Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/853 E. 2021/396 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/853 Esas
KARAR NO : 2021/396
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senedinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 16/09/2014
KARAR TARİHİ: 11/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senedinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davaya konu ticaret kapsamında davacılar ile —— resmi bir ortaklık kurmamakla beraber ——– yılında anlaşmaya vardıklarını, bahse konu ithalat kapsamında yapılan ticari ilişkide taraflar arasında yazılı bir anlaşma olmadığını, davalılar arasında resmi yazılı bir iş ortaklığı bulunmadığı, ithalatla ilişkin ticari işlemlerde —- adının görüldüğü, söz konusu ticari işlemlerin sadece — ile değil diğer davalılar——- yapıldığı, ticarete ilişkin para transferlerinin diğer davalılar adına da yapıldığı, gerekli incelemeler yapıldığında aradaki şifahi ticari ortaklığın netlik kazanacağı, davalıların davacılardan teminat talep ettiklerini, başlangıç olarak —— tutarında —- vade tarihli bonoyu davalı —–adına düzenleyerek davalılara verdiklerini, söz konusu bononun teminat olarak verildiğini davacıların davalılardan alacaklı bulunmasına rağmen bononun —— dosyasında icra takip konusu yapıldığı, davacılarının usulü bir yanlışlık yaparak borca itiraz etmeyerek mal varlıklarının olmadıklarını beyan ettiklerini, davacıların evlerine, işyerlerine, maaşlarına hatta emekli maaşlarına haciz geldiğini, —–tarafından ithalat kapsamında —— şirketine faturalar kesildiğini, bu faturalara ilişkin —- adına ——adına —- ödemeler yapıldığını, davacının ———— bedelli bononun icra takibine konularak mağdur edildiğini, davacının borçlu değil alacaklı olduklarını bu nedenle icra takibinin durdurulmasını davacıların borçlu olmadığının tespitini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesini arz ve talep etmiştir.
Davalı vekilinin — tarihinde davalı —- adına verdiği cevap dilekçesinde özetle: davalı ——– olmadığını, bu nedenle davacılar ile belirtilen şirket arasında herhangi bir —- olup olmadığını bilecek konumda bulunmadığını, davacı——- davalıya borcundan dolayı dava konusu bonoyu düzenleyerek verdiklerini, vadesi gelmesine rağmen ödeme yapmadıklarını, ——- dosyasında icra takibi yapıldığını ve takibin kesinleştiğini, dava dilekçesinde iddia edildiğinin aksine iş bu senedin teminat senedi olmayıp taraflar arasında alacak-borç ilişkisinden doğan bir senet olduğunu, davacı yanın iş bu senedin teminat senedi olduğuna dair bir belge ibraz etmediğini, senet üzerinde —– olduğunu, senet üzerinde şekil şartlarının tam ve eksiksiz olduğunu, davacı yanın davalıya herhangi bir borcunun olmadığı iddiasının yazılı delil ile ispatlaması gerektiğini, ispat yükünün davacı yanda bulunduğunu, ——- bulunan %20 hissesini şirketin diğer ortağı ———devrettiğini, davalıya olan borcuna istinaden verilen bononun tahsil kabiliyetini ortadan kaldırmak için usul ve yasaya aykırı işlemler gerçekleştirdiğini, davalının söz konusu senedin bedelini tahsil etmeyerek çok büyük zarara uğradığını belirterek davanın reddi ile yargılama ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesini aız ve talep etmiştir.
Davacı vekilinin—— tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle: davacılar ve bahse —- ——resmi bir ortaklık kurmamakla birlikte davalılardan ithalat yapmış olduklarını, bahse konu ithalat ile ilgili taraflar arasında sözleşme bulunmadığını, davalılar arasında da ——- olmadığını, ithalat ile ticari işlemlerde —– görülmekle —- sadece ——- ile de yapıldığı, para transferlerinin diğer davalılar adına yapıldığı, incelemeler neticesinde netlik kazanacağı, davaya konu bononun ticari ilişkinin varlığına ilişkin en somut delil olduğu, davaya konu senedin davalının iddialarının aksine alacak – borç ilişkisi için değil teminat olarak verildiğini, davalının verilen senede dayanarak takip başlattığını, davanın kabulü yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini arz ve talep etmiştir.
Davalı vekilinin —- adına verdisi 2. cevap dilekçesinde özetle: davalının —- olmadığı, davacı yanın —— tarihli dilekçesinde iddia edildiğinin aksine iş bu senedin teminat senedi olmayıp taraflar arasında alacak-borç ilişkisinden doğan bir senet olduğunu, senet üzerindeki şekil şartlarının tam ve eksiksiz olduğunu, davacı yanın davalıya herhangi bir borcunun olmadığını ispatlaması gerektiğini, davacıların davalıya olan borcunu ödememek için usul ve yasalara aykırı işlemler gerçekleştirdiklerini, davalının senet bedelini tahsil edemeyerek zarara uğradığını belirterek davanın reddi ile yargılama ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesini arz ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle; davalılardan —– lehine, davacılar ——-aleyhine düzenlenen — tanzim ve — vadeli — bedelli bonodan dolayı——— takibine konu borçtan dolayı davacıların borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davası ve fazladan yapılan ödemelerin tespiti davasıdır.
Dava ilk önce —- açılmış ise de; mahkemenin ———– görevsizlik kararı verilerek dosya mahkememize gönderilmiştir. Taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğunun iddia edilmiş olması ve davaya konu bononun bu ilişki nedeniyle verildiği iddiasına dayandığı, ayrıca menfi tespit talep edilen bononun kambiyo senedi niteliği taşıması nedenyile davanın ticari nitelikte olduğu, mahkememizin görevli olduğu anlaşılmıştır.
Taraflarca bildirilen deliller toplanmış, dosya bilirkişi heyetine tevdi ——- tarihli bilirkişi heyet raporu dosya içerisine alınmıştır. Bilirkişi heyet raporunda özetle; mali inceleme sonucu tespit edilen davacı ödemelerinin dava konusu bono dışındaki bir borç için yapıldığı hususunu ispat yükünün davalı tarafa ait olduğu, davalıların söz konusu ödemelerin dava konusu bono dışında bir borç için yapıldığını ispatlaması halinde, bono konusu borcun ödendiğini ispat yükü davacı tarafın üzerinde olacağı rapor edilmiştir.
Hem 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (eTTK), hem de 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) kambiyo senetlerine ilişkin hükümleri, poliçe esası üzerine kurulmuştur. Kanun, kambiyo senetlerinin ortak olan hükümlerine poliçe başlığı altında yer vermiş; bono ve çek hakkında ise, ortak hükümlere yollama yapmakla yetinmiştir (TTK m.778,818, eTTK. m.690, 730).
6102 sayılı TTK’nun 776/1. maddesinin (b) bendinde bono veya emre yazılı senedin kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödeme vaadini içermesi gerektiği, 777. maddesinde de bu unsuru içermeyen bir senedin bono sayılmayacağı hükme bağlanmıştır.
Uygulamada bir sözleşmede karşı edimin (güvencesi) teminatı olarak verilen ve teminat senedi olarak adlandırılan bonolar görülmektedir.
Takip dayanağı bononun teminat bonosu olduğu iddiasının, hangi ilişkinin teminatı olduğu senet üzerine yazılmak suretiyle ya da yazılı bir belge ile ispatlanması gerekir——–
Mücerret kıymetli evrak, senedin tanzimine sebep olan asıl borç ilişkisinin —— senetten anlaşılmasına imkân bulunmayan kıymetli evraktır. Ancak mücerret senetler de bir temel münasebete dayanır. Bu tür senetlerle söz konusu hukuki münasebet arasında bir bağ kurulmamıştır. Senet hamili bir ihtilaf hâlinde alacağını kıymetli evraka dayandırabilir. Geçerli bir temel münasebetin bulunmadığı veya buna ilişkin defilerin dermeyanı ve ispatı meselesi borçluya yüklenmiştir. Bu prensibin en üst seviyede uygulandığı senet kambiyo senetleridir ———-
Bir kambiyo senedi olan bono üzerine bedel, faiz, protestodan muafiyet ve yetki şartı gibi kayıtların konulması kabul edilmekte ise de, illetten mücerretlik veya muayyenlik niteliklerini ortadan kaldıran kayıtların bono üzerine konulması onun kambiyo niteliğini ortadan kaldırır.
Bononun teminat senedi olduğu senet metninden anlaşılan hâllerde bono kayıtsız——— borç vaadi içermediği için hükümsüzdür ve bu hükümsüzlük düzenleyen tarafından, lehtara veya ciranta konumunda olan hamile karşı da ileri sürülebilir. Bu hâlde TTK’nun 687/1. maddesi uyarınca senet metninden anlaşılan ——— da ileri sürülebilir.
Bononun teminat senedi olduğu senet metninden anlaşılamıyor ise bu hâlde düzenleyen, senedin lehtarı veya hamili ile kendi arasında var olan sözleşmedeki karşı edimin güvencesi olarak verildiğini bir kişisel defi olarak ileri sürebilir; ancak bu iddiasını yazılı delil ile kanıtlaması lazımdır. Senedin teminat senedi olup olmadığı yargılama sonucunda belli olacaktır; sonuçta bu senede dayalı kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapılamaz ————– Bu konuda bononun sözleşme ile bağlantısı kanıtlanmalıdır. Bononun sözleşmenin teminatı olarak verildiği iddiası kişisel defi olup, TTK’nun 778/a bendinin göndermesi ile uygulanması gereken TTK’nun 687/1. maddesi uyarınca kişisel defiler temel ilişkinin tarafları arasında ileri sürülebilir. Senedin üçüncü kişiye ciro veya teslim yolu ile devredilmesi hâlinde bu definin iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülmesi mümkün değildir. ———-Yukarıda belirtilen ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının temel iddiası dava konusu bononun teminat olarak verildiğine ilişkindir. Davacı takibe konu bononun teminat olarak verildiğini, çek üzerine yazılan bir ibare ile veya yazılı bir sözleşme ile ispat edememiştir.
Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer; fakat, davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır; davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukuki ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukuki ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı HMK m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya —– düşer. Bunun gibi, davacı—- davalının —– iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer———-
Her ne kadar bilirkişi raporunda davacıların yapmış olduğu ödemelerin dava konusu bonoya ilişkin olmadığının davalılar tarafından ispat edilmesinin gerektiği belirtilmiş ise de; davacıların temel iddiası; dava konusu çekin teminat senedi olduğu ve bu senet dolayısı ile borçlarının olmadığı noktasındadır. Dava dilekçesinde de bu husus belirtilerek dava açılmıştır. Her ne kadar davacılar tarafından yargılama aşamasında bir kısım ödemeler yapıldığı iddia edilmiş ve buna ilişkin belgeler sunulmuş ise de; söz konusu ödemelerin açıkça dava konusu senet borcu için yapıldığı ispat edilememiştir. Kaldı ki davacılar dava konusu senedin teminat senedi olduğunu iddia ediyor olamasına rağmen bu senet nedeniyle borç ödediğinin kabul edilmesi hayatın olağan akışına da aykırıdır. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davacının dava konusu senedin teminat senedi olduğunu yazılı bir belge ile ispat edemediği, ayrıca davacının yapmış olduğu ödemelerin dava konusu senet borcu için yaptığının ispat edemediği anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 59,30-TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 4.269,40- TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 4.210,10-TL’nin karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı —- tarafından yapılan 41,00-TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalı —– verilmesine,
4-Diğer Davalı taraflar yönünden yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
4-Davalılar —— kendilerini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 25.950,00-TL nispi vekalet ücretinin davacılardan müşterek ve müteselsilen alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde ——- Adliye Mahkemesi’ne İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 11/03/2021