Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/836 E. 2020/471 K. 14.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/836 Esas
KARAR NO : 2020/471 Karar DAVA : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 16/09/2014
KARAR TARİHİ: 14/07/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacı ile davalı arasında —– tarihinde ——–akdedildiğini bu sözleşmenin bir eser sözleşmesi olduğunu ve davalı şirketin bu sözleşme ile —– ve ona entegre olarak çalışılacak proje ve programları kurmayı ve ——- tarihinde davacı şirkete eksiksiz bir şekilde teslim etmeyi taahhüt ettiğini, davacı şirketin de proje ve programların eksiksiz bir şekilde teslim edilmesi karşılığında toplam —– ödemeyi taahhüt ettiğini, davalı şirketin kurduğu yazılımın tamamlandığını ve hatalı sonuçlar vermeye başladığını bunun üzerine davacının şirket kurulumu hızlandırma ve davalı şirketin taahhütlerini özenle eksiksiz bir şekilde ve daha kısa sürede bitirmesini sağlamak amacıyla ödemekle yükümlü olduğu toplam ———— kısmını davalı şirkete ödediğini ancak taahhüt edilen ürün ve hizmetlerin davalı şirket tarafından hala yerine getirilmediği için faturanın geri kalan kısmı davacı şirket tarafından ödenmediğini, davacı şirketin davalı şirkete gönderdiği ihtarnamelerde yazılı sisteminin tamamlanması aksi halde taraflar arasındaki sözleşmenin feshedileceği bildirilmesine rağmen davalı şirket yazılım sistemi kurulumunu tamamlamak için hiçbir girişimde bulunmadığını, davacının sorunlu ve eksik bir yazılım sistemi ile çalışması sonucunda maddi ve manevi kayıplar meydana geldiğini, taraflar arasında akdedilen ————— 10.maddesi d bendi ———- sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmememis ve eksik getirmesi durumunda ——-yazılı uyaracak ve bir hafta içinde ——– tarafından sorunu giderici uygulama tespit edilemediğinden sözleşmeyi iptal edebilecek ve bundan doğan tüm maddi zararlarını tazmin yoluna gidebilecektir.” hükmünün amir olduğunu davalı şirket’in taahhüt ettiği ——- yazılı sisteminin, davacı şirketin kullanamayacağı ölçüde ayıplı oduğunu ayıp davalı şirkete bildirilmesine rağmen davalı şirketin ayıbı gidermediğini şirketin Borçlar Kanunu’nun 475.maddesi hükmü ile taraflar arasında akdedilen Yazılım Sözleşme’sinin 10.maddesi hükmü uyarınca sözleşmeden dönme hakkını kullandığını belirterek davacı ile davalı şirket arasında akdedilen sözleşmede öngörülen asli edim yükümlülüklerini yerine getirmeyen davalı şirket’e davacı şirketin yaptığı —— ödemenin iade edilmesini, söz konusu programdaki hataların tespit edilmesi ve düzeltilmesi için personel görevlendirildiğini bu personelin aylık ücretinin —— olduğunu, söz konusu personele ——-ödeme yapılmakla bu tutarda zararlarının oluştuğunu, ayrıca mükerrer sevkler dolayısıyla ———- maddi zararlarının bulunduğunu, davalı şirket’in taahhüt ettiği —– sisteminin kurulunun yapmayı ve eksiksiz bir şekilde teslimini ifa etmekten kaçınması sebebiyle fazlaya ilişkin her türlü hak e alacağı saklı kalmak kaydıyla davacı şirket’in uğramış olduğu ——— manevi zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ——— tarihli cevap dilekçesi ile : Taraflar arasındaki sözleşmenin 13.2 maddesinde ——— Mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili kılındığını keza HMK 6. maddesi uyarıncada müvekkilinin ikametgahına nazaran ————Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkili olduğunu beyanla, usule ilişkin itirazda bulunduktan sonra davanın esası hakkında da özetle; davacı tarafın dava harcını eksik yatırdığını eksik harcın tamamlanmasını, yasal süre içerisinde harcın tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına hükmedilmesini, sözleşme bedeli davacının beyanlarının aksine ——– olduğunu sözleşmeye konu programlardan sadece bir tanesinin dava konusu edilmesine rağmen tüm sözleşme bedelinin tazminin talep edildiğini, davalı şirketin sözleşmede yer alan ürünleri eksiksiz olarak ——- tarihinde davacı şirkete teslim ettiğini ve davacı şirkette herhangi bir ihtiraz kayıt koymaksızın eksiksiz teslimi kabul ettitğini,davacı şirketin davalı tarafından ifa edilen edimin ayıplı olduğu iddiasının TTK’nun 23.maddesinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmediğini, sistemin kurulum aşamasında olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, ——yılından beri sistemin davacı tarafça kullanıldığını, davacının ihtarnamelere cevap verilmediği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davalı şirkete sözleşme gereği garanti ve teknik destek kapsamında, —- ay boyunca yardım ve teknik destek sağlandığını, toplantı talep edildiğini, davacı şirketçe gönderilen ———— tarihli İhtarnamelerin müvekkiline ulaşmadığını, davacının teknik destek taleplerinin karşılanmaya çalışıldığını, davacının programın kusurlarının ark edilmesi ve düzeltilmesi için pernonel çalıştırdığı iddiasının gerçekçi olmadığını, bu personele ödenen maaşı müvekkilinden talep etmesinin herhangi bir hukuksal dayanağının bulunmadığını, mükerrer satışlar dolayısıyla müvekkilinden bir talepte bulunamayacağını, müvekkilince verilen eğitimlerde gerekli eğitimi alamayan davacı çalışanlarının hatalara sebep olduğu, davacı şirketin zararlarının kullanıcı kusurlarından ileri geldiği belirterek haksız ve kötüniyetle açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle; taraflar arasındaki — —- ve kurulumuna ilişkin eser sözleşmesinden kaynaklı olarak ürünün ve sunulan hizmetin ayıplı olmasına dayalı olarak açılan maddi ve manevi tazminat davasına ilişkindir.
Davanı açıldığı —-Asliye Ticaret Mahkemesince ———-sayılı kararla yetkisizlik kararı verilmesi üzerine dosya mahkememize gelmiş ve yukardaki esasa kaydı yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.
Dosya kapsamına göre bilirkişi heyeti oluşturulmuş ve ————Bilirkişi Raporunda; Uyuşmazlık konusu programın ayıplı olduğu ve davalının ayıptan sorumlu olduğu, davacının ayıp nedeniyle sözleşmeden dönmesi nedeniyle ifa edilen edimlerinin iadesinin gerektiği, davacının sözleşme nedeniyle ödediği ———- iadesinin gerektiği, davacının ayıp nedeniyle uğradığı zararını ispat etmek koşulu ile talep edebileceği, dosya kapsamında bunun tespitinin yapılamadığı şeklinde mütalaada bulunulmuştur.
Tarafların itirazları doğrultusunda yeni bir heyet oluşturularak rapor alınmıştır. ——- tarihli Bilirkişi Raporunda; Dosyada bulunan evraklar üzerinde yapılan inceleme sonucunda ele geçen veriler değerlendirildiğinde, dosyaya konu vaka bir bütün olarak değerlendirildiğinde, yazılım üzerinde meydana gelen hatalara, normal kullanıcıların dışında müdahale etmesi gereken ve normal kullanıcılara oranla daha üst düzeyde yazılımı detaylarıyla kullanabilen kişilere ihtiyaç duyulması, şirket iş süreçlerinin yazılım üzerinden takıp edilmesi, satışların sayısının artması süreciyle proje yöneticisi istihdam edilmesinin çalışma hayatının doğasıyla uygun olduğu, normal karşılanması gerekliği,——— alım sebebinin sadece yazılım üzerinden kaynaklanamayacağı, personel ücretinden Davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı, Mükerrer satış kayıtlarından sebeple gönderildiği iddia edilen ürünlerin ——— aralığında gerçekleştiği, stok sayımı, kargo gönderi kontrolü, maliyet kontrolü, stok kontrolü, müşteri şikâyetleri vb. durumlar gibi tali geri bildirim yolları dikkate alındığında yaklaşık — senelik dönemde mükerrer satışların fark edilmemesinin çalışma hayatının doğasına uygun olmadığı, mükerrer gönderimlerden kaynaklanan zarardan davalı tarafın direkt olarak sorumlu tutulamayacağı, Davacının başka bir yazılım kullanabilecekken dosyaya konu yazılımı kullanmaya devam ettiği, Davacının yazılımı kullanmaya devam ederek yarar sağladığı. Davacı taralın sözleşme kapsamındaki ödemeleri yerine getirmediği, Davalı tarafın sözleşme kapsamında alamadığı ücretlerden dolayı sorunların çözümünde isteksiz davranmış olabileceği, Davalı tarafın tasarım ve analiz safhalarında yanlış değerlendirme yaptığı, Davalı tarafın sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediği, sözleşme kapsamında yapılan ödemeler üzerinden Davalının sorumlu olduğu, proje kapsamında tam olarak doğru çalışmayan yazılımın Davacı taraf kullanımına hazır edilememesinde Davalı tarafın kusurlu olduğu, şeklinde görüş bildirilmiştir.
Taraflarca ileri sürülen itirazlar doğrultusunda dosyaya rapor sunan en son heyetten ek rapor alınması yoluna gidilmiştir. —- tarihli Ek Raporda; Sözleşme tarihi olan —— tarihine kadar programın davacı tarafça kullanıldığı, bu tarihten sonra davacı tarafça ikame yazılımlar tedarik edildiği, bakım ve danışmanlık hizmeti alındığı, şekilinde ek rapor sunulmuştur.
Dosya kapsamında alınan raporlar dava konusu uyuşmazlığın çözümünde yetersiz görülmüş ve dosyada görevli bilgisayar mühendisi bilirkişinin yanında mali müşavir bilirkişi görevlendirilerek yeniden rapor alınması yoluna gidilmiştir. ——- tarihli Bilirkişi Raporunda; Davalı yan tarafından davacı yana —- adet toplam —- tutarında fatura düzenlendiği, Davacı yan tarafından davalı yana —– tutarında ödeme —— borçlu olduğu, —– tarihiden sonra taraflar arası ticari ilişki olmadığı, incelenen davacı yanın ticari defterlerinde dava tarihi olan —– tarihi itibarıyla davacı yanın davalı yana —- borçlu olduğu, ———üzerinde yapılan teknik incelemeler bütünlük oluşturacak şekilde değerlendirildiğinde, Davacı tarafın aldığı hizmet olan yazılım üzerinde mükerrer kayıtlar oluşması sebebiyle sorun yaşadığı, süreç içerisinde mükerrer kayıt sorununun tekrar ettiği, Davalı tarafça sorunla ilgili düzeltme ya da program güncellemesi gerçekleştirilmesi yerine Davacı tarafa manuel düzeltme talebinde bulunulduğu ve Davalı tarafça sağlanan hizmet olan yazılımın üzerinde kusur bulunduğu, şeklinde rapor sunulmuştur.
Dosya itirazlar doğrultusunda bilirkişiye verilerek, bilirkişiden ek rapor alınmıştır. ——– tarihli Bilirkişi Ek Raporunda; davaya konu yazılımın davacı tarafça kullanılmadığı, Mahallinde bilirkişi heyeti incelemesi sonrasında teslim alınan —– üzerinde yapılan inceleme ile bilirkişi heyeti raporunda —– ekinde tespit edilen mükerrer kayıtlara ait liste dışında herhangi bir veriye erişilemediği, genel satışlara ait liste üzerinden mükerrer satışlar fitrelenerek—- adet mükerrer satış satırını erişildiği, liste içerisinde — adet ürüne karşılık gelen toplam tutar — cinsinden verildiği, liste içerisinde hediye çeki olarak bulunan — bedelli — hediye çekine karşılık gelen toplam tutarın —— olduğu, liste içerisinde geçen fiyatı belirsiz —- adet ürünün dava tarihindeki ortalama fiyatları hesaplandığında yaklaşık olarak —- civarına geldiği, Davacı tarafın mükerrer kayıtlarından dolayı toplam olarak ——- zararı olduğu kanaatine varıldığı şeklinde görüş bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı toplanan deliller ve alınan kök ve ek bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu uyuşmazlık, taraflar arasındaki —— yazılı sistemini satımı ve kurulumuna ilişkin eser sözleşmesinden kaynaklı olarak ürünün ve sunulan hizmetin ayıplı olmasına dayalı olarak, sözleşme bedelinin iadesi, davalı tarafça kurulan yazılımın ayıplı olup olmadığı, yazılımın ayıplı olması halinde davacı tarafça gerçekleştirilen ve sistem kaynaklı olduğu iddia edilen mükerrer satışlar dolayısıyla davacının davalıdan bir talepte bulunup bulunamayacağı ve yine yazılımın ayıplı olmasına dayalı olarak davacı tarafça sırf programın kontrolü ve hataların düzeltilmesi için personel görevlendirilmesi yapılıp yapılmadığı ve bu personelin bir yıllık maaşı tutarında davacı zararı bulunup bulunmadığı ve varsa bu zararın davalıdan tahsilinin mümkün olup olmadığı, ayrıca ayıplı ifa dolayısıyla davacının davalıdan manevi tazminat talep edip edemeyeceği noktalarına ilişkindir.
Taraflar arasında ——— akdedilmiş ve bu yazılım programı davacının kullanımına sunulmuştur. En son alınan — tarihli Bilirkişi Raporunda, halihazırda uyuşmazlık konusu yazılımın kullanılmadığı bir başka yazılım programının kullanımda olduğu tespit edilmiştir. Dosyaya sunulan ——-tarihli bilirkişi Raporunda; Dosyaya konu yazılımın dünya çapında satışa sürülen bir ürün olduğu, yazılım üzerinde kodlama hatası bulunmadığı, ihtiyaçlara göre yapılan geliştirmelerle yazılımın aralıklarla güncellenerek satışa sunulduğu, Dosyadaki veriler bütünlük oluşturacak şekilde değerlendirildiğinde, yazılımın entegrasyon kısmında ve kullanıcı eğitimlerinde eksiklik bulunduğu, ekran görünt illerinde geçen yazılım üzerindeki mevcut hataların Davalı şirket müdahalesi ile giderilebilecek türden hatalar olduğu, belirtilmiştir. Buradan dava konusu yazılım davacı tarafça güncelemeler ve takviyelerle bilirkişi tespit tarihine kadar kullanılmakta olduğu değerlendirilmiştir.
Davalı tarafça sözleşme kapsamında davacı sistemine kurulan yazılımın ayıplı olduğu, bu ayıpların davalı tarafça teknik destek ve güncellemeler ile düzeltilebileceği bilirkişi tespitleri ile ortaya konulmuştur.
Söz konusu yazılım dolayısıyla; mükerrer sevklerin olduğu, bu sevklerin —— tarih aralığında gerçekleştirildiği anlaşılmıştır. Mükerrer satış kayıtlarından sebeple gönderilen ürünlerin ——— aralığında gerçekleştiği, stok sayımı, kargo gönderi kontrolü, maliyet kontrolü, stok kontrolü müşteri şikâyetleri vb. durumlar gibi tali geri bildirim yolları dikkate alındığında yaklaşık bir yıllık dönemde mükerrer satışların fark edilmemesi çalışma hayatının doğasına uygun bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Davacı şirket tarafından davalıya çekilen ——- tarihli İhtarname ile; sözleşme ile taahhüt edimlere ilişkin eksikliklerin — gün içerisinde giderilmesi, aksi halde sözleşmenin feshedilerek uğranılan maddi ve manevi zararların dava yoluyla talep edileceği ihtar edilmiştir.
Davacı şirket, davalı tarafa çektiği, –Noterlğinin ———- yevmiye numaralı İhtarname ile taraflar arasındaki sözleşmeyi feshettiğini bildirmiştir.
Uyuşmazlık konusu sözleşmenin kurulduğu ve sözleşmenin ifa edildiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı mülgâ BK’nın 359-363 maddeleri arasında eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler düzenlenmiştir. 818 sayılı mülgâ BK’nın 360. maddesi ayıbı işin kusurlu olması veya sözleşmeye aykırı bulunması olarak tanımlamıştır. Ayıp, imal edilen bir eserde veya malda, sözleşme ve ekleri ile iş sahibinin beklediği amaca ve dürüstlük kurallarına göre bulunması gereken vasıfların bulunmaması, bulunmaması gereken vasıfların ise bulunmasıdır. Şayet, imâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla sözleşme ve Borçlar Kanunu’nun 360. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. BK 360. maddeye göre iş sahibinin seçimlik hakları, sözleşmeden dönme, bedelden indirim yapılmasını veya ayıbın giderilmesini talep etme hakkı olduğu düzenlenmiştir. 6098 sayılı TBK 475.maddesinde de ayıp halinde; sözleşmeden dönme, ayıp oranında bedelde indirim isteme, eserin ücretsiz onarımını isteme hakkı bulunduğu hususları düzenlenmiştir. Eserin iş sahibinin kullanamayacağı derecede ayıplı olması veya hakkaniyet kaideleri gereği eseri kabul etmesinin iş sahibinden beklenememesi veya eserin sözleşmede açıkça kararlaştırılan nitelikleri taşımaması halinde iş sahibi eseri kabulden kaçınarak sözleşmeden dönebilir. Eserdeki ayıpların eserin reddini gerektirecek nitelikte önemli olmaması halinde ise diğer seçimlik hakların kullanılması gerekir. Eser sözleşmesinin eksik veya ayıplı ifa edilip edilmediği, eksik iş ve ayıplardan dolayı talep haklarının ne olduğu ve hangi koşullarla istenebileceği yönünden, sözü edilen eksik ve kusurların eksik iş, açık ayıp ve gizli ayıp olup olmadığının saptanması gerekir. Eksik iş, sözleşme ve eklerine göre yapılması gerektiği halde yapılmayan, noksan bırakılan işleri ifade eder. Somut olayda ise, teslim edilen programda gizli ayıp (kullanımla ortaya çıkan ayıp) söz konusudur. Taraflar arasındaki sözleşmede projenin kurulması ile sona ereceği, belirtilmiştir. Davalı tarafça belli bir süre teknik destek sağlanacağı, davalı çalışanlarının da bu kapsamda eğitildiği hususu davalı vekili beyanlarıyla belirlidir. Taraflar arasındaki yazışma ve ihtarnameler, bilirkişi raporu ile belirlenen ayıbın niteliğine göre ayıbın davalı tarafa süresinde ihbar edildiği değerlendirilmiştir.
Bu kapsamda davacı yazılımın ve davalı tarafça sunulan hizmetin ayıplı olması dolayısıyla seçimlik haklarını kullanabileceği görülmüştür. Nitekim davacı taraf —–Noterlğinin ———-yevmiye numaralı İhtarnamesi ile taraflar arasındaki sözleşmeyi feshettiğini belirtmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 125. maddesinde, sözleşmelerde, borçlunun temerrüdü sonucu borç yerine getirilmemişse alacaklıya üç yetki tanımıştır: Bunlar; her zaman için ifa ve gecikme tazminatı isteğinde bulunma, derhal ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteme ya da ifadan vazgeçip sözleşmeden dönerek menfi zararını isteyebilmedir. Sözleşmeden dönülmesi halinde taraflar ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler.
Burada dava konusu uyuşmazlık bakımından diğer önemli bir husus ise sözleşmeden kaynaklanan zararın ne olduğu, davacı tarafça davalıdan talep edilip edilemeyeceği hususudur. Sözleşmeden kaynaklı zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar, borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farkı, diğer bir anlatımla müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zararı ifade etmektedir. Menfi zarar ise, sözleşmenin karşı tarafınca yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan zarardır. 6098 sayılı TBK’nın 125/son maddesi uyarınca, sözleşmeyi haklı olarak fesheden taraf ancak olumsuz zararını isteyebilir, olumlu zararını isteyemez.
Davacı vekili sözleşmeden doğan yükümlülüklerin davalı tarafça gereği gibi yerine getirilmemesi dolayısıyla sözleşmenin 10/d hükmü uyarınca, iptal edildiği, bundan doğan zararların davalı tarafça karşılanması gerektiği belirtilmiş ise de bu kapsamda isteyebileceği zararlarının sözleşmenin ortadan kaldırılması dolayısıyla oluşan menfi zararları olabileceği değerlendirilmiştir. Davacı taraf fesihle ortadan kaldırdığı sözleşmeye dayanarak istihdam ettiği personelini maaşını ve mükerrer sevkler dolayısıyla oluşan zararını isteyemeyecektir. Kaldı ki aşağıda açıklanacağı üzere müvekkili zararı olduğunu iddia ettiği bu hususlar gerçek manada davacı zararı niteliğinde değildir.
Davacı zararları soyut nitelikte olup, personel ödemesinin karşı taraftan tahsilinin istenmesinin dayanağı bulunmamaktadır. Her iki taraf arasındaki sözleşmeye göre programın yürütülmesi için personel görevlendirilmesi kararlaştırıldığından programla ilgilenen personel görevlendirilmesi tarafların iradeleri ve sözleşmeye uygun bulunmakta olup davacı tarafça programın kontrol ve denetimi için görevlendirilen personelin maaşını karşı taraftan şirket zararı olarak istemesi yerinde bulunmamaktadır.
Programdan kaynaklı olarak mükerrer sevkler dolayısıyla şirket zararı oluştuğu belirtilmiş ise de bunun gerçek bir zarar olmadığı, mükerrer olarak sevk edilen ürünlerin müşterilerden iadesinin sağlanabileceği, müşteri tarafından iade edilmemesi halinde bedelinin tahsili yoluna gidilmesinin gerektiği, davacı tarafın ancak bu durumda bu ürünlerin iadesi için yapmış olduğu masrafları davalı tarafından talep edebileceği, ancak bu hususta da somut bir talebinin olmadığı görülmektedir.
Kaldı ki sözleşmeden dönülmesi halinde ilgili kanun hükümleri gereğince ancak taraflarca sözleşmenin ifası için karşı tarafa verilenlerin yanında karşı taraftan olumsuz zararlarını talep edebileceği, sözleşmeden dönem tarafın sözleşmeyi haklı nedenle de feshetmiş olsa da müspet(olumlu) zararlarını karşı taraftan talep edemeyeceği gerekçeleri ile davacı talebi ile bağlı kalınarak sözleşme dolayısıyla davalı tarafa ödenen —– davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiği, davacı tarafın diğer taleplerinin reddi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Dosya kapsamında toplanan deliller, taraflar arasındaki cereyan eden süreç ve olayın özelliğine göre davacının manevi tazminat isteminin de yerinde bulunmadığı değerlendirilerek talebinin reddine karar verilmiştir.
Belirtilen sebeplerle davacının davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş olup, maddi ve manevi tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Kısmen kabulü ile; davacı tarafça davalıya ödenen ——- davalıdan alınarak davacıya iadesine,
2-Davacının maddi tazminat isteminin ve fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,
3-Davacının manevi tazminat isteminin reddine,
4- Maddi tazminat davası yönünden ;Alınması gerekli 1.024,65-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.748,90- TL peşin harç ile 257,00-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 2005,90-TL harcın mahsubu ile fazla yatan 981,25-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Manevi tazminat davası yönünden; alınması gerekli 54,40-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 24,30- TL. başvurma harcı ile 1.024,65-TL peşin harç olmak üzere toplam 1.048,55-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7- Davacı tarafından sarfedilen toplam 5.684,00-TL yargılama giderlerinin haklılık oranına göre hesaplanan 832,55-TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6- Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalının üzerine bırakılması,
7- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
8-Maddi tazminat davası yönünden ; Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 3.400,00- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Maddi tazminat davası yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 7.613,12- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Manevi tazminat davası yönünden; Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 3.400,00- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.14/07/2020