Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/142 E. 2021/1131 K. 19.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/142 Esas
KARAR NO: 2021/1131Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 26/01/2015
KARAR TARİHİ: 19/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; — sırasında,—– tarafından takip edildiğini, anılan hekimin tıbbi kötü uygulaması sonucu —- gebelikte teşhis edilemediğini ve sakatlığın giderilmesi veya hamileliğin sonlandırılması ihtimallerinden yoksun bırakıldıklarını,—– olduğunu, adı geçen hekimin her iki davalı sigorta şirketi bakımından — teminatlı —- bulunduğunu, davalı sigorta şirketlerinin, davacıların maddi ve manevi zararından teminat limiti dahilinde sorumlu olduklarını, —– vekalet sözlemesi kapsamında olup hekimin ——— borcu altında olduğu, özellikle müvekkilim —- iş göremezlik hali nedeniyle maddi zarara uğradığı, ve dahi bu acıyı hayat boyu çekecek olması sebebiyle manevi zarara uğradığını, —- uyarınca bedensel zarara uğrayan kişinin yakınlarının da manevi tazminat talep edebileceğini, bu kapsamda diğer müvekkilleri anne babanın da manevi zarara uğradığınını ve zararlarının tazminin gerektiğini, davacı —– için iş göremezliğe dayalı maddi tazminat ve tüm davacılar için manevi tazminat taleplerinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesinin talep etmiştir.
Davacılar vekili — tarihli Dilekçesinde özetle; —- internet sitesinden yapılan araştırmada davalı —–ilişkin sigorta poliçesi bulunduğu kaydının olduğunu, vekaletname ibraz etmelerine rağmen bu kurumdan poliçe örneklerinin kendlerine verilmediği, davalı vekilinin görev itirazının ve zamanaşımı itirazının itirazlarının yerinde bulunmadığını,— hususta— olduğu, ——rapor alınması gerektiğini, sigortalı doktor’un ileri tetkikleri müvekkiline önermemesi sebebiyle hatalı olduğunu, davalı vekilinin dilekçesi ekinde örneği sunulan aydınlatılmış onam formlarını kabul etmediklerini, onam formları altındaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkillerinin usulünce bilgilendirilmesine rağmen ileri tetkikleri reddettiği ve gebeliği sonlandırmak istemedikleri yönündeki davalı taraf iddiasında ispat yükünün davalı tarafta olduğunu, davanın ihbarı talebinin kanuna uygun bulunmadığını beyanla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —–Vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf tıbbi kötü uygulamaya maruz kaldığını iddia ederek müvekkil şirket aleyhine eldeki davayı ikame ettiğini, davacı tarafın iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, sigorta şirketinin sorumluluğundan bahsedebilmek için öncelikle riskin sigorta şirketince teminat altına alınması gerektiğini, müvekkili şirket kayıtlarında yapılan incelemelerde hatalı uygulamayı yaptığı iddia edilen—- hakkında herhangi bir tıbbi uygulamasına ilişkin poliçesi tespit edilemediği, olay tarihi teminat altına alan poliçeleri bulunmadığını,—–rapor alınarak sonuca gidilmesi gerektiğini, izah olunan sebeple davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı — vekili cevap dilekçesinde özetle;—-dava konusu olay benzeri riskler bakımından müvekkili şirket tarafından tanzim edilen —- mevcut olduğunu, azami sorumluluğun — olduğunu, sigortalı hekimin sorumluluğunun tespiti bakımından —— rapor alınarak davaya konu anomalilerin doğum öncesinde tespitinin % 100 mümkün olup olmadığının, mümkün olaydı dahi sigortalı hekime başvurulduğu tarih itibariyle tedavisinin olup olmadığının irdelenerek açıklığa kavuşturulmasını, zira %100 tespitin mümkün olmadığını, tespit edilse dahi tedaviye yahut gebeliğin sonladırılmasına ilişkin müdahalenin yapılamayacağı durumlarda hekimin sorumluluğunun doğmasının mümkün olmadığını, sigortalı hekim tarafından gereken her türlü tetkik ve testlerin yapıldığını, bu testler sonucunda çocuğun sağlıklı olduğunun tespit edildiğini, maluliyetin hekimin eylemi neticesinde oluşmadığını, hekimin bir kusuru bulunmadığını, zarar ile eylem arasında uygun illiyet bağı bulunmadığını, manevi tazminatın zenginleşme aracı olamayacağını, davanın sigortalı hekime ihbarını, izah olunan sebeplerle davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —– tarihli Dilekçelerinde özetle; Davanın zamanaşımına uğradığını, hastahane kayıtlarının celbini, sigortalı hekimin memur olduğunu, davanın idareye karşı idare mahkemesinde açılması gerektiğini, davacı ——uygulandığını, üçlü tarama testi yapıldığını, —- riskinin yüksek çıkması ve davacının ——- yaşında olması nedeniyle ——önerildiğini,——imzalandığını, gebelik takibine devam edildiği,—–yapıldığını, riskin yüksek çıkması nedeniyle —– istendiğini,——- kesin teşhisin koyulabileceğinin ifade edildiğini, davacı —— uygulanmasını istemiyorum ibaresi ekleyerek imzaladığı onam formu bulunduğunu, gebeliğin başlangıcından itibaren bebeğin —- olup olmadığı ilişkin tetkiklerin sigortalı hekim tarafından yapıldığını gebeliğin riskli olarak nitelenmesi sebebiyle hastaya ileri tetkiklerin tavsiye edildiğini, hastanın ileri tetkikleri reddettiğini, ileri tetkikler yönünden son kararın hastada olduğunu, hekimin hastanın rızası olmadan anılan tetkikleri yapamayacağını, ancak tavsiyede bulunabileceğini, davacıların bebeğin—– olup olmadığım öğrenmek istemediklerini, belirtilen sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle, davacıların çocukları olan ve diğer davacı olan —- olup olmadığı, hamilelik sırasında doktorluk yapan ve davalı sigorta şirketlerinin sigortalısı olan kadın doğum uzmanı——- kusurunun bulunup bulunmadığı, hamilelik sürecinde çocuk anne karnındayken —– olup olmadığının doktor tarafından teşhis ve tespitinin mümkün olup olmadığı, bu konuda doktorun kusur ve sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ve bu anlamda kusur ve sorumluluğu bulunduğu takdirde davacıların dava dilekçesinde talep etmiş oldukları maddi ve manevi tazminat tutarlarının davalı sigorta şirketlerinden talep etme hakları bulunup bulunmadığı ve miktarının ne olduğuna ilişkindir.
Davanın süresi içersinde açıldığı görülmekle davalı —–zamanaşımı itirazı yerinde bulunmamaktadır. Dava tıbbi kötü uygulamaya dayalı sigorta poliçesi kapsamında uğranılan maddi ve manevi zararın tazminine ilişkin olduğunundan davalı vekilinin idare mahkemesinin görevli olduğu yolundaki itirazı da yerinde bulunmamıştır.
Davalı —- vekilinin davanın sigortalı hekime ihbarı talebi uygun bulunarak davanın doktor—- ihbarına karar verilmiştir.
Davalı — yazılarak sigorta poliçesi getirtilmiş,—-müzekkereye verilen cevabi yazıdan davalı —–tarafından tanzim edilmiş bir sigorta poliçesi bulunmadığı tespit edilmiştir.
Mahkemece — alınmak amacıyla—– dosyasına talimat yazılmıştır. —-Raporda; davacı—-olduğu, yönünde mütala verilmiştir.
Dosya mahkemece oluşturulan üç kişilik bilirkişi heyetine verilerek —— tarihli Bilirkişi Raporu alınmıştır. Bilirkişi Raporunda özetle; Davacı vekili ———imzalının müvekkiline ait olmadığını iddia/beyan etmiş olmakla, huzurdaki dosyada bir karar verilebilmesi için mezkûr aydınlatılmış onam formlarının asıllarının incelenmesi gerekliliği, bu bağlamda, aydınlatılmış onam formlarının asılları üzerinde Mahkemece yerinde görüldüğü takdirde yapılacak imza incelemesi neticesinde imzanın hastaya ait olduğunun belirlenmesi durumunda —– yerine getirildiği ve aydınlatılmış onam formunun hukuka uygun olduğu dolayısıyla hekimin sorumluluğunun bulunmadığı, imzanın hastaya ait olmadığının tespit edilmesi halinde aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirildiği hususunun ispat edilememesi nedeniyle hekimin sorumluluğunun bulunduğu, hekimin sorumluluğunun mevcut olduğuna karar verilmesi ihtimaline binaen yapılan aktüerval hesaba göre — günü — teşhisi ile doğan —- oranında beden gücü kaybı bulunan davacı küçük—–sürekli güç kaybı tazminatının, yaşam boyu bakım giderlerinin, davacının toplam maddî tazminatının hesaplanmasına, Davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun toplam teminat tutan olarak belirlenmiş —– olduğu, şeklinde görüş bildirilmiştir. Bilirkişi raporunda davacı — zararının toplamda maluliyet nedeniyle — olduğu, bakıcı giderleri toplamının —– olduğu hesaplanmıştır.
Mahkemece tarafların bilirkişi raporuna yönelik itirazları da dikkate alınarak dosya aynı bilirkişi heyetine tevdii edilerek ek rapor alınmasına karar verilmiştir. — tarihli Bilirkişi Ek Raporunda özetle; Kök rapordaki görüşün aynen korunduğu belirtilerek dosyada yer alan tıbbi belgeler uyarınca, hastanın gebeliğinin takibi sürecinde gereken tarama ve testlerin yapıldığı, ilgili birimlerden konsültasyonların alındığı, bu nedenlerle hastanın takibinin —— gereklerine uygun olarak yerine getirildiği, —— altında yer alan imzanın lıastaya ait olduğunun kabulü durumunda hekimin aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirdiği ve —— uygun olduğu, dolayısıyla hekimin sorumluluğunun bulunmadığı, yönünde görüş verilmiştir.
Davalı—– ekinde örneğini sunmuş olduğu ——- —-asıllarının gönderilmesi için—— çeşitli tarihlerde müzekkereler yazılmış ise de bu kayıtların asıllarına ulaşmak mümkün olmamıştır.
Davacılar vekili tarafından verilen — tarihli Dilekçe—– arttırdığını beyan ederek davacı —maddi tazminat— manevi tazminat, davacı —-manevi tazminat, davacı —-manevi tazminat olmak üzere toplam —— dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle tahsilini talep ettiğini bildirmiştir. Davacı tarafın arttırılan tutarın harcını yatırmış olduğu görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde;—- arasındaki ilişki vekalet akdi mahiyetinde olup,———-maddeleri uyarınca, vekil vekâlet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır. Vekil işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur. O nedenle, doktorun meslek alanı içinde olan bütün kusurları, hafif de olsa, sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktor hastasının zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumun gerektirdiği önlemleri eksiksiz biçimde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa, bir tereddüt doğuran durumlarda bu tereddüdünü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Gerçekten de müvekkil (hasta) mesleki bir iş gören doktor olan vekilden tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemek hakkına sahiptir.
———- maddesinde ”Bu sözleşmenin tarafları tüm insanların haysiyetini ve kimliğini koruyacak ve biyoloji ve tıbbın uygulanmasında, ayırım yapmadan herkesin, bütünlüğüne ve diğer hak ve özgürlüklerine saygı gösterilmesini güvence altına almakla yükümlüdürler”, ——- alanında herhangi bir müdahalenin ilgili mesleki yükümlülükler ve standartlara uygun olarak yapılması gerekir” düzenlemesi mevcuttur. ——yazılı olan veya yazılı olmayan meslek kurallarına uygun müdahaleyi güvence altına almaktadır. Ayrıca, uygulamanın tedavi ya da yaşam kalitesinin yükseltilmesi amacına yönelmesinin zorunlu olduğu belirtilmektedir.—– bilgilendirilmiş bir şekilde muvafakat etmesinden sonra yapılabilir. —- Bu kişiye, önceden, müdahalenin amacı ve niteliği ile sonuçları ve tehlikeleri hakkında uygun bilgiler verilecektir. —- İlgili kişi, muvafakatini her zaman serbestçe geri alabilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
———- ilaçların kullanılışı ve olası yan etkileri, hastanın önerilen tedaviyi kabul etmemesi durumunda hastalığın yaratacağı sonuçlar, olası tedavi seçenekleri ve riskleri konularında aydınlatır. Yapılacak aydınlatma hastanın kültürel, toplumsal ve ruhsal durumuna özen gösteren bir uygunlukta olmalıdır. Bilgiler hasta tarafından anlaşılabilecek biçimde verilmelidir. Hastanın dışında bilgilendirilecek kişileri, hasta kendisi belirler. Sağlıkla ilgili her türlü girişim, kişinin özgür ve aydınlatılmış onamı ile yapılabilir. Alınan onam, baskı, tehdit, eksik aydınlatma ya da kandırma yoluyla alındıysa geçersizdir.“ denilmiştir.
——- hastanın, modern tıbbi bilgi ve teknolojinin gereklerine uygun olarak teşhisinin konulmasını, tedavisinin yapılmasını ve bakımını istemek hakkına sahip olduğu, tababetin ilkelerine ve tababet ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı veya aldatıcı mahiyette teşhis ve tedavi yapılamayacağı,———– hastaya; a) Hastalığın muhtemel sebepleri ve nasıl seyredeceği, b) Tıbbi müdahalenin kim tarafından nerede, ne şekilde ve nasıl yapılacağı ile tahmini süresi, c) Diğer tanı ve tedavi seçenekleri ve bu seçeneklerin getireceği fayda ve riskler ile hastanın sağlığı üzerindeki muhtemel etkileri, ç) Muhtemel komplikasyonları, d) Reddetme durumunda ortaya çıkabilecek muhtemel fayda ve riskleri, e) Kullanılacak ilaçların önemli özellikleri, f) Sağlığı için kritik olan yaşam tarzı önerileri, g) Gerektiğinde aynı konuda tıbbî yardıma nasıl ulaşabileceği hususlarında bilgi verileceği,——– uygun olarak anlayabileceği şekilde verilir. Hasta, tıbbi müdahaleyi gerçekleştirecek sağlık meslek mensubu tarafından tıbbi müdahale konusunda sözlü olarak bilgilendirilir. Bilgilendirme ve tıbbi müdahaleyi yapacak sağlık meslek mensubunun farklı olmasını zorunlu kılan durumlarda, bu duruma ilişkin hastaya açıklama yapılmak suretiyle bilgilendirme yeterliliğine sahip başka bir sağlık meslek mensubu tarafından bilgilendirme yapılabilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Özetle hekim, görevini yüksek özenle yerine getirmeli ve hastanın bilgi alma hakkı kapsamında onu aydınlatmalıdır. Somut olayda, uzmanı hekimin anne karnındaki bebekteki ——teşhise yönelik bir hatası veya bu anomaliyi teşhise yönelik imkanlar konusunda hastayı yeteri kadar aydınlatmamasının sorumluluğunu doğuracağı izahtan varestedir.
Davacı —- davacının —–poliklinik kayıtlarının bulunduğu; — tarihinde —-kayıtlarının; ——suretlerinin bulunduğu, dava konusu duruma ilişkin tespitin mevcut olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı —- tarihinde—- uygulandığı anlaşılan üçlü test neticesinde, normal değerlerin ——–olduğunun yazılı olduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekilince dilekçe ekinde sunulan—–belgede, davacı — adının ve imzasının bulunduğu, —- istemediğini belirttiği görülmektedir. — başlıklı, —- isim ve imzasının bulunduğu, yazıda matbu şekilde —- istemiyorum ibaresinin yer aldığı, görülmektedir. Davalı vekilince bu belgelerdeki davacı imzasının davacıya ait olmadığı iddia edilmiştir.
Dosya kapsamında alınan— tanısı olduğu,——– olarak bulunduğu; ———-oranında maluliyetinin bulunduğu tespit edilmiştir. Anılan raporda,—- boyunca —- yapıldığını, tedbir amaçlı ——- ancak kendisinin kabul etmediğini,—– doğduğunu beyan ettiği yazılıdır.
Dava konusu ihtilafın tıbbi kötü uygulama olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. —–teşhisini koyma noktasında, teşhis koymaya yönelik eylemlerin hukuki açıdan yetkili kişiler tarafından icra edilip edilmediği, söz konusu eylemlerin hukuken öngörülen teşhis amacına yönelik olup olmadığı, tıp bilimince genel kabul görmüş ilke ve kurallara uygun olup olmadığı, hastanın aydınlatılmış onamın mevcut olup olmadığı/aranmasının gerekip gerekmediği hususlarının incelenmesi gerekmektedir.
Davalı sigortalısı ————- uzman hekim olduğu ve hukuken yetkili olduğu görülmektedir.—- tarafından yapılan eylemlerin teşhis koyma amacına yönelik olduğu, bunun hukuken öngörülen bir amaç olduğu anlaşılmıştır. — üçlü tarama testi ile önerildiği iddia olunan ——— teşhisi için—– görmüş ilke ve kurallara uygun tetkik yöntemleri olduğu bilirkişi tespiti ile belirlenmiştir.
Az yukarda da zikredildiği üzere hekim ile hasta arasında vekalet sözleşmesi hükümleri geçerli bulunmaktadır.—- şekilde nitelendirme yapıldığı görülmektedir—–vekalet görevini özenle yerine getirmesi gerekir. Bununla birlikte hasta rızası olmaksızın, hastaya belli bir tetkik ya da operasyon yapılması mümkün bulunmamaktadır.
Kural olarak aydınlatmanın belli bir şekilde yapılması gerekmemekle birlikte hastanın risk durumunun hastanın anlayabileceği bir dilde hastaya izah edilmesi gerekmektedir. Somut olayda sigortalı doktor tarafından davacının durumunun “riskli” kabul edilerek ilgili birimlere sevk edildiği, bu birimler tarafından da davacının muayenesinin yapılarak durumunun değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Buradan davalı sigortalısı doktor tarafından davacının tetkik ve muayenelerinin yapılması için ilgili birimlere sevki sağlamakla durumunun riskli kabul edildiği ve aydınlatma görevinin yerine getirildiği sonucuna varılmaktadır. İzah olunan sebeplerle davacıların davalı —–hakkında açtığı davanın reddine karar verilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
Ayrıca davalı—- nezdinde kadın doğum uzmanı————- geçerli bir poliçesi bulunmadığı anlaşılmakla davacılar tarafından bu davalı hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı—– hakkında açılan davanın REDDİNE,
2-Davalı —- hakkında açılan davanın Pasif husumet yokluğundan REDDİNE,
3- Alınması gerekli — peşin harcın mahsubu ile bakiye —- karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,
4-Davacılar tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı — vekili tarafından sarf edilen —– giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
6-Davalı —- hakkında açılan dava pasif husumet yokluğu nedeniyle red olunduğundan Avukatlık asgari ücret tarifesine göre bu davalı lehine takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak bu davalıya verilmesine,
7-Davalı —- hakkında açılan maddi tazminat davası red olunduğundan Avukatlık asgari ücret tarifesine göre bu davalı lehine takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak bu davalıya verilmesine,
8-Davalı —- hakkında açılan manevi tazminat davası red olunduğundan Avukatlık asgari ücret tarifesine göre bu davalı lehine takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak bu davalıya verilmesine,
9- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve—— Vekilinin yüzlerine, diğer davalıların yokluklarında gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 19/10/2021