Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/110 E. 2022/401 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/110 Esas
KARAR NO : 2022/401
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/01/2016
KARAR TARİHİ : 26/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının müvekkili ile aynı grup bünyesindeki dava dışı —- başladığını,—– müvekkili işletmeye — tarihinde naklinin yapıldığını, davalının — işten ayrıldığını, işten ayrıldıktan kısa bir süre sonra—- başladığım, müvekkilinin temel olarak malzemelerde yapılan kaynakların tahribatlı ve tahribatsız muayenesinin eğitimlerini ve test hizmetini verdiğini, yeni işverenin de aynı alanda faaliyet gösterdiğini, davalının — belirlenen cezai koşulu ödemesi gerektiğini ve ayrıca —- hükmünü ihlal ettiğini belirterek açıklanan nedenlerle davalının iş sözleşmesinde belirtilen rekabet yasağına aykırı davranması nedeni ile davalı eski çalışan — brüt maaşının — katı tutarındaki cezai şartı sonra artırım hakkı saklı kalmak üzere şimdilik — davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, —- davalı müvekkilinin uğradığı zararların tespiti ile, şimdilik —- maddi tazminatın davalıdan alınarak müvekkile ödenmesine, yargılama giderleri vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının eski işveren —– gerçekleştiren bir firma olduğunu, kaynak kontrolünün, çelik maddeleri birbirlerine—- yapılan kaynakların kontrolünü ifade ettiğini ancak müvekkilinin şuan görev aldığı —— gerçekleştirenleri denetleyen bir üst firma olduğunu, iş bu firmaların benzer işletmeler olmadığının sabit olduğu gibi, rakip firma da olmadıklarını, bu nedenle kurumlar arasında bir rekabetten söz edilemeyeceği gibi, müvekkilinin de herhangi bir rekabet yasağına aykırı davrandığından söz edilemeyeceğini, müvekkilinin —-olarak görev almış olduğunu, dava dışı —— görevinde yer aldığını, bu nedenle her iki görev arasında da benzerlik olmadığını bu nedenle müvekkilinin rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırı davranıldığı iddiasının yerinde olmadığını, tek taraflı cezai şartın geçersiz olduğu, müvekkiline — tarihli istifa dilekçesinin zorla imzalattırıldığını ayrıca müvekkiline zorla imzalattırılan — tarihli istifa dilekçesinde müvekkilinin —- gerçekleştirilecek eğitime öğretmen olarak katılması gerektiği gerekçesiyle çıkış tarihinin —- olarak gösterildiğini, açıklanan nedenlerle davanın öncelikle görev yönünden reddi ile —- gönderilmesine, dava dilekçesinin HMK gereğince yeniden düzenlettirilerek aksi halde davanın açılmamış sayılmasına ve neticeten davanın esastan reddine, mahkeme masraf ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle taraflar arasında akdedilen —–uyarınca davacı şirkette çalışan davalının, şirketten ayrıldıktan kısa bir süre sonra dava dışı rakip firmada çalışmaya başlayarak taraflar arasında akdedilen rekabet yasağı sözleşmesini ihlal ettiği iddiasıyla açılan cezai şart ve maddi tazminat istemli davadır.
Mahkememizce — kayıtları celp edilmiş, incelenen —kayıtlarından davalının davacı şirketten — tarihinde ayrıldığı, dava dışı—–tarihinde işe başladığı tespit edilmiştir. Dosyada mübrez taraflar arasında akdedilen sözleşmede davalının davacı ile rakip firmada işten ayrıldıktan sonra – yıl içerisinde çalışma yasağına ilişkin cezai şart düzenlemesinin mevcut olduğu tespit edilmiştir. Taraflar arasında görülmekte olan —-dosyası celp edilmiş, incelenen dosyada mahkemece takas/mahsup yapılarak asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine —- istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, incelenen gerekçeli kararda Mahkemece haklı/haksız feshe ilişkin bir tartışma yapılmadığı, eldeki davada da davalının haklı nedenle iş akdini feshettiğine ilişkin bir delil bulunmadığı bu nedenle TBK 447/2. Maddenin uygulanamayacağı anlaşılmıştır.
Mahkememizce dosyanın bilirkişiye tevdine karar verilmiş olup, alınan —–tarihli raporda özetle:”Taraflar arasında akdedilen sözleşmelerde yer alan rekabet yasağının konu açısından hakkaniyete uygun sınırlama içerdiği, buna karşılık yer ve süre açısından hakkaniyete uygun bir sınırlama içermediği, bu hali ile kelepçeleme sözleşmesi niteliğinde olduğu ve BK m. 445/1 hükmüne uyarınca geçersiz olduğu, öte yandan BK m. 445/2 hükmü uyarınca sözleşmeyi geçerli olabilecek sınırlara çekerek bu sınırlamalar içinde bir eylemin gerçekleşip gerçekleşmediğinin takdirinin tamamen —-ait olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin geçerli olduğuna kanaat getirildikten sonra davalının yeni işvereni yanında çalışmasının yasak kapsamına girip girmediğinin irdelenebileceği, dosya içeriği dikkate alındığında davalının davacı yanında eğitmen olarak, yeni iş yerinde ise eğitimini verdiği konunun icracısı olarak çalıştığı, bu durumda davalının çalışmasının davacıyı BK m.444/2 anlamında “önemli bir zarara uğratacak” türde olmadığı, cezai şartın geçerliliği ve ödenip ödenmeyeceği sorununun, asıl borç olan rekabet etmeme yükümlülüğünün geçerliliğine ve geçerli olması halinde ise bu yükümlülüğün ihlal edilip edilmediği konularındaki sonuca bağlı olduğu” yönünde görüş bildirmiştir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı tarafça rapora itiraz edildiği anlaşılmıştır.
TBK 445/2 uyarınca Hâkimin aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlama yetkisi bulunduğundan, taraflar arasındaki temel uyuşmazlık TBK 444/2 uyarınca eldeki işçi çalışma alanının, işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlayıp sağlamadığı ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılmasının işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olup olmadığı noktasındadır. Davacı davalının işyerinde eğitim yanında test ve belgelendirme hizmetleri verdiği, müşteri ziyaretleri yaptığını iddia etmekte davalı ise davacı kurumda sadece eğitim hizmeti verdiğini, şu an ise denetçi olduğunu beyan etmektedir.
Mahkememizce bu hususların araştırılması için tanıkların dinlenmesine karar verilmiş olup, dinlenen tanık —-beyanında özetle:”Davalı —iş yerinden tanıdığını, insan kaynaklarında müdür olarak çalıştığını, —- eğitim bölüm başkanı olduğunu, hem sahada kaynak muayene hizmeti verdiğini , hem de bu hizmeti yapan kişilere eğitim verdiğini, eğitim verdiği kişilerin parayla bu hizmeti satın alan kişiler olduğunu, eğitim müfredatını düzenlediğini, dışarıdan bu sertifikayı almak isteyenlere eğitim verdiğini, aktif olarak sahada denetim, tespit yaptığını, müşteri çevresini bu nedenle iyi bildiğini, davalının firmayı tanıma ve firma yetkililerini öğrenme durumunun olduğunu, firmada herhangi bir ürün üretilmediğini, bu faaliyetlerin gerçekleştirildiğini, müşteri ziyaretlerine gittiklerini, —- hem sahada denetim yaptığını hem eğitim verdiğini, sahaya ne kadar sıklıkla gittiğini bilmediğini, eğitim bölüm başkanı olması sebebiyle görevinin eğitim olduğunu ancak uzmanlığı olması sebebiyle sahaya çıktığını, müşteri çevresininin bildiği şirketler ya test hizmeti almak istediğini ya da çalışanlarını belgelendirilmesi için bu hizmeti aldığını, davalının çalıştığı firmanın kendileri ile aynı işi yaptığını ve yine bildiği kadarıyla eğitim de verdiklerini” beyan etmiştir.
Tanık—–Davalı ile davacı firmada beraber çalıştıklarını, davalının eğitim bölüm başkanı yardımcısı olduğunu, hatırladığı kadarıyla eğitim bölüm başkanının — olduğunu, kendisinin —- yıllarında davalı ile çalıştığını, eğitim bölüm başkanının eğitimler verdiği, dışarıdan özel şirketlerden gelen veya bireysel olarak talep eden herkese eğitim verdiğini, tahribatsız muayene konusunda çalışmak isteyenlere eğitim sonunda sertifika verildiğini, davalının sahaya gittiğini görmediğini, eğer saha diye bahsettikleri şeyin test yapmak ve denetim yapmaksa davalının böyle bir şey yaptığını görmediğini, davalının sadece eğitim bölüm başkanının asistanlığını yapmaktayken daha sonra sürekli derse girdiğini, — personel belgelendirme sistemlerinin olduğunu, —kisi olduğunu ve böyle bir yetkinin şirkette olmadığını, yine de test amaçlı test getirdiklerini , —- ancak davalının böyle bir test yaptığını görmediğini, sahanın ayrı bir tecrübe olduğunu, davalı ve —-sahaya çıkmadığını, test laboratuvarlarının herkese açık olduğunu ancak değil davalının kendisinin dahil müşteri çevresini bilmenin mümkün olmadığını, kendisinin personel belgelendirme kısmında görev yaptığını, davalının sahaya gidip —- duymadığını, davalı ile aynı odada oturduğunu, test yapılırken davalının herhangi bir görüşünün kendisinin yanımda alınmadığını, kendisinin şahit olmadığını, testin odada yapılmadığını, laboratuvarda yapıldığını, sonradan davalı ile konuştuğunda —- sahaya gitmeye başladığını, sahada —-yapmaya başladığını duyduğuu, —-, sonradan kendileri ayrıldıktan sonra davacı — işlerini yapmaya başladığını duyduğunu, — asla eğitim vermediğini” beyan etmiştir. Celp edilen İş Mahkemesi dosyasında alınan tanık beyanlarında da davacı tanığı davalının eğitim bölüm başkan yardımcısı olarak çalıştığı ifa edilmiştir. Mahkememizce dinlenen tanık beyanları, tüm dosya kapsamı gözetilerek aşağıda belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili davalının tahribatlı ve tahtibatsız muayene eğitim hizmeti ve test hizmeti verdiğini iddia etmiş, dinlenen davalı tanığı davacı kurumun böyle bir test yetkisinin olmadığını, davalının da test yaptığını hiç görmediğini, bu hizmetlerin dava dışı ——isimli kişiler tarafından yapıldığını beyan etmiş, davacı tanığı ise davalının test merkezinde eğitim bölüm başkanı olduğunu ve muayene hizmeti verdiğini iddia etmiştir. Her iki tanık beyanı birbiri ile çelişmekte olup, davacının dava dilekçesinde davalının eğitim bölüm başkan yardımcısı olduğunu beyan ettiği ve dinlenen davacı tanığı da iş mahkemesinde davalının eğitim bölüm başkan yardımcısı olduğunu bildirdiği halde, Mahkememizde tanık olarak dinlendiğinde davalıdan eğitim bölüm başkanı olarak bahsettiği, davacının da eğitim bölüm başkanının görevlerine ilişkin belgeleri rapora itirazında dosyaya sunduğu, ne var ki dava dilekçesi de gözetildiğinde davalının eğitim bölüm başkanı olmadığının, başkan yardımcısı olduğunun anlaşıldığı, bu nedenle davacının dosyaya sunduğu eğitim bölüm başkanı iş tanımının davalıya uygulanamayacağı anlaşılmış, her iki tarafın da ihtilafsız olarak kabul ettiği husus olan davalının davacı kurumda eğitim hizmeti vermesi hususu ile TBK’nın 444/2. Maddesi bir arada değerlendirildiğinde bu görevin işveren davacının önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olmadığı, bu nedenle rekabet yasağı kaydının geçersiz olduğu, bunun dışında 444/2 maddesi kapsamında geçersiz sayılmayacak olan davalının davacı kurumda test hizmeti verdiğinin veya muayene hizmeti verdiğinin davacı tarafça somut ve kesin delillerle ortaya konulamadığı, her iki tanık beyanının da bu konuda çeliştiği anlaşıldığından Mahkememizce davacının rapora itirazları yerinde görülmemiş, davalı işçinin davacı işveren firmasında muayene hizmeti verdiğine ilişkin hiçbir imzalı belge/görevlendirme yazısı vs. Davacı tarafça kendi kayıtları ile sunulup ispat edilemediğinden davalının davacı işverenden ayrılarak 2 yıl içerisinde aynı şehirde bulunan dava dışı başka bir kuruma geçişinin önemli bir zarara sebep olmayacağı anlaşılmış, TBK 444/2 maddesi gereği rekabet yasağı kaydının geçersiz olduğu kanaatine varıldığından her iki talep yönünden ayrı ayrı davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70-TL harçtan davacı tarafça peşin olarak yatırılan 29,20-TL peşin harç, 269,82-TL ıslah harcı toplamından oluşan 299,02-TL harcın mahsubu ile artan 218,32-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Tarafların artan gider avansı bulunması halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.26/04/2022