Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1266 E. 2018/1005 K. 25.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/1266 Esas
KARAR NO : 2018/1005
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/12/2015
KARAR TARİHİ : 25/12/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, 30.12.2013 günü A———— adresindeki yerde bulunan müvekkiline ait yeraltı tesislerinin davalının ———– ekipleri tarafından yapılan su borularının tadilatı kazısı inşaat çalışmaları sırasında kablonun koparılması ve yeraltı güzergahının da tahrip edilmesi suretiyle hasara uğratıldığını, hasarın müvekkili şirketin teknik elemanları tarafından tanzim ve imza edilen Hasar Tespit Tutanağı ve fotoğraf çekilmesi suretiyle tespit edildiğini, meydana gelen hasarın hizmet alımı sureti ile —————firmasına onarımının yaptırıldığını, meydana gelen işbu hasar sebebiyle müvekkili kuruluşun şimdilik ———- zararının meydana geldiğini anılan hasar bedelinin davalıdan rızaen tahsil edilemediğinden bahisle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik—-hasar bedelinin hasarın meydana geldiği 30.12.2013 tarihinden itibaren ———– kısa vadeli krediler için öngördüğü avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın yetkisiz mahkemede açıldığından yetki itirazında bulunduklarını, çalışmaların su arızası ile ilgili olup aciliyet arz ettiğini tüm tedbirlerin alınarak çalışmaların yapıldığını davacı tesislerine zarar verilmemesi için azami özen ve dikkatin gösterildiğini, davacı tesislerinin eksik ve kusurlu olduğunu, korumaya yönelik hiçbir uyarı ve işaret bulunmadığını, dolgu malzemesiyle gömleklenmeden döşendiğini, hasarın oluşmasında davacı kusurunun bulunduğunu ayrıca bu tip hasarlarda tutanak ve kesin hesap cetvelinin her iki tarafın görevlilerince düzenlenmesinin gerektiğinden bahisle usül ve esastan davanın reddine, yargılama giderleriyle ücreti vekaletin davacı üzerinde barıkılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından ilerleyen aşamalarda sunulan dilekçe ile davanın idari yargıda açılması gerektiği hususunda itiraz ileri sürülmüştür.
İNCELEME VE GEREKÇE-: Davanın mahiyeti itibariyle, davacı şirketin yer altındaki kablo tesisatına davalı tarafından yapılan kazı işlemleri sırasında hasar verildiği iddiası ile davacı şirket tarafından uğradığının iddia ettiği zararın tazmini talebi ile açılan tazminat davası olduğu anlaşılmıştır.
Davalı tarafından yetkili mahkemenin davalının ikametgahı olan Ankara Mahkemeleri olduğu beyan edilerek yetki itirazı ileri sürülmüş, davanın haksız fiile dayalı olarak açılmış tazminat davası olması, bu hususta kesin yetki kuralının olmaması, haksız fiilden zarar görenin ikametgahı mahkemelerinin de davaya bakmaya yetkili olması, davacı şirketin merkezinin mahkememiz yetki sınırları dahilinde olması nedeniyle, davalının yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Davalı tarafından görevli yargı mercinin idari yargı olduğundan bahisle yargı yolu itirazı ileri sürülmüşse de Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2017/907 E., 2017/5076 K. Sayılı ilamı ve 6102 Sayılı TTK. m. 16/1 göz önünde bulundurulduğunda davalı taraf tacir sayıldığından dava konusu uyuşmazlık adli yargının görev alanına girmektedir.
Tarafların iddiaları, savunmaları, ön inceleme aşamasında tespit edilen uyuşmazlık ve toplanan deliller kapsamında değerlendirme yapılarak rapor tanzim edilmek üzere dosya elektrik mühendisi ve inşaat mühendisinden oluşturulan bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilerek dosyaya sunulan 17/06/2017 tarihli raporda, davalı çalışanları tarafından su borusu yenileme inşaatı kazı çalışmaları esnasında davacıya ait yer altı tesislerinin zarar görmesine sebebiyet verildiği, davalının kazı çalışmalarına başlamadan evvel alt yapısı olan kuruluşlara müracaat ederek altyapı tesislerinin geçtiği güzergahlardaki plan projeleri işaret ettirmesi ve nezaretçi talebinde bulunması gerektiği, davalının kazıya başlamadan en az 3 gün evvel bildirim yapması gerektiği, çalışır vaziyette olan tesisin alt yapı standartlarına uygun yapıldığı, tedbirsiz ve dikkatsiz yapılmış çalışmalardan dolayı davalının zararın meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğu, davacı kuruluş tarafından hasarın hizmet alım suretiyle gideriminin sağlandığı anlaşıldığından davacının davalıdan 54.866,83-TL talep edebileceği yönünde görüş bildirmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş, rapora davalı tarafından itiraz edilmiş olması nedeniyle itirazların karşılanması amacıyla ek rapor tanzim edilmesine karar verilerek dosya yeniden kök rapor tanzim eden bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilerek dosyaya sunulan 30/06/2018 tarihli ek raporda, bilirkişiler kök rapordaki görüşlerinde bir değişiklik olmadığı yönünde görüş bildirmişlerdir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddiaları, savunmaları, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu bir bütünlük içinde değerlendirildiğinde, kazının yapıldığı davalı tarafından da kabul edilmiş, işin aciliyet arz etmesi nedeniyle tüm tedbirler alınarak kazı çalışmalarının yapıldığı beyan edilmiştir. Altyapı tesislerinin bulunduğu noktalarda kazı çalışması yapılmasına ihtiyaç duyulması halinde, kazı yapılmadan önce alt yapı tesisi sahibi ile irtibata geçilip, tesis sahibinin nezareti sağlanarak yer altındaki tesisata zarar vermeden çalışma yapılması gerekmektedir. Dosyadaki belgelerden davalı tarafından kazı çalışmasını kendisinin yapmış olduğunu kabul ettiği görülmüş ancak davacı tarafla irtibata geçerek yer altı tesisi hakkında bilgi aldığına dair bir delil dosyaya sunulmamıştır. Mahkememizce benimsenen bilirkişi raporunda da bu hususa değinilmiş, davalı tarafın kazı çalışması yapmadan önce davacı taraftan gerekli bilgiyi almadan kazı çalışması yapması ve bunun sonucunda da davacıya ait yer altı tesisine zarar vermesi nedeniyle %100 kusurlu olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Sunulan bilgi ve belgelerden davacı tarafın meydana gelen zararı hizmet alım suretiyle giderdiği anlaşılmış olup ödenen bedel elektrik mühendisi ve inşaat mühendisi bilirkişiler tarafından uygun bulunduğuna dair görüş bildirilmiş, ödenen meblağın hasarın büyüklüğü ile orantılı olduğu yönünden mahkememizde de kanaat oluştuğundan, davacı tarafından hasarın giderilmesi için ödenen meblağ olan 54.866,83-TL’nin, tarafların tacir olması nedeniyle hasarın meydana geldiği 30/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek 3095 Sayılı Kanun’un 2/2 maddesi uyarınca ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur
KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KABULÜNE, 54.866,83-TL’nin 30/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek 3095 Sayılı Kanun’un 2/2 maddesi uyarınca ticari avans faizi ile birlikte, davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Alınması gerekli 3.747,95-TL harçtan peşin alınan 936,99-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.810,96-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından harç dahil harcanan 2.313,69-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesindeki esaslara göre belirlenen 6.385,35-TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde karar kesinleştiğinde kendilerine iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/12/2018