Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1091 E. 2019/978 K. 26.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/1091 Esas
KARAR NO: 2019/978 Karar
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 23/11/2015
KARAR TARİHİ: 26/09/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İş ilişkilerinin herhangi bir nedenden dolayı sona ermesi halinde sadakat borcu da dahil olmak üzere sözleşmeden doğan borçların sona erdiği, bu durumda işçinin önceki işyerinde öğrendiği bilgileri rakip bir işverinin işinde kullanması ya da kendi açmış olduğu rakip işletmede yararlanmasının işverene zarar vereceği, bu ihtimali engellemek için rekabet yasağı sözlemesi ile rakip bir firmada çalışmayacağı veya rakip bir işyeri açmayacağına ilişkin sözleşme yapılmasının mümkün olduğu,———- yılından beri inşaat ve iş makineleri sektöründe ticari faaliyetini sürdürdüğü, dünyada sektörün en önemli markalarının ——–distribütörlüğünü aldığı, satış ve yedek parça bakımından tüm ülke genelinde faaliyetlerde bulunduğu, müvekkili firmanın gerek distribütörlüğünü yaptığı firmalar gerek kendisi bakımında yüksek ciro ve kar marjları yakalamış iken, aniden 2014 yılı başından müvekkilinin distribütörlüğünü yaptığı sektörün en önemli firmalarından ———–firmalarının aralarındaki distribütörlük anlaşmalarının sona erdirdiklerine ilişkin ihtarnameler gönderdiklerini, anılan fesihlerin, aynı sektörde faaliyet göstermek üzere ————— isimli rakip firmanın ticaret odasına tescili ile ilgili gerekli işlemleri ve başvuruları yapması ile eş zamanlı olarak gerçekleştiği, müvekkillerinin eski faaliyet adreslerinde eski distribütörlükleri ve müşteri portföyünü, müvekkilin personelinin neredeyse yarasını, ticari sırlarını, know how’ını haksız şekilde personellerinin ve beraberinde götürdükleri bilgilerin sayesinde eline geçirerek aynı sektörde satış ve satış sonrası hizmetler vererek haksız rekabet hükümlerine tamamıyla aykırı olan ve halen devam etmekte olan faaliyetlerine başladıkları, davalı ile müvekkil arasında ———– tarihinde iş bu dava konusu sözleşmenin ikame edildiğini, davalının müvekkili şirketten hizmet sözleşmesine istinaden ————- görev tanımı ile istifa ettiği tarihe kadar hizmet verdiği, takiben müvekkil firma ile imzalamış olduğu iş akdinde mevcut rekabet etmeme yükümlülüğüne doğrudan aykırılık teşkil edecek şekilde, müvekkili ile aynı faaliyet, hatta aynı markalara ilişkin faaliyet gösteren ve müvekkili haksız rekabet eylemleri nedeniyle zarar eden bir farmi olmasına sebebiyet veren ——–isimli firmada işe başladığı, davalının taraflar arasindaki ————-tarihli Hizmet Akdinin “madde 4 diğer şartlar” bölümünde rekabet yasağına aykırı hareket etmesi nedeniyle, müvekkilinin sözleşmede belirtilen 12 net maaş tutarında cezai şartın ve diğer zarar ile tazminatlara ilişkin fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile iş bu davalı ile ———-TL lik kısmının, cezai şartın söz konusu eylemin vuku bulduğu tarihden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İş sözleşmesinin devamı sırasında meydana gelen rekabet yasağının ihlalinin ———- anlamına geldiği ve iş sözleşmesi sırasında meydana gelen bu olay sebebiyle açılacak davalarda görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğu, iş sözleşmesi sona erdikten sonra sözleşmede yazılı ve geçerli bir rekabet yasağının ihlal edilmesi sebebiyle açılacak davalar mutlak ticari davalar olup Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu, müvekkilin diğer çalışanlarla birlikte istifa ettiği de belirtilerek, yaratılmak istenen algının, işverene zarar ve işyerini yıkma amacı ile hareket eden ve gayri ahlaki bir duruş sergileyen çalışan profili olduğu, oysa gerekçek ve olayların asıl boyutunun aksi merkezde olduğu, davacı şirketin mali ve finansal açıdan durumunun son yıllarda hızla düşüş gösterdiği, bu kötüye gidişin davalının sebebiyet veremeyceği kadar büyük ölçekte olduğu, davacının kötüye giden mali durum karşısında küçülme kararı aldığı, operasyon faaliyetlerinin kapasitelerini düşürme yönünde personel azaltımı yoluna gittiğini, birçok çalışanın iş akdinin yurdışı markalarından yaşanan azalma sebep gösteriler feshedildiği, bir kısım çalışanların ise, gelecek endişesi , mali haklarını tam ve zamanında alamama ve finansal zorluklar yaşanması nedeniyle davacı şirketten ayrılmak zorunda kaldıklarını, 6098 sayılı TBK ‘nın 444.maddesi gereğince, fiil ehliyetine sahip olan işçinin, işverene karşı, sözleşmenin sonra ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebileceğini, rekabet yasağı kaydının, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerli olduğunu, rekabet yasağı sözleşmesinin her zarar tehlikesini değil, ancak “önemli ” bir zarara uğrama ihtimalini bertaraf etmek üzere kullanılabileceğini,bu sebeple açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE :
Dava; Hukuki niteliği itibariyle; ———-olan davalının istifa ederek davacı ile aynı alanda faaliyet gösterdiği idda edilen dava dışı şirkette işe başlaması neticesinde rekabet yasağına aykırılık teşkil edecek bir durum oluşup oluşmadığı, rekabet yasağının kabulü halinde davalının sözleşmede belirlenen cezai şartı ödemekle yükümlü olup olmadığı, davalının cezai şarttı ödemekle yükümlü olduğunun tespiti halinde cezai şart miktarının tespitinin ne olduğu noktalarında toplandığı belirlendi.
Davalı vekili davanın iş mahkemesinde görülmesi gerektiğinden bahisle görev itirazında bulunmuştur. Taraflar arasındaki hizmet akdinin sona erdiği gözetilerek ve TBK 444. Maddesi hükmü ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ———— tarih ve ———-Esas,——— Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere taraflar arasındaki işçi işveren ilişkisinin sona erdiği ve dolayısıyla konu hakkında hizmet akdi ve haksız rekabete ilişkin genel hükümlerin uygulanması gerektiği değerlendirilmiş ve Mahkememizin iş bu davada görevli olduğu kanatine varılarak davalı vekilinin göreve yönelik itirazı yerinde bulunmamıştır.
Dosya konusunda uzman bilirkişi heyetine verilerek rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti raporunda, davalının çalıştığı her iki işyerinin aynı il sınırları içerisinde olduğunu, davalının taraflar arasındaki hizmet akdinin 4. maddesinde yer alan rekabet yasağı kaydına aykırı hareket ettiği, anılan Sözleşme hükmü gereği davacı şirketin, davalının en son aylık net ücretinin 12 katı olan ——–TL cezai şart tutarını davalıdan talep edebileceği,şeklinde raporunu sunmuştur.
Davacı tarafın ıslah dilekçesi sunduğu, ıslah dilekçesinin davalıya tebliği edilmiştir.
Gelen ———- kayıtlarından davalının, davacı işyerine ———tarihinde girdiği ve ——- tarihinden istifa ederek işten ayrıldığı, akabinde ———tarihinden dava dışı şirkette işe başladığı görülmüştür.
Taraflar arasındaki Rekabet etmeme ve cezai şartı düzenleyen “Diğer şartlar” başlıklı 4.maddesinin (d) fıkrası; Personel, hizmet sözleşmesinin yürürlüğü süresinde, ya da hizmet sözleşmesinin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde dahi içinde bulunduğu görevi nedeniyle vay herhangi bir suretle edindiği bilgileri, şirket sıralarını, imalat ve yönetim usullerini, müşteri ve müşteri portföyü ile buluş, tasarım, metod gibi her türlü teknik, mali ve ticari bilgileri gizli tutmayı, işverenin yazılı rızası olmaksızın açıklamamayı veya duyurmamayı kabul ve taahhüt eder.
Personel, yaptığı iş Borçlar Kyııunırnun 346. maddesine uygun bir iş olduğundan, gerek İşveren şirkette çalıştığı sürece, gerekse iş sözleşmesinin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde; sona erme tarihinden itibaren 2 (iki) yıl müddetle, içinde işverenin iştigal mevzusuna giren ve asıl işi sayılan konularda faaliyet gösteren resmi ya da özel müessese, şirket, ortaklık, şahıs ve sair işyerlerinde her ne nam altında olursa olsun çalışmamayı, böyle bir işletmeye doğrudan ya da dolaylı bir suretle ortak olmamayı, bu alanlarda danışmanlık da dahil olmak üzere kendi ham ve hesabına, doğrudan veya dolaylı olarak herhangi bir iş yapmayacağını, söz konusu işleri, faaliyeti kendi namına ya da başkası hesabına yürütmemeyi kabul ve taahhüt etmektedir. Ancak iş sözleşmesinin Personel tarafından haklı nedenle feshedilmesi veya İşveren tarafından haksız ya da geçersiz sebeple feshedilmesi durumlarında bu yükümlülükler geçersizleşir.
Personel, sır saklama yasağına ve rekabet memnuiyetine ilişkin yukarıda yer alan yükümlülüklerin herhangi bir şekilde ihlali halinde İşverene, en son aylık net ücretinin 12 katını cezai şart olarak gayrı kabili rücu ve gayrı kabili tenkis olarak ödemeyi kabul ve taahhüt eder.
İşverenin aşan zararlarını talep haklan saklıdır. Ayrıca anılan süre içinde Personelin bu suretle yaptığı işlerden doğan menfaatlerinin de cezai şarttan ayrı olarak işverene nakden ödeneceği taraflarca kararlaştırılmıştır.
Taraflar, iş sözleşmesinin, taraflardan herhangi birisi tarafından deneme süresi içinde fesholunması durumunda dahi, bu maddede belirtilen rekabet yasağı ve sır saklama yükümlülüğünün ve bu yükümlülüğe aykırı davranılması durumunda ödenecek cezai şarta ilişkin hükmün geçerli olacağını kabul ve beyan ederler. şeklindedir.
TBK’nin 445/1 fıkrasında bu tür sözleşmeler bakımından yer, zaman ve işin türü bakımından sınırlama öngörüldüğü gibi, aynı maddenin ikinci fıkrasında da mahkemece aşırı nitelikteki rekabet yasağı hükümlerinin kapsamı veya süresi bakımından sınırlandırılabileceği düzenlenmiştir. Bu durumda, taraflar arasındaki hizmet sözleşmenin TBK’nin 445/2. maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Taraflar arasındaki hizmet sözleşmesi davalı hizmet sözleşmesinin sona erme tarihinden itibaren 2 (iki) yıl müddetle rekabet etmeme yükümlülüğü getirmektedir. Sözleşmede belirlenen rekabet yasağının süresi TBK m.445/l’de düzenlenen üst sınırı aşmamaktadır. Dolayısıyla rekabet yasağının süre unsuru yönünde Kanuna uygun olduğu anlaşılmaktadır. ——— cevabi yazısından anlaşıldığı üzere, davalı ——- tarihinde davacı şirketteki işinden istifa etmiş ve ——- tarihinde yani (2) gün sonra davadışı ————–çalışmaya başlamıştır. Dolayısıyla davalının süre yönünden rekabet yasağı kaydına aykırı davrandığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki rekabet yasağı kaydı davalının (işçinin) davacı şirketin faaliyet gösterdiği alanlarda çalışmasını yasaklamaktadır. Davacı şirket, inşaat ve iş makineleri sektöründe faaliyet göstermekte ve distribütörlüğünü aldığı şirketlerin ——— satış ve yedek parça teminini sağlamaktadır. Davalının davacı şirketten ayrıldıktan sonra çalışmaya başladığı davadışı ——–de aynı sektörde faaliyet göstermektedir. Hatta bu iki şirket farklı dönemlerde de olsa aynı markaların ——— distribütörlüğünü yapmışlardır. Buna göre, davalının dava dışı ———- şirketinde çalışarak konu bakımından da rekabet yasağına aykırı davrandığı anlaşılmaktadır.
Sözleşmedeki rekabet yasağı kaydı işçiye (davalıya) yer yönünden bir sınırlama getirmemektedir. Kural olarak rekabet yasağı sözleşmesinin belli bir coğrafi alan ile sınırlı şekilde kurulması gerekir. Burada amaç işçinin ekonomik geleceğini tehlikeye düşürmemektedir. Ancak rekabet yasağı sözleşmesinin yer yönünden bir sınırlama içermemesinin yaptırımı sözleşmenin geçersiz sayılması değildir. TBK m.445/2 ile Hakime tanınan yetki gereği, bu tür kayıtların geçersiz sayılması yerine sınırlı şekilde uygulanması mümkündür. Davalının çalıştığı her iki işyeri aynı il sınırları içerisindedir. Hatta davalının davadışı şirkette çalışmaya başladığı dönemde bu iki şirkete ait işyerleri aynı ilçede, aynı cadde üzerinde yer almaktadır. Konuya ilişkin Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere, rekabet yasağı sözleşmesi yer yönünden bir sınırlama içermiyor olsa da birbirlerine bu kadar yakın iki işyerinde çalışmış olan davalının sözleşmede yer yönünden sınırlama olmadığından bahisle rekabet yasağı sözleşmesinin geçersizliğini ileri sürmesi TMK m.2’de düzenlenen dürüstlük kuralı uygun bulunmamaktadır.
Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, İşveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle fesih edilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmiş olması, davalı işçinin İş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterlidir.
Tüm dosya kapsamı toplanan deliller ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; Mahkemece toplanan deliller, yapılan inceleme ve alınan bilirkişi raporundaki tespitlere göre taraflar arasında akdedilen Sözleşmenin rekabet yasağını düzenleyen 4. maddesinin geçerli olduğu değerlendirilmiştir.
Davalının davacı firmada çalıştığı konum itibariyle şirketin ticari sırlarına vakıf olacağı kanaati oluşmuştur. Davalının davacı ile aynı alanda faaliyet gösteren rakip firmada ve öngörülen rekabet süresi içinde çalışmaya başlaması ve davacı firma ve rakip firmada üstlendiği görev itibariyle davalının eyleminin taraflar arasında akdedilen ve rekabet yasağının düzenleyen Sözleşmenin 4. maddesinin ihlali niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır.
Ayrıca davalı vekilinin davacı şirketin, rakip teşebbüs olarak değerlendirilemeyeceği, davacı şirketin kendinden kaynaklı finansal sorunlar nedeniyle dar boğaza girdiği davalının davacı şirketi zarara uğratmadığı yönündeki savunmaları, taraflar arasındaki sözleşme hükmü, davacı işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı, davalıya ait ——– kayıtları karşısında yerinde bulunmamıştır.
Davalının, davacı şirkette çalıştığı sürede gözetilerek aylık ücretinin 12 katı tutarında ceza şart talebinin hakkaniyete uygun olmadığı düşünülerek TBK182/son madde hükmü uyarınca cezai şarttan indirim yapılması yoluna gidilmiştir.
Dosya kapsamı, bilirkişi raporu ile tespit edilen hususlar, davalının davacı firmada çalıştığı süre zarfında çalıştığı konumu, yaptığı işi, davacı şirkette çalıştığı sürenin kısalığı nazara alınarak ve Türk Borçlar Kanununun ”Cezanın miktarı, geçersizliği ve indirilmesi” başlıklı 182. maddesinin son fıkrası uyarınca, Hakimin, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indireceği hükmü birlikte değerlendirilmek suretiyle sözleşme ile kararlaştırılan ve bilirkişi tarafından hesaplanan cezai şarttan 3/4 oranında indirim yapılarak davacının davasının kısmen kabulüne ve davacı tarafça talep edilen cezai şarttan Mahkemece takdiri indirim yapıldığından davalı lehine ve davacı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği düşünülerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Kısmen kabulü ile; davalının 3 aylık ücreti tutarında 8.400,00-TL cezai şartın, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2- Alınması gerekli 573,80- TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 170,78- TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 403,02- TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- a) Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 27,70- TL. başvurma harcı, 170,78- TL peşin,385,96-TL ıslah harcın toplamı olan 584,44-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b) Davacı tarafından sarfedilen toplam 927,00- TL yargılama giderlerinin davanın kabul ve red oranına göre tespit edilen 231,75-TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderleri olan 40,00-TL.nin davalı üzerinde bırakılmasına,
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
6- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 2.725,00- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Dava konusu cezai şarttan takdiren indirim yapıldığından davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı26/09/2019