Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1068 E. 2020/170 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/1068 Esas
KARAR NO : 2020/170
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 17/11/2015
BİRLEŞEN ——–ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN -ESAS SAYILI DOSYASINDA:
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/04/2016
KARAR TARİHİ: 13/02/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada, davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … tarafından davalı … aleyhine, taraflar arasında akdedilen ——- tarihli sözleşme dayanak yapılarak ———İcra Müdürlüğü’nün — E. sayılı — TL’lik ilamsız icra takibi yapıldığı, davacının bu takipte yetki ve borca itiraz etmesi üzerine, takip itiraz doğrultusunda ——- İcra Müdürlüğü’nün ——- E. sayılı dosya üzerinden devam ettirildiği, ancak buradan gönderilen ödeme emrinde de, davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiği, takibin bu nedenle durdurulduğunu, müvekkili davacı ile davalı … arasında — tarihli şirket hisseleri ——– akdedildiğini, sözleşmenin 1. maddesi gereğince davalının, devreden sıfatı ile ortağı ve yetkilisi olduğu ———- hisselerinin tamamını, şirketin tüm varlığını, fikri ve sınai haklarını, markasını ve benzeri tüm aktifini ve şirket bünyesindeki portföydeki bütün haklarını ve her türlü ve her şekildeki sözleşme haklarını, ——tarafından verilmiş — adı altında birleşme hakkı aldığı ——–müesseseleri ile ——- kadrosuna haiz —————–sıfatı ile müvekkil davacıya veya yazılı olarak bildireceği diğer kişilere belirttiği oranlarda devretmeyi kabul ettiğini, sözleşmenin akdinden sonra, müvekkil davacıya, şirket muhasebe kayıtlarının elektronik posta ile gönderildiği, yapılan incelemede ilk bakışta, giderleştirilmesi gereken kira bedelinin — kalemi içinde gösterildiği, şirketin hiçbir borcunun bulunmadığı taahhüt edilmesine rağmen, satıcıların şirkette ——– TL alacaklı göründüğü, keza şirketin ödemesi gereken —- TL senet borcunun bulunduğu,———– borcunun bulunduğu görüldüğü, Davalının böylece, iş bu sözleşmede şirketin borçlu olmadığını gerçeğe aykırı olarak beyan ettiği ve sözleşmeyi akdettiği gibi, aynı zamanda ——- müvekkilden kaparo aldığı, müvekkilin tüm bu hususları davalıya şifahi olarak bildirdiğini ve devrin gerçekleşmesi için şirket borçlarını ödeyerek ve sözleşmedeki diğer taahhütlerini yerine getirmesi beklerken, davalının ortağı ve yetkili olduğu şirket tarafından müvekkilinin davacıya——-Noterliğinin —– yevmiye nolu ihtar tebliğ edildiğini, bu ihtarnamede davalının, şirket hisselerinin devri ile ilgili müvekkil ———- akdedildiğini, sözleşme ile tüm şirket hisselerinin aktifleri ile birlikte transfer edileceğinin düzenlendiği ve sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlüğe girdiğini, ancak bu güne kadar devralma işlemine ilişkin herhangi bir işlemin nedensiz olarak yapılmadığını, bu nedenle zor durumda bırakıldığını, sözleşme uyarınca ihtarın tebliği tarihinden itibaren — iş günü içinde devralan sıfatı ile gerekli işlemin yapılması ve devir işleminin tamamlanmasının aksi halde sözleşmenin feshedilerek sözleşmeye aykırı davranışlardan ötürü ——— cezai şart bedeli olmak üzere, uğradığı/uğrayacağı her türlü mevcut ve müstakbel zararların faizi ile birlikte talep edeceğinin haksız olarak bildirildiğini, müvekkili tarafından davalı yana, —–Noterliği’nin ———- yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesinin keşide edildiği ve İhtarnamede belirtilen hususların ve taleplerin tamamının gerçek dışı olduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümlerine ve yasaya aykırı olduğu kadar, medeni Kanunun 2. maddesinde ifadesini bulan iyi niyet kurallarına da aykırı olduğunun belirtildiğini, yukarıda özetlendiği şekilde, şirketin taahhüt edilen şekilde borçsuz bulunmadığı ve diğer sözleşmeye aykırı durumlar belirtilerek davalının şirketin gerçek ve fiili durumu düzelteceğini ve tüm şirket borçlarını ödeyerek, sözleşmeye uygun şekilde şirket hisselerini devredeceğini, bu aşamada şirket aktiflerini azaltmayacağını ve bu şirketi borçlandırıcı herhangi bir işlem tesis etmeyeceğini beyan ettiği ve şirket hisselerini bu şekilde devredeceğini belirttiğini, müvekkilinin iyi niyetli olarak, bu işlemlerin yapılarak şirket hisselerinin devredilmesi için beklerken, belirtilen ihtarnameye muhatap olduğu, keza ihtarnamenin tebliğinden sonra, —————nezdinde davacının yaptığı sorgulamada, davalı şirkette sözleşme gereğince edimlerini yerine getirmesi gerekirken tam aksine, şirkette sermaye artışına gittiği, sözleşmenin akdinden sonra — tarihinde yapılan bu işlemin —- tarihli ———- yayınlanmış olduğunu, şirket sermayesinin —- çıkarıldığını, yukarıda özetlenen tüm durumlar karşısında, müvekkilin halen iyi niyetle davalı şirket yetkilisinin ————- gün içinde sözleşmeye uygun şekilde gerçeğe aykırı beyan ve taahhütlerini düzeltmesi ve şirketin borçlarını ödeyerek devre uygun hale getirmesi için ihtarname ile — gün süre tanımasına rağmen, bu kez davalının müvekkil aleyhine ————İcra Müdürlüğü’nün —- E. sayılı ——— TL’lik ilamsız icra takibi yaptığını, müvekkilinin davalıya borcu olmadığı gibi, sözleşmeye aykırı davrananın davalı şirket yetkilisi olduğunu, bu nedenle anılan icra takibine müvekkilince itiraz edildiğini ve aynı zamanda borçlu olmadığının tespiti için —Asliye Ticaret Mahkemesinin —— sayılı dosyası ile menfi tespit davası açıldığını, davanın hala derdest olduğunu, müvekkilin de, davalının sözleşmeden sonra aldığı — TL kaparo için ve sözleşme gereğince ödenmesi gereken ——- TL cezai şart için icra takibi yapmış ise de bu takibe itiraz edilmesi üzerine, işbu itirazın iptali davasının açılmasının zorunlu hale geldiğini, davalının haksız olarak takibe itiraz etmiş olup, sözleşmeye aykırı davrandığını, sözleşme gereğince taahhütlerini yerine getirmediği, aldığı kaporayı ve sözleşme gereğince ödemesi gereken cezai şartı da ödemediği gibi haksız olarak takibe itiraz ettiğini, bu nedenlerle————- İcra Müdürlüğü’nün ——– E. Sayılı dosyasına vaki itirazın iptaline, haksız ve kötü niyetli yapılmış itiraz nedeniyle alacak miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere davalının müvekkiline inkar tazminatı ödemesine, tüm yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Asıl davada, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın, müvekkilinin taraflar arasında akdedilen sözleşme yükümlülüklerine aykırı davrandığını, bu nedenle de sözleşmedeki yükümlülüklerini gereği gibi ifa etmemiş olduğunu iddia ettiğini, ancak ne var ki müvekkilin sözleşmedeki yükümlülüklerine aykırı bir tutum ve davranışı olmadığı gibi birçok kere şirket hisselerinin devri için işlemlerin yapılmasını talep etmiş ise de davacı tarafın iyi niyetli davranmayarak devralma işlemlerini geciktirdiğini, hiçbir gerekçe olmaksızın şirketin devrini almadığını, tüm bunlara rağmen haksız ve mesnetsiz iddialarını dayanak göstererek davacı tarafın başlattığı, sözleşmedeki cezai şartı lehe kullanma çabalarıyla girişilen icra takibi sonucu gönderilen ödeme emrine itiraz etme zarureti hasıl olduğunu, taraflar arasında ———– tarihinde şirket hisseleri devir mutabakat sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye göre müvekkilinin devreden, devralan davacıya şirket hisselerinin tamamının devretmeyi kabul ve taahhüt ettiğini, ancak davacı tarafın devralacağını iletmesine rağmen müvekkilini oyaladığını, çeşitli bahanelerle devir işlemine yanaşmadığını, davacı tarafın, önce müvekkiline ait şirketi almak istediğini beyan ederek teklifini sunduğunu ve müvekkilinin haliç hastanesi ile yapmış olduğu ön sözleşmeden vazgeçmesini sağladığını, akabinde ise davacının elinde bulunan başkaca bir tıp merkezi ruhsatının haliç hastanesine satışını gerçekleştirdiğini, müvekkile ait şirketin hisselerinin devrini de bu işlemden sonra sürüncemede bıraktığını, devredilecek şirkete ait olumlu-olumsuz tüm bilgilerin, davacı tarafın iddia ettiği gibi sözleşmeden sonra değil aksine sözleşmeden önce davacıya ilettiğini, esasında davacının sözleşmenin akdi sırasında bilmediği herhangi bir işlem tesisi gerçekleştirilmediğini, şirketin borçlandırmadığı, taraflar arasında yapılan sözleşme öncesi görüşme neticesinde de davacı tarafın yeterli bilgiye ulaştığına kanaat getirdiği ve tamamen emin olduğu için müvekkiline kapora dahi verdiğini, bu hususun davacının esas amacının hisselerin devri işlemini geciktirmek olduğunun ve kendi kusuru ile edimini ifa etmekten kaçınmasına karşın müvekkilinin zor durumda bırakmak istediğinin açık bir göstergesi olduğunu, davacı tarafın edimini yerine getirmemesi nedeni ile feshedilen sözleşmenin akabinde ———— ait şirket hisselerinin başkaca bir şirkete devrolduğunu, bu hususun da davacı tarafın iddialarının ne denli mesnetsiz olduğunu açık bir şekilde gösterdiğini, müvekkilinin davacı ile akdedilen sözleşme uyarınca taraf olmakta birlikte artık sözleşme konusu ———- sahibi olmadığını bu nedenlerle açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
— Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——– E. Sayılı dosyası ile açılan ve mahkememiz dosyası ile birleştirilmesine karar verilen davada,
Davacı ——-vekilinin dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ——- tarihinde şirket hisseleri devir mutabakat sözleşmesi imzalandığını , bu sözleşmeye göre müvekkili devreden , devralan davalıya şirket hisselerinin tamamını devretmeyi kabul ve taahhüt ettiğini , ancak davalı taraf devralacağını iletmesine rağmen müvekkilini oyaladığını çeşitli bahanelerle devir işlemini yapmadığını ,—- İcra müdürlüğünün ————- E. Sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin üzerine müvekkilinin sözleşmedeki yükümlüklerine aykırı davranışlarda bulunduğunu iddia ederek davalı tarafın , müvekkili aleyhine——- İcra Müdürlüğünün ————- E. Sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığını, davalı tarafın önce müvekkiline ait şirketi almak istediğini beyan ederek teklifini sunmuş ve müvekkilinin ——– ile yapmış olduğu ön sözleşmeden vazgeçmesini sağladığını , akabinde ise davalı elinde bulunan başkaca bir tıp merkezi ruhsatının haliç hastanesine satışını gerçekleştirmiş , müvekkili ait şirketin hisselerinin devrini de bu işlemden sonra sürümcemede bırakıldığını, davalı kendi lehine işlem tesis etmek için müvekkiline ait şirketin hisselerinin devrini talep etmiş olup, işlemi gerçekleştirmesinin hemen ardından da müvekkili hisse alımını her fırsatta yerine getireceğini beyan ederek oyaladığını, böylelikle davalı tarafın kötü niyetli davrandığını , davalı – borçlu … tarafından takibe konu borcun olmadığını tespiti amacı ile——–Asliye Ticaret Mahkemesi ——– E. Sayılı dosyasından menfi tespit davası açtığını , davanın aynı tarihli sözleşme ve aynı cezai şarta ilişkin olması ve mahkememizdeki davanın daha sonradan ikame edilmiş olması nedeniyle , dosyanın ——Asliye Ticaret Mahkemesini —— E. Sayılı dosyası ile birleştirilmesini , davalı tarafından kötü niyetli olarak itirazının iptalini , davalı aleyhine % 20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine , yargılama giderini ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ile dava ettiği anlaşıldı.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın müvekkili şirket aleyhine —İcra Müdürlüğününü ———— Es. Saylı dosyası ile icra takibi başlatıldığını Müvekkili vekaleten yasal süresi içerisinde taraflarınca icar dosyasına sunulan itiraz dilekçesi ile itiraz ettiklerini ve takibin durduğunu , taraflar arasında———- tarihli şirket hisseleri devir mutabakat sözleşmesi akdedildiğini , sözleşmeye göre davacı şirketin şirket hissselerini devredeceği ancak müvekkilinin devralacağını iletmesine rağmen davacı tarafı oyaladığı gerekçesiyle ——— İcra müdürlüğünün ———— E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını , yasal süresi içinde itiraz edilerek takibin durdurulduğunu , davaya konu anlaşmazlık için ————— Asliye Ticaret Mahkemesinin ———E. Sayılı dosyasından menfi tespit davası açtığını , aynı tarihli sözleşme ve cezai şarta ilişkin olması sebebiyle dosyasıyla birleştirilmesini talep ettiklerini , davacı şirketin dava konusu sözleşmenin tarafı olmasa da devreden ———-müvekkili ile imzaladığı şirket hisseleri devir mutabakat sözleşmesi gereği yükümlülüklerini hiçbirini yerine getirmediğini. Buna rağmen , davacı şirket haksız ve mesnetsiz olarak cezai şart bedelinin tahsili için iş bu davayı kötü niyetli olarak ikame ettiğini , bu nedenle müvekkiline karşı açılan haksız ve kötü niyetli davanını reddini ayarıca davacı aleyhinde reddedilen alacağın % 20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini , yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmilini karar verilmesini talep ile cevap verdiği anlaşıldı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizde görülmekte olan asıl dava hukuki niteliği itibariyle; Davacı ile davalı arasında akdedilen ——– tarihli şirket hisseleri devir mutabakat sözleşmesi kapsamında, davacının devralan sıfatıyla şirket hisselerini devralması gerekirken, davalı tarafın sözleşmeye aykırı olarak taahhütlerini yerine getirmemesine dayalı olarak davalı yana ödenen —- kapora ve sözleşme gereği ——-ceza bedeli olmak üzere toplam —–üzerinden başlatılan ——İcra Müdürlüğü’nün ———– E. Sayılı icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptali ve icra inkar isteminden ibarettir.
Birleşen dava hukuki niteliği itibariyle; Davalı ile dava dışı ———– arasında akdedilen———- tarihli şirket hisseleri devir mutabakat sözleşmesi kapsamında, davalının devralan sıfatıyla şirket hisselerini devralması gerekirken, sözleşmeye aykırı olarak taahhütlerini yerine getirmemesine, oyalamasına istinaden sözleşmeye aykırılık nedeniyle ———–TL cezai şart alacağına istinaden başlatılan ——– İcra Müdürlüğü’nün ———- E. Sayılı icra dosyasına davalı tarafça yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı isteminden ibarettir. Birleşen davanın tarafları ve konusu aynı olan birleşen dava davacısınca itirazın iptali davası açılmadan önce, … tarafından menfi tespit davası açıldığı açıldığı anlaşılmış, dava ————-Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ———- Esas sayılı dosyasında görülmeye başlanmış, Mahkemece —- davacı arasında ————- tarihinde ———– hisselerinin devrine ilişkin ———– imzalandığı, sözleşme kapsamında kapora olarak bir kısım ödemenin davalı şirket yetkilisine ödendiği, ancak hisse devrine konu edilen şirketin limited şirket olması sebebiyle yasa kapsamında sözleşme imzalarının noter tarafından onaylanması gerektiği, ancak huzurdaki dava konusu edilen sözleşmenin imzalarının noterce onaylanmadığı, dava dışı kişinin sözleşmenin tarafı olmadığından sözleşmenin hükümsüz hale geldiği, bu nedenle sözleşme kapsamında varolduğu talep edilen ceza-i şart alacağının da oluşmadığı anlaşılmış olmakla takip konusu yapılan ceza-i şart bedelinden davacının sorumlu tutulamayacağı, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu kapsamında davacının icra dosyasındaki takip konusu bedelden dolayı borçlu olmadığının tespiti ile davalının kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraf vekilleri ilk derece mahkemesinin kararını istinaf etmiş olup,—– Adliye Mahkemesi — HD’nin ———- E. ——K. Sayılı ilamında özetle; ——— imzasının bulunduğu bu sözleşme ile şirket yetkilisi ———-diğer ortaklara değil, sadece kendisine ait olan hisseleri satmayı taahhüt etmektedir. Somut uyuşmazlıkta şirket ortağı ve temsilcisinin şirketi borçlandırıcı nitelikte bir hukuki işlem yapması sözkonusu değildir. Davalı şirketin hukuken ayrı tüzel kişiliği bulunması sebebiyle kural olarak dava dışı ———— ile davacı arasındaki devir sözleşmesine taraf olmayan davacı şirket yönünden, anılan sözleşme geçerli değildir. Davalı şirketin müdürü olan dava dışı ———— şirketteki hisselerini davacıya devretmeyi taahhüt etmiş olmasına göre, devre esas mutabakat sözleşmesindeki edimlerin yerine getirilmemesi nedeniyle önceden verilen kaporanın ve sözleşmede kararlaştırılmış bulunan cezai şart bedelinin şirketten değil, dava dışı —- istenmesi gerekmektedir. Çünkü somut olayda dava dışı ————– şirket adına hareket ederek sözleşme imzalamış olduğundan bahsetmek mümkün değildir. İlk derece mahkemesinin hisse devir sözleşmesinin resmi şekil şartını taşımadığı konusundaki tespitleri de yerindedir. Her ne kadar davalı şirket davaya konu icra takibinde takip alacaklısı olarak gösterilmiş olsa da takip dayanağı sözleşmede takip başlatan şirketin taraf olarak yer almadığı, tarafı olmadığı bir sözleşmeye dayanarak şirketin hak talebinde bulunamayacağı açıktır. Bu nedenle davanın kabulüne karar verilmiş olması isabetli olup davalı vekilinin istinaf başvurusu esastan reddedilmelidir. Davacının istinaf başvurusu yönünden yapılan değerlendirmede; davaya ve takibe esas sözleşme geçersiz olduğu gibi, tacir olan davacının, tarafı olmadığı bir sözleşmeye dayalı olarak takip yapmış olması karşısında; davalı şirketin icra takibine girişmekte haksız ve kötüniyetli olduğunun kabulü gerekir. Somut olayda, davacı yararına kötü niyet tazminatına hükmedilmesi için İİK.m.72 f.5 uyarınca yasal koşulların gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Bu nedenle, ilk derece mahkemesince, davacının kötü niyet tazminatının reddine karar verilmiş olması hukuka aykırı bulunmuş olup davacı vekilinin istinaf başvurusu kabul edilmiştir. ” gerekçesi ile kararı bu yönden düzelterek esas hakkında yeniden hüküm kurmuş, davalı taraf kararı temyiz etmiş, ——————Sayılı ilamı ile onamıştır.
————— arasında akdedilen ——–tarihli şirket hisseleri devir mutabakat sözleşmesi adi yazılı limited şirket hisse devri sözleşmesidir. Asıl davada davacı tarafın sözleşmeye istinaden ——-TL kapora bedeli verdiği yönünde taraflar arasında ihtilaf bulunmamakta yine sözleşmenin 5.7. Maddesinde de bu hususun düzenlendiği görülmektedir. Maddenin devamında; “İş bu sözleşme gereğince, nedensiz olarak edimlerini yerine getirmeyen taraf, diğer tarafa cezai şart olarak ———-TL ödeyecektir. ” şeklinde düzenleme mevcuttur. Her iki taraf da bu maddeye istinaden cezai şarta yönelik takip başlatmış olup, Mahkememizce deliller toplanarak dosya bilirkişiye tevdii edilmiştir. Bilirkişi heyetinin ————- tarihli raporunda özetle: “Davacı açısından cezai şart talebine esas olabilecek şekilde devir bedelinin davalıya ödenmediği, sözleşmede bir yükümlülük olarak yer almayan ve devreden davalıya bir maliyet oluşturan sermaye arttırımının sözleşmeye aykırı davranış olarak ileri sürülmesinin cezai şart istemine gerekçe gösterilemeyeceği, davalının edimlerini nedensiz olarak yerine getirmediğinin somut olarak dosya kapsamında ispat edilemediğini, bu nedenle davacının —————- İcra Müdürlüğü’nün —-esas sayılı icra takibi ile talep ettiğini—– TL Cezai şart alacağının yasal normlarda bulunmadığını, sözleşmesel edimlerin karşılıklı olarak yerine getirmeyişini, sözleşmenin feshi ve davalının dosya kapsamında ispatlanabilmiş bir zararının bulunmadığı anlaşılmakla davacı tarafından davalıya ödenen ——– kaporanın iadesi gerektiğini, buna göre davacının —————- İcra Müdürlüğünün —- esas sayılı icra takibi ile talep ettiği —-TL kaparo alacağının yasal normlarda bulunduğunu, netice itibariyle ————- İcra Müdürlüğünün ————– esas sayılı icra takibine karşı davalı yanın yaptığı itirazın ——– TL asıl alacak yönünden iptaline karar verilebileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde raporunu sunmuşlardır. Tarafların rapora itirazları doğrultusunda bilirkişilerden ek rapor alınmıştır. Bilirkişiler ———- tarihli ek raporunda özetle; “Ayrıntıları kök raporda açılanan gerekçeler karşısında, asıl dava yönünden, asıl dava davalısının edimlerini nedensiz olarak yerine getirmediğinin somut olarak dosya kapsamında ispat edilemediğini, bu nedenle davacının ———— İcra Müdürlüğünün —- esas sayılı icra takibi ile talep ettiğini ——– TL Cezai şart alacağının yasal normlarda bulunmadığını ancak edimlerin karşılıklı ifa edilmemesi nedeniyle her kesin aldığını iade etme yükümlülüğü bulunmakla; —— İcra Müdürlüğünün —— esas sayılı İcra takibi ile talep ettiği alacağın ———– TL kaparo alacağı için takibin devamına karar verilebileceğini, birleşen————— esas sayılı dava yönünden, birleşen dosya davalısının, edimlerini nedensiz olarak yerine getirmediğinin somut olarak dosya kapsamında ispat edilemediğini bu nedenle davacının ——İcra Müdürlüğü nün ———- E. Sayılı dosyası ile talep edilen ve —— TL Cezai şart alacağı ile ——-TL işlemiş avans faizi toplamından oluşan ———TL alacağın yasal normlarda bulunmadığının sonuç ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde raporu sunmuşlardır. Tarafların rapora itirazları karşısında 2. Ek rapor alınmış ve bilirkişi heyetinin görüş ve kanaatinin değişmediği anlaşılmıştır.
Davalı birleşen dava davacısı vekili rapora itirazlarında ————- bedelinin alıcı tarafın cayması durumunda mağduriyetini gideren bir bedel olduğunu, müvekkilinin zararına karşılık geldiğini, asıl dava davacısının edimlerini yerine getirmemesi sebebiyle cezai şart alacağının var olduğunu ve bu hususta tanıklarının dinlenmesini talep etmiş, yine davacı taraf ise davalı yanın taahhütlerini yerine getirmemesi sebeiyle cezai şarta ilişkin tespitlere itiraz etmiş olup, aşağıda belirtilen sebeplerle tanık dinlenmeksizin ve rapora itirazlar yönünden yeni bir rapor alınmaksızın karar verilmiştir.
-ASIL DAVA YÖNÜNDEN: Taraflar arasında akdedilen sözleşme 2014 tarihli olup, 6102 sayılı TTK’nın uygulanması gerekmektedir. Limited şirket hisse devir sözleşmeleri 6102 sayılı TTK’nın 595. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, esas sermaye payının devri ve devir borcunu doğuran işlemlerin yazılı şekilde yapılması ve tarafların imzalarının noterce onanması şart olduğu gibi, şirket sözleşmesinde aksi ön görülmemişse esas sermaye payının devri için, ortaklar genel kurulunun onayı da şarttır. Yine TBK’nın 12. Maddesi uyarınca Kanunda sözleşmeler için öngörülen şekil, kural olarak geçerlilik şeklidir. Öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm doğurmaz. Taraflar arasında akdedilen sözleşme TTK 595. Maddede aranan şartlara uygun değildir. Tarafların imzalarının noterce onaylanmadığı yine ortaklar genel kurulu kararının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Nitekim ——Asliye Ticaret Mahkemesi’nin —— Esas sayılı dosyasında da sözleşmenin geçersiz olduğu tespit edilmiş ve ——- Adliye Mahkemesi ———– kararında da açıkça : “İlk derece mahkemesinin hisse devir sözleşmesinin resmi şekil şartını taşımadığı konusundaki tespitleri de yerindedir.” şeklinde bu hususa değinmiştir. Asıl dava tarafları arasında akdedilen sözleşme geçersiz olup, geçersiz sözleşmeye istinaden cezai şart talep edilemeyeceği de açıktır. Yargıtay —————- Sayılı ilamında: “Dava, limited şirket hisse devir sözleşmesine aykırılık nedeniyle cezai şart talebine ilişkin icra takibine itirazın iptali davası olup, mahkemece, davalı tarafın sözleşmedeki edimlerini yerine getirmediği ve sözleşmedeki imzasını da inkar etmediği gerekçesiyle sözleşmede öngörülen cezai şartı davacının hak kazandığı kanaatiyle davanın kabulüne karar verilmiştir….Somut olayda, hisse devir sözleşmesinde noter onayı bulunmadığı gibi, sözleşmede hisselerini devreden ortağın imzası değil şirket müdürünün imzası bulunmaktadır. O halde, TTK’nın 595. maddesindeki şartlara uygun düzenlenmeyen hisse devir sözleşmesinin geçersiz olduğu ve buna bağlı olarak da sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın da geçersiz olduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamış, hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar vermiştir. Yine ——————– Sayılı ilamı da bu yöndedir. Hal böyle olunca sözleşme geçersiz olduğundan; asıl davada, davacı tarafın takibe konu ettiği cezai şart istemi yönünden itirazın iptali talebi uygun bulunmamış ve bu yönüyle dava reddedilmiştir. Öte yandan davacı yanca davalı yana ————– kapora bedeli———–ödenmiş olup, sözleşmede de bu bedelin açıkça kapora bedeli olduğu düzenlenmiştir. Taraflar geçersiz sözleşme nedeniyle, sebepsiz mal edinme hükümlerine göre verdiklerini geri isteme hakkına sahiptirler. Davacı tarafın geçersiz sözleşmeye istinaden ödediği ————- kapora bedelini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalıdan isteme hakkı bulunmaktadır. Davalı vekili bu bedelin müvekkilinin uğrayacağı zarara karşılık alınan bedel olduğunu belirtmiş ise de, bu bedel bir cayma parası olmadığından davalı uhdesinde kalma imkanı bulunmamaktadır. Açıklanan sebeplerle asıl davanın kısmen kabulüne, takibin ———— asıl alacak üzerinden devamına karar vermek gerekmiş, alacak likit ve belirlenebilir olduğundan icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiş, reddedilen kısım yönünden davacının takip başlatmakta kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
-BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN: Birleşen dava esasen —- denetiminden geçerek kesinleşmiş menfi tespit davasının konu olduğu takibe itirazın iptali davası olup, kesinleşen ———– Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasında birleşen dava davalısının takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verildiğinden, kesin hüküm nedeniyle birleşen dava davacısının itirazın iptali davasının reddi gerekir. Nitekim itirazın iptali talep edilen davacının takibe koyduğu alacak sözleşme nedeniyle cezai şart isteminden ibaret olup, sözleşme tarafı ———————–olmadığından, İstanbul —Adliye Mahkemesi ——-hükme esas alınan gerekçesinde de:”Her ne kadar davalı şirket davaya konu icra takibinde takip alacaklısı olarak gösterilmiş olsa da takip dayanağı sözleşmede takip başlatan şirketin taraf olarak yer almadığı, tarafı olmadığı bir sözleşmeye dayanarak şirketin hak talebinde bulunamayacağı açıktır. Bu nedenle davanın kabulüne karar verilmiş olması isabetli olup davalı vekilinin istinaf başvurusu esastan reddedilmelidir.” bu hususa değinildiğinden, itirazın iptali davasının reddi gerekir. Kaldı ki yukarıda bahsedilen sebeplerle sözleşme geçersiz olduğundan sözleşme taraflarının dahi cezai şart isteme hakkı bulunmadığı anlaşılmıştır. Birleşen dava davalısı kötü niyetli takip nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere tazminat talep etmiş olup,——– HD’nin ————–K. sayılı ilamı doğrultusunda sözleşmenin tarafı olmadığını bile bile davalı şirketin icra takibine girişmekte haksız ve kötüniyetli olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle birleşen dava davalısı lehine kötü niyet tazminatına hükmetmek gerekmiştir. Her ne kadar birleşen davada davacı yan ayrı davalarda iki kez kötü niyet tazminatına mahkum edilmiş ise de; ilgili kanun hükümlerinde buna engel bir düzenleme olmayışı ve iki davanın sonuç itibariyle kesin hüküm doğurması sebebiyle bağlantılı olsa da taleplerin birbirinden ayrı değerlendirilmesi gerekeceği kanaatiyle eldeki davada da tazminata hükmedilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, kesinleşmiş ——-Asliye Ticaret Mahkemesi ve———-Hukuk Dairesi kararı birlikte değerlendirildiğinde; asıl davada davacı ile davalı arasında hisse devir sözleşmesi imzalandığı, bu kapsamda ödenen kapora bedelinin iadesi ve cezai şart istemli takip başlatıldığı anlaşılmış, hisse devir sözleşmesinin TTK 595. Maddenin geçerlilik koşullarını sağlamadığı, şekil şartı eksikliği nedeniyle sözleşmenin hükümsüz olduğu anlaşılmış, geçersiz sözleşmede düzenlenen cezai şartın da geçersiz olması sebebiyle cezai şart talebi uygun bulunmamış, ancak sözleşme geçersizliği nedeniyle sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca herkesin aldığını geri vermesi gerektiğinden, davacı yanda ödenen ———- kapora bedeline yönelik takibe itirazın iptaline karar vermek gerekmiş, birleşen davada kesin hüküm ve sözleşmenin tarafı olmayan davacının takip başlatması nedeniyle takip haksız olduğundan davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
A-Asıl Dava Yönünden:
1-Davanın Kısmen Kabulü ile, davacının, —- İcra Müdürlüğü’nün —– E. Sayılı dosyası ile başlattığı icra takibine davalı tarafça yapılan İTİRAZIN KISMEN İPTALİNE, takibin ——TL asıl alacak üzerinden asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar 3095 Sayılı Kanun m. 2/2 uyarınca avans faizi yürütülmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Kabul edilen ——-TL asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin koşulları oluşmadığından reddine,
4-Alınması gerekli 2.049,30-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 2.220,08-TL peşin harcın mahsubu ile artan 170,78-TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan 27,70-TL başvurma harcı, 2.049,30-TL peşin harç toplamı olan 2.077,00-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından harç dışında harcanan toplam 2.547,30-TL yargılama giderinin davanın ret ve kabul oranına göre (%23,08 Kabul %76,92 Ret) hesaplanan 587,92-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatıran tarafa iadesine,
9-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 4.500,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen kısım yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 13.450,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

B-Birleşen Dava ——Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ——– Sayılı dosyası yönünden:
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı takibi başlatmakta haksız ve kötüniyetli olduğundan takip konusu alacağın %20 oranında hesaplanan 14.063,96-TL kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 54,40-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 849,24-TL harcın mahsubu ile artan 794,84-TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde yatıran tarafa iadesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 9.941,01-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 13/02/2020