Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1166 E. 2019/147 K. 13.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/1166 Esas
KARAR NO: 2019/147
DAVA : Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 25/10/2016
KARAR TARİHİ: 13/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkilinin bir süre evli kaldığını, davalının birlikte yaşadığı dönemde kredi ihtiyacı duyduklarında kredi almak için müvekkiline bono imzalattığını, müvekkilinin bu bonoyu kredinin çabuk çıkması için kendilerinden istediğini zannettiğini, oysa davalının bu senedi kötü amaçlarla kullanma ihtimaliyle sakladığını, müvekkilinin davalıdan boşanıp başka biriyle evlenmesi sonucu kıskançlıktan dolayı elindeki müvekkilinin imzaladığı senedi doldurarak icraya verdiğini, İstanbul Anadolu 9. İcra Müdürlüğünün ———- sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, müvekkilinin maaşına haciz konması üzerine dosyadan ve olaydan haberdar olduğunu belirterek İstanbul Anadolu 9. İcra Müdürlüğünün ——–sayılı dosyası ile yapılan takibin iptali ile davacının davalıya borçlu bulunmadığının tespiti ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkiline verdiği senetteki imzayı inkar etmediğini, davacının borca yeter mal varlığının bulunduğunu, davacı bu mal varlığına güvenerek dava konusu senedi müvekkiline teslim ettiğini, müvekkilinin, davacıya borcunu ödemesi konusunda defalarca iyiniyetli olarak girişimde bulunduğunu ancak sonuçsuz kalınca müvekkili tarafından icra takibine girişildiğini belirterek, açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, bonoya dayalı olarak başlatılan icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Davaya konu İstanbul Anadolu 9. İcra Müdürlüğü’nün ——- sayılı icra dosyası incelendiğinde, —— tarihli takip talebi ile bonoya dayalı olarak aralarında davacının bulunduğu toplam dört borçlu hakkında ——TL asıl alacak ile —TL işlemiş faiz olmak üzere toplam———–TL alacak üzerinden icra takibi başlatıldığı, takip tarihinden itibaren yasal faiz talep edildiği görülmüştür. Davaya konu icra dosyasında, ödeme emrinin davacıya/borçluya ——— tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Davacı takibe konu bonodan dolayı borçlu olmadığını, imzanın kendisine ait olduğunu ancak senedin diğer kısımlarının sözleşmeye aykırı olarak doldurulduğunu, davalının eski eşi olduğunu, boşandıktan sonra bankadan —–TL kredi çekeceğini, bankaya verilmek üzere senet istediğini, kendisini de bedel ve tarih kısmı boş olan bir senet imzalayarak davalıya verdiğini, davalının senedi teminat olarak bankaya verdiğini sandığını, ancak kendisinin sonradan tekrar evlenmesi üzerine davalının senedi ——-TL bedelli olarak doldurup icra takibine giriştiğini, borçlu olmadığını belirterek takibe konan senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalı, davacı ile ——– yılında boşandıklarını, senedin sonradan düzenlenip verildiğini, davacının iddialarını senetle ispat etmek zorunda olduğunu, tanık dinlenmesine muvafakat etmediğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
İmzanın, davacı asile ati olduğu dava dilekçesi ile belirtilmiş olmakla, imza inkarı olmadığından imza incelemesine gerek olmamıştır.
İstanbul Anadolu CBS.nin ———– soruşturma sayılı dosyası celp edilerek incelendiğinde, davacının resmi belgede sahtecilik nedeniyle şikayeti olduğu ancak, soruşturma sonucunda imza inkarının olmaması, taraflar arasındaki ihtilafın hukuki ihtilaf olması gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği görülmüştür.
Yargılama sırasında tanık dinlenmiş, tanıklardan sadece tarafların müşterek çocuğu olan , annesinin kızgınlıkla senedi doldurduğunu kendisine söylediğini beyan ettiği görülmüştür. Ne var ki dava, bono nedeniyle açılan menfi tespit davası olup, HMK.nun 200. maddesine göre miktar itibariyle de senetle ispatı gerekmektedir. Senetle ispat zorunluluğunun istisnalarının düzenlendiği HMK.nun 203. maddesinde eşler arasındaki hukuki işlemlerde tanık dinlenebileceği düzenlenmişse de taraflar boşandıktan sonra düzenlendiği anlaşılan senet nedeniyle dinlenen tanık beyanlarına göre hüküm kurulamayacağı açıktır.
Davacının bononun, kendi iradesine (sözleşmeye) aykırı doldurulduğu iddiasıyla ispat külfetinin davacıda olması, bu konuda yazılı bir belge sunulamadığı gibi yemin gibi kesin delille de dayanmadığı, davacının davasını ispatlayamadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Yargılama sırasında takibin durdurulmasına dair tedbir kararı verilmediği, şartların da oluşmadığı görülmekle davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmemiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
Davalı lehine kötü niyet tazminatına yer olmadığına
2- Alınması gerekli 44,40 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 25.616,25 TL peşin nisbi harcın mahsubu ile kalan 25.571,85 TL’nin talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacının üzerine bırakılması,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
6- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 68.950,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı 13/02/2019