Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/436 E. 2019/130 K. 12.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/436 Esa
KARAR NO : 2019/130
DAVA : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
DAVA TARİHİ : 24/03/2015
KARAR TARİHİ : 12/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili, 24.03.2015 Tarihli Dava Dilekçesinde Özetle: Davalılardan …’ın müvekkiline borçlu olduğunu, Antalya 2 İcra Müdürlüğünün ————- E. sayılı davalı … ile eski eşi Filiz İlhan hakkında ——-tarihinde takıp başlatıldığını ve neticede aciz belgesi alındığını, bu nedenle davanın açılma şartlarının oluştuğunu, davalı … îlhan hakkında bahsi edilen takip neticesinde 15.02.2007 tarihli borç ödemeden aciz vesikası düzenlendiğini ve daha sonra aciz belgesine dayalı olarak Antalya 1. icra müdürlüğünün yürütüldüğünü, borçlunun bu takibe haksız ve kotu niyetli olarak itiraz ettiğini, bu aşamada, Antalya 6 Asliye Hukuk Mahkemesinin———— sayılı dava dosyasında itirazın iptaline dair dava devam ederken, davalının dava konusu tasarrufu muvazaalı olarak gerçekleştirdiğini, dava dışı ve fakat hisse satışına ilişkin tasarrufun iptali istenen ————-.’ye ilişkin olarak muhtelif tarihlerde çeşitli kişilere hisse devirleri yapıldığını, hisse devrilerinin borçlu, borçlunun ailesi ve arkadaşları arasında muvazaalı olarak ve alacaklılardan sürekli olarak mal kaçırmak kastıyla gerçekleştirildiğini, … hakkında aciz belgesi bulunmasına rağmen, resmi mercilere yalan beyanda bulunduğunu ve bu suretle şirket kurduğunu, borçlunun muvazaalı işlemleri nedeniyle icra takibine konu alacağın tahsilinin mümkün olmadığını belirterek ————- hisse kayıtları üzerinde mümkünse teminatsız olarak, aksi halde uygun görülecek bir teminat karşılığında ihtiyati haciz kararı verilmesini, davanın kabulü ile ————- esasen borçlu …’a aîı olması nedeniyle, davalıların yaptığı tasarrufların iptaline, şirket hissesinin 3 kişilere ait olması halinde, alıcının da davaya dahil edilebilmesi için fırsat verilmesine, şirket hissesinin iyiniyetli 3, kişilere satılmış olması ve işbu iptal ve tescil davasının sonuçsuz kalması halinde, şirket hissesinin (alacak miktarı ile sınırlı olacak şekilde ) dava tarihindeki değeri kadar tazminatın davalılardan alınarak, faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … İllimi, 02.06.2015 Tarihli Cevap Dilekçesinde Özetle: Davacının gerçekleşen şirket hisse devrine ilişkin tasarrufun iptali davası açtığını ancak bu davanın zamanaşımı süresinin geçtiğini, davanın usulden reddi gerektiğini, zira davacının yapılan devirlerden haber olduğunu, gerek …’ın gerekse kendisinin gerçekleştirdikleri tüm temliklerin tümüyle gerçek olduğunu ve muvazaalı olmadığını, şirket hissesinin tamamını devrettikten sonra …’ın şirketle ilişkisinin kalmadığını, …’ın mal kaçırma amacı ile şirket hisselerini devrettiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, kendisinin …’ın borç ve alacaklarını bilemeyeceğini, kendisinin tamamen iyi niyetli olarak şirket hisselerini devraldığını, sonrasında da şirketteki tüm hisselerini devrettiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir
Davalı … Vekili, 05.10.2015 Tarihli Dilekçesinde Özetle: Tasarrufun iptali davalarında hak düşürücü sürenin 5 yıl olarak belirlendiğini, bu sürenin batıl olduğu iddia edilen tasarrufun vukuu tarihinden itibaren başladığını, müvekkilinin anılan şirketteki hisseyi 02 12 2009 tarihinde bedelini ödeyerek devraldığını, TİK’nm 284 maddesi gereği müvekkiline karşı tasarrufun iptali davasının hak düşürücü süre geçmesi sebebiyle açılamayacağını, müvekkilinin hissesini—– yılında … ya ——– Noterliğinin ———- tarihli hisse devir sözleşmesi ile devrettiğini, bu tarihten soma müvekkilinin söz konusu şirket ile hiçbir bağlantısının kalmadığını, davanın ikame tarihi itibariyle müvekkiline husumet yönelt ilemeyeceği, müvekkilin hisseyi …’dan devralmadığı, müvekkilin …’ın borçlu olduğu bilgisine da sahip olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … Vekili, 04,04,2016 Tarihli Dilekçesinde Özetle: Huzurda görülen dava ile birebir aynı mahiyette Antalya 3, Asliye Hukuk Mahkemesinin—– E., —— K, sayılı kararını dosyaya sundukları, ekte sunulan karara göre tasarrufun iptaline konu senedin vadesinin———- olduğunu, davanın 5 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığım ve davanın bu nedenle reddedildiğini, huzurdaki davanın da 09.11.1999 vade tarihli senede istinaden açıldığını ve hak düşürücü sürenin geçtiğini, bu nedenle davanın reddi gerektiğini; davacının————– şirket hisselerinin devredildiğini devir tarihinden itibaren bildiğini, huzurda görülen dava dosyasına celbedilen Antalya 2. İcra Ceza Mahkemesinin ——– E. Antalya 5 icra ceza Mahkemesinin — E vs. tüm dosyalar incelendiğinde davacının şirket hisselerinin devrini neredeyse devir tarihinden hemen sonra bildiğinin görüleceğini, şirket hisselerinin devrini öğrenme tarihinden itibaren 1 yıl geçtikten sonra tasarrutiın iptali davasının açılamayacağı belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE:
Dava, limited şirket pay devirlerine ilişkin tasarrufların iptali, mümkün olmadığı takdirde şirket hissesinin alacak miktarıyla sınırlı davalılardan tahsiline ilişkindir.Davacı taraf, davalılar arasındaki limited şirket pay devirlerinin muvazaalı olması nedeniyle iptaline karar verilmesini istemektedir.
Bir davanın Ticaret Mahkemelerinde görülebilmesi için açılan davanın mutlak veya nispi ticari davalardan olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar 6102 sayılı TTK’nun 4. Maddesi uyarınca TTK’nda düzenlenmiş olan bütün hususlardan doğan davalar ile TTK’nun 4. Maddesinde belirtilen özel kanunlardaki davalardır. Nispi ticari davalar ise her iki tarafın tacir olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu davalardır. 6335 Sayılı Yasanın 2. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’nun 5. Maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları değiştirilerek Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki iş bölümü ilişkisi görev ilişkisine dönüştürülmüştür ve görev hususu HMK’nun 114/c maddesi uyarınca dava şartlarından olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatlarına göre, muvazaa sebebine dayalı tasarrufun iptali davaları ticari dava niteliğinde olmayıp kişisel hak doğuran davalardır. Bu tür davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemeleridir. Nitekim İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8.HD. 2017/943 E. 2018/734 K. Sayılı ilamında: “Davanın yasal dayanağı Borçlar Kanununun 19.maddesi olduğundan, davalılar arasında gerçekleştiği ileri sürülen muvazaa işlemi davacı yönünden haksız eylem niteliğine sahip olacağından, uyuşmazlığın çözüm yeri dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK.1 ve devamı maddeleri uyarınca genel mahkemelerdir. ——— şeklinde hüküm kurmuştur.
Tüm dosya kapsamı tarafların iddiaları, toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu uyuşmazlığın:——- pay sahibi olan ve davacı tarafa borçlu olduğu belirtilen …’ın, mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak diğer davalılara yapılan tasarrufların iptali ve mümkün olmadığı takdirde alacağın davalılardan tahsiline istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu değerlendirilmiş, bu sebeple HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca, mahkemenin görevli olmasının dava şartlarından olduğu ve dava şartlarının da davanın her aşamasında mahkemece re’sen dikkate alınması gerektiğinden, HMK’nun 4/1-a, 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.’nın 114(1)/c maddesinin yollamasıyla HMK.’nın 115(2). Maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-HMK.’nın 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK.’nın 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, davacı vekilinin ve diğer davalıların yokluğunda, davalı … vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.12/02/2019