Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/807 E. 2018/448 K. 17.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/807 Esas
KARAR NO : 2018/448
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 24/07/2015
KARAR TARİHİ : 17/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, 08.10.2014 tarihinde müvekkilinin olay yerinde yolun karşısına geçerken davalı sigorta şirketine sigortalı davalı idaresindeki ……. plakalı aracın çarpması sonucu sol kolunun kırılmasına sebebiyet verdiğini, olayda davalı sürücünün kusurlu olduğunu, müvekkilinin tedavi masrafları, pasif dönem maluliyeti, yol ve yardımcı gideri olarak her iki davalıdan (sigorta şirketinin limit ile sınırlı olması kaydıyla) şimdilik 1.000-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesini, 10.000-TL manevi tazminatın davalı …….. tarafından ödenmesini, davaya konu kazaya karışan ve daval……evk ile yönetiminde ki …… plakalı aracın 3. kişilere devrinin önlenmesi yönünde teminatsız olarak tedbir konulmasına karar verilmesini, yargılama gideri ile ücreti vekaletin davalılara yukletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA : Davalı Ak Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle, davaya konu kazaya karışan ……….. plakalı aracın müvekkili………. A.Ş nezdinde …. tarihleri arası geçerli Karayolları Motorlu Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesiyle ile sigortalı olduğunu, sigorta şirketinin müşterek müteselsil sorumluluğunun poliçe limiti ite sınırlı olduğunu, poliçe limiti üzerindeki zararlardan müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmadığını, olayla ilgili öncelikle kusur durumunun bilirkişi raporu ile tespitinin gerektiğini, açıklanan nedenlerle davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı ……Z cevap dilekçesinde özetle, olay tarihinde sevk ve idaresindeki aracı ile seyir halindeyken yaya olan davacıya çarptığını, yayayı son anda farkettiğini, yayanın aracın uzaklık mesafesini göz önüne almadan yaya geçidin olmadığı yol noktasında geçiş yaptığını davacının dava açmasının hakkın kötüye kullanma şeklinde oluştuğunu açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE : Dava hukuki niteliği itibariyle, 08/10/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu davacının malul kaldığı iddiası ile açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflarca bildirilen deliller toplanmış ve kaza sonucu davacıda maluliyet oluşup oluşmadığının tespiti hususunda rapor düzenlenmek üzere dosya Adli Tıp Kurumu’na gönderilmiş, ATK tarafından düzenlenen 03/05/2017 tarihli raporla, dava konusu kaza nedeni ile davacının %24 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, tedavi edilmesi halinde 18 ay sonra yeniden çekilecek grafisi ile yeniden muayene edilerek maluliyet oranının yeniden hesaplanabileceği, normalde 4 ay olan iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceği ancak gelişen psödoartroz komplikasyon tedavisinin uzaması nedeni ile iyileşme süresinin 20 aya kadar uzayabileceği yönünde kanaat bildirmiştir.
Meydana gelen kazadaki kusur oranlarının belirlenmesi açısından dosya trafik kazalarında kusur konusunda uzman bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından tanzim edilerek dosyaya sunulan 05/10/2017 tarihli rapor ile meydana gelen kazada davacının, yakın mesafede kavşak ve yaya geçidinin olmadığı yol kesimi üzerinden araç trafiği içerisinden tehlikeli geçiş yapıp solunda seyir halinde gelen vasıtanın hız ve mesafe durumunu dikkate almadığı, geçiş için emniyetli ortamın oluşmasını beklemeden, kendi can güvenliğini tehlikeye düşürecek tarzda tedbirsiz ve dikkatsizce yol üzerinden bulunmaktan dolayı %62,5 oranında kusurlu olduğu, davalı sürücü açısından otobüs durağının uyarıcı nitelikte olduğu ve sürücüler için yayaların yola çıkış habercisi olduğu, sürücünün görüş alanın yeterince kontrol etmeden ve aracın hızını yol ve trafik şartlarına göre ayarlamadan, etkili fren ve direksiyon tedbirine geç kalması nedeni ile %37,5 oranında kusurlu olduğu yönünde kanaat bildirmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş, rapora davacı tarafça itiraz edilmiş ancak rapor dosya kapsamı ile uyumlu ve yeterli görüldüğünden yeniden rapor alınması yönündeki talebin reddine karar verilmiştir.
Davalı Ak Sigorta vekili sunmuş olduğu 27/10/2017 tarihli dilekçesi ile davacı taraf ile maddi tazminat açısından sulh olduklarını beyan etmiş, davacı vekili de 19/09/2017 tarihli duruşmada davalı tarafla maddi tazminat talebi açısından sulh olduklarını, davalı sürücü yönünden manevi tazminat taleplerinin devam ettiğini beyan etmiştir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddiaları savunmaları, toplanan deliller, dinlenen tanık beyanı, alınan bilirkişi raporları bir bütünlük içerisinde değerlendirildiğinde, tarafların maddi tazminat hususunda anlaştıkları, uyuşmazlığın manevi tazminat talebi hususunda olduğu anlaşılmıştır. Manevi tazminat ile ilgili yerleşik Yargıtay İçtihatları ve doktrindeki görüşlere göre, hükmedilecek manevi tazminat duyulan elem ve ızdırabın tam karşılığı olmayıp mağdurlarda kısmen teskin duygusu yaratmaya yönelik olmalıdır. Manevi tazminat bir zenginleşme aracı da değildir. Acıya özendirir şekilde mağdura o tarihe kadar eline geçmemiş bir paranın manevi tazminat olarak hükmedilmesi de mümkün değildir. Manevi tazminatın miktarının takdirinde olayın ağırlığının göz önüne alınmasının yanı sıra tarafların sosyal ekonomik durumlarının da değerlendirilmesi gerekir. Diğer yandan manevi tazminat faile verilen bir ceza da değildir. Bu nedenle faili zaruret haline sokacak bir miktara da hükmedilmemelidir. Mahkememizde, dava konusu kazanın meydana gelmesinde davacının asli kusurlu, davalı sürücünün tali kusurlu olduğu yönünde kanaat oluşmuş, olayın oluş şekli ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek, maddi tazminat talebi yönünden tarafların sulh olması nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat talebi yönünden ise davanın kısmen kabulü ile takdiren 3.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 18/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …….’den alınarak davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Taraflar maddi tazminat hususunda sulh olduklarını beyan ettiklerinden maddi tazminat konusunda KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Davacının manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile 3.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 08/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ……’den alınarak davacıya verilmesine,
3-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
4-Alınması gerekli 204,93-TL harcın, peşin alınan 37,58-TL harçtan mahsubu ile bakiye 167,35-TL harcın davalı …….’den tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Davacı tarafından harcanan 27,70-TL başvuru harcı, 37,58-TL peşin harç gideri olmak üzere toplam 65,28-TL harç giderinin davalı ……’den alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından harç dışında harcanan 1.039,90-TL yargılama giderinin davanın red ve kabul oranına göre belirlenen (% 30 kabul % 70 ret) 311,97-TL’sinin davalı …..’den alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı ….. tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre 2.180,00-TL vekalet ücretinin davalı ….’den alınarak davacıya verilmesine,
9-Manevi tazminat talebi yönünden davalı ….. kendisini vekille temsil ettirdiğinden, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre 2.180,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …..’e verilmesine,
10-Maddi tazminat talebi yönünden sulh olunduğu beyan edildiğinden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
11-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde kendilerine iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı ….. vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 17/05/2018