Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/536 E. 2021/943 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/536 Esas
KARAR NO : 2021/943
DAVA: Alacak (Rekabet Yasağı İhlalinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 21/05/2015
KARAR TARİHİ : 09/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Rekabet Yasağı İhlalinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının davacı şirket işyerinde —-tarihinde işe başladığı: taraflar arasında —–tarihinde çalışma şartlarını belirleyen belirsiz hizmet sözleşmesi akdedildiği; davalının iş tanımına uygun olarak, daha çok satış bölümünde yetkilendirildiği ve sahada satış yapmak üzere görevlendirildiği: davalının hem hizmet verilen müşteri şirketlerde hem de davacı şirkette ticari sır vasfındaki birçok bilgiye eriştiği; ortada hiçbir sebep yokken davalının —- tarihinde kendi isteği ile görevinden istifa ettiği; davacı şirketin kabulüyle işyerinden ayrıldığı; davalının ——–şahıs şirketi kurduğu; davacı şirketin faaliyet gösterdiği ana bölge olan——–davacı şirkete ait müşterilerle görüşmeye başladığı; davacı şirketin ürünleri kimden ve nereden, ne kadar fiyata tedarik ettiğini ve müşterilerine ne kadar pahalıya sattığını söyleyerek hem davacı şirketi müşterileri nezdinde karaladığı hem de ticari sırlarını ifşa ettiği: davalıya — numaralı ihtarnamesi keşide edildiği; ——– numaralı ihtarnamesi ile davalının herşeyi reddettiği: sözleşmelerinde rekabet yasağı hükümlerine ve cezai şarta dair maddeler olduğu bilinmesine rağmen davacı şirketten ayrılan çalışanların davalı tarafından kendisiyle çalışmaya ikna edilmeye çalışıldığı öne sürülerek davacı şirketin elinden alınan müşteriler nedeni ile uğramış olduğu kazanç kaybı ile —tarihli hizmet sözleşmesinin—– ihlalden kaynaklanan cezai Şart bedellerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacı tarafından ——- imzalandığı iddia olunan sözleşmenin son sayfa dışında davalının işe girerken imzaladığı sözleşme olmadığı, davalının işe girerken imzaladığı sözleşmenin her sayfasını parafladığı, ancak sunulan sözleşmede bu parafların görülmediği. Şirkette çalışmaya başladığında davalının önüne matbu bir sözleşme konularak incelemesi için vakit verilmeden, acele ve baskı oluşturacak şekilde imzalatıldığı, alınacak maaş, çalışma gün ve saatleri haricinde sözleşmedeki diğer hususların davalı tarafından incelenemediği, davalının çalıştığı sürede sık sık şehir dışına —— gece sürelerle gönderilmesi nedeniyle istifa etmek zorunda kaldığı, iki ay boyunca işsiz kalan davalının tek bildiği iş olan makine tamiri yapmak amacıyla kendi adına vergi açılış yaptığı, davacı şirket ile ilgisi olmayacak şekilde tamir işleri yapmaya başladığı, davalının tamir işleri yaparken davacı şirket ile rekabet amacı olmadığı gibi böyle bir kapasiteye sahip bir iş de yapmadığı, davalının davacı şirkette çalıştığı süre içerisinde tgicari sır ve gizli bilgi olarak belirtilen bilgileri toplamadığı, dolayısıyla ifşasının mümkün olmadığı, davalıya yöneltilen suçlamaların hiçbirinin gerçeği yansıtmadığı öne sürülerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava rekabet yasağı ihlalinden kaynaklanan alacak ve cezai şart alacağı talebine ilişkindir. Görev dava şartı olup, mahkemece her aşamada resen değerlendirilebilir. Her ne kadar davacı tarafından dava konusunun haksız rekabet oluşturduğu, TTK. 54. ve devamı maddeleri gereğince haksız rekabetin önlenmesi ile cezai şart ve tazminata hükmedilmesi talebi ile mahkememizde dava açılmış ise de;
——Dava, rekabet yasağının ihlalinden doğduğu ileri sürülen cezai şart alacaklarının tahsili istemine ilişkin olup, öncelikle dikkate alınması gereken husus uyuşmazlığın —— kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Gerek mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda, gerekse 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda, Türk Borçlar Kanunu’nun rekabet yasağına ilişkin hükümlerinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olduğu belirtilmiş ise de, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde yer alan: “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” hükmü, bu konuda ayrı bir düzenleme bulunup bulunmadığının göz önünde bulundurulmasını gerektirmektedir.
İşçinin haklarını adalet mercilerinde çabuk, kolay ve ucuz bir surette almasını temin etmek amacıyla özel İş Mahkemeleri Kanunu çıkarılmıştır. Ayrı bir iş yargılaması ve bu yargılamayı uygulayan özel mahkemelerin kuruluşu, esasen iş hukukunun işçiyi koruma hukuki niteliğinden kaynaklanmaktadır.
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5.maddesi, ——- gemiadamları, —— hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına,b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere ——– taraf olduğu iş ve ——- mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara,c)Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara, ilişkin dava ve işlere bakar.” şeklinde düzenlenmiştir.
Şu halde, İş Mahkemeleri Kanunu ile işçi ve işveren arasında iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden doğan uyuşmazlıkları çözme görevinin iş mahkemesine verilmiş olması, Türk Ticaret Kanunu’nun 5.maddesinde yer alan “aksine hüküm bulunmadıkça” ibaresinin karşılığıdır. Başka bir anlatımla, İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5.maddesi, Türk Ticaret Kanununun 4.maddesinde belirtilen ticari davalara bakma görevinin ticaret mahkemelerine ait olduğunu belirten 5.maddedeki ‘aksine hükmü’ öngören bir düzenlemedir.
Benzer bir durum, ——— mülkiyet hukukuna dair mevzuatta öngörülen hususlardan doğan davalar da ticari dava sayılmasına rağmen — —- aksine hükmü karşıladığı kabul edilmektedir. Aksi halde tüm fikri haklara ilişkin uyuşmazlıklarda ticaret mahkemelerinin görevli olması gibi bir durum ortaya çıkmaktadır.
——– hizmet sözleşmesine ilişkin hükümler içinde düzenlenmiştir. Her iki kanunda da rekabet yasağına ilişkin sözleşmenin kurulması ve sınırları özellikle işçinin korunması ilkesi dikkate alınarak düzenlenmiştir. Gerçekten, işçinin çalışma hakkı, rekabet yasağına ilişkin sözleşmelerin yer, süre ve konu itibariyle sınırlandırılmasını gerektirmektedir.
İşçi ile işveren arasında sözleşmenin sona ermesinden sonraki dönem için rekabet yasağına ilişkin bir anlaşma olmadıkça, Borçlar Kanunu’ndaki hükümler tek başına işverene talep hakkı vermez. Başka bir anlatımla, taraflarca rekabet yasağı konusunda anlaşma yapılmışsa işveren, sözleşmeye aykırı davranıldığını ileri sürerek cezai şart ya da tazminat talebinde bulunabilecektir. Bu nedenle, burada borcun kaynağı kanun değil, iş sözleşmesidir.
İş sözleşmesi devam ederken işçinin sadakat borcu gereği zaten rekabet yasağı bulunduğundan bu konuda ayrı bir anlaşmanın varlığına gerek yoktur.——- ihlali halinde işveren, iş sözleşmesine aykırı davranıştan ötürü sözleşmeyi haklı nedenle feshedebileceği gibi, varsa zararının tazminini de isteyebilecektir.
Türk Borçlar Kanunu’nun rekabet yasağının sona ermesini düzenleyen 447.maddesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak ya da işçi tarafından haklı nedenle feshedilmiş olması halinde rekabet yasağının sona ereceği düzenlenmiş olup, haklı fesih müessesesinin iş hukuku ilkeleri çerçevesinde ticaret mahkemesince değerlendirilmesinin güçlüğü ortadadır.
Uyuşmazlığın kaynağı iş sözleşmesi olduğundan—– ve devamı maddelerine dayalı olarak İş Kanunu kapsamında işçi sayılan kişinin, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali nedeniyle açılan cezai şartın tahsiline ilişkin davalarda iş mahkemeleri görevlidir.—- kararlarında işçinin iş sözleşmesi sona erdikten sonrası dönem bakımından rekabet yasağına ilişkin olarak cezai şart ve tazminat davaları bakımından ticari dava olduğu belirtilmiş ise de; konunun yeniden değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla, yukarıda belirtilen açıklamalar uyarınca görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğu belirlendiğinden bu karardan dönülmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Somut olayda davacı işveren ile davalı işçi arasında rekabet yasağına ilişkin düzenlenmiş olan sözleşme maddesi uyarınca tarafların talep edebilecekleri cezai şart ve tazminata ilişkin davaların görülme yeri iş mahkemeleri olduğundan….” gerekçesi ile görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğu yönünde yeni içtihat oluşturulduğu anlaşıldığından görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. ————–
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.’nın 114/1-c maddesinin yollamasıyla HMK.’nın 115/2. maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-HMK.’nın 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli—– Nöbetçi İş Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK.’nın 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE, Belirtilen süre içerisinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunmaması halinde, resen dosyanın ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
Dair, tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulünce anlatıldı. 09/09/2021