Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/49 E. 2022/615 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/49 Esas
KARAR NO : 2022/615
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 12/01/2015
KARAR TARİHİ: 15/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı hakkında alacaklı tarafından —— kısmı için kambiyo yolu ile takip başlatıldığını, davacı tarafından söz konusu bonodaki imzasına itiraz ettiğini, —–sayılı dosyasında yargılama yapıldığını, davacının söz konusu bonodaki imzaya itiraz etmesinin temel sebebinin davacının senette lehtar olarak görünen —- böyle bir —— vermediğinden dolayı söz konusu —– sahte düzenlendiğinden şüphelenildiğini, —–raporunda da takip konusu bononun bazı kısımlarının sonradan yazıldığı ve bedel bölümünde tahrifat yapıldığının tespit edildiğini, davalılar hakkında ——- şikayette bulunulduğunu, senedin lehtarı olan davalı —- ifadesinde; davacı———- kendisine herhangi bir borcunun bulunmadığını kendisinden habersiz senet düzenlenip kendisinin de alacaklı gösterildiğini itiraf ettiğini, her iki davalının ifadelerinde belirttiği gibi davacı ile davalılar arasında herhangi bir —-satımının gerçekleşmediğini, ifadelerinde—– satıldığına dair hiçbir belge sunulmadığını, —– satışı olması halinde ellerinde noter satış senetlerinin bulunmasının gerektiğini, dava konusu——nakden” kaydını içerdiğini yani bononun ihdas nedenin nakden olduğu, davalıların savcılıktaki savunmalarıyla tır satışı nedeniyle verildiğini ileri sürerek bononun veriliş nedenini değiştirdiğini, bu nedenle ispat külfetinin davalıya geçtiğini, açıklanan bu sebeplerden dolayı borçlu olunmadığının tespiti ile bononun iptaline, davalılar aleyhine icra takibinde talep edilen alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı—— vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın İİK md.72/7 öngörülen 1 yıllık süre hak düşürücü süre olarak düzenlendiğini, davacının davaya konu icra takibinden muttali olduktan 1 yıl içerisinde ikame edilmediğinden dosyanın usulden reddinin gerektiğini, dava ile alakalı —– derdest bir dosyanın bulunduğunu, oradaki davada da haksız olduğunun ortaya çıktığı, icra inkar tazminatına mahkum edildiğini, söz konusu bono üzerindeki imzanın davacıya ait olduğunun icra mahkemesince yapılan muhakeme neticesinde ortaya çıktığını, davacının davalılar hakkında suç duyurusunda bulunması borçtan kurtulmaya çalıştığının gösterdiğini, davacı alacaklı ile kendi kardeşinin de hazır bulunduğu bir ortamda senedi imzaladığını, senedi —– alacaklının ve kendi öz kardeşinin gözleri önünde imzaladığını, bu hususta —- tanıklığına başvurulmasını talep ettiklerini, açıklanan bu sebeplerden dolayı davanın reddine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davacı Vekili Cevaba Cevap Dilekçesinde Özetle; davalı vekilinin davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığı usulden reddi gerektiği şeklinde beyanda bulunmuş ise de, İİK 72. maddesinde menfi tespit davasının açılması konusunda herhangi bir sürenin öngörülmediğini, bu nedenle davalının hak düşürücü süre itirazının yerinde olmadığını,—— açılan dava ile söz konusu davanın farklı olduğu, bu nedenle davalı tarafın derdestlik itirazının yerinde olmadığını, davalıların iddialarını yazılı delille ispat etmek zorunluluğu bulunduğunu, tanık dinletilmesine muvafakatlerinin bulunmadığını, davalılar vekili müvekkillerinin savcılıktaki ifadesine istinaden cevap dilekçesinde bu hususa yönelik herhangi bir delil sunmadığı beyanda dahi bulunmadığını belirterek davanın kabulüne kara verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
Davalılar vekili 2. Cevap dilekçesinde özetle; icra mahkemesinde yapılan incelemede bono üzerindeki imzanın davacıya ait olduğunun belirlendiği, müvekkillerinin savcılıkta verdiği ifadelerden de anlaşılacağı üzere, davacıya—— senet alındığı, davacı tarafından bu senetlerin ödenmediği, bu nedenle yapılandırma yapılarak —– iade edildiği ve davacı tarafından dava konusu bononun düzenlenerek verildiği, senet sebebinin talil edilmediğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle; kambiyo senetlerinden kaynaklanan menfi tespit davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık ise; davacı hakkında alacaklı — tarafından ——için takip yapıldığı, imza itirazı ile takibe karşı icra mahkemesine dava açıldığı ve bu kararın imza itirazının kabulü ile karara bağlandığı, söz konusu senet üzerinde bahsi geçen miktar yönünden borçlu olmadığının tespiti yönünde dava açılmış olmakla, takibe konu —– üzerinde tahrifat yapılıp yapılmadığı, ispat külfetinin hangi tarafta olduğu, taraflar arsındaki borç ilişkisinin tespiti, var ise miktar hesabı, faiz hesabı ve inkar tazminatı noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
Davacı vekili —– tarihli 13. celsede, dava konusu talebinin, sadece aleyhine başlatılan——esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ilişkin olduğunu belirtmiştir.
Davalı —– yargılama sırasında öldüğü anlaşıldığından, mirasçıları davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Dosya imza/yazı incelemesi için — gönderildiği,—– raporunda özetle; Söz konusu imzaların ——-eli ürünü olduğu, “Yazı hususunda değerlendirme yapılabilmesi —— yazı örneklerinin alınarak tekrardan inceleme için gönderilmesinin uygun bulunduğu” şeklinde rapor edildiği, ——– ibaresi farklı fiziki evsafta ikinci bir kalem ile ve diğer yazıların farklı fiziki evsafta üçüncü bir kalem ile yazılmış olduğu, inceleme konusu senette miktarın rakam ile belirtildiği bölümde sol başta bulunan “1” rakamının üzerinden gidilmiş olduğu, söz konusu rakamın baskı derecesi üzerinden gitmelerden dolayı sağlıklı olarak değerlendirilemediği, bu nedenle ilave olup olmadığı hususunda tespite gidilemediği” şeklinde rapor edilmiştir.
Tarafların bildirdiği tüm deliller, dosya içerisine alınmış, dosya bilirkişi heyetine tevdi edilerek —— tarihli bilirkişi heyet raporu alınmıştır. Bilirkişi heyet raporunda özetle; “Mahkeme tarafından yapıları tüm bu tespitler, bilirkişi raporları, —-, tanık beyanları ve—— dikkate alındığında, davacının söz konusu borç için süresinde itiraz etmediği kanaatine varıldığı taktirde, tazminat ve para cezasına ilişkin durumlar dikkate alınmaksızın davacı aleyhine sonuca ulaşılabileceği, söz konusu imzanın davacının eli ürünü olmadığı kanaatine varıldığı taktirde, tazminat ve para cezasına ilişkin durumlar dikkate alınmaksızın davacı aleyhine sonuca ulaşılabileceği, bilirkişi raporları,—-, tanık beyanları ve ——-dikkate alındığında, söz konusu imzanın davacının eli ürünü olduğu kanaatine varıldığı taktirde, söz konusu davanın kabulü sonucuna varılabilecektir” şeklinde rapor edilmiştir.
Bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedidir. Bu nedenle bonoyu düzenleyen, asıl borçlu durumundadır. Bonoda şekil şartları TTK’nın 688. maddesinde sayılmıştır. Bunlar;—— ya da “Emre muharrer senet” ibaresi, kayıtsız şartsız bir bedel ödeme vaadi, vade, ödeme yeri, lehtar, keşide yeri ve tarihi, keşidecinin imzasıdır. Zorunlu şartlardan biri eksik olduğu takdirde, senedin bono niteliği kaybolur. Bunlardan vade ve ödeme yeri esaslı şekil şartlarından değildir. Sayılan zorunlu şekil şartlarının yanında seçimlik şartlar da vardır. Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden ya da malen alındığı, teminat, muacceliyet veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir.
—— öğretide kabul edildiği üzere, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Yinelemek gerekirse “bedel kaydı” kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehtarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Aslında kambiyo senetleri hukuku yönünden bu kayıtların bir anlamı ve önemi yoktur. Çünkü kambiyo senedinin düzenlenmesiyle, mücerret bir borç ilişkisi yaratılmaktadır. Bu nedenle de karşı edimin elde edilip edilmediğinin önemi de bulunmamaktadır. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Bedel kayıtları daha çok keşideci ile lehtar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat konusunda önem taşır. Kişisel def’î nedenlerinin varlığının kanıtlanmasını kolaylaştırır. Sözü edilen kayıtlar özellikle ispat hukuku açısından ilgilileri bağlayıcı niteliktedir. Bedel kaydı içeren bononun lehtarı, artık senedin “kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı olduğu” yolundaki soyutluk kuralına dayanamayacaktır. Borç ikrarını içeren bir belge aleyhine kanıt sunulabilir. Ancak; ikrar borcun nedenini içeriyorsa, sadece bu nedenin gerçekleşmediğinin kanıtlanması gerekir.
Bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu ileri süren tarafa aittir. Ancak senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, davacının yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır —–. Eğer taraflardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, buna senedin talili denmektedir. Bu anlamda talil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir ve bu hâlde ispat yükünün kaydın aksini iddia edene ait olacağında kuşku bulunmamaktadır. Nitekim aynı hususlara——- kararında da değinilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; eldeki dava bono niteliğinde olduğu iddia edilen senetten doğan borçlu olunmadığına ilişkin menfi tespit davası olup, davacı tarafın temel iki iddiası bulunmaktadır. Birinci iddiası senet metninde tahrifat yapıldığı iddiasıdır. Bu iddianın değerlendirilmesi için —-rapor alınmıştır. —— raporunda; sol başta bulunan——- rakamının üzerinden gidilmiş olduğu, söz konusu rakamın baskı derecesi üzerinden gitmelerden dolayı sağlıklı olarak değerlendirilemediği, bu nedenle ilave olup olmadığı hususunda tespite gidilemediği şeklinde rapor düzenlenmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, kambiyo senetlerinde sadece keşidecinin imzası bulunarak verilen senetin alacaklı tarafından doldurulması mümkündür. Bu durumda kambiyo senetinin vasfı ortadan kalkmaz. Ancak borçlu kambiyo senetindeki bu kısımların taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı doldurulduğunu ileri sürebilir. Borçlu tarafından bu şekilde bir iddiada bulunulması halinde bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Alınan —– rakamının sonradan ilave edilip edilmediği tespit edilememiştir. Senette tahrifat yapıldığına ilişkin —– kararında davalı —– yönünden ölüm nedeniyle düşme kararı verildiği, diğer davalı ——yönünden ise senette tahrifat nedeniyle mahkumiyet kararı verildiği ancak hükmün açıklanmasının ertelendiği —- anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı —-yönünden senette tahrifattan dolayı mahkumiyet kararı verilmiş ise de,——- kararı maddi anlamda bir kesin hüküm teşkil etmeyeceğinden ve mahkememiz açısından kesin delil niteliği taşımadığından ceza yargılamasındaki belirlemeler ve mahkumiyet kararı hükme esas alınmamıştır. Davacı senette ilave yapılarak tahrifat yapıldığı iddiasını ispat edememiştir. Davacının ikinci iddiası ise davalıların senet metnin talil ettiği iddiasıdır. Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında; menfi tespit davasında kural olarak ispat yükü alacaklı olduğunu ileri süren davalılardadır. Ancak kambiyo senedi niteliğindeki belgeden kaynaklanan alacaklarda ispat yükü borçlu bulunmadığını iddia eden davacı borçluya düşer. Senet metni talil edilmiş ise, ispat yükü talil eden tarafa geçer. Somut olayda senedin talil edilip edilmediği önem kazanmaktadır. Davalıların savcılık beyanları incelendiğinde, daha önce taraflar arasındaki tır satışından kaynaklanan alacak nedeniyle düzenlenen 20 adet bonoların ödenmemesi nedeniyle borcun yapılandırılması kapsamında dava konusu bononun alacaklıya verildiği şeklinde beyanda bulundukları anlaşılmıştır. —–para borcunu içeren bir belge niteliğinde olduğu ve dava konusu bononun bu para borcunun yapılandırmasına yönelik verildiğine ilişkin beyanda bulunulması, senet metnindeki nakden kaydının talil edilmediğini göstermektedir. Davacı taraf senet metnin tatil edildiği iddiasını da ispat edemediğinden davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 3.221,08 TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.140,38 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-2 adet ATK rapor ücreti olan 1.920,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davalı tarafından yapılan 150,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı — davalı —- verilmesine,
6-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
7-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı ——- için takdir olunan 29.292,27 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ——— verilmesine,
Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/09/2022