Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1104 E. 2020/441 K. 07.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/1104 Esas
KARAR N : 2020/441
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/11/2015
KARAR TARİHİ: 07/07/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının uzun yıllar inşaat ve iş makineleri sektöründe ticari faaliyetlerine devam ettiğini, dünya çapında en önemli markaların ———- aldığını, satış ve yedek parça bakımından tüm ülke genelinde faaliyetlerde bulunduğunu, müvekkili firmanın gerek kendisi bakımından yüksek ciro ve kar marjları yakalanmış iken aniden —— yılının başında müvekkilinin distribütörlüğünü yaptığı firmalara müvekkili ile aralarındaki anlaşmalarını sona erdirdiklerine ilişkin ihtarnameler gönderdiklerini, anılan fesihlerin aynı sektörde faaliyet görmek üzere kurulan, ———- İsimli rakip firmanın ——– tescili ile ilgili gerekli işlemleri ve başvuruları yapması ile eş zamanlı olarak gerçekleştiğini, müvekkilinin eski faaliyet adresinde eski distribütörlükleri ve müşteri portföyünü, müvekkilinin personelinin neredeyse yarısını, ticari sırlarını, ——– haksız şekilde personellerin ve beraberinde götürdükleri bilgilerin sayesinde eline geçirerek aynı sektörde satış ve satış sonrası hizmetler vererek haksız rekabet hükümlerine tamamıyla aykırılık teşkil eden ve halen devam etmekte olan faaliyetlerine başladığını, söz konusu davalı firma ve genel müdürü —– bakımından haksız rekabet hükümlerine ilişkin —— Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——-Sayılı dosyası ile tespit, maddi ve manevi zararın tazmini hususunda dava açtıklarını, davalının —— yılında servis teknisyeni olarak hizmet vermeye başladığını, ——— tarihli istifasını takiben müvekkili firma ile imzalamış olduğu iş akdinde mevcut rekabet etmeme yükümlülüğüne doğrudan aykırılık teşkil edecek şekilde, müvekkili ile aynı faaliyet, hatta aynı markalara ilişkin faaliyet gösteren kanunda tanımlı neredeyse tüm haksız rekabet hükümlerini ihlal eğiliminde bulunan ve müvekkilinin ——- üzerinde kar eden bir firma iken haksız rekabet eylemleri ile zarar eden bir firma olmasına sebebiyet veren ————– isimli firmada işe başladığını, davalının tüm ticari sırlarını doğrudan elinde bulundurduğundan, davalının müvekkili olan firmada çalıştığı süre zarfında servis ve tamir ağı bakımından gerekli eğitimlerin verildiğini, söz konusu eğitimler için müvekkilinin masraf altına girdiğini, davalının iş bu eylemlerini —-çalışan ile toplu olarak gerçekleştirdiğini, müvekkilinin uğradığı zararın defter ve kayıtlarla ortaya çıkacağını, davalının hizmet akdinin belirtilmiş olan ——- cezai şartın müvekkiline ödenmesi gerektiğini, fazlaya dair haklarının saklı kalmak kaydı ile şimdilik ——– cezai şartın söz konusu eylemin vuku bulduğu tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Ticaret mahkemelerinin hizmet ilişkisinin sona ermesinden sonra başlayan ihlaller yönünden görevli olduğunu, buna karşın ihlallerin hizmet ilişkisinin devam ederken başladığı iddia edilmekte ise, iş mahkemelerinin görevli olduğunu, bu nedenle tespit edilmesi gereken ilk hususun ihlallerin başladığı tarih, bu tarih itibariyle hizmet ilişkisinin devam edip etmediği ve bu çerçevede görevli mahkeme olduğunu, davacı şirketin mali ve finansal açıdan durumunun son yıllarda hızla düşüş göstermesi sebebiyle işçi ve personel azaltımı yoluna gittiğini, birçok çalışanın iş akdinin feshedildiğini,bir kısım çalışanların ise mali haklarını zamanında ödeyemediği, davacı şirketin sözleşme ile ilgili şartlara uymadığını, gerekli teminatları vermediğini, bu nedenle dünya devi distribütörlerin sözleşmelerini teker teker feshettiğini, firmaların davalı personelin herhangi bir eylemi nedeniyle ———- geçmediği, aksine bu markaların davacı şirket tarafından kaybedilmesi davalının istifa tarihinden çok daha önceki tarihte ve davacı şirketin yönetimsel hatalarından kaynaklandığı, davalının şirketin sırlarını bilme, stratejik bilgilere ulaşması durumunun söz konusu olmadığı, sözleşmenin yer açısından bir sınır içermemesi sebebiyle geçersiz olduğu, davalı müvekkilinin haklı nedenle iş akdini feshettiği, müvekkilinin eylem ve işlemleri arasında kurulmak istenen illiyet bağının suni bir bağ olduğundan öteye gidemeyeceğini bu nedenlerle açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle işçinin rekabet yasağını ihlal ettiği iddiasına dayalı cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Dosya kapsamında, davacı ile davalı arasında akdedilmiş bulunan ——- tarihli ———- mevcut olup, sözleşme içeriğinden davalının servis teknisyeni olarak işe başladığı, rekabet etmeme yasağına yönelik düzenlemede ise: “Çalışan, sözleşmenin her ne sebeple olursa olsun sona ermesini müteakip 12 aylık süre için ister işini kurmak, ister İşverenin rakiplerinden birine katılmak suretiyle benzer faaliyetlerde bulunmaktan kaçınacaktır. Çalışan bu hususa aykırı davranışlarda ——– cezai şart tazminat ödemeyi gayri kabili rücu kabul ve taahhüt eder.” hükmünün bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkememizce davacı şirket ile davalının —-kayıtları celp edilmiş, incelenen—- kayıtlarına göre davalının davacı şirketten istifası akabinde iki gün sonra — tarihinde dava dışı ——– servis elemanı kodu ile işe başladığı anlaşılmıştır. Yine davacı şirket ile dava dışı ——— sicil kayıtları celp edilmiş olunup, incelenen sicil kayıtlarına göre ———— adresinde faaliyet gösterdiği, davacının dava dışı şirket faaliyete başlamadan önce aynı adreste ticari faaliyetlerini yürüttüğü, yine davacı ile faaliyet konularının benzer olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce ———— tarihli duruşmada davacı tanığı dinlenmiş olup, dinlenen tanık —— beyanında özetle:—- yılından beri davacı şirkette çalıştığını,—— içerisinde ——– yakın personelin kısım kısım istifa ettiği, şirketin durumu iyi olduğunu, herhangi bir ekonomik kriz yaşanmadığını, küçülme gibi bir uygulama olmadığını, işten ayrılanların büyük bir çoğunluğunun ———adlı şirkete gittiğini, maaşını düzenli olarak aldığını” beyan etmiştir. Mahkememizce —— tarihli duruşmada davalı tanığı dinlenmiş olup, tanık—– beyanında özetle:—- yılları arasında davacı şirkette muhasebeci olarak çalıştığını, ——– yılında meydana gelen kriz neticesinde bankaların davacı şirket gruplarına karşı bakış açısının değiştiğini,grubun içinde bulunduğu boşluk ve bankanın bakış açısının değişmesi ile distribütörlere olan teminatları sağlayamadıklarını, teminatların zamanında verilmemesi sebebiyle davacının distribütör olarak sahip olduğu 3 marka ile sözleşmenin feshedildiğini, şirketin küçülmeye gitmesi sebebiyle işçilerin bir kısmı kendi isteği ile bir kısmı da davacı şirketçe çıkarıldığını, davacı şirketin ————- arayarak ellerinde bulunan bir büyük makineyi satmak istediklerini, satın alındığı takdirde işçilerin kıdem tazminatlarını bu satış bedelinden karşılanarak kimlere ödeneceğini belirleyen ———–yolladıklarını, yaklaşık —- kişinin davacı şirketten kendi firmalarına geçtiğini” beyan etmiştir.
Mahkememizce davacının ve dava dışı ————- ticari defterlerinin incelenmesi için gün verilmiş, belirlenen gün ve saatte tarafların ticari defter ve kayıtlarını sunduğu görülmüştür. Mahkememizce re’sen seçilen mali müşavir bilirkişi ve haksız rekabet konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla uyuşmazlık hakkında rapor alınmış olunup, bilirkişi heyetinin —— tarihli raporunda özetle: “Davacı şirketin ve dava dışı ————- usul ve yasaya uygun olarak tutulduğunu ve ticari defterlerin sahibi lehine delil kudretine haiz olduğunu, davalı——- tarihinde davacı şirkette çalışmaya başladığı ——– tarihinde işten çıktığını, —– tarihinde ise dava dışı şirkette işe girdiğini, davalının davacı şirketten ayrılmadan önce,——— bordrosuna girdiğini, davalının davacı şirketten ayrılmadan önce, ——- bordrosuna göre, net ücret ve —- toplamı ———–aldığını, davacı şirket aktiflerinin, net satışlarının azaldığını, dava dışı şirket aktiflerinin artış göstererek aktiflerin büyüme oranının %168 olarak gerçekleştiğini, taraflar arasında akdedilen rekabet yasağı şartının “yer” açısından hakkaniyete uygun bir sınırlama içermemesi sebebiyle geçersiz olduğunu, bu sebeple bu şarta bağlı olan cezai şartın da geçersiz sayılması gerektiğini, bununla birlikte aşırı nitelikteki rekabet yasağını hakkaniyete uygun sınırlara çekerek dava konusu ihtilafı sınırlandırılmış rekabet yasağı çerçevesinde değerlendirm-enin mahkemeye ait olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır” şeklinde raporu Mahkememize sunmuşlardır. Mahkememizce alınan bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı vekili ——- tarihli ıslah dilekçesi ile; taleplerini merkez bankası döviz kurları bakımından ———– olarak hesap edildiğini, dolayısıyla müddebadih taleplerini ———- olarak ıslah ettiklerini beyan etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalının, dava dışı—————- nezdinde çalışmaya başlaması nedeniyle; taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesini ihlal edip etmediği; bu kapsamda sözleşmedeki cezai şart koşulunun davacı tarafça talep edilebilir olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.6101 Sayılı TBK’nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’ un 4. Maddesi: “Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce gerçekleşmiş olup da, Türk Borçlar Kanunu’ nun yürürlüğe girdiği sırada henüz herhangi bir hak doğurmamış fiil ve işlemlere, Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir. Taraflar arasındaki hizmet akdi başlıklı sözleşme ——– tarihlidir. Davalı ———— tarihinde kendi isteğiyle istifa etmiştir. İstifa tarihi itibariyle somut uyuşmazlıkta 6098 sayılı TBK’ nın rekabet yasağı sözleşmesine ilişkin 444 ve 445. maddelerinin uygulanması gerekmektedir. Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle fesih edilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmemiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklanan süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterli sayılmalıdır.T.B.K.’nın 445/2 maddesine göre:”Hakim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir”—————– Eldeki davada, davalının davacıya ait işyerinde servis teknisyeni olarak çalışırken istifa sonucu işten ayrıldığı, akabinde dava dışı ———- çalışmaya başladığı ihtilafsızdır. Davacının iş sözleşmesi imzalandığı esnadaki merkez adresinin daha sonra değiştiği, —— taşındığı, dava dışı ———- faaliyet adresini, davacının ayrıldığı——— adresine taşıdığı sicil kayıtlarından anlaşılmaktadır. Rekabet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için coğrafi sınırlama yapılması zorunlu olmakla birlikte eğer sınırlama yapılmamışsa coğrafi sınır tüm —- Dava konusu sözleşme coğrafi sınır içermemesi nedeniyle tüm ———- kapsadığından TBK.’nın 445/2.maddesi uyarınca Mahkememizce re’sen sınırlandırma yapılmıştır. Davalı, İstanbul’da davacı iş yerinde çalışırken, rekabet yasağı sözleşmesini imzaladığından, rekabet yasağı hükmünün — için geçerli olduğunun kabulü gerekmiştir. Hal böyle olunca, davalının dava dışı şirkette aynı adreste 2. Gün sonunda çalışmaya başladığı görülmekle yer ve zaman açısından sözleşmeyi ihlal ettiği anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı tarafça işten ayrılmasının haklı nedene dayanıldığı iddia edilmiş ise de; davacının başka işçileri işten çıkarmasının, davalının istifa etmesi için haklı sebep oluşturmadığı kanaatine varılmıştır. Yine davacı şirketin ekonomik olarak küçülmeye gitmesi işçinin başlı başına mali alacaklarını alamayacağı anlamına gelmemektedir. Davalı işçinin istifa beyanı ve dosya kapsamında ücretlerinin ödenmediğine ilişkin delil bulunmamaktadır. Haliyle davalı, davacıdan kaynaklanan haklı sebeplerle işten ayrıldığına dair savunmasını kanıtlayamamıştır.Davalının şirketin servis teknisyeni olduğu, pozisyonunun TBK.’nın 444/2.maddesi uyarınca davacıya önemli bir zarar verecek konumda olduğu, ürünlerin geliş,gidiş maliyetlerini, satış fiyatlarını bilebilecek konumunda olduğu, dolayısıyla ticari sırlara vakıf olarak davacı şirkete zarara sokabileceği anlaşılmıştır. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmedeki rekabet yasağı kaydı karşısında, işverenin somut bir zarara uğraması gerekmemekte olup, işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması yeterlidir. Sonuç olarak; davalının, davacıyla aynı faaliyet kolunda, aynı müşteri portföyü ile iş yapan —— benzer pozisyonda çalışmakla rekabet yasağını ihlal ettiği, bu nedenle davacının davasının kabulünün gerektiği kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce davalı işçinin sosyal ve ekonomik durumu da dikkate alınarak cezai şart miktarı fazla bulunmuş ve takdiri olarak indirim yapılmıştır. Bilindiği gibi takdire elverişli bulunan alacak iddialarında mahkemece davacının istediği miktardan daha az bir miktara hükmedilmesi halinde, davalı yararına ayrıca vekalet ücreti takdiri yoluna gidilmez. Bu noktada, Borçlar Kanunu’nun 161.maddesi uyarınca cezai şartın tahsili istemiyle açılan davada, cezai şart miktarının fahiş olup olmadığının takdiri hakime aittir. Davacının bunu önceden takdir ve tespit etmesi mümkün değildir. O nedenle, sözleşme ile tayin edilen bir cezai şartın tahsilini istemek hakkını haiz olan davacının açtığı dava sonunda cezai şartın mahkemece fahiş görülerek tenkis edilmesi halinde, tenkis edilen miktardan dolayı davalı yararına vekalet ücretine hükmedilemiyeceği açıktır. Hal böyle olunca tenkis edilen kısım yönünden davalı lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmedilmemiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE; ——– cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin takdiri olarak reddine,
2-Alınması gerekli 683,10-TL harçtan peşin alınan 170,78-TL harç ile ıslah harcı olan 352,01-TL’nin mahsubu ile bakiye 160,31-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından harcanan harç toplamı olan 550,49-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından harç dışında harcanan toplam 2.081,85-TL yargılama giderinin Mahkememizce takdiri indirim yapılarak hüküm kurulduğu dikkate alınarak tamamının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin Mahkememizce takdiri indirim yapıldığından kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesaplanan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Cezai şart bakımından dava değeri üzerinden Mahkememizce takdiren indirim yapılarak hüküm kurulduğu dikkate alınarak davalı yararına karşı vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
8-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmesi halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.07/07/2020