Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/13 E. 2021/392 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/13 Esas
KARAR NO: 2021/392
DAVA: Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payının Devri İşleminin Önalım Hakkı Nedeniyle İptali)
DAVA TARİHİ: 23/12/2015
KARAR TARİHİ: 11/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payının Devri İşleminin Önalım Hakkı Nedeniyle İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ——— ortağı olduğunu, ———- ana sözleşmeye, prosedüre aykırı davrandığını, kendisine bildirim yapılmadan ve onayı alınmadan —– hisse adedini —- bedel olarak toplam ——–karşılığı şirketin ———- devrini yaptığını ve fakat kendisine hiçbir yazılı ya da noter kanalıyla bildirimde bulunulmadığını, yönetim kurulunun hisse devrini gizli olarak pay defterine işlediğini, kendisine ön alım hakkını kullanmaması için kasten bildirim yapılmadığını ve şirketin bağlı olduğu ve mevzuat gereği izni alınması gereken ——– da şirket hisselerinin izninin alınmış olduğunu ve fakat kendisinin dışarıda bırakıldığını, önalım bedelinin kendisi tarafından ödenebileceğini, dava konusu hisselerin kendisi adına tesciline karar verilmesini talep ettiği, ayrıca yine kendisinin önalım hakkını kullanmak istediğini belirtmesine rağmen—– tarafından %8 şirket hissesinin davalıya devredildiğini belirten davacı, bu %8′ lik tutar üzerindeki haklarının da saklı olduğunu ifade ettiği, davalının hisse devrinden önce şirkette düşük maaşla çalıştığını, hisse devrinden sonra şirkete ayrıca ciddi maaş,—— tarihinde oluşan genel kurulda yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmemiş olduğunu, yapılan hisse devrinin şirket ana sözleşmesine ve kanuna, ana sözleşmeyi objektif iyi niyet kurallarına,—-ilkesine ve ——- ilişkin esaslara açıkça aykırı, butlan olduğunu, kendisinin hukuki bilgisizlik ve iyi niyeti nedeniyle şu ana dek davalıların yönetici oldukları şirketin—— devirleri için dava açma haklarını kullanmadığını ve bu hakları koruyamadığını ve davalıya ait %2 payın tescilinin iptal edilmesini ve kendisi adına tescil edilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının davayı hisse devrinin gerçekleştiği tarih olan—– tarihinden itibaren iki yıllık yasal süre içerisinde açtığını ancak aynı davanın hisse devrinin öğrenildiği tarihten itibaren 3 aylık hak düşürücü yasal süre içerisinde açılmadığını ve hisse devri sürecinde davacının onayı ve bilgisi olduğunu ve bu durumu davacının dava dilekçesinde ikrar ettiğini, basiretli tacir olan davacının genel kuruluna katıldığı şirketin hisse yapısına dikkat etmemiş olduğu savunmasının kabul görmemesi gerektiğini, sadece birkaç hissedara sahip bir şirkete yeni bir hissedar katılmasını fark etmemenin de hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ve en iyi ihtimalle davanın ———— aylık zamanaşımı süresini dolduğunun kabulü ve bu süre sonrasında açılmış olan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, davacının kötüniyetli olduğunu ve şirketin karar mekanizmalarının etkin çalışmasını engellemeye çalıştığını ve şirketi iş göremez bir hale sokmayı sistematik olarak hedeflediğini, davacının bu yolla haksız kazanç elde etmek istediğini, davacının hisse devrine onay verdiğini, dolayısıyla bu hisse devrinden başından itibaren haberi olduğunu, ilgili davanın reddedilmesi gerektiğini, davacının hisse devrini öğrendiği tarihten itibaren iki yıl, genel kurulda öğrendiği tarihten itibaren ——— sürenin son gününde bu davanın açıldığını ve kanunu bilmemenin mazeret sayılmayacağını vurgulayarak davacının iyiniyetli olduğunun kabulünün de mümkün olmadığını, davacının hisse devrinden haberi olduğunu ve hisse devrine sözlü olarak onay verdiğini, hisse devrinin usulüne uygun olarak yapıldığına dair ————- da kendi lehlerine olduğunu ve açılmış olan davanın dava şartı yokluğu, süresinde açılmaması ve haksız mesnetsiz olması sebebiyle, reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle; davacı,——— davalıya hissedarlardan—– hisseyi devretmiş olması ve bu yasal olmayan devrin iptali ile ön alım hakkı tarafına tanınması için dava açılmış olup uyuşmazlık konusunun ————– hisselerinin devrinde usule uygun olup olmadığı, davacının bu hususta ön alım hakkı bulunup bulunmadığı, bu devrin iptalini gerektiren herhangi bir hukuka aykırılık bulunup bulunmadığının tespiti noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Dava, ————hisse devrinin iptali ve bedeli karşılığında davacı adına pay defterine tescili istemine ilişkindir.
——– pay devri olgusunun diğer pay sahiplerini beklenmedik veya istenmeyen durumlarla karşı karşıya bırakmasını önlemek amacıyla ana sözleşmeye, nama yazılı hisse senetlerinin devrini kısıtlayan veya tamamen yasaklayan hükümler konulabilir ki bu hükümler “bağlam” meydana getirirler ve bu tür senetlere de bağlı nama yazılı senet denir. Davalı şirketin ana sözleşmesinin ————– başlıklı 8/C maddesinde de pay sahiplerine önalım hakkı tanınmak suretiyle bu türden bir bağlam kuralı öngörülmüştür.
Önalım hakkı 6102 sayılı TTK’nunda ayrıca düzenlenmemiş olmakla birlikte, 4721 sayılı TMK 732 vd. maddeleri ile 6098 sayılı TBK 237 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup, buna göre yasal önalım hakkı paydaşa bir payın 3.kişiye satılması durumunda, o pay alıcıya neye mal oldu ise o miktar ile belirli süre içinde satın alma yetkisi verir. Dolayısıyla özünde paydaşlar arasındaki müşterek kullanıma yabancıların sokulmasının önlenmesini amaçlayan bu hakkın, sözleşmeye konularak kullanılmasının da kural olarak ancak 3.kişilere devir halinde söz konusu olacağının kabulü gerekir. Aksinin kabulü yani paydaşlar arasındaki devir halinde de kullanılabilmesi için sözleşmede bu hususun açıkça belirtilmesi gerekir. Aynı şekilde önalım hakkını düzenleyen bağlam kuralı da, anonim şirket ortaklığında yabancılaşmanın önüne geçmek için öngörülmüş pay devrini sınırlandıran bir hüküm olduğundan, paydaşlar arasındaki hisse devrinin de bu bağlam kuralına tabi olduğunun kabulü için ana sözleşmede bu yönde açık bir hüküm bulunması şarttır.
Ana sözleşmede bu şekilde bir bağlam hükmünün bulunması ve ortaklardan birisinin hissesini devretmesi halinde diğer hissedarların ön alım hakkı gündeme gelecektir. Önalım hakkının kullanılması ise hissedarlara yapılan ihtardan itibaren 3 ay ve her halükarda 2 yıl geçmekle hak düşürücü süreye tabi olur. Bu süre hissedarların öğrenme tarihi değil hissedarlara bildirim ile başlar. Bildirim ise ihtar ile sağlanmalıdır.
Davacının dava dilekçesinde dava değerini —- olarak belirtmesine rağmen —- tarihli 16. celsede dava konusu %2 hisse bedelinin —- olduğu ancak harca esas değerin sehven — olarak belirlendiği, —- dikkate alınarak karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır. Davacının harca esas değeri sehven yüksek belirtmesinin basit rakam hatası ve HMK 183. maddesi kapsamında olduğu anlaşılmış, hüküm kurulurken dava değerinin ——— olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuştur.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; tarafların ———- hissedarları olduğu, —tarihli dava dışı —– yapmış olduğu —- devir ve tescil işleminin gerçekleştiği ihtilafsızdır. Uyuşmazlık ise davacının ön alım hakkına sahip olup olmadığı, bu hak var ise hak düşürücü sürenin geçip geçmediği ve ön alım bedelinin ne kadar olduğu hususundadır. Yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere anasözleşmede bağlam hükmü belirlendiği, davacının bu bağlam hükmüne istinaden ön alım hakkına sahip olduğu, hak düşürücü sürenin başlaması için bildirim yapılması gerektiği ancak somut olayda bildirim yapılmadığı bu nedenle hak düşürücü sürenin geçmediği, davanın süresinde açıldığı,—– tarihli bilirkişi raporunda da dava konusu ——– devredildiğinin belirlendiği, bu bedelinde mahkeme veznesine depo edildiği anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile, ———-tarihli dava dışı —- davalı —–yapmış olduğu — pay devir ve tescil işleminin iptali ile söz konusu bu payın davacı —- adına tesciline,
2-Önalım bedelinin — olduğunun tespitine, davacı tarafından yatırılan ön alım bedeli olan —– ————– açılacak hesapta kısa vadede en çok gelir getirecek şekilde vadeli hesaba yatırılmasına, kararın kesinleşmesine müteakip ön alım bedelinin bankada birikecek faizi ile birlikte davalıya verilmesine, davacı tarafından fazladan yatırılan önalım bedelinin kendisine iadesine,
3-Alınması gerekli 273,24-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 136,62-TL harcın mahsubu ile bakiye 136,62-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 27,70-TL. başvurma harcı, 136,62-TL peşin harcın toplamı olan 164,32- TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarfedilen 1.597,50-TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderleirnin üzerinde bırakılmasına ,
7- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
8- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 4.000,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde ———- Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/03/202