Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/900 E. 2018/495 K. 29.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/900
KARAR NO : 2018/495
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 29/11/2010
KARAR TARİHİ : 29/05/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
DAVA : Davacı vekili duruşmada kapsamını tekrar ettiği dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında akdedilen 2009 tedarikçi sözleşmesi çerçevesinde müvekkili şirket ile davalı şirket arasında alım satım esasına dayalı bir ticari ilişki bulunduğunu, bu ticari ilişkinin on-line bir sistem olan ve davalı tarafından müvekkili şirketin erişimine izin verilmek sureti ile sürdürülen …… isimli sipariş takip ekranından davalı tarafından siparişin miktar ve nevi hakkında bilgilerin girilmesi ve müvekkili şirketin bu suretle kendisine ulaştırılan siparişi belirlenen süreler ve koşullar dairesinde davalıya teslim etmesi, davalının sözleşme ile belirlenen koşullar dairesinde malların bedellerinin ödenmesi çerçevesinde devam etmekte olduğunu, bu çalışma içerisinde davalı tarafından kaleme alınan müvekkili şirkete imzalanmak istenen 2010 yılı tedarikçi sözleşmesine ticari büyüme hedefinin konulması ve belirlenen kriterler çerçevesinde büyümenin gerçekleştirilememesi halinde müvekkil şirkete fatura edileceği hususunda sözleşme ile düzenleme ilave edilmesi, müvekkili şirketin de bu hükmü kabul etmemesi üzerine müzakerelerin kesildiğini, davalının, sipariş ekranını bu şekilde kapatması, müvekkili şirketin siparişlerini takip etmesine engel olduğunu ve eylemin ardından davalı tarafından başkaca sipariş talebinde bulunulmadığını, davalı tarafından sözleşmenin zımni olarak fesh ettikten sonra sözleşmeye dayalı olarak gönderilen ürün bedellerinin de müvekkili şirkete ödemediğini, esasen davalının müvekkili şirket ile arasındaki sözleşmeyi eylemli olarak fesh etmesinden sonra, müvekkili şirketin davalı uhdesinde bulunan tüm alacaklarının muaccaliyet kesbedeceğine, ….. noterlik …. tarih…. y. Sayılı ihtarnamesine rağmen verilen süre içerisinde ödeme yapılmaması nedeniyle müvekkili şirket tarafından İstanbul 4. İcra Müdürlüğü …… E. Sayılı dosyası ile 117.234,01 TL cari hesap alacağı yönünden yasal takibe geçildiğini, davalı şirketin yetki itirazı üzerine Kadıköy 2. İcra Müdürlüğü ….. E. sayılı dosya üzerinden takibe devam olunduğunu, davalının haksız ve hukuka aykırı ve kötü niyetli itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin 50.185,30 TL üzerinden 07/05/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte devamına ve kötü niyetli itiraz nedeniyle borçlunun %40 inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili 11/02/2011 günlü cevap dilekçesi ile davacı tarafından kesilen faturaların tamamının müvekkili şirket defterlerine işlendiğini, ancak iade edilen mallara ilişkin iade faturaları kesilerek davacıya iade edildiğini, muhatap ile müvekkili arasında akdedilen 17/07/2009 tarihli tedarikçi sözleşmesi 3.24 maddesine göre taraflarça yazılı bildirimde bulunulmadığı takdirde, sözleşmenin aynen geçerli olmaya devam edeceği ve sözleşmenin ancak yazılı bildirimle fesh edilebileceği bu konuda herhangi bir yazılı bildirimin muhatap şirkete gönderilmediğini belirterek davacının keşide ettiği ihtarda tedarikçi sözleşmesinin ……tarafından fesh edildiği ve …….tarafından tanzim edilen katılım ve hizmet faturalarının 2009 tedarikçi sözleşmesine dayanarak kesilmesine rağmen faturaların tanzim tarihinden önce akdin ortadan kalktığı ve varolmayan bir sözleşmeye göre davalı …’un fatura kesemeyeceği beyanla 35 adet faturanın kabul edilmediği ihtar edildiğini belirterek tüm bunların dışında taraflar arasında mal alım satım ilişkisinin sona erdiği kabul edilse bile bu durum tarafların açık rıza ve iradesi ile akdedilmiş sözleşme şartlarını ortadan kaldırmayacağını belirterek haksız davanın reddine ve %40 dan aşağı olmamak üzere müvekkil lehine tazminata hükmedilmesini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE : Dava, hukuki mahiyeti itibarı ile davacı tarafından taraflar arasındaki ticari ilişkiden dolayı davalı tarafından sipariş edildiği ürünlerin gönderilmesine rağmen ödenmeyen bakiye alacak tutarı ile ilgili davalı hakkında başlatılan ilamsız takibe İİK 67 md. uyarınca davalının haksız itirazının iptali ve inkar tazminatı isteminden ibarettir.
Kadıköy 2. İcra Dairesi 2010/15984 E. Sayılı takip dosyası getirtilmiş, davacının 09/06/2010 tarihinde davalı hakkında 116.344,69 TL asıl alacak ile 889,32 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 117.234,01 TL alacak için ilamsız takibe geçtiği , ödeme emri tebliğ üzerine davalının yasal süre içinde verdiği 24/06/2010 tarihli dilekçe ile itirazı üzerine yetki itirazı kabul edilerek dosya Kadıköy 2. İcra 2011/15984 Esasa alınmış, davalı borçlunun itiraz dilekçesinde ” taraflar arasındaki tedarikçi sözleşmesi gereğince ” cari hesabın 59.600,57 TL lik kısmının vadesi gelmediğinden ödenebilir nitelikte olmayıp icra takibine konu edilmeleri taraflar arasındaki mevcut sözleşmeye aykırı olarak belirtilerek bakiyesi için bir itiraz olmamıştır.
Davacı vekili, dava dilekçesi ekinde 8 bent halinde delillerini liste halinde bildirmiş, davalı vekili de 11/02/2011 günlü dilekçe ile delillerini 27 bent halinde bildirmiştir.
Davacı vekili itiraza uğrayan alacak tutarının 54.185,30 TL lik kısmını dava konusu yapmıştır. Mahkememizce tarafların 2008-2009-2010 yılı tüm ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi heyet raporunda her 2 tarafında mezkur ticari defterlerinin kapanış tasdik bilgilerinin bulunduğu ve sahipleri lehine delil vasfı bulunduğu belirtilerek taraflar arasındaki tedarikçi sözleşmesi uyarınca davacı ticari defter kayıtlarına göre davalıdan takip tarihi itibarı ile 150.861,15 TL alacaklı gözüktüğü ancak davacının bu tutarın 116.344,69 TL sini talep konusu yaptığını, davalı tarafından sunulan ticari defter kayıtlarına göre ise davalının davacıya takip tarihi itibarı ile 109.724,57 TL borçlu gözüktüğü belirlendiğini, ancak davacı kayıtlarında görülmemesine rağmen davalı taraf kayıtlarında 19.624,76 TL alış iskonto faturaları, borç faturaları ve transit iade faturaları kayıtlı olduğunu, bunun düşümü ile davacı şirketin davalıdan 09/05/2010 tarihinde 129.349,33 TL alacaklı olması gerektiğini ancak davacının icra takibinde talep ettiği tutar 116.344,69 TL olmakla ; davacının talebinin gerek bu yönden gerekse davalı kayıtlarına göre açmış olduğu itirazın iptali davasında taleple bağlı kalınmak üzere yerinde olduğunu rapor etmiştir.
Davacı vekili raporun kabulüne karar verilmesini istemiş, davalı 13/04/2012 günlü dilekçe ile rapora karşı itirazlarını sunmuş, yeniden bilirkişi incelemesi talebinde bulunmuştur.
Kadıköy 5. ATM 2010/1612 E. 2012/595 K. ile davanın kabulüne ilişkin hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle; Yargıtay 19 HD. ce 09/09/2013 gün 2013/10232 E. 13388 K. sayılı kararla “Taraflar arasındaki uyuşmazlık, tedarik sözleşmesinin fiilen feshedilmiş sayılıp sayılmayacağı ve bunun sonucu olarak davacının henüz vadesi gelmemiş alacaklarını davalıdan talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.Taraflar arasındaki tedarikçi sözleşmesinin genel hükümler başlıklı 3-1 maddesinde ”perakendecinin sipariş verip vermemekte serbest olduğu” açıkça hükme bağlanmıştır. Aynı sözleşmenin 3.17 maddesinde ise ”sözleşme süresince tedarikçi, perakendecinin onayı olmadan bu sözleşmeyi devredemez, feshedemez..” hükmüne yer verilmiştir. Bu durumda mahkemece, davalının davacıdan siparişte bulunmayı bir dönem için kesmiş olmasının tek başına akdin fiilen feshedilmiş olduğu biçiminde yorumlanamayacağı gözetilmeden ve anılan sözleşme hükümleri üzerinde durulup tartışılmadan, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” denilerek hüküm bozulmakla, bozma sonrası yapılan açık yargılamada davacı vekili ısrar kararı verilmesini, davalı vekili bozmaya uyulmasını talep etmiş, 20/11/2014 günlü celsede bozma kararına uyularak talimat yoluyla bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, 09/12/2014 günlü talimat uyarınca Gebze ATM ce tayin edilen bilirkişi heyetinden alınan 19/03/2015 günlü raporda, “31/12/2012 tarihi itibarı ile davalının yasal ticari defter kayıtlarına göre davalının, davacıda kalan asıl alacak tutarının (0) sıfır olarak tespit edildiği, taraflar arasında akdedilmiş bulunan bağlayıcı ve geçerli olan sözleşmenin 3.17. md. ne göre davacının fesih hakkının olmaması ve davalının da her ne kadar sözleşmeyi feshetmediğini beyan etmesine rağmen gelişen süreçlerdeki davranışları ile sözleşmeden karşılıklı olarak beklenen faydanın kalmadığı, güvenin yok olduğu bu şartlar altında tarafların bu sözleşme ile bağlı kabul edilmesini beklemenin bir öneminin bulunmadığı, dolayısı ile sözleşmenin karşılıklı kusurları ile 05/05/2010 tarihi itibarı ile feshedilmiş sayılması gerektiği; bunun sonucu olarak tasfiyenin bu tarihe kadar karşılıklı doğmuş hak ve alacakların tespiti ve mahsubu ile bulunması gerektiği, davacı şirketin 31/12/2012 tarihi itibarı ile davacının yasal ticari defter kayıtlarına göre davalı şirket uhdesinde kalan asıl alacak bakiyesi tutarının 47.786,81 TL olduğu; davalı şirketin de 30/04/2010 tarihinde düzenlediği 35 adet faturadaki 18.849,38 TL lik katılım payı bedelinin davacıdan alacaklı olduğu, mahsubu ile davacının bakiye alacağının 28.937,43 TL olduğu rapor edilmiştir.
Tarafların bozma sonrası alınan bilirkişi heyet raporuna itirazları üzerine 4. celsede ” Yargıtay bozma kararı öncesi alınan rapor ile bozma sonrası alınan rapor arasında önemli farklılık bulunmakla Kadıköy 2. İcra Md. 2010/15984 E. sayılı takip dosyası ile davacının takibe geçtiği, davalıdan 10/06/2010 tarihi itibarı ile talep ettiği asıl alacak tutarının 116.344,65 TL olup, davanın 26/06/2010 tarihinde açıldığı, dava değeri 54.185,30 TL olup, bozma öncesi alınan raporda belirtildiği üzere dava açıldıktan sonra davalının, davacı tedarikçiye 40.050,96 TL ödeme yaptığı ve ayrıca davacının takip talebinde bulunurken kendi kayıtlarında görülen borç tutarından 34.516,50 TL daha az talepte bulunduğu belirtilmekle, bilirkişi raporunun 9. sayfasında belirtilen davacının iade ettiği 41 faturanın, davalının iade ettiği 35 fatura yönünden değerlendirmenin bir kez daha mali bilirkişi tarafından yapılması ve aynı zamanda tarafların bilirkişi raporuna itirazlarını karşılayacak şekilde ek rapor alınması, keza TARAFLARIN TİCARİ DEFTERLERİNDE BELİRLENEN RAPORLARA GEÇMİŞ MADDİ DELİLLER değerlendirilmek sureti ile davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise takip tarihi itibarı ile tutarı ve (takipten ve keza dava açıldıktan sonra davalının yaptığı ödeme tutarları da değerlendirilerek) rapor alınmak üzere dosyanın bu işlerde ehil YMM bilirkişi Ahmet Serdar Kıyat’a tevdiine,” karar verilmiş ve bilirkişiden alınan 24/12/2015 günlü raporda, davanın kanıtlanamadığı rapor edilmiştir.
Bilirkişi raporuna davacı tarafın itirazı üzerine 7. celse ara kararı ile talimat yoluyla 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmak üzere Gebze ATM ye talimat yazılmış, talimat mahkemesince tayin edilen bilirkişi heyetinden alınan 15/11/2016 günlü raporda, bilirkişi heyeti “Taraflar arasında akdedilmiş bulunan bağlayıcı ve geçerli olan sözleşmenin 3.17. md. ne göre davacının fesih hakkının olmaması ve davalının da her ne kadar sözleşmeyi feshetmediğini beyan etmiş bulunmasına binaen takip tarihi itibarı ile davacı alacağının 44.708,21 TL olarak hesaplandığı ve bu tutar üzerinden takibin devam edilmesi gerektiği, davalı şirketin icra takip tarihinden ve dava tarihinden sonra 11/02/2011 tarihinde yaptığı 28.709,81 TL ödemenin icra memurluğunca takip konusu hesap edilen alacaktan mahsubunun uygun olduğu rapor edilmiştir.
Talimatla alınan bu rapora da, davalı tarafın itirazı üzerine mali ve hukukçu bilirkişiden alınan 06/04/2018 günlü heyet raporunda, bilirkişi heyeti “Davacı şirketin icra takip tarihi olan 10/06/2010 itibarı ile asıl alacağının 83.130,93 TL olduğu hesaplanmakla birlikte anılan tutardaki alacağın tümünün takip tarihi itibarı ile vadesi gelmediğinden “Muaccel olmadığından davacı şirketin tüm alacak bakımından icra takibine başvuramayacağı, bu nedenle itirazın iptali davasının reddi gerektiği” rapor edilmiştir.
Davacı vekili UYAP tan verdiği dilekçe ile ve son celsedeki sözlü beyanı ile rapora itirazla, dosyanın ek rapora gönderilmesi ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiş, davalı vekili rapora karşı 30/04/2018 günlü dilekçelerini tekrarla davanın reddini savunmuştur.
Mahkememizce davanın reddine karar verilmiştir.
Delillerin taktiri ve davanın reddi gerekçesi : Taraflar arasındaki uyuşmazlık tedarik sözleşmesinin fiilen feshedilmiş sayılıp sayılmayacağı ve bunun sonucu olarak davacının henüz vadesi gelmemiş alacaklarını davalıdan talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 3.1. md. ne göre “Perakendeci siparişlerini yazılı olarak tedarikçiye iletecektir. Bu bildirim faks, e-mail veya …… yoluyla olabilir. Tedarikçinin onay verdiği sipariş konusunda taraflar arasında işbu sözleşme şartları ile anlaşma sağlanmış olur ve tedarikçi sipariş konusu malları mücbir sebepler haricinde teslim edeceğini kabul ve taahhüt eder. Perakendeci sipariş verip vermemekte serbesttir. ” denilmektedir. Davalı sözleşmeyi sona erdirdiğini kanıtlayamamıştır. Ancak davacının teslim ettiğini beyan ettiği faturaları kendi ticari defterlerine kaydetmesi malların teslim edildiğine karine teşkil etmez.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 3.17. md. ne göre davacının fesih hakkının olmaması ve davalının da sözleşmeyi feshetmediğini beyan etmiş bulunmasına göre davacı, davalıdan alacaklı olduğunu iddia etmekte ise de, tarafların ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonucu, davacının alacaklı olduğu tespit edilen 83.130,93 TL tutarındaki alacağın henüz takip tarihi itibarı ile vadesi gelmediğinden, takip tarihi itibarı ile muaccel olmayan alacağı icra takibine konu yapması ve davalının bu nedenle yasal 7 günlük süre içerisinde yapmış olduğu itiraz haklı bulunmakla, kanıtlanamayan davanın reddine, davacı, takip tarihi itibarı ile henüz vadesi gelmeyen alacakla ilgili takipte haksız ise de, kötüniyetli olmadığından davalının yerinde görülmeyen kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildğii üzere,
1-Kanıtlanamayan davanın reddine,
2-Davacı, takip tarihi itibarı ile henüz vadesi gelmeyen alacakla ilgili takipte haksız ise de, kötüniyetli olmadığından davalının yerinde görülmeyen kötüniyet tazminat talebinin reddine,
3-Peşin alınan 218.60 TL harçtan alınması gerekli 35,90 TL harcın mahsubu ile 182,70 TL fazla harcın, hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettiğinden 2018 yılı AAÜT tarifesi uyarınca davalıyararına taktir olunan 6.310,35 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Davacının yaptığı yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacının yatırmış olduğu gider avansından artan tutarın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı hükmün tebliğden itibaren 15 gün içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi. 29/05/2018