Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/149 Esas
KARAR NO: 2019/1379
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/01/2015
KARAR TARİHİ: 17/12/2019
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ——nolu, —- —— sayaç nolu elektrik abonesi olduğunu, son — yıl elektrik tüketim dönemlerinde düzenlenen faturalarda Kayıp Kaçak Bedeli, PSH Bedeli, Sayaç Okuma Bedeli, Dağıtım Bedeli, İletim Bedeli, Kayıp Kaçak Bedeline isabet eden —- Payı, Enerji Fonu, Belediye Tüketim Vergisi ve KDV yansıtılıp tahsil edildiğini, Yargıtay Dairelerinin de tahsil edilen söz konusu tutarların iadesine ilişkin kararlarının olduğunu beyanla haksız olarak alınan kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım sistem payı bedeli, — payı gibi bedellerin her bir davalı için ayrı ayrı hesaplanarak yargılama giderleriyle ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davalılardan ayrı ayrı şimdilik —TL’nin ödeme tarihleri itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı —-vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının 6100 S.K. Md. 107 kapsamında belirsiz alacak davası olarak ikame ettiğini, kendisinden haksız olarak alındığını iddia ettiği fatura kalemlerini belirtiğini ancak hangi fatura kalemi için ne kadar bedel talep ettiğini dava dilekçesinde ayrıştırmadığını, evvelemirde, davacının talebine hangi fatura kalemi için ne kadar bedel talep ettiğini gösterir şekilde ayrıştırmasına karar verilmesi gerektiğini, davacının haksız olarak tahsil edilen fatura kalemlerinin iadesi talep ettiğini ancak haksız olarak tahsil edilen fatura kalemlerinin miktarlarını belirtmediğini, davanın ikamesi tarihi itibariyle iadesini talep ettiği bedelleri elindeki ve hali hazırda ödemiş olduğu faturalarla belirleyebileceğini, bu bedeller bakımından objektif bir belirsizlik tespit edilememe halinin bulunmadığına kadar verilmesi gerektiği, davanın hukuki yarar yokluğundan reddolunması gerektiğini, davacı tarafın iadesi talep edilen elektrik faturasındaki tahakkukların müvekkili olan şirketin kendi inisiyatifi ile belirlemediğini,—- gereği bütün ülkede genel bir tarife uygulandığını, bu tarife ve fatura ile tahsil edilen tüm kalemlerin —– tarafından belirlendiğini, davacının taleplerinin — kararlarının iptali ile mümkün olacağının, davanın müvekkili olan şirkete değil — karşı ikame edilmesi gerektiğinin kabulüne, davanın ekte sunulan Yargıtay kararı doğrultusunda müvekkili şirket açısından pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine, her iki tarafın da tacir olan ve ticari iş niteliğindeki elektrik tüketim sözleşmesi bakımından, davacı tarafın basiretli bir tacir olarak — tarafından belirlenen bedelleri de ödeme yükümlülüğü altında olduğunu, sözleşmenin imzası sırasında bilerek sözleşmeyi imza etmesi, sözleşme gereği kendisine tebliğ olunan elektrik faturalarını ticari defterlerine işlemiş olması ve herhangi bir itiraz olmaksızın ödemiş olması karşısında, fatura içeriklerinin kabul edilmiş olduğunun, kabulüne davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —- cevap dilekçesinde özetle; Davacının ödemiş olduğu kayıp kaçak bedellleri iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli, — payı, enerji fon bedeli ve kdv her bir faturada tek tek belli olması sebebiyle davanın fazlaya ilişkin hakla saklı tutularak kısmi dava veya belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, kabul yerine geçmeksizin davacının, dava tarihine dek ödemiş olduğu kayıp kaçak bedellerinin, iletim bedelinin, dağıtım bedelinin, perakende satış hizmet bedelinin, — payı enerji bedeli ve kdv her bir faturada toplamı belirlenebilir olduğundan iş bu davanın kısmi dava veya belirsiz alacak davası olarak açılması mümkün olmadığını, bu nedenle sayın mahkemenin davacının dava değerini belirleyerek harcı tamamlamasına, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini, davacının huzurdaki davayı ikame etmekte hukuki yararının bulunmadığını, hukuki yarar da dava şartlarından olduğundan, huzurdaki davanın usulden reddini, müvekkil şirketin davacıdah tahsil ettiği bedelleri ilgili kurumlara aktarması sebebiyle husumetinin bulunmadığını, her iki taraf tacir olduğundan basiretli davranması gerektiği, davacı tarafın da bu sözleşmeyi imzalayarak basiretli bir tacir gibi hükümleriyle bağlı olduğunu, müvekkil şirketin mevzuat kapsamında tarifelerin uygulanması ile mükellef olduğunu, bedellerin tahsilinde hiçbir hukuka aykırılık olmadığını bu nedenle davanın usulden esastan reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle; kayıp, iletim, dağıtım ve —- payı gibi davalılarca haksız olarak alındığı iddia edilen bedellerinin iadesi istemli alacak davasıdır.
Davalılardan —- yetki itirazında bulunduğu anlaşılmakla Mahkememizce bu davalılar yönünden davanın tefrikine karar verilmiş — tarihli – E. — K. Sayılı ilamı ile Mahkememizin yetkisizliğine karar verilmiş ve diğer davalılar yönünden eldeki davaya devam edilmiştir.
Mahkememizin — tarihli ara kararı ile 6719 sayılı yasa hükmü ve bu yasanın iptali için açılan dava ve aynı mahiyette açılacağı belirtilen davalar davanın sonucu ve ferileri yönünden etkileyeceğinden Anayasa Mahkemesinin kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak vereceği kararın bekletici mesele yapılmasına karar verilmiş, — tarihli celsede ise Anayasanın 152/3. Maddesi uyarınca dosyanın bilirkişiye tevdiine karar verilmiştir. Dava konusu uyuşmazlığın çözümüne ilişkin dosya Elektrik Mühendisi bilirkişiye tevdi edilmiştir. Mahkememizce re’sen seçilen bilirkişinin raporunda özetle: “Dava konusu tesisata ilişkin dosyasına ibraz edilen faturalara göre; …için tahakkuk ettirilen faturalar içerisinde yer alan bedeller toplamı —- TL halinde hesaplandığı, tespit ve açıklamalar neticesinde, dava konusunun 6719 sayılı kanunun düzenlemesi doğrultusunda değerlendirildiğinde; Davalı taraflarca düzenlenen faturalar için — onayladığı tanfelere ve düzenleyici işlemlere göre; …için yer alan bedeller toplamı —-TL halinde hesaplandığı, dosyanın, delillerin ve hukuki değerlendirmenin Sayın Mahkemenizin takdirinde olduğu kanaatine varılmıştır” şeklinde raporunu dosyaya sunmuştur.
Kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun — tarihli — Esas— karar sayılı hükmü ile Anayasanın vergi ödevi başlıklı 73 maddesinde: ” Herkes kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi , resim , harç ve benzeri mali yükümlülükler Kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi , resim , harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık , istisnalar ve indirimleri ile oranlarına ilişkin hükümlerin de Kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar ile değişiklik yapma yetkisi bakanlar kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli uygulamasının — kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden Kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde — tarafından belirlenerek uygulandığından ; bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin —sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şefaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşısında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan— kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
— tarihinde açılan iş bu davadan sonra — tarihinde — sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Yasanın 21. Maddesi ile 6446 sayılı Kanunun 17. Maddesinin birinci , üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının a-ç-d ve f bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen onuncu bent ile “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi , bu bedellerin kurumun düzenlediği işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilmiştir. Ayrıca 6719 sayılı Yasa ile eklenen geçici 19. Madde: ” Bu maddeyi ihdas eden kanunla ön görülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik tebliğ ve kurul kararlarının bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve geçici 20. Maddede ise “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi , dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyeti ve Mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri , geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım ,sayaç okuma, perakende satış hizmeti , iletim ve kayıp kaçak bedellerinin kurumun bu konudaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunu denetimi ile sınırlamıştır.Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Hal böyle olunca dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ve yapılan değişikliklerin — yürürlük tarihinde önceki dönemde geçerli olan — kararlarına dayalı olarak tahsil edilmiş ve dava konusu edilmiş olan kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedellerin ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır. Nitekim Mahkememizde görülmekte olan başka bir davada da — tarihli verilen karar neticesinde davacı vekilince verilen hüküm temyiz edilmiş ve Yargıtay -. Hukuk Dairesi– E. —– K. Sayılı karar düzeltme ilamı ile de değişen kanun maddelerine değinerek Mahkememizce verilen kararın bozulmasına karar vermiştir.
Bundan başka davanın devamı sırasında dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayrımenkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun veya Anayasa mahkemesinin iptali kararı ile davanın konusuz kalması mümkün olup davanın bu şekilde konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde mahkemece davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair bir hüküm kurulmakta olup böyle bir karar aynı zamanda dava konusu hakkın artık mevcut kalmadığının da tespiti niteliğindedir. Davanın konusuz kalması halinde dava tarihindeki haklılık önem kazanmış olup hangi taraf haklı ise o taraf lehine yargılama gideri ve vekalet ücretinin taktiri gerekmektedir.
Davacı davalılar tarafından tahsil edilen bu bedellerin istirdatını talep etmekte olup, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumu değerlendirildiğinde dava açmakta haklıdır. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun — tarih — Esas —– Karar sayılı ilamını : “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının , davadan sonra yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olamayacağından , davadan sonra yürürlüğe giren yasal değişiklik nedeniyle dava konusuz kalmışsa davacı lehine vekalet ücreti hükmedilmesi gerekir.” hükmünü haizdir. Öte yandan benzer bir davada Bursa —. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin — Esas — K. Sayılı ilamı ile davacı aleyhine gelen bilirkişi raporu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi -. Hukuk Dairesi’nin — E. — K. Sayılı ilamı ile Mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş ancak Yargıtay–. Hukuk Dairesi’nin — E. — K. Sayılı ilamı ile “Yapılan bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık değerlendirildiğinde; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu noktada, mahkemece; HMK’nun 331/1. maddesi uyarınca, konusuz kalan dava hakkında yargılamaya devam edilerek, dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğu tesbit edilmeli ve o tarafın yargılama giderlerine (bu bağlamda vekalet ücretine de) mahkum edilmesi gerekir. Eldeki davada; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Hal böyle olunca; ilk derece mahkemesince, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişiklikleri nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve bu giderlere dahil olan maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde hüküm kurmuştur. Her ne kadar verilen karara direnilmiş ise de henüz aksi yönde Hukuk Genel Kurulu Kararı çıkmadığı anlaşıldığından Mahkememizce de Yargıtay -. Hukuk Dairesi’nin — E. — K. sayılı ilamı benimsenerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar vermek gerekmiştir. Davacı taraf dava açarken her bir davalı için ayrı ayrı —-TL olmak üzere toplam —-TL üzerinden harç yatırdığından tefrik edilen diğer davalılar dışında kalan dava değerinin –TL olduğu ve davalı – diğer davalı — belirlenecek dönemler için müteselsil sorumlu olduğunun dava dilekçesinde belirtildiği anlaşılmış, AAÜT 3/2 maddesi uyarınca davacı lehine tek vekalet ücretine hükmetmek gerekmiştir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3-. HD’nin — E. —-K. Sayılı ilamı). Öte yandan dava belirsiz alacak davası olarak açılmış olduğundan kararın istinaf incelemesine tabi olduğu kanaatine varılmıştır.(Yargıtay -.HD’nin – E. – K. Sayılı ilamı, Yargıtay 21-. HD’nin – E. — K. Sayılı ilamları)
Açıklanan sebeplerle eldeki davanın konusuz kaldığı, Yargıtay kararı gereğince başta davasını açmakta haklı olan ve 6719 sayılı yasa kabul edilmese talep ettiği fazladan tahsilatı geri alabilecek konumda olan davacının ; dava tarihi itibariyle haklı olduğu; bu nedenle yargılama harç ve giderlerinin kural olarak HMK 326/1 maddesi uyarınca haksız çıkan aleyhine yükletileceği ve yine aynı şekilde HMK 330/1 maddesi gereğince vekalet ücretinin de dava anında haksız olan tarafa yükletileceğine ilişkin usul hukuku düzenlemeleri çerçevesinde ve İstanbul BAM – HD, –E, – K: Ankara BAM,- HD.nin — E,— Karar sayılı hükmü de nazara alınarak aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gerekli 44,40-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 68,31-TL harcın mahsubu ile bakiye 23,91-TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça harç dahil harcanan toplam 976,10-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine
4-Davacı kendini vekille temsil ettiğinden AAÜT 6 ve 13. Maddeler uyarınca 2.000,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
6-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talepleri halinde gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 17/12/2019