Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/739 E. 2021/700 K. 01.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/739 Esas
KARAR NO: 2021/700 Karar
DAVA: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 06/07/2015
KARAR TARİHİ: 01/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile arasında —-tarihinde —- sözleşmesinin imzalandığım, sözleşme taahhütnamesi gereğince her yıl için —- ürün satımının kabullenildiğini, taraflar arısında iyi niyet ve güven nedeniyle ———- imzalandığını, yapılan bu sözleşmenin devamı süresince her yıl ——- alımının taahhüt altına alındığını, davalı ile imza altına alınan taahhütnameler gereği yıl esasına dayalı satış miktarlarına ilişkin bayilik sözleşmesi süresince satışı yapılamayan —– ürün için her yıl eksik alınan ürün bedelinin son cari hesabı üzerinden hesaplanacak tutarın —— oranında, müvekkili şirketin satılamayan üründen dolayı mahrum kaldığı karı cezai şart olarak ödemeyi taahhüt ettiğini, davalı tarafın almayı taahhüt ettiği ürünleri almayarak müvekkilinin elde edeceği kardan mahrum bıraktığını, müvekkili şirketin taahhüdün yerine getirilip getirilmediği hususunda asgari süre içinde sözleşmeyi feshetmesinin müvekkili şirkete ait olduğu hususunun sözleşme ile davalı şirket tarafından kabul edildiğini, davalı şirketin —— başvurarak lisansını sonlandırdığını ve fesihname göndermeksizin fiilen sözleşmeyi feshettiğini, müvekkilinin kar mahrumiyeti ile cezai şart talep etme hakkının bulunduğunu, bu nedenle ilk bayilik dönemi için, kar mahrumiyetinden doğan alacaklarının bayilik sözleşmesinin başlangıç tarihi olan — tarihinden sözleşmenin sona erdiği —tarihine kadarki dönem için şimdilik — ikinci bayilik dönemi için, bayilik sözleşmesinin başlangıç tarihi olan — tarihinden bayilik sözleşmesinin davalı yan tarafından haksız olarak feshedildiği, — tarihine kadarki dönem için şimdilik — yine bayilik sözleşmesinin feshedildiği — tarihinden ——– süresinin sona erdiği — tarihine kadar ki dönem için —–olmak üzere toplam —— kar mahrumiyeti ve cezai şart alacağının aylık —– akdi faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini vekaleten talep ve dava etmiştir.
Davalı asil ve vekili savunmalarında özetle; Dilekçeleri ekinde sundukları —–emsal kararlarına göre, ceza koşulunun istenebilmesi için takip eden yılda çekince konması veya bu hususta ihtarat yapılmasının gerektiğini bunun yapılmaması halinde bir önceki yıla ait ceza koşulunun istenemeyeceğini, keza çekince konmadan uzun bir süre devam edilmesi halinde borçluda ceza koşulunun istenmeyeceğine dair haklı bir güven oluşacağını, oluşan bu haklı geven ve dürüstlük ilkesi gereği önceki yıla veya yıllara ait ceza koşulunun talep edilemeyeceği beyanla, haksız davanın reddine, yargılama giderlerinin ve ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle, Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin davalı tarafça fesih ihbarnamesi düzenlenmeksizin feshedildiği iddiasına dayalı olarak, feshin haklı olup olmadığı ve bu kapsamda davacının her iki sözleşme dönemine ilişkin kar mahrumiyeti ve cezai şart tazminatı talebinin yerinde bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Her iki tarafın tacir olması ve ticari defteri defterlerine dayanılması sebebiyle öncelikle davalı tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması için———-talimat yazılmış, Talimat Mahkemesince, davalı tarafça ticari defter ve kayıtların bilirkişi incelemesine sunulmaması üzerine inceleme yapılmaksızın talimat evrakı iade edilmiştir.
Davacı tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişi vasıtasıyla bilirkişi incelemesi —– üzerinden gerçekleştirilmiştir. —tarihli Bilirkişi Raporunda; —– dönemini kapsayan sözleşme için Davacının sözleşmenin yürürlük tarihinden itibaren davalının eksik ürün alımı var ise bunu talep edebilmesi için her bir yılın sonundan itibaren yeni dönemin başlangıcında bayiye ürün vermeden önce geçmiş dönem için cezai şart alacağını saklı tuttuğuna dair itirazi kayıt koyması ya da bu anlama gelen bir ihtarname göndermesi gerektiği, ancak davacı tarafça sözleşmenin —– tarihinde imzalanması ve ticari ilişkinin bu tarihten itibaren kurularak mal satımında bulunmasına rağmen her yıl sonunda eksik alım bedeli için davalıya cezai şart alacağını saklı tuttuğuna dair itirazi kayıt koymamış yada bu anlama gelen bir ihtarname göndermemiş, ve sözleşmenin bitim tarihinde ikinci bir— yıllık —- imza ettiği, —– Sayılı ilamında “ihtirazı kayıt konmadan mal verilmeye devam edilmesi nedeniyle davalıda da asgari alım taahhüdü yaratılmış olacağı , bu güven nedeniyle ceza şart talep edilmesinin M.K.2. maddesine aykırı olacağı” belirtildiği, ———– dönemleri arasında davacı firma tarafından davalı firmaya eksik ürün hedeli ihtar edilmediği ve dava dosyasında mevcut evraklar mucibince herhangi bir ihtirazi kayıt koymadan mal vermeye devam ettiği için, bu döneme ait cezai şart ve kar mahrumiyeti talep edemeyeceği, — edildiği kabul edilen— döneminden, sözleşme süresi sonuna kadar ki dönem için, taraflar arasında imza edilen — tarihli sözleşmenin — maddesi uyarınca, davacının davalıdan fesih tarihi olan — tarihinden sözleşmenin sona ereceği —- tarihine kadar ki dönem için kar mahrumiyeti/ cezai şart talep etme hakkının olduğu, davacının davalıdan talep edebileceği kar mahrumiveti/ceza-i şart tutarının —-olduğu, şeklinde görüş bildirilmiştir.
Mahkemece taraf vekillerinin itirazları üzerine dosya akaryakıt alanında uazman bilirkişiye verilerek —- tarihli Bilirkişi raporu alınmıştır. Bilirkişi raporunda davacının davalıdan —– kar mahrumiyeti ve cezai şart alacağı olduğu herhangi bir hesaplama yapılmaksızın ve gerekçe belirtilmeksizin belirlenmiştir.
Taraf vekillerinin bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmesi sonucunda Mahkemece taraflara ait vergi dairesi kayıtları celbedilerek mali müşavir, nitelikli hesap uzmanı ve akaryakıt alanında uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiştir. —- tarihli bilirkişi raporunda; Tarafların beyanları ve delilleri ışığında, davacı yanın —— kar kaybı alacağı bulunduğu, dava dilekçesinde kısmi talepte bulunulduğu , şeklinde mütalaada bulunulmuştur. Tarafların itirazları doğrultusunda bilirkişi heyetinde ek rapor alınmasına karar verilmiş, heyet —- tarihli ek raporu ile, kök rapordaki görüşünü koruduğunu bildirmiştir.
Mahkememiz — tarihli ara kararı gereğince ;Taraflar arasındaki —- tarihlerinde iki ayrı sözleşme bulunduğu , davacı vekilinin —- aralığına ve yeni sözleşmenin yürürlükte olduğu ——- aralığına ilişkin ayrı ayrı cezai şart talep ettiği hususu dikkate alınarak,ayrı değerlendirme ve hesaplama yapılması ayrıca taraflar arasındaki son döneme ilişkin sözleşmenin davalının lisansını iptal ettirmesine dayalı olarak sonlandığı gözetilerek,sözleşmenin hangi tarafça ne şekilde sonlandırıldığı, feshin haklı gerekçeye dayanıp dayanmadığı , sözleşmenin sonlandırılması durumuna göre , davacının aynı bölgede yeni bir bayilik ilişkisi kurabilmesi için makul süre belirlenmek suretiyle, bu süreye göre ve ayrıca sözleşmenin kalan bakiye süresine göre davacının talep edebileceği kar mahrumiyetinin ne olabileceği hususunda seçenekli, ayrıntılı,denetime elverişli ek rapor tanzimi için dosya aynı bilirkişi heyetine tevdii edilmiştir.
Bilirkişi heyeti —- tarihli 2.Ek Raporunda; Tarafların beyanları ve delilleri ışığında, davacı yanın — tarihli sözleşme için —başlangıç tarihli sözleşme için —- kar kaybı alacağı bulunduğu, şeklinde görüş verilmiştir.
Davacı vekili —- tarihli Dilekçesi ile taleplerini arttırarak; — tarihli sözleşme için cezai şart alacağının —- bedele, —başlangıç tarihli sözleşme için cezai şart alacağımız—- bedelden — bedele, Sözleşmenin erken feshi nedeniyle talep edilen kar mahrumiyeti alacağının da — bedelden —- bedele, olmak üzere toplam——–bedel yönünden dava tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faizi ve diğer alacaklar için de dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp müvekkiline ödenmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili —— tarihli Dilekçesi ile, arttırılan tutarları kabul etmediklerini, bilirkişi tarafından kar kaybına ilişkin hesaplanan altı aylık sürenin makul olmadığını, —– davacının aynı bölgede yeni bir bayilik açması için geçecek makul sürenin —– ay olarak belirlenmesinin, davanın kısmi dava olduğunu arttırılan tutarların zamanaşımına uğradığını, ıslaha itiraz ettiklerini beyan etmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; —— oluşa ve denetime uygun bulunmakla Mahkememizce hüküm tesisinde dikkate alınmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; —– tarihli ve beş yıl süreli ilk bayilik sözleşmesi aynı tarihli Taahhütname uyarınca, taahhütname ile belirlenen yıllık —- uyulmadığı, gerekçesi ile kar mahrumiyeti ve cezai şart alacağının tahsili ile ——– tarihinden yürürlüğe giren ve beş yıl süreli olan—– Taahhütname uyarınca, sözleşmenin sonlandırıldığı —– tarihine kadar olan dönemde taahhütname ile belirlenen yıllık —- uyulmadığı gerekçesi ile kar mahrumiyeti ve cezai şart alacağının tahsili ve de ——- tarihinde yürürlüğe giren bayilik sözleşmesinin süresinden önce feshi dolayısıyla bakiye sözleşme süresine ilişkin kar mahrumiyeti ve cezai şart alacağının tahsiline ilişkin bulunmaktadır.
Davalı taraf, taraflar arasında akdedilen —- tarihli —– imzalanmasından sonra —-başvurarak lisansını sonlandırmıştır. Bu durumda taraflar arasındaki sözleşmenin devamına imkan bulunmadığından sözleşmenin davalı tarafça haklı bir sebep olmaksızın —– tarihinde sonlandırıldığını kabul etmek gerekir.
Taraflar arasındaki ———-maddesinde sözleşmenin feshi halinde davacı şirketçe kar kaybı istenebileceği, ——-tarihli Taahhütname de ise cezai şart istenebileceği düzenlenmiştir. Belirtilen sözleşme taraflarca sözleşme süresi sonuna kadar sürdürüldüğünden davacının bu döneme ilişkin kar kaybı talebi yerinde değildir. Bununla birlikte anılan taahhütname kapsamında cezai şart talep edebilecektir.
Taraflar arasındaki ——-maddesinde sözleşmenin davacı sağlayıcının sözleşmeyi fesih şartları düzenlenmiştir. Aynı sözleşmenin 47.maddesinde ise sözleşmenin feshi halinde fesih tarihinden sözleş sonuna kadar olan süre için kar kaybı istenebileceği hüküm altına alınmıştır. Anılan Sözleşmenin 48.maddesinde ise cezai şarta ilişkin düzenleme getirilmiştir.——– Taahhütname davacının eksik alım dolayısıyla cezai şart talep edebileceği hususunda taraflar anlaşmışlardır.
818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 158. maddesinin başlığı “cezai şart” iken 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Ceza Koşulu” başlığı altında üç çeşit ceza koşulu düzenlenmiştir. Bunlar öğretide ortaya atılan kavramlara göre seçimlik ceza koşulu (TBK. md. 179/I), ifaya eklenen ceza koşulu (TBK md. 179/II) ve ifayı engelleyen ceza koşulu (dönme cezası) (TBK md. 179/III) dur.
Akaryakıt bayilik sözleşmelerinde veya sözleşme eki taahhütnamelerde yer alan yıllık asgari alım taahhüdüne uymama halinde öngörülen ceza koşulu (cezai şart) hükümleri TBK’nun 179/II. (BK. md. 158/II) maddesindeki ifaya ekli ceza koşulu (cezai şart) niteliğindedir. TBK’nun 179/II maddesine göre; ceza borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkca feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir. TBK.’nun 179/II. maddesine göre, iki halde alacaklı, ceza koşulunu isteyemez. Eğer alacaklı, ceza koşulunu isteme hakkından açıkça vazgeçmişse artık bu yönde bir talepte bulunamaz. Diğer yandan alacaklı, çekince koymadan ifayı kabul etmiş veya sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmeye devam etmişse bu takdirde de ceza koşulunu isteyemez. Örneğin; beş yıl süreli bir “akaryakıt bayilik sözleşmesinde veya eki taahhütnamede bayinin yıllık asgari ürün alımı taahhüdü bulunmasına rağmen yıllar itibariyle bu taahhüde uyulmamış ise tedarikçi firmanın, TBK’nun 179/II. md. uyarınca hem ifayı hem de ceza koşulunu talep edebilmesi için takip eden yılda henüz bayiye mal vermeden önce ceza koşulu ile ilgili “çekince” (ihtirazi kayıt) bildirmesi ya da bu konuda bayiye noterden bir ihtarname göndermesi gerekir. Çekince için bir şekil şartı getirilmemiştir. Tedarikçi, taahhüde aykırı davranılmış olan yılı takip eden yeni yıldaki ilk fatura ve irsaliyeye koyacağı bir açıklama (şerh) ile bu koşulu yerine getirebilir. Bu şekilde bir çekince (ihtirazi kayıt) konulduktan veya ihtar çekildikten sonra tedarikçi (sağlayıcı) firma, mal vermeye (ifaya) devam etse bile önceki yıla ilişkin ceza koşulu alacağını sözleşme zamanaşımı süresi içinde her zaman talep edebilir. Sonraki yıllarda da aynı kural geçerlidir. Tekrarlamak gerekirse, her yıl sonunda bir önceki yıla dair ceza koşulunun istenebilmesi, takip eden yılda henüz ifaya başlanmadan önce çekince (ihtirazi kayıt) bildirilmesi veya ihtar çekilmesine bağlıdır. Bunlar yapılmadan müteakip yılın ifası gerçekleşmişse artık bir önceki yıla ait ceza koşulu istenemez. Sözleşmenin feshi halinde cezai şart ödeneceğinin kararlaştırılmış olduğu hallerde, ——– kararında da açıklandığı üzere, sözleşme süresi içinde çekince konmadan uzun süre ifaya devam edilmesi üzerine borçluda, “ceza koşulu istenmeyeceği” ne dair haklı bir güven oluşmuş ise oluşan bu haklı güven ve dürüstlük ilkesi nedeniyle önceki yıla veya yıllara ait ceza koşulları talep edilemeyecektir.
Somut olayda davalı tarafça ——- sözleşme dönemine ilişkin asgari alım taahhüdüne uyulmamasına karşılık davacı tarafça herhangi bir çekince konulmaksızın davalıya ürün verilmeye devam edilmiş ve hatta taraflar arasında —– tarihli yeni bir sözleşme imzalanmıştır. Bu halde davalı tarafta cezai şart ve kar mahrumiyeti istenmeyeceğine ilişkin haklı bir güven oluşmuştur. Esasen az yukarıda da bahsedildiği üzere anılan sözleşme taraflarca sonuna kadar devam ettirildiğinden ve feshi söz konusu olmadığından davacı taraf bu sözleşmeye dayalı olarak kar mahrumiyeti isteyemez. Davacı tarafın ikinci sözleşmenin imzalanmasından sonra bu sözleşmenin davalı tarafça sonlandırılması üzerine ilk sözleşme dönemine ilişkin kar mahrumiyeti ve cezai şart talebi dürüstlük kuralına da uygun bulunmamakta olup davacının ilk sözleşme dönemine ilişkin tazminat talebinin anılan gerekçeler ile reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafın ikinci dönem sözleşmenin yürürlükte olduğu — tarih aralığına ilişkin cezai şart talebi yerinde bulunmakla bilirkişi tarafından belirlenen ——- cezai şart alacağının davacı talebine bağlı olarak dava tarihinden itibaren işletilecek yıllık mevduat fiilen uygulanan en yüksek faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
Taraflarca kar mahrumiyeti sözleşmenin feshi halinde bakiye süre yönüden öngörülmüştür. Kar mahrumiyeti yönünden davacı, davalının ürün alımını bıraktığı tarihten sözleşmenin sona erme tarihine kadar hesaplama yapılması gerektiğini ileri sürmüştür. Ancak Mahkememizce davacı vekilinin bu talebi yerinde bulunmamış, ——göre davacının o bölgede başka bayiliği ne kadar sürede tesis edebileceği saptanarak bu süre için kar mahrumiyeti hesaplanması gereklidir. Bilirkişi heyetince bu süre —- ay olarak belirlenmiştir. Buna göre de ilgili döneme ilişkin davacı tazminat alacağı ——— olarak belirlenmiştir. Ancak bilirkişi tarafından belirlenen bu süre günümüz koşullarında haberleşme kitle iletişim olanaklarının gelişmişliği ve ülke ve bayiliğin bulunduğu bölge şartlarına göre uzun bulunmuş, bu kapsamda davacının aynı bölgede yeni bir bayi edinmesi için makul olabilecek sürenin üç ay olacağı değerlendirilerek —– kar kaybının dava tarihinden itibaren işletilecek yıllık mevduat fiilen uygulanan en yüksek faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Değerlendirilmesi gereken bir diğer husus ise davalının arttırım/ıslah dilekçesine karşı ileri sürmüş olduğu zamanaşımı defiidir. 6100 sayılı HMK 107 maddesinde belirsiz alacak davasını düzenlenmiştir. Bu hükme göre belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde olanaklı olduğu anlaşılmaktadır. Belirsiz alacak davasında zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için değil, tüm dava için kesilir. 6100 sayılı HMK hükümleri gereğince davacının iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın, davanın başında belirtmiş olduğu alacak talebini HMK 107/1. maddesi hükmüne göre bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak belirlendiği anda arttırması mümkündür. Davacı vekilinin ——- tarihli Dilekçesi HMK 107 madde bağlamında arttırım dilekçesi olarak kabul edilmiş bu sebeple de davalı vekilinin arttırılan kısma yönelik zamanaşımı itirazı yerinde bulunmamıştır.
Belirtilen sebeplerle davacının davasının kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABUL , KISMEN REDDİNE,
Davacının —– tarih aralığında yürürlükte olan ilk sözleşmeye dayalı cezai şart ve kar kaybı alacağı talebinin REDDİNE,
Davacının ——- tarih aralığında yürürlükte olan ikinci dönem sözleşmeye dayalı cezai şart ve kar kaybı alacağı talebinin KISMEN KABULÜNE; takdiren — cezai şart ve — kar kaybı olmak üzere—- alacağın dava tarihinden itibaren işletilecek yıllık mevduat fiilen uygulanan en yüksek faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemlerin REDDİNE,
2- Alınması gerekli 3.662,66- TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 2.028,94- TL peşin harcın (tamamlama harcı dahil) mahsubu ile bakiye 1.633,72- TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- Davacı tarafından sarfedilen toplam 7.456,70-TL yargılama giderlerinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 3.366,07-TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderleri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 7.770,38-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 9.270,76-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin yüzüne, davalının yokluğunda karşı tebliğinden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.01/06/2021