Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1066 E. 2022/408 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1066 Esas
KARAR NO: 2022/408
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/09/2016
KARAR TARİHİ: 26/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı—- ilişkin faaliyette bulunmak üzere—-tarafından kurulduğunu, davacı —-ait olduğunu, —- hissesinin dava dışı —- devredildiğini, davalılardan —- oranında paya sahip olduklarını—-ortak olması esnasında tüm ortakların —- boyunca çalışmayı taahhüt ettiklerini, adı geçen davalıların ayrıca şirkette hizmet sözleşmesi ile çalıştıklarını, diğer davalı —- çalışan olduğunu ve diğer davalılar ile birlikte davalı —kurmak amacıyla şirketten ayrıldığını, davalılardan —– kadar şirketi temsil ve ilzama yetkili yönetim kurulu üyesi olarak çalıştıklarını, sorumlu oldukları —- firmalarına aktardıklarını—- müşterilerinin neredeyse tamamını ayarttıklarını, hatta bu eylemleri nedeniyle —- tarihli genel kurulda yönetim kuruluna aday da olmadıklarını,—– davalılar hakkında sorumluluk davası açılmasına karar verildiğini, davalıların önceki eylemleri için —-Sayılı davanın açıldığını, ancak —- sonrası eylemleri için bu davanın açılmasının gerektiğini, ——–döneminde, şirketin —-vermiş olduğu müşterilere ilişkin hizmet sözleşmelerinin sistematik olarak müşterilerce tek taraflı olarak feshedildiği, yapılan araştırmada bunun davalıların yönlendirmesinden kaynaklandığının tespit edildiğini, bu sebeple iş —-tarihli ihtarname ile feshedildiğini, davalıların birlikte ve sistematik olarak davacının müşterilerini— aktardıklarını, davacının çalışanlarını ayarttıklarını, —- dosyasında alınan bilirkişi raporu ile de bu tespitlerin yapıldığını, davalı—-beyanı ile de eylemlerin ikrar edildiğini, davalı şirketin kuruluşu için gerekli sermayenin davalılardan— tarafından temin edildiğini, davalı —-dava dışı—- aktarıldığını, —-ise davalı —- dava dışı —tarafından sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiğini, oysa firmanın—- verdiğini, yine dava dışı —- tarafından davacı ile olan sözleşmenin tek taraflı olarak feshediliğini, fesihte dava dışı şirketin karşılıklı mutabık kalınmış gibi hareket ettiğini, oysa böyle bir mutabakatın bulunmadığını, dava dışı —– davalılardan —- hizmet almak istediğini belirterek sözleşmeyi feshettiklerini,—- yapılan görüşmede davalı —- firmada çalışma yaptıklarını ve işi —–firmasının altında taşeron olarak yapacaklarını söylediğini, oysa davacı şirket nezdinde —- tarafından yapılmış herhangi bir çalışmaya rastlanamadığını, davalılarca, —– tarafından verilen hizmetlerin bedelinin yeni kurulacak şirkete faturalandırılmasının kararlaştırıldığını, müvekkili şirketin kaynaklarını kullanarak müvekkiline faturalandırılmayan çalışmaların tespit edildiğini, —-şeklinde hizmet sunumlarının tespit edildiğini, yine —- tarihli —— faturalandırılmamış hizmet olduğundan mailde bahsedildiğini ancak şirkete kesilen bir fatura bulunmadığını, yine —-ektedir. —- ediyor.—- şeklinde—gönderildiğini, sözleşmelerin davalı şirkete geçirilmesi ile uğranılan zarar miktarının —- olduğunu ancak davalı şirket kayıtları incelenmeden tam tutarın tespit edilemeyeceğini, davalıların eylemlerinin haksız rekabet olduğunu belirterek açıklanan nedenlerle haksız rekabet nedeniyle —- şimdilik —- maddi ve —- manevi zararın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalılar ——- vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava konusu iddiaları, diğer davalılara gönderdiği —– davasına dayandırdığı eylemleri açıkça belirttiğini, bu sebeple TTK m. 60 hükmünde belirtilen – yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, davalılar hakkındaki takipsizlik kararının kesinleştiğini, bu itibarla ceza zamanaşımının da uygulanmayacağını, —— kendi insiyatifiyle ve kendi kararıyla kurduğunu, iş arkadaşı —-maddi destek aldığı gibi diğer davalılardan da borç aldığını ve bunun normal olduğunu, şirketi kendisinin kendisi için kurduğunu, müşterilere kendisi giderek teklifler hazırladığını ve firmaları çalışmaya ikna ettiğini, —-ait olduğu hususunun doğru olmadığı, müvekkilinin şirketi kendisinin kurmasının yanında müşterilerle de kendisi tarafından gidilerek iş alımı sağlandığı, hiç kimse tarafından şirket kurmak üzere yönlendirilmediği, —- devir sözleşmesinin müvekkili tarafından sonuçlandırılmadığını, zira sözleşmenin imza eksikliği nedeniyle uygulanamadığını, durumun genel müdüre bağlı çalışan—- bizzat iletildiğini, dolayısıyla —- müvekkil tarafından devredilmeye çalışıldığı iddiasının asılsız olduğunu, — kendi —– aldığı kararda, tüm sözleşmelerin — devredilmesini şart koyduğunu, bütün firmalara da bunu ilettiğini, zira —-, firmalardan direk hizmet almayı bıraktığını ve—-üzerinden hizmet almaya karar verdiğini, o yüzden — sadece davacı şirkete uyguladığı bir durum değil piyasada ki tüm şirketlere uyguladığı bir durum olduğunu, müvekkili —- bir rekabet yasağı sözleşmesi bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalılar — vekili cevap dilekçesinde özetle, Davacının açmış olduğu—–dosyası ile bu davada aynı beyanlarda bulunduğu, her iki davanın esasları incelendiğinde davacının dayandığı tüm vakaların aynı olduğunun tespit edileceği, bu nedenle derdestlik itirazında bulunduklarını, davanın zamanaşımına uğradığını, davacı şirket ortakları arasında bir takım gruplaşma ve çekişmelerin başladığını, müvekkillerinin şirketten dışlandığını, müvekkillerinin çalışmalarının şirket içinde engellendiğini, taraflar arasında ciddi çekişme ve ihtilafların olduğunu, müvekkillerinin iş akitlerinin —tarihinde haksız olarak feshedildiğini, davacının ısrarla beyan ettiği —- ödemenin ödünç olarak verildiğinin —– tarafından iş mahkemesi duruşmasında açıkça beyan edildiği, müvekkillerinin piyasada bilinen maddi durumları oldukça yüksek kişiler olduğunu, bu güne dek etrafındaki insanlara bir çok kez yardımda bulunduğunu, ödünç verilen ve daha sonra iade edilen bir bedelin baz alınarak haksız rekabet olgusunu ispatlamaya çalışmanın uydurma bir senaryodan öteye gidemeyeceğini, müvekkillerinin —— ile bir bağlantılarının olmadığını, dava dışı ——– dosyasına gönderdiği cevabi yazısında fesih bildirgelerinin ve ihtarnamelerin ekte olduğunu belirttiğini, —- yevmiye numaralı ihtarnamesi ile fesih bildirimini yaptıklarını, ihtarname incelendiğinde; —- tarihli sözleşme gereği sunmakta olduğunuz hizmetlerden şikayetlerimizi ve hizmet kalitesinde ki yetersizliğinin derhal giderilmesini aksi taktirde sözleşmeyi feshedeceğimizi—- yevmiye nolu ihtarnamemiz kapsamında bildirmiştik. —- ihtarnamemize rağmen arada geçen zaman zarfında firmanızca bu konularda eylemde bulunulmamış, bizim için son derece elzem hususların tarafınızca çözümlenemediği görülmüştür—– sözleşmeyi — tarihi itibariyle feshettiğimizi—- dediklerinin görüldüğünü, yani feshin tamamen davacıdan kaynaklandığını, —- sözleşmeyi kendi insiyatifi ile feshettiğini, diğer dava dışı şiketlerle olan işler açısından da müvekkillerinin bir dahlinin olmadığını ifade ederek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle davalıların haksız rekabet teşkil eden eylemlerde bulunduğu iddiasıyla açılan maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Mahkememizce taraflar arasında görülmekte olan—- savcılık dosyası ve—– dosyası celp edilmiş, dosyanın mali müşavir, nitelikli hesaplamalar uzmanı ve finans uzmanından oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilmesine karar verilmiş, alınan —– tarihli raporda özetle:”Dava konusu ihtilafta davalıların “yönlendirmesi” sebebiyle feshedilen bir sözleşmeye rastlanamadığı, sözleşmelerin dava dışı müşterilerin davacıların hizmetlerinden memnun olmadıkları için feshedildiğinin görüldüğü, bu sebeple iş bu davada müşteri ayartmaya dayalı bir haksız rekabet haline rastlanamadığı, davalıların davacı şirketten ayrıldıktan sonra davacıların rakiplerinde belirli birer çalışmalarını yasaklayan rekabet yasağı sözleşmesine rastlanmadığı, davalıların rakip bir şirket kurmalarında ve hatta davacıların müşterilerine kurdukları yeni şirketi ve işlerini tanıtmalarında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı, davacıların dava konusu eylemlerden — tarihinde haberdar oldukları, iş bu davanın —- —-uzun bir ceza zamanaşımının bulunmadığı, yine dava konusu eylemlerin temadi eden eylemler de olmadığı, bu sebeple dava konusu ihtilafta TTK m. 60 hükümde bahsedilen —– yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği, İş hukuku ve ortaklıklar hukukuna yönelik iddia ve savunmalara rastlanmış ise de iş bu davanın konusu olmaması sebebiyle bu iddia ve savunmaların incelenmediği” yönünde görüş bildirmişlerdir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı tarafça rapora itiraz edildiği anlaşılmıştır. Alınan raporun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu anlaşıldığından davacının itirazları yerinde görülmemiş ve aşağıda belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının iddiası davalı —- müşterek olarak diğer davalı — kurarak davacı şirketi maddi ve manevi zarara uğrattığı yönündedir. Davacı bu dava öncesinde davalılar———- dosyası ile sadakat yükümlülüğünün ihlali sebebiyle maddi ve manevi tazminat talepli dava açmış, incelenen dosyada davalılar hakkında eldeki dava ile tamamen aynı nitelikte davalıların gizli olarak —kurdukları, —–gibi dava dilekçesinde ayartıldığı iddia edilen şirketlerle iş birliği yaptıkları, davalıların bir kısım firmalarla davacı şirkette çalışırken gerçekleştirdikleri hizmetlerin faturalandırmasının davacı şirkete yapılmasını engelledikleri yönünde iddialarda bulunmuşlardır. Eldeki davada da dava dilekçesinde davacının iddiaları aynıdır.— ve —- farklı bir iddiada bulunulmamıştır. Yine dava dilekçesinde açıkça — tarihinden sonraki davalıların hukuka aykırı eylem ve zararların bu davada talep edildiği beyan edilmiştir. Ne var ki tüm iddialar (davalıların diğer davalı hesabına para göndermesi, şirketin kurulması, —- —- tarihinden öncesini kapsamaktadır. Hal böyle olunca —-yönünden zaten —- tarihi öncesi eylemler için maddi ve manevi tazminat davası açıldığı, eldeki davada ise tarihlere bakıldığında yeni bir eylemde bulunulduğunun ispat edilemediği anlaşılmış davanın bu davalılar yönünden bu yönden reddi gerekmiştir.
Kaldı ki davalılar zamanaşımı itirazında bulunmuş olup, davacı tarafından davalılara — tarihinde ihtarname gönderildiği,—- ayartıldığının iddia edildiği tespit edilmiştir. Bu durumda bu fiillerden —- tarihinde haberdar olunduğu ve—yıllık zamanaşımının —tarihinde dava tarihinden ince dolduğu anlaşılmıştır. Eldeki davada uzamış ceza zamanaşımının uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerekir ise; savcılık aşamasında bir kısım isnat edilen suçlar yönünden —- kararı verildiği ve güveni kötüye kullanma suçundan Davalılar hakkında yapılan yargılamada —-dosyasında verilen mahkumiyet hükmünün istinaf incelemesinde ——ilamında kaldırılarak beraatlerine karar verildiği, yani suç teşkil eden bir eylemin de bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacının iddiası üç davalı gerçek kişinin bir araya gelerek —kurduğu ve bu eylemin haksız rekabet teşkil ettiğidir. Davalı—- tarihinde kurulmuş olup, sicil kayıtları incelendiğinde davalılar —şirkette resmen herhangi bir ortaklık/müdürlük görevinin olmadığı, şirketin şu anda tasfiye aşamasında olduğu anlaşılmıştır. Davacının davalıların bu ortaklığı kurduğuna ilişkin en büyük iddiası Davalıların diğer davalı —- toplam —- para göndermesidir. Gerçekten de dosyada mübrez kayıtlardan davalı —- hesabına para gönderildiği sabittir. Ne var ki davalılar bu paranın —- yardım amaçlı olarak gönderildiğini, sonrasında iade edildiğini, herhangi bir şirket ortaklığının söz konusu olmadığını iddia etmiştir. Yine davalı —dava dışı —- mahkemesinde tanık beyanlarında — şirket kurması için — de yardım amaçlı — borç para verdiğini beyan etmişlerdir. Dosya kapsamında resmi/gayri resmi olarak —-ortaklığına ilişkin hiçbir delil sunulamadığı tespit edilmiştir. Kaldı ki az yukarıda bahsedildiği gibi —- parayı göndererek şirket ortaklığı kurduğuna ilişkin iddiaları tarihsel anlamda zaten—- konudur. Yine yöneticinin sorumluluğu davası da mevcuttur. Diğer davalı —– ayrılarak —-şirketini kurmasının ise çalışma hürriyeti kapsamında tek başına haksız rekabet teşkil etmeyeceği açıktır. Davacının diğer iddiası davalıların şirket kaynaklarıyla gerçekleştirilen işlerin faturalandırılmasının —- bıraktığı ise de somut bir delil sunmadığı anlaşılmıştır.
Davacının iddialarından biri davalıların—-bölümündeki müşterileri ayarttığı, daha sonra—- geçirildiği,— ayartılarak rakip — sonra da —- devrettiği yönündedir. Yukarıda bahsedildiği gibi davalı — bu iddialar zaten —– konudur. Tarihsel anlamda dosya kapsamında yeni bir iddiaya ve delile rastlanılmamıştır. Yine de diğer davalılar yönünden Mahkememizin bu hususu değerlendirmesi gerekmektedir. Dava konusuna ilişkin düzenleme olan TTK’nın 55/1-b/1. Maddesinde:”Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek” fiili haksız rekabet hallerinden sayılmıştır. Unsurları ise; a)Müşterilen daha önceden başkasıyla sözleşme yapması, b)Başkasıyla yapılan sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltme(ayartma) eyleminin bulunması, c)Sözleşmeye aykırı davranmaya yöneltilen kişinin müşteri olması, d)Yöneltme neticesinde müşterinin sözleşmeye aykırı davranmasının şart olmaması, e)Sözleşmeye aykırı davranmaya yöneltmenin amacının müşterilerin kendisi ile sözleşme yapmasını sağlamak olması olarak sayılabilir. Unsurlardan b bendini kısaca değerlendirmek gerekirse; Müşterinin önceden başkası ile yaptığı sözleşmeye aykırı davranması veya sözleşmeyi sona erdirmesi için onun iradesi üzerinde etki doğuracak eylemlerde bulunmak olarak nitelendirilebilir. Müşterinin iradesinde etki doğurmayacak davranışlar tek başına yöneltme olarak nitelendirilemez. Örneğin sözleşme teklifi göndermek tek başına yöneltme sayılmaz. Önemli olan başkası ile yapılan sözleşmenin sona erdirilmesini sağlamaya yönelik eylemlerdir. Dava dosyasında davalıların davacının var olan müşteri portföyünü diğer davalı şirkete yönlendirdiğine(ayarttığına) ilişkin somut hiçbir yazışma, belge, mail vb. delil sunulamamıştır. Davacının çalıştığı şirketlerle — ticari ilişki kurması tek başına haksız rekabet eylemi teşkil etmez. —- bu şirketleri ayartarak ilişki kurduğu davacı tarafça ispatlanamamıştır. Taraflarca sunulan ve—– firma müzekkere cevaplarında da bu yönde bir delil bulunmadığı tespit edilmiştir. Davacının delil listesinde sunulan ——-firmasının gönderdiği ihtarnamede hizmet kalitesinin yetersizliği sebebiyle sözleşmenin feshedileceğinin bildirildiği tespit edilmiştir. Yine davacının bahsettiği bu şirketlerden — şirketine ilişkin—-dosyasında tanıklardan —beyanında özetle; kendisinin — çalıştığını, —- desteği ve sistem izleme ile ilgili destek alıdıklarını, aralık ortalarında sistem izleme ile ilgili desteği alamamaya başladıklarını, bu sıralarda ortaklardan—- bir görüşme teklif ettiğini ve bu görüşmede şirket ortakları arasında anlaşmazlık nedeniyle şirketi ayırmaya karar verdiğini söylediği, bir kaç ay —— almaya devam ettiklerini fakat sistem izleme desteğini alamadıklarını, mart sonunda da hizmeti alamadıklarından faturalardan düşülmesini istediklerini, sonuçta her iki hizmeti de almamaya karar verdiklerini, nisan başı itibariyle de —– hizmet almaya başladıklarını—– yapılan sözleşmenin sonlanmasında davalıların etkisi olmadığını, almadıklarını hizmete dair faturalar gelince iptal ettirmek üzere görüşmeler yapıldığını beyan etmiştir. Görüldüğü üzere dinlenen tanık da hizmet alınmadığı halde fatura tanzim edilmesi sebebiyle sözleşmeyi sona erdirdiklerini beyan etmiş, davalıların bu firmayı ayarttığı ispatlanamamıştır. Yine —-duruşmada özetle;—-şirketinin iştiraki olduğunu, bir sürü firmayı — altında birleştirdiklerini —- tamamını—-verdiğini, ——– —- yönelik özel bir tavır sergilenmediğini beyan etmiştir. Görüldüğü üzere —- firmasına devri tamamen —— kendi işleyişi ile ilgili olup, devamında —– davacı firmalar ile sözleşmeyi ihlale yönlendirdiğine ilişkin bir delil yoktur. Hal böyle olunca davacının bu iddiaları da yerinde görülmemiştir.
Davacının diğer iddiası şirkette çalışan personellerin istifa ettirilip ——– firmasına geçtiğidir. ——-Haksız rekabete ilişkin bu kısım hükümlerin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız hukuka aykırıdır.” içeriğiyle haksız rekabet hallerinin çerçevesi düzenlenmiştir. Aynı konuda faaliyet gösteren firmalardan biri nezdinde çalışan personelin kendi isteğiyle görevden istifa ettikten sonra davalı şirkete iş başvurusu yaparak davalı şirket nezdinde çalışmaya başlamasının başlı başına haksız rekabet olarak kabul edilmeyeceği zira bu durumun dürüstlük kurallarına aykırılık oluşturmayacağı açıktır. Aynı konuda faaliyet gösteren firmaların ekonomik faaliyette bulunma hakkı mevcut olduğu gibi hizmet akdiyle çalışan işçilerin de anayasadan kaynaklanan çalışma özgürüklerinin mevcut olduğu açıktır.——– Kalifiyeli,tecrübeli işçi alımı yalnızca davalı firmaya özel değil tüm şirketler için ekonomik faaliyeti devam ettirmekte, kar oranını arttırmakta önemli bir şirket yönetim biçimidir. Bu işçilerin geçmişteki tecrübelerinden dolayı davalı firmanın kar oranını arttırması, müşteri çevresini genişletmesi tek başına haksız rekabet eylemi teşkil etmez. Dosya kapsamında davalı şirketin davacı işçilerini çalıştığı sırada ayartarak kendi firmasına katmaya çalıştığına ilişkin bir delil de yoktur.Bu nedenle bu iddiaları da yerinde görülmemiş, dosya kapsamı, toplanan deliller, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın tümden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın tüm talepler yönünden REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70-TL harçtan davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.707,75-TL harcın mahsubu ile artan 1.627,05‬-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı —- tarafından yapılan 44,00-TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalı —– verilmesine,
5-Davalı—tarafından yapılan 44,50-TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalı —- verilmesine,
6-Davalılar —- tarafından masraf yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Tarafların artan gider avansı bulunması halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
8-Davalılar —- kendisini vekille temsil ettirdiğinden maddi tazminat istemi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan —– vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılar —–verilmesine,
9-Davalılar — kendisini vekille temsil ettirdiğinden manevi tazminat istemi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan —- vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılar —- verilmesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalılar vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.26/04/2022