Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1106 E. 2022/277 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/1106 Esas
KARAR NO : 2022/277
DAVA: Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ: 25/11/2015
KARAR TARİHİ: 24/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı—- davalı şirket —- — oranda hisseli olduklarını, davacı ile davalı —– evli olduğu ve devam eden bir boşanma davası bulunduğunu, davacı şahıs davalı şirketin imza yetkili müdürü olduğunu, davacı ile davalı arasında husumet olduğundan dolayı şirket ortaklığını sürdürmenin mümkün olmadığını, davacının ortaklıktan çıkarılmasına ve ayrılma akçesinin kendisine ödenmesine karar verilmesini, davacıya ait esas sermaye payının gerçek değerinin tespiti için, davalı şirketin taşınır ve taşınmaz mal varlığı ile aktif ve pasiflerinin tespit edilmesini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
Davalı —– vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından açıklan boşanma davasının devam ettiğini, bu dava nedeniyle şirketin faaliyetinin tek yetkili davacı tarafından durdurulması ve çalışmasının engellenmesi yasaya aykırı olduğunu, açıklanan bu durumda davacının iddialarını destekleyecek haklı bir neden olmadığı gibi ayrılma dilekçesi isteme hakkınında olmadığını, şirketin durma noktasında olduğu bunun sebebi ise davacının kendisi olduğunu, davacı şirket çalışanını ——- tarihinde işten çıkardığı, tüm şirket eşyalarını toplayıp gittiği, bu tarihten bu yana şirket davacının tasarrufu ile çalışamaz duruma geldiğini, tüm bunlara sebep olan davacının kendisi olduğu için şirketten çıkarılmasını ve sermaye payının ödenmesi isteme hakkı olmadığını, davacı tüm malzemeleri ile birlikte muhasebe evraklarını da götürmesiyle şirketin faaliyetinin tamamen tek taraflı olarak ve kendi iradesiyle durdurması üzerine davacıya ——- mail gönderilerek yaşanan süreci sorduğunu, davacı ise —– tarihinde davalıya mail göndererek şirket personelinin işten ayrıldığını, bu nedenle faaliyetlerinin ve işlemlerinin takibi için fiziki ve teknik imkanlarının ortadan kalktığını, bir süre şirketin alım satım yapamayacağını bildirdiğini, ancak şirket personelini davacının kendisi işten çıkardığı amacı ise şirketin faaliyetini durdurmak olduğunu, şirketten çıkardığı personeli kendisinin çalıştığı başka bir şirkette işe aldığını, davalı şahıs açıklanan bu sebeplerden dolayı davacının şirketin faaliyetlerinin engellenmesine yönelik tasarruflar üzerine davacıya noter vasıtasıyla ihtarname keşide edildiği, tüm bu olayları anlatarak hukuki ve cezai mesuliyet altına girdiğini ihtaren bildirdiğini, davacı şahsın buna hiçbir şekilde cevap vermediğini, davacının bu davranışlarıyla şirket büyük zarar gördüğü ve ödenmemiş birçok borcunun bulunduğunu, şirkete ait araçları kendi menfaatine kullandığını, açıklanan bu sebeplerden dolayı öncelikle dilekçe içeriği ve dilekçe ekinde sunulan mail yazışmaları ve davacıya keşide edilen ihtarnameler içeriğine göre, davalı şirketin tek yetkili sorumlu müdürü davacının, şirket faaliyetlerini engellediği, kendi mail beyanları ile açıkça ortada olduğundan şirket yetkililerinin kullanımı konusunda şirketin %50 ortağı davalı şahsa tedbiren yetki verilmesini talep ettiklerini, şirkete ait ticari defterler, muhasebe kayıtları, banka hesap hareketleri, bilançoları şirket sözleşmesi, şirket karar defterleri vs tüm kayıtlarının bir örneğini talep ettikleri, şirket üzerinde kayıtlı bulunan —- plakalı aracın ve yine şirket üzerinde kayıtlı olan——üzerine 3. Kişilere devredilemez kaydının konularak zilyetliklerinin ve kullanma hakkının davalıya verilmesini ve açılan bu davanın reddine karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle; davacının davalı şirketten haklı nedenle çıkmasına ilişkin davadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık ise; davacının hissedarı olduğu davalı —— ortaklığından çıkması yönündeki talebinin haklı nedenlere dayanıp dayanmadığı, haklı nedenlerin kabulünün halinde ayrılma akçesinin değerinin ne olduğu noktalarında toplandığı tespit edilmiştir.
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle—– kavramı üzerinde durulmasında yarar bulunmaktadır.
Limited şirketlerde ortakların ortaklıktan doğan şahsi ve mali hakları söz konusudur. Ortakların pay hakkı, şirket kârına katılma hakkı gibi mali haklarının yanı sıra, oy kullanma hakkı, ortaklığı yönetim ve idare hakkı gibi şahsi hakları mevcuttur.
Limited şirketlerde ortağın şahsi haklarından biri de dava tarihinde yürürlükte olan ve somut olaya uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nın 638. maddesinde düzenlenen, ortağın ortaklıktan çıkma hakkıdır. Çıkma hakkı, ortağın özgür iradesi ile ortaklıktan çıkma istemini içerir. Çıkma hakkını kullanarak ortaklıktan ayrılan ortağın, ortaklığa ait bütün hak ve mükellefiyetleri sona ererek şirketle arasındaki bütün ilişkisi kesilmiş olacaktır.
Limited şirketlerde ortakların tek yanlı iradeleriyle şirketten ayrılmaları kural olarak mümkün değildir. Bunun için ortağın çıkma iradesinin bir hukuki temele dayanması gereklidir. Bu temel 6102 sayılı TTK’nin 638. maddesi gereğince ya esas sözleşmesel ya da kanuni olabilir. Başka bir deyişle bu temel, ya şirket sözleşmesinin ortağa şirketten tek yanlı irade ile çıkma hakkı veren bir hükmü ya da kanunun ortaklara belirli koşullarda çıkma hakkı tanıyan düzenlemesidir.
6102 sayılı TTK’nin 638/1. maddesi “ Şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre, limited şirket sözleşmesi ile ortaklara şirketten çıkma hakkının tanınması veya bu hakkın kullanılmasının belirli şartlara bağlanması mümkündür. Ayrıca bu hakkın kullanılması için sözleşme özgürlüğü kapsamı içinde bazı şartların varlığı da gerekli kılınabilir.
Şirket sözleşmesi ile ortaklara tanınan çıkma hakkı, hukuki açıdan onlara tanınmış bozucu yenilik doğuran bir haktır. Ortak bu hakkını kullanıp çıkma iradesini ortaklığa ulaştırdığında çıkma gerçekleşir, ayrıca bu beyanın şirket tarafından kabulüne gerek yoktur.
Limited şirkette ortaklara şirketten çıkma hakkı tanıyan bir diğer durum ise 66102 sayılı TTK’nin 638/2. maddesinde yer alan “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.
” şeklindeki düzenlemedir. Buna göre ortak, haklı bir sebebin varlığı hâlinde, diğer ortakların rıza ve muvafakatlerine lüzum olmaksızın şirketten çıkmasına müsaade edilmesini mahkemeden talep edebilmekte ve mahkeme kararı ile şirketten çıkabilmektedir. Böylece ortaklar, esas sözleşmede şirketten çıkma hususu düzenlenmiş olsun ya da olmasın şirketten çıkmalarını haklı gösterecek bir sebebin varlığı hâlinde her zaman bu hakkı kullanabileceklerdir.
Limited şirket ortağı tarafından açılan haklı sebebe dayalı çıkma davası ileriye etkili hüküm ifade eden bozucu yenilik doğuran bir dava olup, bu davada çıkmayı gerçekleştiren irade mahkeme kararıdır. Mahkemenin çıkmaya ilişkin kararı şirketle ortak arasındaki hukuki ilişkiyi sona erdirir ve sonuçlarını dava tarihinden değil kararın kesinleştiği tarihte doğurur.
Hemen belirtilmelidir ki, ortak tarafından açılan haklı sebebe dayalı çıkma davasında davacının ortaklık sıfatının kararın kesinleştiği tarihe kadar devam etmesi gerekmektedir. Zira haklı sebebe dayalı çıkma davasında verilen çıkma kararı, sonuçlarını kararın kesinleştiği tarih itibariyle doğuracağından davacının bu tarihte ortak olması gerekmektedir.
TTK’nın 638/2. maddesine göre “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir.” Anılan düzenlemede “haklı sebeplerin” neler olduğu belirtilmemiştir. Bu nedenle çıkma isteğinde bulunan ortağın öne sürdüğü sebeplerin gerçekten var olup olmadığını yahut haklı olup olmadığını mahkeme değerlendirecektir. Bu durumda şirketlerin kuruluş gayesi dikkate alınarak; aynı amaç için birlikte sermaye koyup emek vererek çalışma, dayanışma ve karşılıklı güven ortamının sağlanması gayelerine aykırı düşen; şirketin çalışmasını, devamını, ortaklarına kazanç sağlamasını ve kuruluş amacının gerçekleşmesini imkânsız hale getiren davranışların haklı neden olarak kabulü gerekmektedir. Kuşkusuz haklı nedenler sınırlı olmayıp, iddia edilen eylemlerin haklı neden oluşturup oluşturmadığı her somut olayın özelliğine ve koşullarına göre değerlendirilmelidir.
Yukarıda belirtilen kuralların değerlendirilmesi için;—– Esas sayılı dosyası ve davalı şirkete ait —- dosya içerisine celp edilmiştir.
Davacının ayrılma payının belirlenmesi için davalı şirketin——– vasfında olan taşınmazın karar tarihine en yakın rayiç değerleri gayrimenkul değerleme uzmanı bilirkişiler vasıtasıyla tespit edilmiş, dosya mali müşavir bilirkişi heyetine tevdi edilerek rapor düzenlenilmesi istenilmiştir. Hükme esas alınan — tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle;—– ekinde bilanço değerleri ile teknik bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değerler esas alınarak yapılan hesaplama sonucunda davalı şirketin özvarlığı —- olarak hesaplandığı, davacının davalı şirketteki ortaklığı %50 oranında olup, davacıya düşen öz varlık tutarının—— şeklinde rapor sunulmuştur.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının davalı şirketin %50 hissesine sahip olduğu, geri kalan %50 hissenin ise davalı diğer ortak —– ait olduğu, davacı ile davalı —– davanın açıldığı tari,hte evli oldukları ancak boşanma davalarının olduğu, yargılama devam ederken boşanmanın gerçekleştiği ve kararın kesinleştiği, bu süreçte davalı şirketin ticari faaliyetini devam ettirmediği, anlaşıldığından dolayı davacının TTK 638/2. maddesi gereğince haklı nedenle ortaklıktan çıkma talebinin haklı olduğu, davacının karar tarihine en yakın tarihli ayrılma payının — olarak belirlendiği anlaşıldığından davacının davalı şirket ortaklığından çıkmasına ve —– ayrılma payının davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, ortaklıktan çıkma davalarında davanın sadece şirkete yöneltilmesi gerektiğinden diğer ortak yönünden pasif husumet yokluğundan davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın davalı —- yönünden KISMEN KABULÜ ile; davacı —-kayıtlı davalı —– ortaklığından çıkmasına izin verilmesine,
2-Davacı —— ortaklıktan çıkma payının davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin faiz talebinin reddine,
3-Davanın davalı—–yönünden husumet yokluğundan USULDEN REDDİNE,
4-Alınması gerekli 21.074,88 TL harçtan davacının yatırmış olduğu 27,70 TL peşin harç ve 5.268,72 TL tamamlama harcı toplamı 5.296,42 TL’nin mahsubu ile bakiye 15.778,46 TL harcın davalı —— alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL peşin harç, 27,70 TL başvurma harcı, 5.268,72 TL tamamlama harcı ve 698,90 TL keşif harcının toplamı 6.023,02 TL’nin davalı ——alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından harç dışında yapılan 8.695,20 TL yargılama giderinin davalı——-alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı kendini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT gereğince 30.046,28 TL vekalet ücretinin davalı——- alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı—– kendini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT gereğince 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ——– verilmesine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 24/03/2022