Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/84 E. 2020/89 K. 28.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/84 Esas
KARAR NO: 2020/89
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/01/2015
KARAR TARİHİ: 28/01/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili olan şirketin, davalı şirket ile iki adet abonelik sözleşmesi yaptığını, bu nedenle iki adet ————— nolu aboneliklere sahip olunduğunu, ekte sunulduğu gibi müvekkili olan şirketten abone nosu————— TL, abone nosu ——— —— TL kayıp kaçak bedelinin tahakkuk edildiğinin görüldüğünü, müvekkili olan şirketten bu şekilde kayıp kaçak bedeli tahsil edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, enerji dağıtım şirketinin bir denetim, teknoloji, yatırım yetersizliği ve bir takım tüketicinin bu boşluklardan yararlanmak suretiyle kötü niyetli olarak kaçak elektrik kullanması nedeniyle elektrik dağıtım şirketinin karlığında oluşan eksilmenin hukuka ve mevzuata uygun kişi ve şirketlerden tahsil edilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davalı şirketin müvekkiline sağlanan elektrik dağıtım hizmeti nedeniyle kayıp kaçak bedeli olarak taahhuk ettirilen———TL’nin işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapıldığı ancak süresinde cevap vermediği görüldü.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle davalı şirket tarafından, davacı şirketten tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin haksız olarak tahsil edildiğinden bahisle davalıdan tahsili istemli alacak davasıdır.
Davalı vekili süresince cevap dilekçesi sunmayıp bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ile yetki itirazında bulunduğundan yetki itirazı değerlendirilmemiştir. Dava konusu uyuşmazlığın çözümüne ilişkin dosya Elektrik mühendisi bilirkişiye tevdi edilmiştir. Bilirkişi ———– tarihli raporunda özetle; ” Uluslararası literatürde dağıtım sisteminde oluşan teknik kayıp oranı için kabul edilebilir değerin % 6-8 aralığında olduğunu, bundan dolayı davacı tarafın, kayıp-kaçak değerinin ancak %8’den fazlasını ve trafo kaybını iade alabileceğini, bu nedenle davacı tarafın ———–TL alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır” şeklinde raporunu mahkememize sunmuştur.
Kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun —— tarihli ——–Esas ——- karar sayılı hükmü ile Anayasanın vergi ödevi başlıklı 73 maddesinde: “Herkes kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi , resim , harç ve benzeri mali yükümlülükler Kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi , resim , harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık , istisnalar ve indirimleri ile oranlarına ilişkin hükümlerin de Kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar ile değişiklik yapma yetkisi bakanlar kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli uygulamasının ———- kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden Kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde ——– tarafından belirlenerek uygulandığından ; bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin ——–sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şefaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşısında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan ———-kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
——— tarihinde açılan iş bu davadan sonra ——— tarihinde ——– sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Yasanın 21. Maddesi ile 6446 sayılı Kanunun 17. Maddesinin birinci , üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının a-ç-d ve f bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen onuncu bent ile “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi , bu bedellerin kurumun düzenlediği işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilmiştir. Ayrıca 6719 sayılı Yasa ile eklenen geçici 19. Madde: ” Bu maddeyi ihdas eden kanunla ön görülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik tebliğ ve kurul kararlarının bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve geçici 20. Maddede ise “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi , dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyeti ve Mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri , geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım,sayaç okuma, perakende satış hizmeti , iletim ve kayıp kaçak bedellerinin kurumun bu konudaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunu denetimi ile sınırlamıştır.Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Hal böyle olunca dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ve yapılan değişikliklerin——– yürürlük tarihinde önceki dönemde geçerli olan ——– kararlarına dayalı olarak tahsil edilmiş ve dava konusu edilmiş olan kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedellerin ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır. Bundan başka davanın devamı sırasında dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayrımenkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun veya Anayasa mahkemesinin iptali kararı ile davanın konusuz kalması mümkün olup davanın bu şekilde konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde mahkemece davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair bir hüküm kurulmakta olup böyle bir karar aynı zamanda dava konusu hakkın artık mevcut kalmadığının da tespiti niteliğindedir. Davanın konusuz kalması halinde dava tarihindeki haklılık önem kazanmış olup hangi taraf haklı ise o taraf lehine yargılama gideri ve vekalet ücretinin taktiri gerekmektedir.
Davacı davalı tarafından tahsil edilen bu bedellerin istirdatını talep etmekte olup, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumu değerlendirildiğinde dava açmakta haklıdır. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ———– tarih ——- Esas ———- Karar sayılı ilamı:”Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının , davadan sonra yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olamayacağından , davadan sonra yürürlüğe giren yasal değişiklik nedeniyle dava konusuz kalmışsa davacı lehine vekalet ücreti hükmedilmesi gerekir.” hükmünü haizdir. Öte yandan benzer bir davada ——- Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —– Esas ———K. Sayılı ilamı ile davacı aleyhine gelen bilirkişi raporu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, ———- Bölge Adliye Mahkemesi —– Hukuk Dairesi’nin ——– E. ——- K. Sayılı ilamı ile Mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş ancak Yargıtay ——– Hukuk Dairesi’nin ——- E. ———- K. Sayılı ilamı ile “Yapılan bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık değerlendirildiğinde; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu noktada, mahkemece; HMK’nun 331/1. maddesi uyarınca, konusuz kalan dava hakkında yargılamaya devam edilerek, dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğu tesbit edilmeli ve o tarafın yargılama giderlerine (bu bağlamda vekalet ücretine de) mahkum edilmesi gerekir. Eldeki davada; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Hal böyle olunca; ilk derece mahkemesince, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişiklikleri nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve bu giderlere dahil olan maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde hüküm kurmuştur. Her ne kadar verilen karara direnilmiş ise de henüz aksi yönde Hukuk Genel Kurulu Kararı çıkmadığı anlaşıldığından Mahkememizce de Yargıtay —-. Hukuk Dairesi’nin ——— E. ———– K. sayılı ilamı benimsenerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar vermek gerekmiştir.
Açıklanan sebeplerle eldeki davanın konusuz kaldığı, Yargıtay kararı gereğince başta davasını açmakta haklı olan ve 6719 sayılı yasa kabul edilmese talep ettiği fazladan tahsilatı geri alabilecek konumda olan davacının ; dava tarihi itibariyle dava açmakta haklı olduğu; bu nedenle yargılama harç ve giderlerinin kural olarak HMK 326/1 maddesi uyarınca haksız çıkan aleyhine yükletileceği ve yine aynı şekilde HMK 330/1 maddesi gereğince vekalet ücretinin de dava anında haksız olan tarafa yükletileceğine ilişkin usul hukuku düzenlemeleri çerçevesinde ve ——– BAM —- HD, ——E, — K: — BAM,—. HD.nin ——– E,——-Karar sayılı hükmü de nazara alınarak aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gerekli 54,40-TL maktu harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 3.103,11-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.048,71-TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan harç dahil toplam 684,10-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından artan miktarın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca takdir edilen 3.400,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere tarafların yokluklarında karar verildi. 28/01/2020