müvekkil şirket yetkililerine ait olmadığını bu nedenle ek rapor alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce davalı tarafın bilirkişi raporuna itirazı ve bilirkişi raporunda davalının yerinde inceleme talep etmesi ancak bilirkişice yerinde inceleme yapılmaması nedeniyle yeniden gün tayin edilmiş ve bilirkişiden ek rapor alınmıştır. Mahkemece alınan ek raporda özetle; Davalı şirketin ibraz ettiği defterlerinin sahibi lehine delil vasfına haiz olduklarını, davalı şirketin incelenen ticari defterlerine göre davacıya 17/06/2016 takip tarihi itibariyle 25.429,14-TL alacağının raporlandığı, davalı tarafın takibe konu faturaları ticari defterlerine işlemesine rağmen hizmet almadığı beyanında bulunmuş olup, sevk irsaliyelerinde bulunan imzaların davalı çalışanı veya davalı yetkililerine ait olup olmadığı konusunda takdirin Mahkemeye ait olduğunu, davacının davalıdan 17.06.2016 takip tarihi itibariyle 25.429,14 TL tutarında alacağının bulunduğu ve bu alacağa takipte ve sonraki dönemlerde değişen oranlarda yasal faiz isteminin mümkün bulunduğunun söylenebileceğine dair rapor hazırlandığı görülmüştür.
Ticari defterler HMK 222. Maddesinde düzenlenmiş olup, ilgili kanun maddesine göre;ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Ayrıca belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
Fatura tek başına alacağı ispata elverişli değildir. Fatura konusu hizmetin/malın karşı tarafa teslim edildiğine yönelik başkaca yazılı belgelerle desteklenmesi gerekir.Ancak davacı tarafından düzenlenen faturanın davalı ticari defterlerine kaydedilmesi faturada belirtilen malın/hizmetin alındığına karine teşkil eder.Mal/Hizmet alınmadığının ispat yükü bu durumda davalıya aittir. Davalı bu hususu ancak yazılı delillerle ispat edebilir. Bilirkişi raporundan da anlaşıldığı üzere davalı taraf takibe konu tüm faturaları defterlerine kaydetmiş olup, her iki tarafın defter kayıtları birbiriyle örtüşmektedir.Davalı tarafça fatura konusu malların teslim edilmediği/hizmet alınmadığı, sevk irsaliyesindeki imzaların şirket yetkililerine ait olmadığı yönünde beyanda bulunulmuş, ancak defterlere kaydedilen faturalara itiraz edildiği ya da iade faturası düzenlendiği yönünde her hangi bir savunmada bulunulmamış, davalı defter kayıtlarında, bu yönde bir bilginin de yer almadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle teslim olgusunun gerçekleştiği kabul edilmiştir. Hal böyle olunca ispat yükü davalı taraf üzerinde kalmış ve davalı taraf borçlu olmadığını, hizmet almadığını ispatlayamamıştır.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde: Taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafça davalı tarafa bu ticari ilişki kapsamında fatura ve sevk irsaliyeleri düzenlendiği, ancak davalı tarafça ödeme yapılmadığından icra takibine geçildiği anlaşılmış, Mahkememizce alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli ve denetlenebilir bulunmuş, faturaların her iki tarafın defterlerinde kayıtlı olması nedeniyle malın/hizmetin teslim alındığı kabul edilmiş, bu nedenle davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen tutar üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiş, itirazı iptaline karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-İstanbul Anadolu 9. İcra Müdürlüğü’nün ————E. sayılı icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin aynen devamına,
2-Kabul edilen 25.429,14-TL üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Alınması gereken 1.737,06 TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 307,12 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.429,94 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 29,20 TL başvuru harcı, 307,12 TL peşin harç, 4,30 TL vekalet harcı, 1.000 TL bilirkişi ücreti ve 143,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.484,12-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
7- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 3.051,50-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10/05/2019