Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1095 E. 2020/399 K. 30.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/1095 Esas
KARAR NO : 2020/399
DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/11/2015
KARAR TARİHİ: 30/06/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının —— tarihli ————tarihleri arasında, davacı şirkette ilaç temsilcisi olarak çalıştığını, davalı tarafın ——tarihinde iş akdinin sonlandığı, davalının —— tarihinde benzer kolda faaliyet gösteren ———– şirketinde çalışmaya başladığının tespit edildiği, davalıya çalışmış olduğu süre boyunca zaman ve kaynak ayırmak sureti ile, sürekli olarak mesleki ve sektörel eğitimler verildiği ve bu şekilde alanında donanımlı, bilgili ve deneyimli bir çalışan haline getirildiğini, davalının Hizmet Sözleşmesinin VIl/2-b md.sinde, işten ayrıldıktan itibaren 2 yıl süre ile ———– aynı iş kolunda çalışmayacağı,, davalının haklı neden olmadan iş akdini feshettiği, işten ayrıldıktan sonra, —— tarihinde aynı iş kolundan faaliyet gösteren ————– çalışmaya başladığını, bu durumun —–tarihli Hizmet Sözleşmesinin VIL/2-b md.sine aykırılık teşkil ettiğini, bu doğrultuda olmak üzere sözleşmenin VH/2-c md.si doğrultusunda şimdilik ————– cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle yetki itirazında bulunduğunu, her ne kadar davacı tarafın söz konusu davanın mutlak ticari dava olduğunu ve hizmet sözleşmesi ile de yetkili mahkemenin ———-Mahkemeleri olarak belirlendiğini ifade etmiş ise de, sözleşmedeki bir tarafın şirket yani tacir kişi ancak diğer tarafın yani kendisinin özel kişi olmasından dolayı bu sözleşmedeki geçen yetki sözleşmesi olarak akdedilen maddenin geçerliliğinin bulunmadığını, bu nedenle iş bu davanın ikametgahı olan ————–Asliye Hukuk Mahkemeleri’nde açılması gerektiğini, kendisine imzalatılan sözleşmeyi okuma fırsatının olmadığını, bu nedenle sözleşmedeki “VII. Özel Şartlar” maddesi bilebilme gibi bir imkanının bulunmadığını, sözleşmeyi okumadan imzaladığına dair tanıklarının olduğunu, ayrıca iş sözleşmesinde bu şekilde maddelerin olmasının İş Kanunu’na aykırı olduğunu, İş Kanunu’nda “İşçi Lehine Yorum İlkesi” ihlal edildiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla kendisinin davacı tarafından belirtildiği gibi ————- brüt maaş aldığını, davacı şirketin kendisini işe girdi/çıktı yaparak mağdur ettiğini, kendisinin mecburen bulduğu başka bir işte çalışmaya başladığını, bu nedenlerle açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle davacı şirket ile davalı arasında akdedilen ——– kapsamında, davalının işi haksız nedenlerle feshettiği ve iki yıl içerisinde benzer kollarda faaliyet gösteren başkaca şirkette çalışmaya başlayarak rekabet etmeme yasağına aykırı davrandığı gerekçesiyle sözleşmede bulunan VII 2-b maddesi ve VII 2-c maddesi uyarınca açılan cezai şart istemli alacak davasıdır.
Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin VII 2-b maddesinde: “İşgören, iş bu hizmet sözleşmesinin sona ermesinden sonra iki yıl süre ile ———— işveren ile aynı işi yapan ve aynı alanda faaliyet gösteren bir firmada çalışamaz, ortak olamaz ya da başka bir sıfatla katılamaz ve kendi adına iş kuramaz.” düzenlemesi, aynı maddenin c bendinde: “İşgören bu hükme aykırı hareket etmesi halinde işverenin uğrayacağı tüm zararları karşılamakla sorumlu olacağı gibi ayrıca brüt ücretinin on katı tutarında cezai şart ödeyecektir” hükmünün düzenlendiği, sözleşmede brüt ücretin —–olduğu görülmektedir. Mahkememizce davalının davacı şirketten ayrıldıktan sonra çalışmaya başlatığı——— faaliyet konusunu gösterir sicil kayıtları celp edilmiş, ———- müzekkere yazılarak davalının hangi bölgede çalıştığı sorulmuş, gelen yazı cevabından —-satış mümessili olarak görev yaptığı anlaşılmıştır. —davalının hizmet döküm cetvelleri celp edilmiş, gelen yazı cevabından davalının işten ayrıldıktan 2 gün sonra, dava dışı ————- çalışmaya başladığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce tanık ——- beyanları alınması amacıyla—————Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılmıştır. Tanık —— beyanında özetle: ——- tanıdığını, kendisinin veteriner olarak çalıştığını,————– ise ilaç mümessili olarak ——— çalışmakta olduğunu, yaklaşık olarak —- yılından itibaren ilgili firma ile çalıştığını biliyorum, bildiği kadarıyla ——– o dönemde başka bir firmanın ilaç mümessilliğini yaptığını, ayrıca başka firmanın da ilaçlarını tanıtmadığını, sadece ———– ürünleri pazarladığını, kendisinin veteriner hekim olarak işi gereği ——— ürünlerini kullandığını, bu ürünlerin satışını——– yaklaşık olarak —senelik dönemde gerçekleştirdiğini, — —– pazarlama faaliyetini gerçekleştirdiği sırada daha önceki firması olan ——— gerçekleştirmediğini bildiğini, kendisinin veteriner hekim olarak ———– yıllık ortalama —-en fazla ——— ürün alış verişi yaptığını, alış verişin ayrıca devam etmekte olduğunu, bu firmayla yapmış olduğu alış veriş bedelinin daha yüksek olduğunu” beyan ettiği görüldü.——— beyanları alınması amacıyla—-Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmıştır. —— beyanında özetle: “Davacı olan ——— olarak hatırlamadığını ancak———yılları arasında — yıl beraber çalıştığı için davalıyı tanıdığını, davacı şirkette kendisinin — yıl çalıştığını, davalının da kendisinin de bölge mümessili olduklarını, kendisinin —————–çalıştığını, davacı şirket tarafından kendilerine eğitimler verildiğini, yılda en az —- eğitim verildiğini, davalı ile yapılan sözleşmenin kendisi ile de yapıldığını, sözleşmedeki rekabet yasağının hem davalıya hem de kendisine anlatıldığını, satılan ürünlerin muadil ilaçlar olduğu ancak farklı ilaçlar da sattıklarını, davalının ve kendisinin davacı şirketten ayrılmalarının sebebinin düşük maaş verilmesi olduğunu, o dönemde maaşlarının harcıahla birlikte yaklaşık ——— civarında olduğunu, yapılan harcamaları düştükten sonra ——– kaldığını bunlardan dolayı davalının sözleşme süresinin dolmasını beklemeden işten ayrıldığını” beyan ettiği görüldü. Yine diğer ———– de talimat mahkemesi aracılığıyla beyanı alınmıştır.
Tanık beyanları alındıktan sonra dava konusu uyuşmazlığın çözümüne ilişkin bilirkişiden rapor alınmıştır. Bilirkişinin ———— tarihli raporunda özetle:”Gerek davacı ————- mevcut bulunan sicil gazetelerinin incelenmesi neticesinde, iki şirketin de aynı iş kolunda faaliyet gösterdiklerinin tespit edildiği, takdirimizce davacının yanında çalıştırdığı, iki yıllık süre zarfında iş,sektör, faaliyet alanı konusunda eğitim verdiği,müşteri çevresi ve bilgilerini paylaştığı, satış ve pazarlama tekniklerini,fiyat bilgi ve politikalarını paylaştığı ve öğrettiği davalının tamamen aynı bölgede çalışmasa da göz önüne alındığında sahip olduğu bu bilgileri kullanması, davacının zararına neden olabilecek nitelikte olduğunu, taraflar arasında mevcut ————- tarihli hizmet sözleşmesinin Özel Şartlar VII/2 maddesindeki Rekabet Yasağı ve Cezai Şart düzenlemesinin geçerli olduğunu görüş ve kanaatine varılmıştır” şeklinde raporunu Mahkememize sunmuştur. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davalı vekili rapora karşı itirazda bulunmuştur. Ancak davalı tarafından yapılan itirazlar hukuki olarak Mahkememizce değerlendirilebileceğinden ek rapor alınmamıştır. Davacı vekili ——- tarihli dilekçesi ile cezai şart bedeli olan —— dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile ———— de ıslah tarihinden işleyecek reeskont avans faizi ile olmak üzere toplam ——- olarak ıslah ettiklerini beyan etmiştir.
Dava konusu rekabet etmeme yasağı TBK’nın 444. Vd. Maddelerinde düzenlenmiş olup, Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz. Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.Yasağa aykırı davranış bir ceza koşuluna bağlanmışsa ve sözleşmede aksine bir hüküm de yoksa, işçi öngörülen miktarı ödeyerek rekabet yasağına ilişkin borcundan kurtulabilir; ancak, işçi bu miktarı aşan zararı gidermek zorundadır.Sözleşme, haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından feshedilirse, rekabet yasağı sona erer.
Dava konusu uyuşmazlıkta dosyanın bir bütün olarak değerlendirilmesi ve davalının rapora itirazları kapsamında yapılan değerlendirmede; taraflar arasında rekabet etmeme yasağına dair sözleşme hükmünün ————- tanımlandığı, her ne kadar —— geniş ise de, dinlenen tanık beyanları ve davada uyuşmazlık dışı olduğu gibi, davalının davacı şirkette çalışırken ———- çalıştığı, dava dışı şirkette ise —- ilinde çalıştığı, çalıştığı illerin aynı olması sebebiyle sözleşmenin yer ve zaman bakımından kanuna uygun olarak Mahkememizce sınırlandırıldığında davalının sözleşme hükmünü ihlal ettiği anlaşılmış, yine her iki şirketin benzer ticari faaliyetleri iştigal ettiği ve davalının her iki şirkette de satış mümessili olarak çalıştığı, davalının davacı şirketin müşteri çevresini bilebilecek ve müşterileri kazanabilecek konumda olduğu, bu nedenle davacı şirkete zarar verme ihtimalinin bulunduğu, iş yerinden ayrıldıktan iki gün sonra dava dışı şirkette çalışmasının rekabet etmeme yasağını ihlal ettiği anlaşılmış, davalının haklı nedenle davacı iş yerinden ayrıldığına yönelik somut bir delil olmadığı, bu kapsamda açılmış bir davada verilen bir karar olmadığı gibi, davalı tarafından davacı şirkette çalışırken veya işten ayrıldıktan sonra davacı yana çekilmiş bir ihtar dahi olmadığı, bu haliyle haklı sebeple işten ayrıldığı yönündeki beyanlarının soyut iddiadan öteye gitmediği kanaatine varılmıştır. Ayrıca, taraflar arasında düzenlenen sözleşmedeki rekabet yasağı kaydı karşısında, işverenin somut bir zarara uğraması gerekmemekte olup, işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması yeterlidir. Zira davacı taraf cezai şart talep etmekte olup, bunun dışında meydana gelen zararları varsa bunları talep etmediğinden Mahkememizce zarar doğup doğmadığı ayrıca araştırmaya gerek görülmemiş davalının rapora itirazları yerinde görülmemiştir. Nitekim benzer mahiyette ————– ilamı mevcuttur. Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık davacı tarafça talep edilebilecek cezai şarta esas olacak davalının brüt ücretinin ne kadar olduğudur. Dosya kapsamında mevcut ——- kayıtlarından, davalının en son aldığı aylık ücretin ———– olduğu anlaşılmaktadır. Yine sözleşmede brüt ücretin ———- olduğu, brüt ücretin 10 katı kadar cezai şartın talep edilebileceği düzenlenmiştir. Davacının iddia ettiği gibi brüt ücretin ——- olduğu varsayılsa bile düzenlemede yalnızca brüt ücret denilmiş olup, son aldığı brüt ücret üzerinden hesap yapılıp yapılmayacağı belirtilmediğinden sözleşmedeki miktar üzerinden işçi lehine düşünmek gerekmiştir. Nitekim ———-kayıtlarına göre de ——–Öte yandan davacının benzer hizmet sözleşmeyle başkaca işçiye açmış olduğu rekabet yasağına aykırılığa dayalı görülmekte olan ——————– Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ———– dosyasında da sözleşmede yazılı olan ücret ve ——-kaydı esas alınarak hesap yapılmış, Mahkemece verilen karar ——- Adliye Mahkemesi———— ilamı ile yalnızca faiz talebi yönünden düzeltilerek esas hakkında yeniden hüküm kurulmuştur. Hal böyle olunca davacının sözleşme gereği talep edebileceği miktarın ——- olduğu anlaşılmış olup Mahkememizce işçinin sosyal ve ekonomik durumu da dikkate alınarak takdiri olarak %40 oranında indirim yapılmıştır. Bilindiği gibi takdire elverişli bulunan alacak iddialarında mahkemece davacının istediği miktardan daha az bir miktara hükmedilmesi halinde, davalı yararına ayrıca vekalet ücreti takdiri yoluna gidilmez. Bu noktada, Borçlar Kanunu’nun 161.maddesi uyarınca cezai şartın tahsili istemiyle açılan davada, cezai şart miktarının fahiş olup olmadığının takdiri hakime aittir. Davacının bunu önceden takdir ve tespit etmesi mümkün değildir. O nedenle, sözleşme ile tayin edilen bir cezai şartın tahsilini istemek hakkını haiz olan davacının açtığı dava sonunda cezai şartın mahkemece fahiş görülerek tenkis edilmesi halinde, tenkis edilen miktardan dolayı davalı yararına vekalet ücretine hükmedilemiyeceği açıktır. Hal böyle olunca tenkis edilen kısım yönünden davalı lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmedilmemiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesinde talebini brüt ücreti —– olarak esas almak suretiyle — olarak ıslah ettiğinden ve Mahkememizce brüt ücret ——— olarak değerlendirildiğinden, ıslah edilen kısmın toplam ——- cezai şart tenkisine tabi olmaksızın esastan reddine karar verilmiş, hal böyle olunca kabul ret oranı ve davalı lehine vekalet ücretine reddedilen kısım yönünden hükmetmek gerekmiş, davalı taraf tacir olmadığından yasal faize hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Kısmen Kabulü ile, —– cezai şart bedelinin — dava tarihinden — ıslah tarihi olan —— tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Alınması gerekli 594,30-TL harçtan peşin alınan 27,70-TL ve ıslah harcı olan 330,00-TL harcın mahsubu ile bakiye 236,60-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 27,70-TL peşin harç, 27,70-TL başvuru harcı ve 330,00-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 385,40-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından harç dışında harcanan 1.045,35-TL yargılama giderinin davanın ret ve kabul oranına göre (%72,40 Kabul %27,60 Ret) hesaplanan 756,83-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından harcanan toplam 78,05-TL yargılama giderinin davanın ret ve kabul oranına göre (%72,40 Kabul %27,60 Ret) hesaplanan 21,54-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT 13.madde uyarınca hesaplanan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen kısım yönünden AAÜT 13. madde uyarınca hesaplanan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmesi halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 30/06/2020